hesabın var mı? giriş yap

  • o sümüklüyle boy boy fotoğrafları olan adamlar da akşam televizyonlarda bu çocuğu konuşurlar.

  • 55 yaşındaki amcaya da muayeneden sonra aynı şekilde mesaj atıyorsa helal olsun denilebilecek doktor. mesaj atmak için adam seçiyorsa art niyetli bir yavşaktır. bunu normalleştirmeye çalışan da çanak tutan yavşaktır.

  • umumiyetle gürültü konusunda ihtisas yapmıştır. diyalogların anlaşılmazlığı bu gürültüye ayrı bir boyut, ayrı bir dehşet katar. işte diyelim uyuyorsunuz böyle bir beybi gibi. aniden bir ses...

    alamancı çocuk: "anniiiiiiiiiiiii, annniiiiiiiiiii............. das izt manşıtın du zayniyn.... anniiii...... annnii diyom ya...annniiii..."

    alamancı anne: "ne diyon?"

    alamancı çocuk: "münşenden aldığım beyaz reyboklarımla havluyu at..."

    allah allah... kardeşim bana ne, neyi nereden aldın, kaça aldın... zaten konuşmadan anladığım tek şey "anniii", "reybok", "münşen" (anne, reebok, münih).

    bir de bu ailenin çocukları genelde kuzenleriyle falan geldikleri için grup halinde gezerler. havuzda türlü atraksiyonlar yaparlar. türk bayrağı kolyeli dev bir oğlan kuzeni olan kızı boğmaya çalışır, kendinden küçükleri kolundan tutup havuza atar, çivileme dalar vs vs. bu arada diyalog da "ya serkan... bak yapma diyom ha... şundiwın zu bi..." bilmem ne şeklindedir. su sıçratırlar hep.

    hepsi böyle değildir mutlaka ama ne bileyim bana denk gelen hep böylesi olmuştur. sırf böyle insanlar yüzünden ismail yk gibi bir dünya starına karşı bile mesafeliyim bugün.

    (bkz: yoksa ben zurna mıyım he)

  • hic yapmadigim bi eylemdi. gecen ay bi arac oturdugum sitede benim park yerime park etmisti, icimden olabilir dedim herhalde acelesi vardir. fakat arac tam 5 gun orda kaldi. artik canima tak etmisti, kimsenin ortalikta olmadigi bi vakit usulca arabaya yaklastim ve silecegi kaldirmak icin elimi attigimda silecek elimde kaldi?! ben bir panik. yok takamiyorum. bi yandan cevreme bakiyorm bi yandan silecekle sevisiyorum. en sonunda hic bi sey olmamis gibi silecegi caminin uzerine birakip kactim.
    kaldirmayin silecek falan. riskli is bunlar, havadan mevzu cikacakti.

  • "zekaca kimseden aşağı değildi. tertemiz billur gibi bir ruhu vardı. asil heyecanları olan bir insandı. ama hiçbir şey yapmadı"

    her hatırlandığında tıpkı lise yılları gibi hüzünlü bir tat bırakıyor insanda bu kitap. sayfalar geçtikçe oblomov ile bütünleşiyorsunuz, onu daha iyi anlıyorsunuz. anladıktan sonra da onun, her şeyden vazgeçen bir tembel değil tam tersi hayatta bir anlam arayan ama ne yazık ki bunu bulamayan, bulamayınca da kendi haline dönen bir insan olduğunu keşfediyorsunuz. oblomov'un içinde hala hayata tutunabilmek için bir istek olduğunu ve bunun için sonuna kadar mücadele etmekte kararlı bir heyecana sahip olduğunu görüyorsunuz. bu enerjiyi açığa çıkaran da olga. ama bu son hevesi de yarım kalıyor oblomov'un, bir daha da hiç uğraşmıyor hayatla.
    "şu hayat bir türlü yakamı bırakmıyor" sözü bu yüzden çok anlamlı işte.

    okuyun, okumadığınız her dakika çok şey kaçırıyorsunuz demektir. mükemmel bir kitap, harika bir felsefe. okuduktan sonra oblomov zaman zaman aklınıza gelecek ve hüzünlendirecek sizi.

