hesabın var mı? giriş yap

  • bana taa ortaokulda yaşadığım bir olayı hatirlatmistir. en yakın arkadaşımla sahilde yuruyoruz, kapalı yol diye tabir edilen trafiğe kapalı bir yol var, daha önce hiç geçmemişiz ordan ama amaan nolacak diyip devam ediyoruz. aramızda da bisikletli 2 genç çocuk var, bi tanesi bisikletten inip yanımıza geliyo, şuradan geçene kadar sizle yürüycem diyo biz de noluyo acaba derken bi bakiyoruz ki kulustur bi sahinin etrafina toplanmış ipsiz sapsiz bi sürü insan, aşırı korkuyoruz ama caktirmiyoruz, çocuk da uzaklaşana kadar yanımızda sessizce yürüyor, tipler pis pis bakıyorlar bi yandan. sonra da hadi kendinize dikkat edin diyip bisikletine binip gidiyor.

    hala aklimdadir, napardik o çocuk olmasa, ne tür bi travma yaşardık diye.. bir yandan da adamların bize satasmamasi için yanımızda bir erkek olmasi gerekliliği yüzümüze o yaşta çarpıyor.

    bu arada 3 -4 türk kızı bir araya gelince bazen konusu açılıyor, tacize ugramayanina henüz rastlamadim. en el bebek gül bebek buyutulenden de, tam tersi de.

    bir de şu ana kadar minibuste yalnız kalma korkum yoktu, hatta eskiden takside arkaya binmek burnu havadalik gibi geldiği için öne binerdim. ne salakmisim. her dakika yaşamak daha da zorlaşıyor bu ülkede.

    türk kızı diye ağzını açıp pislik kusanlar, yaşadığımız yetistigimiz ortamı da görün lütfen.

  • iranlıların bir kısmının daha uçaktayken başörtülerini çıkarıp attığını, hatta bazılarının uçağın tuvaletinde üstünü değiştirerek askılı t-shirt, şort vs giydiğini, üstelik iranlı kızların genellikle güzel ve bakımlı olduğunu bilmeyen arkadaşları rahatsız eden durum.

    sıkıntı yok gelsinler.

    sen hiç ingilterenin fransanın iranlı turist gelmesin, hintli turist gelmesin, afrikalı turist gelmesin vs. dediğini duydun mu?

    edit: türkiye'de millet üstsüz denize giriyor ama yukarıdaki edite göre şort giyen iranlı müslüman ülke olduğu için türkiye'ye gelmezmiş. allah akıl fikir versin, ne diyeyim?

    edit 2: eleman sayfalarca ayar yiyince entry'sini baştan aşağı değiştirmiş ama orijinal entry tabi ki burada

  • devlet çocukların belli saattlerde bir yerde olmasını zorunlu hale getiriyorsa (bkz: zorunlu eğitim) onların ihtiyaçlarını da karşılamalıdır. her devlet okulunda yemekhane olmalı çocuklar düzgün diyetlerle beslenmelidir.

  • -kitabın başlarında veya ortasında karakterlerden biri bir kabus gördüyse o kabusta görülen olay kitabın sonlarına doğru mutlaka gerçekleşecektir.

    -bir karakter bir daha şiddet kullanmamaya yemin ettiyse mutlaka ilerleyen bölümlerde şiddet kullanmak zorunda kalacaktır.

    -eğer bir yere giderken yolda kaldıysanız ve paranız bittiyse yol kenarına geçip otostop çekin. birazdan bir minibüs dolusu hippi sizi alıp gideceğiniz yere bırakacaktır.

    -çaresiz kalan bir insan her şeyi göze alabilir, her türlü riski alabilir ve her şeyi yapabilir.

    -ne yaparsanız yapın, bir yerlerde mutlaka küçük ya da büyük bir yangın çıkacak.

    -ne olursa olsun eğer hikayede hamile bir karakter varsa en azından çocuğunu doğurana kadar hayatta kalacaktır. kadını hamile bırakan kişi ilk ölenlerden biri olacaktır.

