hesabın var mı? giriş yap

  • arda yerine drogba gelip konuşma yapsa daha etkili olur bence.

    edit: başlığı açan arkadaş kaçmış, başlık başa kalmış. ilk entry'de yazan başlık ile aynı. arda gelip türkiye'deki terörü bitirir mi? ben de böyle bir şey demiştim.

  • spotify premium'un yüksek kaliteli 320 kbps ile hi-fi 1400 kbps arasında sayı olarak çok büyük bir fark görünüyor gibi görünse de bunu algılamak için ciddi bir ekipmana ihtiyacınız var. çünkü 80-160 ve 160-320 arasındaki harmonik farkları çok belirginken 320 üstü zaten insan kulağının bile zorlanacağı üst harmoniklerdeki bozulmaları minimuma indirir, kayıplarını azaltır.

    bunun yanında spotify premium 16 bitken hi-fi 24 bit olacak sanırım. bit artması da kulağa uzaktan 'wow' diye geliyor olabilir ama sadece db yani ses yüksekliğiyle alakalı. 24 bite geçince ses seviyesi yükselince 'baba ses kalitesi harika oldu yeaaa' diye naralar atarken eğer ki hi-fi bir sistem ya da kulaklığınız yoksa en fazla ses açmış olursunuz. zaten parçalar mastering yapılırken genellikle 16 bit çalınacak yerler için 16 bite indirgenip final masterları alındığı için o sıkıştırma işlemi isted hi-fi ister premium her türlü yapılmış olacak.

    özetle 150 dolar bandı altında kulaklık veya hi-fi bir sisteminiz yoksa paranızı çar çur etmeyin. bir işe yaramaz...

  • 1951 yılında fulham'da doğmuştur. yoksul bir ailenin kızıdır. annesi ve babası sağır, işaret diliyle anlaşmaktaymış. 15 yaşında okulu bırakmış, ilk işi sekreter stajyerliği, bu işten ayda 5 pound kazanıyormuş. 19 yaşında paul mccartney ve mick jagger gibi ünlü isimlerin de müşterisi olduğu bir mağazada çalışmaya başlamış. roger taylor ve freddie mercury'nin eski kıyafetler ve freddie'nin sanat çalışmalarını sattığı bir stand varmış yakınlarda. mary bir rock konserinde brian may ile tanışmış ve çıkmaya başlamış. grubun adının kararlaştırılacağı tartışmalara brian, mary'yi de getirmiş. freddie grubun adının queen olmasını isterken, brian may built your own boat isminde ısrarcıymış. mary de brianın ismini beğenmiş, ancak sonuç olarak isim queen olmuş. böyle işler yürürken freddie, mary'ye ilgi duymaya başlamış ve brian'a kimdir nedir bu kız diye sürekli sormaya başlamış. daha sonra freddie 6 ay boyunca mary'nin çalıştığı mağazaya uğramaya başlamış. freddie 24ncü yaş gününde sonunda mary'ye arkadaşlık teklif etmiş. paraları olmadığı için genç insanların yaptığı sıradan işler yaparak vakit geçirmişler. freddie'nin devam ettiği sanat okulundaki çalışmalarından mary çok etkilenmiş, ondaki yıldız potansiyelini görmüş, bu çevrede ona bir yer olmadığını düşünmüş. ancak freddie ona gitmemesini söylemiş efendim, böylece mary bununla devam etmeye ve bir parçası olmaya karar vermiş. 6 sene sonra olaylar cereyan etmiş, çift ayrılmış. freddie de kendi evinin yakınında büyük bir ev almış mary'ye. mary'yi kendine yakın tutabilmek için ona iş de ayarlamış şirketin sekreteri olarak. ayrıca mary turnelere de freddie ile birlikte gitmiştir.freddie, mary'nin iki oğlunun vaftiz babasıdır.
    freddie'nin ölümünden sonra mary "ölümsüz aşkını kaybettiğini, hastalıkta sağlıkta fakirlikte zenginlikte her zaman bir arada olduklarını bu yüzden onunla evli gibi olduğunu" söylemiş.
    mary, 1998 yılında kimseye haber vermeden long island'da nick isimli bir iş adamı ile evlenmiş çocuklarının ve kendisinin hayatında bir düzen olması için.

    kendi çapımda bu kadar çevirdim. ingilizce versiyonu ve resimleri ile:
    http://www.youtube.com/watch?v=hjet8lbwqhw

    ayrıca freddie söyleşilerinde sahip olduğu tek gerçek arkadaşının mary austin olduğunu defalarca söylemiştir ayrıldıktan sonra. freddie mary'den sonraki diğer sevgilileriyle mary ile kurduğu dostluğu kuramadığını belirtmiştir. bu diğer sevgililer de mary'nin hayatını freddie'ye adamasının fevkalade fedakar bir davranış olduğunu, böyle bir şeyi göze almadıklarını söylemiştir. diğer ünlü vokalistlerin aşkları kadar çalkantılı, olaylı, basında yer etmemiş bir aşktır, biraz daha samimidir gibi gelir bana özellikle daha sonra dönüştüğü uzun süreli dostluk ile..

  • hamaset nedir?
    işte tam olarak budur.
    plajlarımıza cesetleriniz vurduğu için özür dilemene gerek yok yavrum.

    o plajlarda, çakal sürüsü gibi toplanıp, nargile çeke çeke, bağıra çağıra, gözlerinizle ve fotoğraf çektiğiniz kameralarınızla kadınlarımızı rahatsız etmeyin yeter.

    bir de bu mağdur ayaklarını bırakın. kimse salak değil. mağdur ile yüzsüzü birbirinden ayırabiliyoruz.

  • kafayı bir yere çarpınca ya da kafaya bir şey düşünce kafanın etrafında kuşlar dönmeye başlar ve kuş sesleri yankılanmaya başlar, yüzde mutlu bir ifade oluşur..

  • biz televizyon izleyerek, milyonerler, sinema tanrıları, rock yıldızları olacağımıza inanarak büyüdük ama olamayacağız...hepimiz heba oluyoruz...bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor ya da beyaz yakalı köle olmuş...reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşindeyiz...nefret ettiğimiz işlerde çalışıyor, gereksiz şeyler alıyoruz... bizler tarihin ortanca çocuklarıyız..bir amacımız yok; ne büyük savaş ne de büyük bir buhran yaşadık...bizim savaşımız ruhani savaş... ve bunalımımız kendi hayatlarımız...
    -fight club
    -chuck palahniuk

  • kamil'in hapishaneye sürekli mükemmel bir otomobille gidip, hapishaneden dolmuşla eve döndüğü dizi. yazık lan koskoca emekli komiser... zaten adama rol vermiyorsunuz arada yalandan çıkıp "şimdi n'apıcaksın ezel?" diyor sonra bir iki direksiyon sallıyo... bari arabadan indirip durmayın adamcağızı.