hesabın var mı? giriş yap

  • müthiş tespittir.

    islamın ilk ve en büyük 4 halifesinin 3'ünü yine müslümanlar öldürmüştür.

    yani düşün, başka ülke ile savaş falan değil. islam devletinin en bilinen, en büyük ilk 4 halifesinden 3 tanesini yine kendileri öldürmüşler.

    ama bugün kalkmışlar, laikliğe laf atıyorlar.

    keşke laiklik falan olmasa da, haçlılar yeniden toplanıp, ortalığın anasını avradını sikse. rakka'ya atom bombasını gömerler. vallahi o zaman laiklik bile sizi kurtaramaz mercedes cemaatinin altın varaklı sayın kuklası.

    debe editi1: (bkz: güvendik ilk-orta okulu yardım kampanyası)

    debe editi2: (bkz: #50012306)

  • yaptırdıktan sonra şimdiye kadar yaşadığım en büyük pişmanlıklardan birini yaşadığım operasyon. korkudan şimdiye kadar yaptırmayan kafama sıçayım.

    (çok mesaj gelince tek tek yazmamak adina buraya yazayim:)

    dünya göz hastanesi’nde yaptırdım. altunizade. 2 tip önerdi doktor. lasek veya i-lasik.

    lasek: kornea kaldırmak yok. işleyiş korkutucu değil. fakat 2 gün yanma, batma, baskı hissediliyor. bunu yapan arkadaşım var, oradan biliyorum. doktor da söylemişti bu semptomları.

    benim olduğum i-lasik: makine korneayı kaldırıyor. laser yapılıyor ve doktor korneayı kapatıyor (detaylar önceki entry’lerde mevcut) olay anında ağrı, sızı, acı, hiç birşey yok. ama işlem korkutucu, korkmamak elde değil. ama acımayacağını bilince yine de çabuk geçiyor.

    ağrı kesici bile almadım. çıktım operasyondan güneş gözlüğümü taktım taksiyle eve gittim. ertesi günü otobüsle doktor kontrolüne güneş gözlüğümü takarak tek başıma gittim. ilk gün sabah olmuştum operasyonu, o gün karanlık odada yattım bütün gün. hepsi bu.

    25 sene gözlük takmış biri olarak, kesinlikle tavsiye ederim.

    kasım-2014 itibariyle:
    lasek: 2300 tl (6 taksit)
    i-lasik: 3200 tl (6 taksit)

    mayıs-2022 : gözler 8 senedir "0" miyop. yaşa bağlı hipermetrop başladı ama miyop yok. çok memnunum.

  • 50 li yaşlarda günde 2 paket sigara tüketen bir abimiz var.10 yıldır tanışırız,bir kere bile sigarayı bırakacağım,bırakmayı düşünüyorum dediğini duymadım.son zamdan sonra 1 haftadır sigara içmiyor.dev araştırmanın sonuçlarına katılıyorum.

  • toplum adeta nefret toplumu oldu. sebebi ise ülkedeki kutuplaştırıcı, nefret söylemi ile toplumu ayrıştıran çakma muhafazar, siyasal islamcı, paratapar siyasilerdir.

  • - nasıl baba, iyi mi oyun, test drive adı...
    - hahaha... dur konuşturma beni...
    - ebürreh... baba bu kadar kaptırma, kaza falan yaparsan yeniden başlarsın...
    - önemli olan böyle oynamak, sizinki gibi zibidilik değil...