    -bir karakter küçükken çişini tutamıyor diye annesi tarafından azarlandıysa büyüyünce seri katil veya katliamcı olacaktır.

    -köşeye sıkışmış bir karakter en tehlikeli karakterdir.

    -ne kadar iyi plan yaparsan yap plan mutlaka bir yerde sekteye uğrayacaktır.

    -kitabın başında birinin özel bir yeteneğinden bahsedildiyse o yetenek kullanılmadan kitap bitmeyecektir.

    -bazı karakterlerin özel güçleri vardır ve bu güçler o kadar kuvvetlidir ki kişi sahip olduğu gücü kontrol edemez ve güç kontrolden çıkar.

    -kötü karakterlerin kötü olma sebebi %99 çocukken yaşadıkları ağır travmalardır.

    -her zaman iyi taraf kazanmaz. bazen sonunda "kazanan" da kaybetmiştir.

    -öldü zanettiğiniz düşmanınız ölmemiş olabilir. kafasına bir tane daha sıkın.

    -en ihtiyacınız olan eşya en ihtiyacınız olan zamanda kaybolacaktır (murphy kanunu mübarek).

    -psikopat karakterlerin büyük çoğunluğu gençliğinde hayvanlara eziyet etmiştir.

  • gastronomik olarak büyük felaket niteliği taşıyan durumdur. fakat bilimsel olarak alkolün insan üzerindeki etkisini azalttığı bilinmektedir.

    şöyle ki;

    özellikle çay ve kahvenin içinde tein* ve kafein*maddeleri etkendir. bu maddeler uyarıcı özellik taşımakta olup insanın hormonal dengesinde değişiklikler yaratabilmektedir. nitekim insanı ayıltmak için sonradan kahve içirilmesinin sebebi budur. fakat baş kahramanımız ankara'nın bağları modunda olduğu için o an çok da etkisi olmamaktadır. velhasıl sadede gelmek gerekirse, alkol alınırken belirli aralıklarla kafein veya tein alınması (tercihen tein, çünkü çay içimi daha yumuşaktır.) durumunda sabah yaşanacak baş ağrısı, ağız kuruluğu şikayetlerinin bir nebze önüne geçebilir ve bilincinizi daha uzun süre açık tutabilirsiniz.

  • bu google ve facebook başta olmak üzere akla gelen bütün teknoloji şirketlerinin verilerinin toplamından fazla. üstelik bu veriyi 700 bin yıldan uzun tutabiliyor (dvd’ler 100 yılı bile göremiyor mesela). saklama süresi en az 2 bin yıl olarak hesaplanmış. *

    şimdi bunu yaratan tanrı, aynı zamanda 'muhammed'in evine yemeğe çağrılmadan girmeyin' der mi?

    büdüt: ateist değilim, deistim, tanrı'yı din vs göndermeyecek bir mühendis olarak hayal ediyorum.

    debe: normalde debe editi girmem lakin bugün günlerden beşiktaş, başarılar beşiktaşım.

    edit3: teşekkürler beşiktaş'ım, çok güzel bir gün. .

  • nette hiç bir yerde karikatürleri olmayan sadece scan edilmiş halde bulabileceğiniz muhteşem karikatüristlerden biri.

    adam la kadın yatakta yatmaktadırlar
    adam eliyle pipisini tutarken

    adam : naciye bak kahvaltını yatağına getirdim
    kadın: istemem sen ye hayvan herif
    adam : aa valla olmaz, bari sıcak bişeyler iç.

    o sırada cocuk kapıdan bakar
    "ne pis bi aşkın meyvesiyim lan ben"

  • bunu beğenmeyen, bunu eleştiren maldır. yemek ısmarladığınız kız böyle birşeyi ima dahi etse, onu orada bırakın. yemeği de önünden alın. (bkz: swh)

    amerikan filmlerindeki zengin sevgilileri arıyor arkadaş. daha çok bekler.

    böyle düşünen kızlara, bununla ilgili şu özlü sözü hatırlatmak istiyorum;

    prens'i bekleme, seyis'e razı ol, yoksa at'a kalırsın.