hesabın var mı? giriş yap

  • başörtülü sürücülere alkol testi yapmanın hakaret olduğunu iddia etmiş. yeni farkettim.

    ne içmiş acaba kendisi, neyin kafasını yaşıyor?

    o zaman alkol alan kadınlar, taksın başörtüyü çıksın trafiğe..

    polisin "görevini" yapması kimseye hakaret değildir. polisin görevi, "başörtüsü takıyor o halde içki içmez, hırsızlık yapmaz" vs. diye akıl yürütmek değildir.

    öyle olsaydı sadece dini inanışlarını sorup insanlar hakkında yargıda bulunması gerekirdi.

    polisin "hakaret" ettiği durumlar da çok zaten, ama bunların arasında başörtülü kadınlara alkol kontrolü yapmak yok, daha geçen karakolun ortasında kameraların önünde bir kadını dövdüler.. yerde yatan kadınları tekmeliyorlar..

    ama kendisinin başörtüsü taktığı için "ayrıcalıklı vatandaş" muamelesi talebi görmesi gerektiğini söylemesi, herkesin zekasına hakarettir.

  • çocuk pür dikkat televizyona bakarken benim de dikkatimi çekti. rus folklorik öğeleri kullanan maşa ve koca ayı diye bir çizgi film var ve tekniği animasyonu vs çok başarılı. hikayeleri de güzel. ama çocukların bakınca asla anlamayacakları küçük detayları da sokuşturmuşlar.

    maşa (maria) karda kaykay vs yaparken kask yerine giydiği siyah başlık kızılordu tankçı miğferi.

    aynı miğferin sahadaki kullanımı

    tavşan yakalarken taktığı şapka nkvd frujka 1935 şapkası mı?

    aynı şapkanın nkvd subayı tarafından kullanılması

    son olarak koca ayı'nın manevi evladı penguen sibirya'ya dönerken kızılyıldızlı, 1937 ispanya iç savaşında enternasyonel birlikler tarafında hizmet vermiş polikarpov ı-16 ile mi uçuyor?

    gerçek i-16

    ispanya iç savaşında, teruel cephesinde 7 uçak düşürmüş üsteğmen alexei denisov'un uçağı ise pengueninkiyle hemen hemen aynı renklerde görünüyor.

    bunları 3-12 yaş grubu çocukların bilmesine tabii ki imkan yok. sokaktan geçen birinin bilmesi de çok ihtimal dahilinde değil. o halde sorulması gereken soruyu ben sorayım. o yaş grubuna hitap eden çizgi film neden çizgi film olarak kalmak yerine rus folklorünün en karanlık dönemlerinden birine atıf yapıp duruyor? ekipmanın neredeyse tamamı 1933-1953 arasından. yani stalin döneminden.

    neyin peşindesiniz tam olarak? ileride çocuklar katyn katliamı, holodomor, great purge fotoğrafları görünce nkvd subaylarına bakıp "ha maşa'da o şapkayı takıyor demek bunlar o kadar kötü insanlar değil" falan mı diyecekler? rusların geçmişle hesaplaşmak yerine kültürü olduğu gibi yayma doktrinleri iyi hoş amma ne bileyim daha geriye gideydiniz çarlık rusyasında da verebileceğiniz bir sürü atıf vardı. bir stepan makarov, bir amiral kolçak bir suvorov bir bagration dururken elin bolşevik katillerini çizgi filmlere yedirip durmak da ne ola?

  • babamla hiçbir zaman şahane bir ilişkimiz olmadı. yani her baba kızını sever, o da sever beni biliyorum ama hissettiremez mütemadiyen; sevgi görmemiş ki nasıl göstereceğini bilsin.

    2010 yılında ayrıldım evden üniversite için, o zamandan sonra mesafe de katmerledi gösterilemeyen sevgileri. yokluğuma alıştı, biliyorum; mecburdu, bir daha asla temelli geri dönmeyeceğimi biliyordu çünkü.
    hatta yokluğuma o kadar alışmıştı ki bir keresinde şakayla karışık "benim bir kızım varmış gibi gelmiyor bana bazen" demişti.