  • kendi beslediğim canım yavrum örümcek maymunu “vervet monkey” canım çakimden “çaki ismi” edindiğim tecrübeler doğrultusunda maymun beslemenin diğer hayvanlara kıyasla çok farklı olduğunu söyleyebileceğim gerçeğini değiştirebilecek şeyler yoktur.
    (bkz: beyin error)
    efenim bu zibidi kesinlikle bir hayvan gözünden değil bir çocuk gözünden olaylara bakmakta. o bir hayvan gibi değil çocuk gibi düşünülmeli. hiç bir zaman köpek gibi sevgi gösterisi yapmayacaktır. sahibini çok sevecektir ama tıpkı bir çocuk gibi başkası şeker verdiğinde ona gidecektir, ipi salındığında kaçma eyiliminde bulunmayacaktır ama etrafta gördüğü ilginç ağaç, çiçek böcek gibi ilgi çekebilecek şeylerle oynarken kaybolabilir. (bkz: salak şey) sinirlendiğinde bi hayvan gibi hareketler sergilemez, kızdıranın gözlerinin içine bakar daha çok sinirlenirse kaşlarını kaldırır, daha çok sinirlenirse bu ikisini yaparken aynı zamanda ağzını açar, dahada sinirlendirilirse eliyle vurur ve en son ısırır. onun karakteri ve cinslerinden ayırt edilebilicek derecede bir tipi, surat şekli vardır. 3 çeşit yazarak tarif edilmesi zor sesi vardır ve bu sesleri farklı istek ve duygusal hallerinde kullanır, başına buyruktur liderliğin her an hissettirilmesi gerekmektedir. ama ona onun gibi kızılmalı yani gözlerinin içine bakılıp kaşlar kaldırmalıdır, o gözünü kaçıracaktır. tebrikler savaşı kazandınız artık lider sizsiniz. (bkz: çocukla çocuk olmak) (bkz: maymun olmak)
    muzu çok sever bu zibidiler efenim. ama hergünde aynı yemeği yemezler bi gün muz elma çekirdekse ertesi gün armut çilek havuç sonraki gün yumurta fındık portakal. böyle gider. bez derdi var bide zor iş. dışkısı buram buram kokar. türkiye şartlarında evde yaşar kışın dışarıda kalırsa ölür.

    (bkz: primat)

  • ilk üretildiği zamanlardan beri süregelen headstock kırılma sorunu vardır bu gitarın. çünkü mühendislik olarak hatalı tasarlanmış. gitar yapımından veya ağaç işlerinden doğal anlamayan çalgıcı kitlenin "orjinal isteriz abüüü" diretmesiyle ve bunun zamanla gibson'un da politikası olması nedeniyle 2019 yılında çıkan bir gibson les paul'a dikkat etmezseniz, hafif bir darbeyle sapı headstock'a giden yerden çat diye kırılır.

    stres altına girecek bir parçayı tahtadan yapıyorsanız ağacı damarlarına paralel kesip stresi damarlara dik açıyla vermeniz gerekir. bunu yapmazsanız yükü damarlara verirsiniz ve tahta damar hizalarından kolayca kırılır. çizdiğim görselde alttaki tahta koyu renkli olan damar yerlerinden kırılırken üstteki yükü taşır.

    gitarda teller sapı çekip yamultmak isterler, sapın buna dayanması gerekir. üst eşikten sonra gitar sapı genelde geriye doğru biraz açı yaptığı için (stratocaster gibi bazı gitarlarda açı yok) tam o kısımda teller damara dik değil paralele yakın kuvvet uygular. kemanlarda sap kısa ve kalın olduğu için bu sorun olmuyor ama mandolinde ve gitarda üst eşik kısmı ince olduğu için bu sorun olabiliyor. carvin ve prs 10-11 derece, jackson 13 derece, epiphone 14 derece açılı headstock kullanırken gibson 17 derece kullanıyor. çok fazla.

    dolayısıyla ağaç işçiliğinde scarf joint denilen tekniğin kullanılması gerekiyor açılı headstocklarda. mandolinde ve naylon telli gitarda bu ciddi bir sorun değil ama elektro gitarda yük daha fazla, dolayısıyla neredeyse mecburi. bunu yapmıyorsanız o zayıf noktayı güçlendirmek için sap ile headstock arasına sırt verdirmeniz gerekiyor. neck volute denir buna.

    düz hali.
    kırık
    neck volute

    gibson les paul'da açılı headstock olmasına rağmen hem scarf joint yok, hem de neck volute yok. 1961'e kadar üretilen les paul'lerde scarf joint'i akıl etmemişler (eski flamenko gitarlarda bile var) sonra gitarın üretimi duruyor zaten, tutmuyor pek.

    60'ların ortasında ünlenmeye başlayınca 68'de yeniden üretmeye karar veriyorlar. bir sene sonra firma norlin'e satılınca bir çok şey değişiyor üretimi ucuzlaştırmak uğruna. farklı denemeler de yapılıyor, sap maple oluyor falan ses karakteri değişiyor. headstock kırılması şikayeti hep devam ettiği için 70'lerde sapa neck volute ekleniyor (yanlış ekliyorlar gerçi) ama kötü kalitede gitarlar yaptıkları için iyi gitaristler 50-60'larda üretilen les paul'leri tercih ediyorlar. 90'ların ortasına kadar üretim kalitesi oldukça kötü gitmeye devam ediyor. nadiren iyi serilere denk geliniyor.

