hesabın var mı? giriş yap

  • akp rozetini takıp resmi üye olacak.

    bunlar ohal'i de "milletimize müjdemiz var" diye getirmemişler miydi darbe sonrası?

  • otobanda orta şeritte gidiyorum diye ceza yedim lan. yol boş iken her zaman sağ şerit kullanılacakmış. orta ve sol şeritten gitmek yasakmış. acı bir şekilde öğrenmiş olduk.

    edit: inanmayanlar oluyor. cezayı türkiye'de değil avusturya'da yedim arkadaşlar. tuhaf tuhaf trafik kuralları var zaten.

  • izmir'in ödemiş ilçesine yaklaşık 10 km uzaklıktaki terkedilmiş bir köydür.

    içerisinde paranormal aktiviteler bulunması kuvvetle muhtemel olan bir köy ayrıca. şu an için köyde resmi olarak 3 kişi yaşamakta ve bu 3 kişinin akli durumunun standarttan biraz farklı olduğu yönünde duyumlar var.

    köy kurtuluş savaşı zamanında efelerin ve zeybeklerin geçiş noktalarından bir tanesiymiş. köyün tarihi neolitik çağlara kadar uzanmaktadır. ancak yaklaşık olarak son 30 yıldır terkedilmiş ve harap halde.

    tüm bunlardan sonra bu köyle ilgili içerisinde paranormal durumların söz konusu olduğu yönünde duyumlar aldık. diğer bir ifadeyle cin denilen varlıklar.

    bir nevi korku turizmi benzeri gezi olacak şekilde ve ayriyetten olası bir paranormal duruma denk gelme heyecanı ile birlikte aksi bir durum oluşmaz ise yaklaşık 3 saat sonra bu köye doğru yol alıcaz.

    gece yarısından sabaha kadar bu ıssız köyde vakit geçirip gözlem yapıcaz. sabah da köyde yaşayan bu 3 kişi ile ufak bir röportaj yapıp ilk keşfimizi sonlandırıcaz.

    belki hiç bir şey bulamayabiliriz. ancak küçük bir olasılık bile insanı heyecanlandırıyor.

    eğer olur da hayatta kalırsak bu entrye edit geçeceğim. swh

    köyün bir kaç resmi:

    lübbey 1

    lübbey 2

    lübbey 3

    gece karanlığında köyün ürkütücülüğü ile baş etmek oldukça zor olacak gibi görünüyor.

    (bkz: yusuf yusuf)

  • gezi parkı ile ilgili son konuşmasını gözlerim gördü, kulaklarım işitti ama bir türlü inanamadım. yıllardır programıyla sabahladığım hınzır, aykırı, cesur, muhalif adam bu değilmiş heralde; ya ben çok yanlış anlamışım ya da kendisi haysiyet kavramını belli bir menfaat karşılığı askıya almış. düşünebildiğim en iyi ihtimal çocuğu ile tehdit edilmiş olması. para karşılığı satılma olasılığını düşünmek gençliğime ihanet olur.

    gelelim %0 ihtimal veriyor olsam da, gerçekten dediklerine yürekten inanıyor olabilmesine, veya kendini bunlara inandırmış olabilme ihtimaline..

    sevgili okan, "hava güzeldi", "tek sebep bu" demişsin.. 31 mayıs cuma akşamı ben arkadaşlarla teras partisindeydim, hava da güzeldi evet. çok eğleniyorduk, mangal + içki + kızlar anlarsın. hiçbir kuvvet beni oradan alamazdı o gece, keyfim yerindeydi; ta ki facebooka girene kadar... taksimde oturma eylemi yapan insanların kafasının gaz kapsülü ile patlatıldığını, tomalar ile havada takla attırıldığını, böcek muamelesi yapıldığını gördüm. gözlerim doldu, sinirden nefesim kesildi, yerimde duramaz oldum, fırladım. insanlar nasıl başka insanları bu kadar kolay yaralayabilirdi? orada göz göre göre demokrasi katliamı yapılırken, benim ve herkesin konuşma özgürlüğünü savunan insanların öldürülmesini nasıl evde oturarak izleyebilirdim? biramı yudumlamaya devam etsem çocuğuma ne diyecektim, nasıl yüzüne bakacaktım ileride? sen nasıl bakacaksın? ona da mı palavra sıkacaksın? eğlenmeye gidiyorlar demişsin, oraya her gidişimde başıma bişey gelirse diye aileme yazdığım notu çalışma masamın üstünde bıraktığımı biliyor musun?

