ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
john updike
-
amerikanın 1960'larda ünlü olan roman, hikaye, eleştiri, makale,şiir yazarı. kısa süre gazetecilik yapıp daha sonra yazar olmuştur. en ünlü kitapları rabbit serisidir, "rabbit" lakaplı harry angstorm'un ripleyvari maceralarının 4 ciltlik hikayesesidir rabbit serisi: "rabbit run, rabbit redux, rabbit is rich, rabbit at rest. serinin 3. kitabı pulitzer ödülünü kazanmıştır. rabbit ripley gibi "becerikli", hilebaz, ali cengiz bir karakter değildir, onun en ilginç yönü sınıfındaki tüm insanların yaşadığı olagelen bunalımlardan son anda bir şekilde kurtulabilme yetisidir. normal bir adam sıkıntılı dönemde arabasına atlayıp biraz dolaşır, hava alır, aynı durumdaki rabbit arabasına atlayınca soluğu başka bir eyalette alıverir.
updike'ın benim bildiğim diğer kitapları the witches of eastwick, brazil'dir. 9 kitap halinde yayınlanmış hikayeleri, şiirleri ve gazete makaleleri ve yazıları ile 20. yy amerikan edebiyatına en çok ürün vermiş edebiyatçılardan biri olsa gerek.
facebook'ta ekledikten sonra selam vermeyen tip
-
liseden bi kız arkadaşım var, yıllardır duruyor arkadaş listemde ama tek bir kelam etmedik. bugün bi baktım şort atlet bi fotoğrafını koymuş oraya, kucağında da çocuğu. lan dedim amma bozulmuş ya kız, erkek gibi olmuş amk. yüzünü hatırlayamadım zaten, sonra biraz daha dikkat ettim, kocasıymış lan resimdeki. nerden bulduysa o karı suratlı herifi.
ancak çok zengin insanların kurabileceği cümleler
-
parasıyla değil mi?
şahan'ın evini korumak için 50 kişi çalıştırması
-
beğenirsin beğenmezsin, seversin sevmezsin. adam 15 senedir televizyonda, sinemada bilmem nerde iş yapıp çalışıp kazanmış bir ev almış. parası da var. bakmış ki yetkililerden yeterli hayır yok, basmış parayı, kendi ekibini kurmuş ve evini korumaya çalışıyor. ne var bunda onu anlamadım.
hayır nedir yani, korumasın mı? yanmasını mı beklesin? senin orda bir evin olsa elinden gelen maksimum ne ise yapmayacak mısın? yangının yanında araban olsa çekmeyecek misin mesela? madem her yer yanıyor bizimki de yansın arada ne olacak mı diyeceksin?
bunun paraya tapmakla falan ne ilgisi var. herkes gücü yettiğince canını da malını da korumaya çalışır. kiminin gücü eş dost çağırmaya yeter, kimi parayı basar 50 kişilik ekip kurar. bu kadar basit.
şahan'ın sana bana borcu mu var, kamuya dair bir yöneticilik görevi mi var da kızıyorsunuz adama. bu adamlara kızacağınıza, illegal yoldan, başkalarının sırtına basıp ezerek haksız kazanç sağlayan ve sefasını süren insanlara kızın.
sığınmacıların milli marş isyanı
-
vatanını bırakıp kaçmak zorlarına gitmemiş,bundan utanç duymuşlar.vay amk
avrupalı çocuk ve türk çocuğu arasındaki farklar
-
birebir şahit olduğum iki olay ile biraz olsun anlaşılabilecek durum;
mekan : barcelona'da bir cadde.
bir adam 6-7 yaşlarındaki 4-5 çocuğu gezdiriyor. çocuklar yorulmuş olmalı ki el ele tutunmuşlar ve taksiye binmek içim kampanya yapıyorlar:
taksi porfavor!
taksi porfavor!
diye küçük küçük bağırıyorlar.
adam onları yürütmekten vazgeçip taksi tuttu mu bilmiyorum ama bu kadar sevimli bir şekilde ihtiyaçlarını dile getiren çocuklara karşı geldiğini sanmıyorum.
şimdide ikinci olay.
yer : istanbul, ikea.
5 yaşında falan bir çocuk, ter içinde kalmış, yürümekten yorulmuş, babasının önünü kesip bacaklarına sarılıp kendisini kucağa aldırmak istiyor. babanın eli kolu dolu, kucakta yer yok. bunun üzerine çocuk çığlık atarak ağlamaya başlıyor. baba çocuğu sakinleştirmeye çalışıyor ama çocuk ancak kucağa alınırsa susacak. sonunda baba dayanamayıp elindekileri bırakıp çocuğa tokatı çakıyor. çocuk daha da bağırmaya başlıyor. ama baba rahatlamış gözüküyor.
"şimdi ağla" deyip yoluna devam ediyor. yani "ağlamaya değer bir şeyin olsun" der gibi.
bu kadar.
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
uzun ve yorucu yolculuk ertesinde yaklaşık bir saat boyunca insan kaynakları çalışanlarının gelmesini bekledikten sonra mülakatte;
- hmm.. biliyosunuz fransızca bilmeniz bizim için pek birşey ifade etmiyor. ?
- hmm.. isabet olmuş bende sizin için öğrenmemiştim*
adana'da türktelekom bayine sıçan kadın
-
ulan oturmuşum isveçte nobel ödül törenini izliyorum 2 dk sözlüğe bakayım dedim gördüğüm manzaraya bak.
her 4 türk kızından 3'ünün adının gizem olması
-
kalan bi tanenin de adı merve işte.
yakışıklı güvenlik
-
eleman kendi hayatını nasıl daha iyi bir hale getirebilirim umuduyla yola çıkıp kendimi rezil eder miyim, bu işin işin sonu ne olur vs demeden hayat kalitesini, gelirini arttırmak için elinden geleni yapıyor. ben veya buradaki insanların yüzde 90 ı bunu yapabilir miydi ? hayır. adam ben ve buradaki insanların büyük bir çoğunluğundan daha iyi bir gelire hayat standartına kavuştu mu ?bence kavuştu. o zaman ben bu adamı yargılamam. saygı duyarım. benim yapamadığım ve asla yapamayacağım bir yöntemle kendi hayatının kalitesini arttırıyor. devam.