hesabın var mı? giriş yap

  • "toyota, otomobil sektöründe önemli bir karara imza atarak togg, tesla ve mercedes'in ardından bayilik sistemini iptal edip online satışa yönelme kararı aldı."

    onursuz, ahlaksız güruhun fırsat kapılarının şiddetle kapanış sesini duyuyor musunuz siz de sevgili yazarlar...

  • cumhurbaşkanlığı iletişim ofisi doların ne kadar olacağını nerden bilmektedir?

    doların ne kadar olması gerektiği cumhurbaşkanlığı iletişim ofisinden mi belirlenmektedir?

    cumhurbaşkanlığı iletişim ofisinin serbest piyasaya müdahele etme yetkisi var mıdır?

    piyasa manipülasyonu suç değil midir?

    seçimden sonra 40'ı geçerse cumhurbaşkanlığı iletişim ofisi tekzip yayınlayacak mıdır?

    istediğiniz sorudan başlayabilirsiniz.

  • cok iyi olmayin kirilirsiniz.

    cok comert olmayin batarsiniz kimse sizi dusunmez.

    cok duyarli olmayin kullanilirsiniz.

    cok acik sozlu olmayin yalniz kalirsiniz

    cok durust davranmayin aldatilirsiniz.

    cok gulmeyin ciddiye alinmazsiniz.

    buyukler size bir sey diyorsa ilerde mutlaka o olacaktir. aklinizin bir kosesine koyun.

    simdi yakmadan kendinizi usulca yasamaya bakin.

  • türk telekom teknoloji genel müdür yardımcısı yusuf kıraç beyefendi hazretlerine ait bir söylem. dünyada hız sıralamasında 102'nci sırada yer alan ülkede hizmet veren bir ıss'nın genel müdürü böyle bir açıklama yapıyor.

    yusuf bey'e göre internet yavaş değilmiş, kullanıcılar yavaş interneti tercih ediyormuş. hepimiz saykoyuz, eziyet çekmeyi seviyoruz, o yüzden hızlısı varken yavaşını tercih ediyoruz. aslında bu yaptığı tam bir laf ebeliği. gerçek ortada kabak gibi dururken adam çok güzel olayı kullanıcı tercihi olarak bize yıkmış.

    o zaman bundan sonra şöyle diyelim; türkiye'de internet çok pahalı. ona da bir laf bulursunuz siz.

    haberin linki burada

  • "kıskananlar çatlasın", "kedi uzanamadığı ciğere mundar der" gibi kalıp sözlerle savunulan okulmuş.

    eh be kardeşim, her vatan evladı da master degree yapıp müdür olmak zorunda çünkü. kimse şef, memur falan olamaz.
    her önüne gelen en doktor, en mühendis, en kimyager, en rafine zevkli, en bi orwell okuyanından... garsonluğu, taksiciliği yapmak için orta dünyadan seçme orklar getirdiler hep.

    tamam "okulum" kisvesi altında bok sürdürmeyeceksiniz bu eğitim yuvasına, sürdürmeyin de. gerçekten de türkiye'deki en iyi lise kabul.
    ama kardeşim uzanılabilen ciğer mevzuuna gelince benim tepem atıyor.

    bizim çükümüz ancak "x anadolu lisesine" erişebildi. ne süper ingilizce öğrendik, ne özel odalarda fotoğraf banyosu yaptırabildik, ne de orwell romanları okuyup birey olma fikri üzerine yoğunlaşabildik. ne yapalım ölelim mi?

    ben p&g, eczacıbaşı vs. gibi holdingleri geç, öküzoğlu şirketler grubunda bile kafadan sümük muamelesi görüyorum. (mütemadiyen demiyorum bak ilk izlenim olarak) neden? çünkü ege üniversitesi ve anadolu lisesi mezunu bir ciğere ulaşamayan kediyim.
    sen cv'nde ışıl ışıl parlayan "rober kolej" etiketiyle istediğin insan kaynakları müdürüne artistik taslarken benim kendimi ne kadar geliştirmiş olabileceğim konusunda hiç bir meraka düşmüyor bazen işveren. neden? çünkü eziğim ben, bi kolej bile okumamışım nerden bilebilirim 1984'ü falan?

    kıskanıyorum, çatlıyorum da neden bi düşündün mü? asla geri getirelemeyecek lise yıllarını yaşadık herhalde hepimiz. (ya da halen yaşamakta olanlar vardır bilemiyorum.) ben internet bağlantısını internet kafede, fotoğraf tabını mahalle şipşakçısında gördüm (sanma ki duygu sömürüsü, türkiye oolum burası.) belli bir yaşa kadar olabilecek en iyi imkanları zorladık durduk.
    liseyi hatta üniversiteyi bitirdikten sonra geliştiremeyiz kendimizi değil mi?