    "ne sizden ne onlardanım, tarafısızım" demişsin.. burada taraf yok okan, yanlışa yanlış diyebilmek var. sen yanlışa yanlış diyemediğin için tarafsın.

    sen mi çok iyi oyuncuydun bu anarşist muhalif adamı oynarken, yoksa biz mi çocuktuk o zamanlar?

    edit: http://www.youtube.com/watch?v=nbuje8kto-i

  • izlerken utandım.

    bazen sana kızıyorum ama beni utandırdın ekrem abi.

    helal olsun sana. sesin ve konuşman hâlâ aynı. daha çok güvendim şimdi sana.

  • 676 sayılı khk ile üniversitelerde yapılan rektörlük seçimlerinin kaldırılması durumu. bunu yapanlar, "cumhuriyet seçimle gelmedi" diye ağlayıp padişahlığa özenenlerdir. "allah bizi okumuşların şerrinden korusun" diye dua edenlerdir.

    he seçim varken ne oluyordu? neredeyse raşit tükel'in yarısı kadar oy alan istanbul üniversitesi rektörü mahmut ak, "daha her şey bitmedi" diyebilecek kadar arsızlaşıyordu.

    yiyin efendiler yiyin, aksırıncaya kadar, tıksırıncaya kadar yiyin.

    debe editi: henuz bir universite ogrencisiyken, 50/d mucadelelerinde tanidim onlari. onlar is guvencesi icin mucadele ediyorlardi, biz hocama dokunma deyip dayanisiyorduk. en onde, hic yilmadan binlerce arastirma gorevlisinin hayatini kurtardilar.
    50/d eylemlerinin one cikan temsilcileri levent dolek, cemil ozansu, barkın asal, savaş karabulut, deniz morva ve daha bircok egitimsenli hoca, bu khk ile universiteden atildilar.
    once feto'den gozaltina alinan, sonra serbest birakilan taylan eren yenilmez de atildi.
    atilanlardan erhan kelesoglu ne demis:
    "bu akşamki khk ile üniversiteden atıldım.iü'de benimle birlikte atılan herkes eğitimsenli, muhalif, solcu arkadaşlarım. rütbe der takarız."

    onlarin sayelerinde halen universitelerde gorevlerine devam eden akademisyenler, dayanismazsaniz insan degilsiniz.

  • ben de son dönemlerdenim sanırım.

    malatya'da okuduğumdan havacı bir albay gelirdi, 1.85-1.90 boyu vardı, fit vücut, hafif kırlaşmış saçlar. dışarıdan görseniz “ne donuk ruhsuz adam” dersiniz, it gibi de korkuyorduk zaten.

    ilk birkaç hafta geçti, alıştık. zaman zaman anekdotlar anlatıp, arada da espriler yapar oldu. o donuk bakışlı adam yeri geliyor gülümsüyor, yeri geliyor yunan'ın megalo idea'sını anlatırken kaşlarını çatıp 12 mil çerçevesinde yapılan icraatları anlatıyor. kıbrıs barış harekatına henüz bir teğmenken katıldığından anısı çok. pür dikkat dinliyorum dersleri, tarihe özellikle de savaş tarihine ilgim var. ders çıkışlarında arada sorular soruyorum, 5-10 dk sohbet ediyoruz. o sıralar 11 eylül olayları, afganistan'ın bombalanması, öcalan'ın yakalanması ve mahkeme süreci derken konu çok.

    bir ders sonrası, fazla merakımı görmüş olacak, beni hava üssü'ne davet etti, annen babanla konuş, cumartesi 9.30'da kapıda ol, dedi.

