hesabın var mı? giriş yap

  • obama'nin ferguson olaylariyla ne alakasi var? adam cikip polisin eline saglik, destan yazdiniz mi dedi acaba.

    kaldi ki almanya da ataturk posteri yakip seriat devleti kuran metin kaplan ve ekibi ne oluyor o zaman?

    ne demisler dinsizin hakkindan imansiz gelir.

    icimin yagini eriten olay.

  • şamp. ligine kalırken manchester united'ı elemiş galatasaray ama yetmemiş kimseye.

    bu eleme öyle alalade bir eleme değil, statü değiştiren bir elemeydi. o sezon son sekiz takım arasına kaldıktan sonra ön elemelerde, seribaşı olayı getirildi.

    bunu takiben, lüksemburg'un avennir beggen takımını eledik.

    1997-98 sezonunda isviçre şampiyonu sion'u eledik. hani sen young boys'a elenmiştin hatırlar mısın?

    1998-99 sezonunda yine grashoppers zurih'i eledik. o sezon rosenborg ve at. bilbao'yu yendik, juventus ile iki maçta da berabere kaldık 2. olduk ama statü gereği çeyrek finale kalamadık.

    1999-00'de avusturya'dan rapid wien'i eledik! gruplarda da hertha berlin'den 4 puan , milan'dan 3 puan aldık ve 3.olup uefa'ya kaldık. sen hiç milan'ı yendin mi?

    2000-01 sezonunda yine isviçre'den st gallen'i eledik. gruplarda rangers, strum graz ve monaco'lu gruptan 2. olarak 2.tura kaldık. 2.turda paris sg, milan ve deportivo'lu gruptan çıkıp çeyrek finale kaldık, real madrid'i 3-2 yendik, orada 0-3 yenildik. sen him, milan'ı ikinci kez, real madrid'i monaco'yu, paris sg, o sezonun la liga şampiyonu deport,vo'yu yendin mi?

    2001-02'de vlaznia ve levski sofia'yı eledik, lazio, nantes, psv'li gruptan çıkıp, 2.turda roma, liverpool, barcelonalı gruba kaldık ve bir tek barceolana'ya yenildik, butun maçlarda öne geçtik.

    2002-03'te takım direkt katıldı, l.moskova'yı yendi brugge ile berabere kaldı.

    2003-04'te cska sofia'yı eledik, juve, olimpakos ve sociedad grubunda 3. oldu. juve ve olimpiakos'u yendik, sociedad ile beraberee kaldık. sen hiç juventus'u yendin mi?

    2006-07'de mleda bolesav denen takımı eledik, sadece liverpool'u yenebildik ve bordeaux ile berabere kaldık. sen hiç liverpool'u yendin mi?

    2012-13'te manu, braga, cluj'lu grupta ilk üç maçta 1 puan alıp, son 3 maçı ust uste kazanıp gruptan çıktık, schalke'yi de eleyip, real'i 3-2 yenip elendik. sen real'i, schalke'yi yenebildin mi?

    2013-14'te real, juve ve kophenag'lı gruptan son maçta juventus'u yenerek, eleyerek çıktık, chelse'ya 1-1 ve 0-2 ile elendik. sen juventus'u eleyebildin mi hiç?

    tarihte ise ingiltere'den manu, arsenal, leeds, liverpool, almanya'dan dortmund, schalke, hertha, ispanya'dan barcelona, real madrid, deportivo, bilbao, fransa'dan monaco, paris sg vs gibi ülkesinin kalbur üstü takımlarını yenmiş bir takım galatasaray.

    ama birisi çıkmış, galatasaray'da s.kindirik takımları ön elemede elemiş diyebiliyor. steau ise biraz güçlüymüş de elenmişiz. hayır biraz güçlü değildi. grashoppers, sion, st gallen, rapid hatta levski gibi takımlar bile daha güçlüydü ama sen nasıl young boys'a bakıyorsan o da galatasaray tarihinde bir iş kazasıdır.