  • kerimcan durmaz'ın ayda 5 bin tl kazandığını düşünen sözlük yazarlarını göstermiştir.

  • bugs bunny'ninde dediği gibi güller kırmızıdır menekşeler ise mor....peki kan dediğimizde neden aklımıza kırmızı renk gelir.

    bunun nedeni kan içinde bulunan hücrelerimizin(alyuvarlar-eritrositler) kırmızı renk almasından kaynaklanır ve bu görünüm, bu hücrelerde bulunan hemoglobin1 adı verilen bir protein sayesindedir. fakat bu küçük protein yapısal farklılık göstererek farklı renkler sergileyebilir ve bizde doğada yaşayan canlılarda kırmızı, mavi, yeşil ve mor dahil olmak üzere çeşitli renklerde kanlar görebiliriz.

    kırmızı kan:
    insan ve çoğu omurgalı canlıda kırmızı renkte kan bulunmaktadır. bunun nedeni yukarıda da bahsettiğim gibi alyuvarlarımızda bulunan hem grubu proteindir, bu protein içerisinde demir ihtiva ederek hemoglobin adını alır. sonuç olarak dışarıdan gözlemlediğimiz bir kırmızı renk oluşur ayrıca kanımızı kokladığımızda ve tadına baktığımızda ağzımızda ki metalik tatta bu yüzdendir.

    mavi kan:
    bu kan rengi daha çok omurgasız canlılarda bulunur. bir kaç örnek verecek olursak salyangozlar, örümcekler, ahtapotlar ve kalamar bu grup içinde yer alır. bu grubun kanlarında insandaki gibi hemoglobin bulunmaz bunun yerine benzer bir protein olan hemosiyanin bulunur. bu değişiklik kanın demir yerine bakır ihtiva etmesinden kaynaklanır ve bizde bu durumu kan renginde gözlemleriz.

    yeşil kan:
    yeşil kana sahip olanlar sadece filmlerde gördüğümüz uzaylılar değildir. bu grubun içinde deniz solucanları, bazı sülükler ve solucanlar bulunur. bunun sebebi, klorokruonin isimli bir diğer proteindir. aslında bu proteinin yapısı insanda buluna hemoglobine çok benzemektedir. hatta kimyasal yapıları neredeyse tıpatıp aynıdır, fakat 1 adet vinil grubu yerine aldehit grubu bulunur ve bizde ufacık farkı, renk değişimi olarak gözlemleriz.

    mor kan:
    hemen hemen hepsi okyanusta yaşayan canlılardır; fıstık solucanları, ördek sülükleri ve kıl solucanları gibi. bu renk de, yine, bir diğer oksijen taşıyıcı protein olan hemoeritrin moleküllerinden kaynaklanır. bu molekülde de demir ihtiva eder ancak yapısal olarak daha farklıdır. kanın içinden oksijeni alındığında kan renksizdir, ancak oksijenlendiğinde parlak mor-pembedir. diğer solunum pigmentlerinin çoğu gibi, hemoglobinden çok daha az etkilidir, hatta oksijen taşıma kapasitesinin sadece dörtte birine sahiptir.

  • hükümetimizin bir bakanının sevindirici açıklaması. en azından dünyanın yuvarlak olduğunu kabullenmiş görünüyorlar.

  • bir simitçi "yemek için mi abi" diye cevaplamıştı. burdan ona sesleniyorum tekrar görüşebilir miyiz acaba??

  • teşekkür ederim, beni hayata kazandırdığınız için.
    ilk başladığım okuldan atıldım ben. evet 1. sınıfta okuldan atıldım. okuma yazma öğrenemedim. ilk öğretmenim anneme çocuğunuz gerizekalı buna göre özel okullar var minvalinde birşeyler demiş. bu okuldan alın demiş. doktorlara gittim, testler yapıldı. gerizekalı olmadığım anlaşılınca sömestrda başka bir okula geçtim. ordaki öğretmen biraz özel ilgi göstererek okuma yazma öğrenmemi sağladı. hala çarpım tablosunu ezbere bilmem ama adını ilk 5te sayacağınız bir lisede okudum, başka okullardan burs aldım. mühendis oldum. şuan adını ilk 5te sayacağınız bir kurumsal şirkette çalışıyorum.