    müthiş bir heyecanla gittim, annemler tabii ki ses çıkarmadı zira sefil bir öğrenciyim ve ilk defa ilgi duyduğum bir alan var. öss'ye 2 sene kalmış bende pek tık yok.

    gittim, nizamiyede bir 5-10 dakika kayıt, komutanın aranması derken nizamiyeye willys imitasyonu tuzla jeeplerden biri geldi. şöförü uzun dönem bir er, yanlış hatırlamıyorsam nereden tanıyorsun komutanı falan gibi sorular sormuştu. ben de ortama ilk defa girdiğimden çekinerek cevap vermiştim.

    bağırış çağırış tekmille odaya girdi, ben de arkasından girdim. “gel bakalım” dedi, oturdum. önce bir çay içtik, çayı şekersiz içemeyen biri olarak gıkım çıkmadı, şekersiz şekersiz içtim. sonra uzun gün başladı, üssü, hangarları ve heyecanımın zirve yaptığı jetleri gezdirdi. bir f4'ün pilot koltuğuna oturdum. o yaş için pahabiçilemez bir deneyimdi. ardından içine giremesek de komuta merkezini ve radar kulelerini gösterdi. tabii sayısız hikaye ile, önceden diyarbakır üssünden kalkıp nasıl gabar'da keşif yaptığını, suriye hava sahasına girip nokta operasyonlarını, middilli açıklarındaki it dalaşını… hepsini o sıralar kavrayamasam da, gözümde gitgide efsaneleşti albay.

    gün sonu eve dönünce gördüklerimi yaşadıklarımı yazmıştım, ama annem sağolsun bazı günlük defterlerimi atmış.

    neyse, albayımla iletişimim sürekli devam etti, bayramlarda aradım, bir sonraki sene başka birini derse gönderdiler, göremedim ta ki öss'ye kadar. bu dersler ve iletişim sonrası hava harp okuluna girmeyi ve pilot olmayı iyiden iyiye kafaya koymuştum. puanım da yeterliydi. öncesinde biraz konuştuk, bana sürekli zorluklarından bahsetti, alternatif mühendislik vb alanları önerdi. ama ben o heyecanla tüm aşamaları geçtim ve girdim.

    çok uzatmayayım, 2005'te mezun oldum, devam eden eğitimlerle 2010'da sayısız sorti, zorlu bir fiziksel sınanma sonrası f16 pilotu oldum. bu dönemde yaşadığım yıldırmalar, güç odaklarının mobbingleri çok yıpratsa da artık her şey geride kaldı diye düşünüyordum.

    kazın ayağı öyle değilmiş, tüm detayları veremem ama yaşadığım bazı olaylar hayatın daha kıymetli olduğunu gösterdi ve istifa ettim tüm tazminatları ödeyerek. 2014'te ticari tarafa geçip bir havayolunda pilotluk yapmaya başladım, halen de böyle devam ediyorum. ama gıpta ile bakmıyor değilim f16'lara, ne zaman malatya'ya gitsem o f16 sesi ile anılara dalıyorum.

    komutanıma gelecek olursak, ben pilot olmadan o emekli oldu. kurmay değildi zaten. albaylık son durak. ancak maalesef balyoz-ergenekon kapsamında haince tutuklandı emeklilik hayatı sürerken, sürekli iletişimde kaldık, her fırsatta hasdal'da ziyaretine gittim. sonradan öğrendime göre genelkurmay istihbarat'ta görev yapmış bize ders vermeden önce ve icraatları göze batmış. albayım 2021'de covid'den vefat etti, memleketindeki cenazesine katıldım, helallik alamadım ama ne hakkım varsa helal ettim.

    güzel bir ders, güzel bir uygulamaydı milli güvenlik dersi ve bir askerden dinlemek konuları. müfredatta artık olmaması çok acı.

  • hakkındaki entry'leri okudum, ama mail'lerde ne şekilde geçtiğini anlayamadım. allah'ını seven biri bana esra albayrak'a ekşiciler olarak neden sempati duymaya başladığımızı izah etsin. bu familyadan hiç değilse bir kişiye benim de kanımın kaynamasını istiyorum.