    son birkaç yılda değişti babam; babaannemin bakıma muhtaç kalması bariz bir şekilde değiştirdi onu.
    bu esnada kardeşimin bazı hataları oldu; yanlış kararlar, yanlış yatırım hamleleri, yanlış davranışlar, yanlış bir evlilik, bir sürü şey. bu hatalar tüm aileyi maddi, manevi, mental ve psikolojik olarak ciddi şekilde etkiledi.
    kardeşimin hatalarından sonra babam, benim aslında ona hiç sorun çıkarmadığımı fark etti; onlarla olduğum her zaman diliminde babaannemle ilgilenmem de onun bana olan güvenini perçinledi. son zamanlarda bana daha düşkün oldu babam. telefonla aradığında uzun uzun konuşmaya, gerekli gereksiz her şeyi anlatmaya başladı.

    on beş gün önce babaannemi kaybettik. ucu ucuna yetiştim cenazeye. o akşam çok şey konuştuk ailecek, uzun zaman sonra. en sonunda babam "ben şu telefonu kapatıp şarja takayım, sonra da yatayım artık" dedi. hepimiz şaşırdık, babam telefonunu asla kapatmazdı çünkü. kardeşim sordu "baba hayırdır, sen telefonunu hiç kapatmazdın?" diye.
    "telefonu açık tutma sebebim iki kişiydi; birisini bugün toprağa yatırdım, diğeri de bugün yan odada yatacak, açık kalmasına gerek yok" dedi gözleri dolu dolu bana bakarak. sarıldım babama, ağladık uzun süre sarılarak...

    babamın beni sevdiğini söylemesine gerek yok artık, ben bu cümleyi ölsem unutmayacağım.

  • durağan sahneleri, içi boş kasıntı tiradları ya da kendini tekrar eden sıkıcı görselleri ve duysalları kolaj yapıp adına "sanat filmi" diyen; resmen seyircinin sabrını sınayan günümüz lavuklarına, silah zoruyla, defalarca izletilmesi gereken şaheser.

    psikedelik kültürü bir kalemde veren, ve sona erdiğinde seyirciyi uzun fantastik bir seyahatten dönmüş, yorgun ve düşünceli bir ruh haliyle bırakan bir film. sanırım izlediğim en zengin film.

  • bir kere daha ağzındaki baklayı çıkarmıştır. işte o açıklama:

    milli takımlar teknik direktörü fatih terim'in ayrılmasıyla, türkiye'nin büyük bir kaosa gireceğini ileri süren vural, şimdiden yeni teknik direktörün yerli mi, yoksa yabancı mı olması gerektiğinin tartışıldığını söylerken, kendisinin de bu göreve talip olduğunu açıkladı.

    ''en azından ben varım mesela. 25 yıldır bu ligde çalışıyorum. eğitimim var. yabancı dilim var. bize verilen imkanlarla neler yaptığımız belli. milli takıma çok futbolcu yetiştirdik. ben kendimi aday görüyorum, ama bir tane gazetede adımız geçmiyor. demek ki işin uzmanlık boyutuna bakılmıyor. o yüzden biz de 'tavşan dağa küsmüş, dağın haberi yok' misali, türkiye'de futbolu yönetenlere içimizden içimizden kırılıyoruz. yeteri kadar deneyim isteniyorsa tecrübeliyim. avrupa'yı biliyorum. daha düne kadar bu ülkede pro lisans sahibi olan sadece bendim. bu ülkeyi benden daha iyi tanıyan biri olabilir mi? iki tane akademi bitirmişliğim var. yabancı istiyorlarsa, ben aynı zamanda alman vatandaşıyım.''

    valla ben ikna oldum. en azından bir somestre. bi buldurun be.

  • (bkz: neco)

    yillar yillar once*, sinif arkadasim necmettin'i telefona neco diye kaydetmistim. gel zaman git zaman, neco ile muhabbetim kesildi ama numarayi silmedim hic, hep telefonda durdu.

    ıki yil once whatsapp yukledigimde neco ismine karsilik turbanli bir kiz geldigini gordum, herhalde kiz kardesidir dedim kurcalamadim fazla. fakat zaman gectikce o resimler degisti, ama hep ayni kiz resimlerde olmaya devam etti. resimlerde evlendi, cocuk sahibi bile oldu, ama hala neco olarak kayitli olmaya devam etti.

    sonradan anladim ki bizim neco numarayi kullanmayi birakinca bu gsm firmalari numarayi baskasina vermis, sonuc olarak bizim neco olmus sana necmiye.

    hala neco diye kayitli duruyor kizin numarasi, yakinda ikinci cocugu gelecek resimlerden anladigim kadariyla, merakla bekliyoruz*