    3 senede 2 kez gruplardan çıkınca, çeyrek final oynayınca, juventus, real madrid, kophenag, schalke, cluj, manu, braga takımlarını yenince, ondan önceki elemeler zamanında da uefa kupasını, uefa super kupasını aldığından, şamp. liginde çeyrek final oynadığından, gruplardan çıktığından, avrupa devlerini yendiğinden bir zahmet seribaşı oluyorsun ve basit takımlarla oynuyorsun..

    sen de sigma'dan 7 tane yemeseydin, cannes'dan iki maçta 9 tane yemeseydin, steau'ya, mtk budapeste'ye elenmeseydin, şampiyonlar liginde sıfır çekmeseydin de puan alıp, basit takımalrla oynasaydın.

    ne yapayım yani?

  • bir cumartesi akşam üzeri, izmir'den aydın'a gideceğiz. çevreyolunda ilerliyoruz, sollamaya çıkmıştım, arkamda bir honda civic inanılmaz taciz ediyor, tecrübesiz biri olsa panikle kaza yaptırır, o kadar diyorum. sollama bitince sağ şeride geçtim, bu araç beni geçince ben de arkasından tepki gösterdim, ya korna çaldım ya selektör yaptım. bu açtı çakarları, sireni bile var ama, arsızlık resmen. iyice taciz ediyor, sıkıştırmaya çalışıyor, "sağa çek" diyor. tesadüf ya, birkaç gün önce polisin dur ihtarına uymamanın cezasının 200 lira civarında olduğunu öğrenmiştim, polis olduklarını düşünmüyorum ama öyleyse bile "en kötü cezayı öderim" diye durmadım. belli çünkü, art niyetliler, egoları zedelendi, olay çıkarmak istiyorlar.

    taciz bir süre devam etti, arabadaki grup arkadaşlarımdan geri zekalılığıyla ünlü olanı "abi kenara çek polis bak" diyor, o kafayla türkiye'de 30+ yaşa kadar nasıl yaşadı muamma. çevreyolunun buca sapağında ayrılıp gitti bunlar, en son biri elinde telsiz gösteriyordu artık, düşünün. ücretli yolun özellikle aydın çıkışında mutlaka polis olur, en kötü "arabayı durdurup ceza yazarlar" diye düşünüyorum, o kadar da arsız olamayacaklarına ihtimal veriyorum çünkü. polisin önünden geçip gittik tabii, kimse bir şey demedi, bizimkiler de plakayı almadığı için şikayet de edemedik ama muhtemelen etsek de bir şey çıkmayacaktı.

    bizim aklı evvele uyup arabayı kenara çeksek biz de ertesi gün sosyal medyada haber olurduk en fazla, yeterince tepki çekilirse failler karakola çağrılır, ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılırdı. türkiye'de ölmek bu kadar kolay ne yazık ki, başım sıkışınca polisin, adaletin yanımda olacağına inanmıyorum çünkü şahsi tecrübelerimde asla yanımda olmadılar. mahallenin orta yerinde yer alan evimize güpegündüz hırsız girip elinde torbalarla çıktığında da, beş kişi tek başıma bana saldırdığında da, sokağa çıkma yasağı varken apartmanımın önünde tüm gün bağırıp sağa sola küfredenleri şikayet ettiğimde de polisin cevabı hep "bundan bir şey çıkmaz" ve "biz bir şey yapamıyoruz" oldu.

    kaçanın anası ağlamaz arkadaşlar, böyle şeyler gördüğünüzde kaçmaya bakın. türkiye artık eşkıyaların, mafyaların, kabadayıların ülkesi. onlardan olmaya özenmeyin, zira o yolun sonu hep b*k. kendi hayatınızı korumaya bakın, "korkak" durumuna düşmek böyle magandanın birinin kurşunuyla, bıçak darbesiyle ölmekten çok daha iyidir, unutmayın.

  • geçen yıl, birkaç öğretmene akıl hocalığı yaptım. harika bir bilgi zenginlikleri ve gerçekten iyi soruları vardı. en iyi 5 tavsiyemi yeni öğretmenler için derleyebileceğimi düşündüm.

    1. telefon numaraları

    cep ya da ev telefonunuzu asla bir ebeveyne vermeyin. aileler size okulun sitesinde yer alan e-mail adreslerinizden ulaşabilir ya da okulu arayarak mesaj bırakıp sizin aramanızı isteyebilir. siz bir profesyonelsiniz ve iş ile ilgili bilgilerinizi kişisel bilgilerinizden ayırmalısınız. ben de hayatımdaki diğer profesyonellerin (doktor, diş hekimi, muhasebeci) ev numaralarını bilmiyorum.

