ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
iz bırakan kitap cümleleri
-
“ne makine şu insan be; içine ekmek, şarap, balık, turp koyuyorsun. iç çekmeleri, gülüşler ve düşler çıkıyor!”
nikos kazancakis - zorba
mcdonald's'ta sipariş veremeyen maskesizin feryadı
-
mcdonald's çalışanını canı gönülden tebrik ettiğim bir cahil malın hareketidir.
asansördeki herkes bayan sen in görümcem binecek
-
görümcesi binemediği için asansörden inmeyi aklına getiremeyen, asansördeki erkeğin inmesini isteyen kara yobazın tartaklanma hadisesi.
hamdi dayı'nın yerinde olsam ben de inmezdim.
annenin elektronik eşyaları dinlendirme tutkusu
-
hayattaki en büyük arzularımdan birisi şudur: bir gün tek başıma bir anket yapmak istiyorum. türkiye'yi il il gezip çocuklarla konuşacağım. bakalım en sevdikleri şarkıcı yonca evcimik mi... yeter lan. bu yonca evcimik'in yıllardan beri "beni en çok çocuklar seviyor, çocuklar bayılıyor bana, yoncimik'im ben zaten, bebeğim de çıktı, alıp oynuyorlar, fankulübümün çatısı çocuklar, çocuklar beni dinlemeden yemek yemiyormuş, kasetimi alan çocuklar erken konuşuyormuş, çocuklar beni çok seviyor, çocuklar bana bayılıyor, zaten beni çok seviyorlar, en çok beni seviyorlarmış, yonca abla diyorlar bana, çocuklar şöyle, çocuklar böyle..." demesinden fenalık geldi. gidip konuşacağım yarınımızın teminatları çocuklarımızla... diyeceğim ki böyle böyle diyor bu, hakikaten böyle böyle mi?
yoncimik'in bu iddiasını araştırmaktır benim arzum, evet. bu araştırmanın hemen ardından bir başka araştırmaya girişmek istiyorum: jean claude van damme'ın alnındaki şişliğin nedeni ne? ilk filmlerinde "herhalde filmi çekerken darbe aldı van dam" diye düşünüyordum. ama adam toruna torbaya karıştı, alnındaki o pinpon topu büyüklüğündeki şişkinlik aynen duruyor. sebebi ne acaba? gerçekten merak ediyorum.
üçüncü araştırma konum da şu olacak: izel 'i her görüşlerinde ya da izel'in herhangi bir parçasını her duyduklarında "izel yıllardır bir çare bulamadı şu cildine, aslında sesi de kendi de çok güzel, parası da var belli, ama çare bulamadı bir türlü kızcağız... demek ki bu kızın cildinin tedavisi zor" şeklinde geyik çevirenlerin ruhsal dünyalarını çözümlemek.
son araştırma konum ise başlığımızda gizli. annemiz neden elektronik eşyaları dinlendirmek istiyor? sebep ekonomik gerekçelerse bunu neden açıkça söylemiyor bize? neden aşağıdaki diyaloğu yaşıyoruz?
- oğlum kapat hadi şu bilgisayarını biraz...
- bi' dakka bi' işim var.
- oğlum kapat hadi, kaç saatir açık dinlensin biraz...
- ya dur anne bi' dakka
- kapat dinlensin... senin de gözün dinlenir...
bilgisayar dinlense ne olur, dinlenmese ne olur? illa bir dinlendirme tutkusu. bilgisayar... o olmadı, gözümüz. illa dinlendirecekler. ha keza televizyonda da aynı şey. "kapat da biraz dinlensin televizyon"... şimdi bu nedir allahaşkına? televizyona duyulan bu şefkat, bu merhamet nedir? gerçekten anlaşılmaz bir tutku. ha şimdi bazılarınız çıkıp elektronik eşyaları dinlendirmek annelere özgü bir durum değil... bazı tv kumandalarında sleep tuşu var, yani mantık aslında aynı baboli derse; onlara da derim ki o televizyonu o kumandayı yapanların da bir annesi olduğunu unutmayın.
unutmayalım ki bir soni'nin, bir toşiba'nın, bir elci'nin, bir filips'in, bir simens'in de annesi vardı ve bugün kumandamızda sleep tuşu varsa, bu büyük ihtimalle, bu televizyonu-kumandayı üretenlerin annesi yüzünden olmuştur. e sen adama iki de bir "toşiba oğlum kapat şu televizyonu da dinlensin biraz" dersen o da televizyon yaptığında, kumanda yaptığında oraya o sleep tuşunu koyar... haklı mı? bence haklı. delirttiniz çünkü...
cem garipoğlu
-
münevver karabulut'un cinayeti hakkında bilgiler
düşündüm de ben bu başlığı favorilere ekleyeyim; aklıma geldikçe yazayım.
malum söz uçuyor, yazı kalsın...
münevver öldü, hafızamız ve insanlığımız kalsın...
susmayın, unutmayın. ne olur...
bu cinayete bu kadar kafayı takmış olma sebebim, adaletsizlik. parayla tıkanabilen hukuki yollar.
annemi babamı başbakanın ehliyetsiz oğlu ezerse bir gün? hani olmaz da belediye araçları izleri yok ederse? kabus gibi..
hayatta türkiye'de olacak şey değil de işte, geliveriyor insanın aklına.
fakirler katil oluyor, zenginler daha zengin.
wi-fi kelimesini vayfay diye okuyan tip
-
(bkz: ne diyem meyhmuyt mu diyem)
türkmüş gibi duran yabancı markaları
-
(bkz: geberit)
kto karatay üniversitesi'nin mezuniyet kıyafetleri
-
erkekler için:
(bkz: kto karatay universitesi sünnet kıyafeti)
kadınlar için:
(bkz: kto karatay universitesi kına kıyafeti)
orijinalinden iyi olan cover'lar
namazla boyun ağrılarından kurtuldum
-
-namazla boyun ağrılarımdan kurtuldum doktor.
+hmm. röntgeninize göre boynunuz yok ağrımaması lazım zaten.
-nasıl yani?
+gitmiş. omurganız komple yok :(
sevgiliye alınacak en güzel hediye
-
mesela 21. dogumgununde onsuz gecirilen her dogumgunu icin toplam 20 ayri hediye almak. bir kac ornek vermek gerekirse 1. yasa emzik, 7. yasa abakus, 12. yasa cicili bicili tokalar gibi. aradaki tutkulu bir asksa, yapiliyor boyle seyler.
murat dalkılıç merve boluğur evliliği
-
(bkz: ay çk ykşmışlar cnm yhaaa)
ben 7 ay diyorum.
çünkü aklıma, kendisine "6 ay ömrün kaldı" denilince doktorla "hadi be doktor, 7 ay olmaz mı, açıktan bi binlik çalışır" diye pazarlık eden kemal sunal geldi, allah rahmet eylesin.