hesabın var mı? giriş yap

  • aynı iltifatları sen ben etsek, ne abazanlığımız kalır ne de sapıklığımız. elin oğlu stylish dediğinde kızın ağzı kulaklarında iki tur attı mk.

    üstüne bir kelime daha edemeden ağzımıza burnumuza biber gazını sıkar polisi, jandarmayı, belediyeyi, akutu, sahil güvenliği arardı. harbiden coğrafya hem kader hem de kederdir sevgili hemcinslerim.

  • fuarlarda ingilizce, fransızca vb dillerde tercüman arayan bir firmaya başvurulmuştur. iş görüşmesine gittiğinizde sizinle birlikte mülakata girecek başka biri daha olduğunu görürsünüz. o da sizin gibi üniversite öğrencisi 22 yaşlarında bir erkektir. ikinize de bir form verirler, hangi dili hangi seviyede konuştuğunuz, aldığınız sertifikalar, çalıştığınız şirketler tarzı. ikinizi de mülakata aynı anda alırlar. mülakatı yapan ik biraz gıcıktır. önce sizle yaparlar ardından diğer çocuğa geçerler.

    ik: fransızcayı çok iyi seviyede bildiğinizi yazmışsınız?
    -evet
    ik: fransız lisesinde mi okudunuz?
    - hayır
    ik: fransızca bir üniversitede mi okudunuz?
    - hayır ama
    ik: fransız kültür'de ders mi aldınız
    - hayır ama şey
    ik: sertifikanız var mı fransızcayla ilgili
    - hayır
    ik: tamamen meraktan soruyorum, fransızcayı nerden öğrendiniz?
    - babam öğretti
    ik: babanız? fransızca öğretmeni miydi?
    - hayır ama
    ik: buyrun söyleyin nasıl öğrendiniz, sabahtan beri ama diyorsunuz
    - babam fransız, eğer adıma ya da soyadıma bakmış olsaydınız benim de fransız olduğumu anlardınız.
    ik: adınız?
    - marcel. adı marcel olan pek türk yoktur sanırım.
    .

  • saat 9'da başlaması gereken anma yürüyüşünün, protokolün gecikmesi gerekçesiyle 11'e ertelenmesi durumudur.

    binlerce kişi dedelerinin yolunda yürümek için sabahın köründe orada toplanmışken, mevki sahibi kişilerce bekletilmektedir. iste tam da o şehitlerimizi ölüme gönderen zihniyetle ayni zihniyetteki kişilerce yapılınca insan şaşıramıyor da.

    ondan sonra osmanlıcaymış falan filan. sen önce atana sahip çık.

    edit:
    bazı arkadaşlar zihniyetin o zihniyet olmadığını söylüyorlar. ben de bildiklerimi buraya yazayım eğer gerçekler farklıysa tekrar düzeltiriz.

    harekat bizzat enver paşa tarafından önerilmiş ve tasarlanmıştır. padişah abdülmecitin torunuyla evli olan osmanlı paşa'sı tarafından. ve bu harekatın riske değer olduğunu devletine anlatmış(yani ölürlerse ölsünler denilmiş) ve kabul ettirmiştir. savaş bağımsız bir birlik tarafından değil bizzat osmanlı devleti ile rus devleti arasında yapılmıştır. harekat başarısız olunca paşa istanbula dönmüş ve osmanlı devleti tıpkı şu anki şanlı hökümetimiz gibi harekat hakkında yayın yasağı getirmiştir.

    şimdi bu hangi zihniyet oluyor acaba?...
    .
    .

    debe edit:

    sarıkamışta kendini feda edan çocuklarımız için gelsin:

    --- spoiler ---
    çocuklar ölebilir yarın,
    hem de ne sıtmadan ne kuşpalazından
    düşerek de değil kuyulara filân;
    çocuklar ölebilir yarın,
    çocuklar sakallı askerler gibi ölebilir yarın,
    çocuklar ölebilir yarın atom bulutlarının ışığında,
    ne bir santim kemik, ne bir damla kan,
    çocuklar ölebilir yarın atom bulutlarının ışığında
    arkalarında bir avuç kül bile değil
    arkalarında gölgelerinden başka bir şey bırakmadan.
    --- spoiler ---

    o zamanlar çocuklarımıza sahip çıkan olmamış en azından şimdi çıkalım:
    (bkz: otizmli çocuklara öğretmen kampanyası)

  • yapıyorum ben bunu. mesela bi bunu yaparım bi de metrobüslerde boş yer kapmak için o teyzelerle kapışırım. kaç teyzeyi yuvarladım, kaç teyze üstüme oturdu, ne kadar dayak yedim bilinmez.

    bi gün böyle yer vereyim dedim amcaya, amca teşekkür etti, bi şey değil dedim, etrafıma baktım, şoför ani fren yaptı, herkes toplu halde salındı, bi ben salındıktan sonra yere düştüm. yere düştükten sonra insan kalkar ya, ben kalkamadım. otobüs gaza bastıkça yuvarlandım durdum. bu olaydan sonra bir sürü teklif aldım. ''yavrum istersen gel sen otur, ayakta duramıyon sen..''

  • fiyatı 6.000 tl olan oldukça kaliteli bir koltuk takımını alıp salona yerleştiremedim. boyutlar showroomda görünene göre oldukça büyük çıkınca doğru düzgün kullanmadan satışa koydum.

    mağaza belli, satış fiyatı belli, ürün faturalı. sahibinden.com'da açtığım ilanda fiyat 3.500 tl.

    gelen mesaj aynen şu (yazım hataları ile birlikte):

    "selamlar ozz bey sanırım az kullanılmış bir ürün.. fiyat çok pahallı 2. elciyim. biz en iyi müşteriye bunları 2. el 1000 lira civarında satıyoruz. son ne olur?"

    "tamam gelin alın 1.000 liraya" diye cevap attım.

    eskiden kullanıp epeydir kenarda duran cep numaramı verdim. aradılar konuştuk, evin karşısındaki özel güvenlikli bir sitenin adresini verdim. adamlar yarım saat sonra rulo naylon yüklü koca bir kamyonetle karşı sitenin kapısına geldi.

    artık kullanmadığım ve kullanmayı düşünmediğim hattımın sim kartını kırıp çöpe attım. kahvemi sigaramı ayarlayıp elemanların güvenlikler tarafından yaka paça siteden kovalanmasını izledim.

    ölücülere ölüm..

    not: bunu sonuna kadar sabırla okuduysan elini vicdanına koy ve türkiye'de ölüme terk edilen sma hastası yavrulara bir imzayla destek ol: https://www.change.org/…etition&utm_medium=copylink

  • 1972 kışına ait görüntülerdir.
    bilen bilir, hatasıyla sevabıyla muhteşem bir filmdir alın yazısı
    cuneyt arkin' in en cüneyt olduğu zamanlar.
    karizmasını anlatmaya kelimeler yetmez.
    meşhur ayakkabıları ayağa geçirme planlarından biri cekiliyor, final sahnesindeki.
    istemi betil'li istasyon sahnesi yani.
    vizörüyle görüntülenen yönetmen rahmetli orhan aksoy
    videonun devamındaki türkan şoray görüntüleri de dönüş filmine ait sanırım.
    yesilcam'in kamera arkasına ait görüntülerin nerdeyse yok denecek kadar az olduğu goz önüne alınırsa, şu kısacık video bile çok değerli bence.