hesabın var mı? giriş yap

  • dünyanın en geniş insanı. bundaki gam keder siklemez hava hiçbir insanda yok. ne derseniz deyin umurunda olmaz. saçları dökülmez. içine dert etmez. fena özeniyorum böyle insanlara.

  • geçmişe bakmayın. bazı şeyleri boşvermeyi, görmemeyi öğrenin. bir şeyi ne kadar kurcalarsan, güzel de olsa sonunda elbet bir boktanlık, bir pişmanlık bulursun. o yüzden olaylar kişiler hakkında fazla düşünmeyin. "öyle olmuş", "demek ki böyle yapacağı varmış" deyin geçin. çünkü bazı durumlarda umursamaz ya da duygusuz olmak en güzel çözümdür.

  • halkları hitler’e ve mussolini’ye aynı eleştirileri yapmamış olduğu ve toptan yıkıma maruz kaldığı için aynı hataya düşmek istemeyen şerefli yurttaşların eleştirileridir.
    eleştiri akıldır, gerçektir. vatan ancak akıl ve gerçeği görerek, ifade ederek korunur.

  • aslinda cok var. ama birkac tanesini sayabilirim.

    - oncelikle otel ucretini giriste tahsil etmek istemeleri.

    - kahvaltida oda numarasi sormak icin gelen gorevliler.

    - odada ikram olarak icecek bir ufak su, cay-kahve bile bulundurmamasi.

    - otele giriste elinizde tasinacak canta olmamasina ragmen sirf bahsis koparmak icin odaya kadar eslik etmeye kalkan, gereksiz yere lafi uzatan bellboylar.

    - otoparktan para alinmasi.

    - en cok guldugum de "otele disardan yiyecek-icecek" getirmek yasaktir uyarisi koymalari. 4 yildizli otellerde bile gordum.

    edit: son madde ile ilgili soyle bir uyari geldi, ben isin bu boyutunu pek dusunmemistim:

    dışardan yiyecek içecek getirip ve bunlardan zehirlenip suçu otel yemeklerine atmaya çalışanlara yönelik bir önlem. başı ciddi belaya giren oteller var bu yüzden.

  • daha önce verdun muharebesinden sonuç çıkarmayan kibirli ingilizlerin yüksek atış gücü ile hızlı piyade saldırısını birleştirerek almanları püskürtüp savaşı lehine çevirebileceğini düşündüğü için başlattığı salakça bir saldırıdır.

    alamanlar oldukça kuvvetli tahkimat yapmışlardı, metrelerce yeraltında tünelleri vardı. dikenli telleri sırlamış ve makineli tüfeklerle bekliyorlardı. ingiliz fransız ortak topçuları binlerce top attılar bu top şarapnellerinden fareler bile kurtulamaz diye düşündüler günlerce top atışı ile binlerce top göndermişlerdi sonuçta. saldırı başladı düdükler eşliğinde almanlar keklik gibi avlamaya başladı saldıranları çünkü dikenli teli geçemiyorlar ve piyade silahı ile makinelilere karşı koymaya çalışıyordu.

    sonuçta degişen birşey olmadı savaş devam etti binlerce kişi öldü.

  • -ne oldu, ne düşünüyorsun?

    -bi şey düşünmüyom

    -nasıl lan illa bi şey düşünüyosundur

    -ya ilkan birisine ne düşünüyosun diye sormak çok saçma yaa.. ayrıca nezaketsiz de bir şey abi. kusura bakma ama bence öyle yani

    -alla alla niye abi?

    -abi birincisi bu çok kişisel bir şey, ikincisi bunu anlatması çok zor, üçüncüsü hiç bir zaman insanın kafasında böyle yekpare kristal top gibi parlayan tek bir düşünce olmuyo. yani sen şimdi sorup da bok edene kadar benim aklımın bir köşesinde aint no sunshine when shes gone şarkısı çalıyodu birazcık bu akşam ne yiyeceğiz acaba sandwich mi yiyeceğiz, makarna mı yapsak? sulu yemek yemiyoruz yememiz lazım düşünceleri.. onun haricinde benim eski ev sahibimi biliyosun.. o ev sahibiyle kafamda hayali bir tartışma yaşıyodum yani hatta kazanmak da üzereydim o tartışmayı. o yüzden ne düşünüyosun diye sorduğun zaman bu çok saçma oluyor ve içinden çıkılamaz bir hal alıyor. bildiğin vakit kaybı oluyor. bilmiyorum ki ne düşünüyorum. ne düşünüyosun diye düşünüyorum ne düşündüğümü düşünüyor oluyorum o sırada işin içinden çıkamıyoruz sonra

    şahane olmuş lan bu.