    90'lardan itibaren ise özümüze dönüyoruz diyip, değişikliklerin çoğunu giderip 50-60'lardaki hali gibi olan traditional modelleri üretmeye başlıyorlar.

    epiphone'da kırılmaz. butik les paul'lerde de kırılmaz, onlar zaten gibson'dan çok daha kaliteli üretiyorlar.

  • metroda kulak misafiri olduğum iki yaşlı amcanın arasındaki şu konuşma;
    -benim bir arkadaşım var gazeteyi gözlüksüz okuyor.
    -gözlüksüz müü?
    -eveet.
    -vay bee...

    gülümseyerek dinledim çünkü gerçeklik budur, çok içten geldi bu muhabbet. bizim de böyle diyeceğimiz günler gelecek...

  • çok galatasaraylıyım. çok ama.

    futbolcuları sahada sırılsıklam olup sıçana dönerken, ceketinin üstüne yağmurluk giymeyi reddetmesi ve bütün maçı o ıslak ceketle tamamlaması...

    böyle teknik direktörüm olsun, her maç 110 gol yiyelim... helal sana bilic.

  • latin alfabesindeki ile aynı yazılıp okunan harfler: a, e, k , m, o, t

    burada kafanızın karışmaması için dikkat etmeniz icap eden ufak bir ayrıntı şu: kiril alfabesinde küçük 't' harfi, bazen kıvrımlı 'm' şeklinde yazılır ancak t'dir o. zira hakiki 'm' harfi kiril alfabesinde kıvrımlı değil, keskin bir m olarak yazılır. şekil a'yı inceleyebilirsiniz.

    şimdi sırada, latin harflerine benzeyen ancak farklı seslere karşılık gelen harfler var.

    büyük 'b' diye yazılır -> 'v' okunur
    büyük 'h' diye yazılır -> 'n' okunur.
    'p' diye yazılır -> 'r' okunur.
    'c' diye yazılır -> 's' okunur
    küçük 'y' diye yazılır -> 'u' okunur.
    'x' diye yazılır -> 'h' okunur.

    hepimiz yunan alfabesine okul yıllarımızda karşılaştığımız bilimsel sembollerden ötürü az çok aşinayızdır. iyi haber: kiril alfabesinde, yunan alfabesindeki harfler ile benzeşen harfler de mevcut.

    büyük gama diye yazılır -> 'g' okunur.
    büyük fi diye yazılır -> 'f' okunur.
    pi diye yazılır -> 'p' okunur

    tebrikler, hiç efor sarf etmeden 15 harfi cebe attınız bile.
    diğer harfler de bunlar:

    b
    z
    j
    ya
    yo
    i
    y
    l
    d
    ts
    ç
    ş
    şt
    e (bu e'yi telaffuz ederken ağzınızı biraz daha geniş açın)
    yu

    bunların haricinde, soft sign,hard sign ve bl gibi telaffuz edilmeyen harfler var. buyrun size açıklamaları: soft sign ve hard sign + bl.

    peki kiril alfabesi bilmenin size ne faydası mı olacak? gittiğiniz tüm slav ülkelerinde etraftaki tabelaları rahatlıkla okuyabileceksiniz. "bilmediğim bir dildeki yazıyı okusam ne olur?" demeyin. slav dillerinde eski fransızcadan ve ingilizceden geçme olduğu için anlayabileceğiniz bayağı sözcük var. mesela rusya'ya da gitseniz, makedonya'ya da gitseniz information "informatsiya"dır. elbette belarusçadan bulgarcaya, bulgarcadan sırpçaya ufak değişiklikler olabilir lakin diğer dillerden geçme olan "internet" gibi global kelimeleri yine de okuyunca anlarsınız. ilaç almanız gerektiği zaman, almancadaki apotheke sözcüğünden slav dillerindeki apteka'nın eczane olduğu çıkarımını rahatlıkla yapabilirsiniz. öğrenmekte fayda vardır, zira yalnızca 15-20 dakikanızı ayırmanızı gerektiren basit bir yatırım.

    edit: bazı harflerin ülkeden ülkeye değişiklik gösterebildiğini not etmekte fayda var, sonraki entrylerde ayrıntılar verilmiş.