hesabın var mı? giriş yap

  • istihbarat teşkiltları arasında yarışma yapılıyormuş. finale kgb(şimdi fsb), cia, mossad ve mit kalmış.
    demişlerki ormana bir zürafa sakladık kim önce getirirse o birinci olacak. cia gitmiş 2 saat sonra zürafa ile gelmiş, kgb gitmiş 1,5 saat sonra gelmiş, mossad gitmiş 1 saat sonra zürafa ile gelmiş. mit gitmiş yarım saat sonra fil ile gelmişler ama filin kafa göz yarılmış.
    - adamlar yahu bu fil demişler.
    fil hemen atılmış:
    - abi valla ben zürafayım

  • haksızlığa uğradım, soyuldum, ölümle tehdit ediliyorum, şu herif evimi benden çaldı, aç açıkta kaldım, karda kışta soğukta yatıyorum desem, bana bugün git 6 ay sonra gel diyecek mahkemeler konu berat beyin 150 milyar doları olunca jet hızıyla entry sildiriyor.
    ülkedeki hukuk sisteminin, onu yönlendirenlerin ve onu yönlendirenleri yönlendirenin ben ...

  • 2019 yılında ibrahim tatlıses denen şahsın nasıl bir kişilik olduğunu daha yeni öğrenen kişiye kalben denir.

    'gözlüklü feminist' olduğundan artık haydi söyle şarkısını sahnede söylemeyecekmiş. sofrada en çok yiyen ve yemek bittiğinde 'yemek de pek kötüymüş' diyen insan gibisin kalben.

  • scorsese'nin bob dylan'i mutis bicimde belgeleyisi. bob dylan'in dogusu ve bob dylan olusunu mutis kesitlerle yansitiyor. donemin folk muzigi hakkinda engin bilgilere sahip olunurken, bob dylan'in asil derdini ve tavrini goruyoruz, taktir ediyoruz. dylan'in basin aciklamalari ve roportajlar esnasindaki zekice cevaplari, joan baez'le mini minnaciklarken sahne alislari gulumsetiyor. film 66'daki motosiklet kazasiyla son buluyor. sevgili scorsese soyle buyuruyor: 'bu belgeselin anlatmak istedigi sey, dylan'in bakislari'

  • o zaman yönetmeliğe, öğretmenlik yeterliliklerine veya kanuna bunu eklersin. kekeme olan da mülakata girmez. boşu boşuna yıllarca okul okuyup kpss'ye çalışmaz. insanların hayatlarıyla oynamak bu kadar basit olmaz, olamaz, olmamalı.

  • çocukluk, gecenin bir yarısı tuvaletten odana koşarken kimsenin seni yemediğine sevinmektir.

  • insanın huzur dolduğu bir andır.
    çekoslavakyada iş aramaktan, otostopla kübaya gitmekten, evde taze fasulye yerine çin yemeği yapmaya çalışmaktan, beslemek için satılık iguana aramaktan, uzakdoğulu ya da zenci sevgili arayışından, senden başkasının okumadığı dergilere abonelik ücreti ödemekten vazgeçildiği andır.
    evet, hayat kısa ama beyhude yere yormamak lazım bünyeyi; farklılık uğruna kafayı bite sokmamak lazım.
    belki de naif değişikliklerle arada sıradanlığı kırmak daha caziptir.
    ne adamlar gördüm bir sene çinde yaşamış mesela; tek tespiti; -abi yemekleri çok kötü- oluyor. ne hayatı vasat görünen insanlar var; öyle bir keyif alıyor ki oturma odasını boyamaktan, insan onu tom sawyer sanıyor.
    fiziksel olarak ne çok güzel ne çok çirkin olmak, benzer 30 insanla aynı servise binerek aynı fabrikaya çalışmaya gitmek, gümüşlüğe bardak dizmek sıradanlık gibi gözükebilir ama alınan keyif tüm geyikliğini nötrler.
    vazgeçilebilir bir insan olduğunu fark etmek de iyi gelir bünyeye, -ben böyleyim o' lum- kaprisleri yerini belki de -özür dilerim yaaa- lara bırakır.
    sıradanlık rutine binmediyse güzeldir. kirlenmek kadar olmasa da.
    anti narsist bir eylemdir; sıradanlığın farkında olmak.

  • bir işletmeye girmek için tonla para verip, araya adamlar sokup, kapıda bekleyerek ödün verirseniz kendinizden, işte böyle köpek çekerler.

    ınstagram'a story atıp takipçi kasmak için kendinizi alçaltmayın.

    ayrıca, sen daha saçma sapan filtreler kullanmadan video çekemiyorsun, sonra bodyshaming bilmem ne. geçiniz.