    bir de isteyen girerdi, benim ailem evini sattı geyiği var. tamam yaa bizimkiler satmadı evini, gitti kebapçı açtı, oldu mu? kaç bu okulun kontenjanı allasen? 2 milyon civarındaysa bastırsın herkes 150 milyarı biz de alalım bu muhteşem eğitimden...
    anladık şahane eğitim, ilim irfan yuvası, tamamdır. lakin gaza gelip "çatlayın ulan süper bi lisede okudum ben" demek neyin nesi?
    aynı gemideyiz ya uyanın biraz. okul bireyselliği abartmış anlaşılan. zira mezunları;
    "ben şahane okudum da yaşıtlarım ne bok yedi acaba?"
    "burası benim ülkem, herkesin benim gibi bir eğitim almaya hakkı var aslında"
    diye düşüneceğine bir davul çalıp göbek atmadıkları kalıyor
    "nası taktık ama ortaöğretimde size" diye.

    ben en azından benimki kadar bile ingilizce eğitimi alamamış allahın cezası(!) düz liselerde okuyan ezik (!) arkadaşlarıma çevirilerinde falan yardım ediyorum.
    yanlarında ingilizceyi aslında çok da bilmiyormuş gibi yapıyorum.

    zira ortaokula girilen yaş 11-12, bu sağlıklı karar verip "şu okula gireceğim" denilebilecek bir yaş değil. ama robert kolejliler 5 yaşından itibaren taş taşımış kolej parası biriktirmiş, sonra da en bi bilinçli tavırlarıyla onlarca okul içinden roberti seçmiş gibi bunu bir başarı hikayesi olarak sunmuşlar bile.

    ailen bir şekilde harcamalarından kısmış ya da kısmamış göndermiş. göndermese haberin bile olmazdı varlığından 11 yaşında...

    kıskandık çatladık, okulunuz da çok mundar....

  • delta plus varyantı vakalarından birinin istanbul'da olduğunu söyleyen koca, "bunlardan biri istanbul. ankara'da yok. diğer iki ili söylemeyeyim" dedi.

    neden? devlet sırrı mı bu? o illerde bulunan insanların daha dikkatli olmaları için gerekli değil mi bu?

    ekleme: turizm...

    "anan baban ölsün kardeşim bize ne biz niye eve kapanıyoruz?" diyen yazarları ortaya çıkaran durum. insan mıyız arkadaşlar?

  • kitap okuyor musun?
    yanıtın evet ise en son okuduğun veya şu an okumakta olduğun kitap hangisi?

  • yine ayşe arman'la röportaj yapmış. "iklim farkındalığı" yaratmak istediği şu yeni şarkısıyla ve doğayla ilgili konuşmuş yine.

    tüm yazı bodrum'da teknesinde geçiren kendisi değilmiş gibi, denizi olabildiğine kirleten değilmiş gibi, eşinin denize işerken fotoğrafı yokmuş gibi "çevreci".

    çocuğuna uygun ana okulu bulamayıp "bari ben açayım" deyip milleti silkelememiş gibi de "halkçı"

    10 reklamdan 7-8 tanesinin müziğini kendisi yapmamış, piyasayı domine etmemiş gibi de "eşitlikçi"

    pandemide millet ekonomik zorluklar içinde çabalarken, bu durumu "koza içindeyim gibi düşündüm, kelebek gibi çıkayım kozadan" dememiş gibi de "akıl hocası"

    nefret ediyorum böyle halktan kopuk yaşayıp, halka akıl veren "elitist" insanlardan.

    ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol ya da hiç sesini çıkarma, fikir yürütme de ne olduğun ortaya çıkmasın.

    edit : röportaj yorumlarında da bayağı giydirmişler. neyse ki samimiyetsizliğini anlayanlar çoğunlukta

    ayşe arman'ın nil röportajı

    edit : yahu şu denize işemekle ilgili ne kadar mesaj geldi, bunun neresi yanlış diye. arkadaşlar, yanlış olan direkt tekneden denize işemek. yoksa ben de yüzerken çok sıkıştıysam ve etrafta da kimse yoksa elbette denize işedim. ikinci önemli nokta da, nil ve familyası gibi "kelebek, böcek, koza, doğa, saygı, deniz, toprak...vs" diyip, böyle birşey yapmak. umursamaz davranışlar, şımarıklık, yaparım kimse karışamaz tavrı ve sonrasında da işte bu samimiyetsiz konuşmalar.

  • hiçbir şeyden hele de kendisinden hiç şüphesi olmayan, olması gerektiği gibi davranan beyefendi bir komşudur.