    2. yüksek ses

    sınıfta yangın çıkmadıkça ya da biri ölmedikçe, çocuklara bağırmak uygun bir davranış değildir. onların dikkatini çekmek ya da davranışlarını düzeltmek için farklı yollar bulun. düzeni bozan öğrenci ile bire bir konuşmak, onu tüm sınıfın önünde merkeze alarak konuşmaktan çok daha yararlıdır. fark ettim ki tutarlı bir dikkat çekme işareti, işe yarıyor. ben ondan geri sayıyorum ama öğrencilerim biliyor ki bazen parmaklarımla da geri sayıyorum. bu özellikle sesiniz kısıldıysa çok işe yarıyor. bir dakika, öğretmenler hiç hasta olmazdı, değil mi?

    3. hasta olunan günler

    yeni öğretmenle arasında sınıfın onlar olmadan hayatta kalamayacağına dair genel bir kanı var. bu doğru değil. size söz veriyorum ki öğrencileriniz hayatta kalır ve siz geri döndüğünüzde sizi görmekten heyecan duyacaklar. sınıftan uzak kaldığınızda hazırlanacak birçok iş de birikecek. fakat sizin fiziksel, zihinsel ve duygusal sağlığınız değerlidir ve hasta olduğunuzda öğrencileriniz için “oyun” olmayın.

    4. planlama

    yeni öğretmenler aktivitelerin ne kadar süreceği hakkında yeterli deneyime sahip olmadıkları için genellikle verimli olmayan fazla ya da az plan yapıyor. biz emektar öğretmenler ise anlaşılmaz bir biçimde saate bakmadan zamanı hesaplama yeteneğine sahibiz. bunu geçenlerde bir aile toplantısında yaptım ve insanlar gerçekten geçirdiğimiz zamanı hesaplamadaki şaşmaz tahminim nedeniyle çok şaşırdı. endişelenmeyin, siz de pek yakında zamanı bilme hakkındaki bu anlaşılmaz beceriye ulaşacaksınız. yeni öğretmenler sınıfın zamanı maksimum kapasite ile kullanabilmesini sağlamak için ilk başlarda fazla plan yapmalı. ancak fazla plan yapmak gece 2.00’ye kadar ayakta kalıp daha fazla bilgi aramak anlamına gelmez. bu bir yedek planınız olduğu anlamına gelir. teknoloji her zaman başarısız olabilir, özellikle de değerlendirme yaparken. bunun için birkaç tekrarlama, gözden geçirme faaliyeti –çalışma notları hazırlama, ekstra çalışma sayfaları-, zamanı verimli kullanmaya yardımcı olabilir.

    5. öğrencileri tanımama

    müfredat önemlidir fakat öğrencileriniz sizin onları tanıdığınızı, ilgi alanlarını, tutkularını ve hobilerini önemsediğinini hissederlerse daha verimli bir şekilde öğreneceklerdir. ben her derse, tüm sınıfı kapıda karşılayıp “günaydın, iyi bayramlar, iyi akşamlar” gibi bir selamlama ile başlar ve öyle bitiririm. öğrenciler kitaplarını, kağıtlarını, kalemlerini, giriş kartlarını düzenlerken ben sınıfta dolaşırım ve farklı öğrencilerle konuşmak için dikkatimi çeken ya da onlarla ilgili bir konu bulurum.

    tamam, bir tane daha….

    6. oturma düzeni

    oturma düzeni kişiye göre değildir. siz bir öğretmensiniz ve her öğrencinin mümkün olan en iyi şekilde öğrenme fırsatına sahip olmasını sağlamalısınız. bu, uygun olan her aracı kullanabileceğiniz anlamına geliyor. en güçlü araçlardan biri de oturma düzenidir.

    öğrencilerime “bu uzun süreli bir durum değil. sık sık değişebilecek bir oturma planı. fakat sizin göreviniz bu düzenleme sırasında olabileceğinizin en iyisi olmak” derim.

    kaynak: http://2peasandadog.blogspot.ca/…tored-several.html

    kaynak

  • otel rezervasyonu yaptır sevgiliye, gerekirse öde. bunlara rağmen ex'in evinde kalmayı tercih ediyosa ee o zaman next de kardeş.