hesabın var mı? giriş yap

  • otobüs içinde bile arkaya ilerlemeyip ortada kümelenmesiyle ünlü bir millet hakkında uydurulan yalan.

  • saat alarmı sabah saat 7.45 e kuruluyken saat 7.35 te uyanıp tuvalete girmek, siz tuvaletteyken çalmaya başlayan alarmı susturamamak..

  • 1986 yılında van'a tayin edilmiştim. daha doğrusu sürülmüştüm..1987 de siyasi yasaklıların (demirel,ecevit vs) yasaklarının kaldırılması için referandum yapılacaktı. turgut özal yasakların devamından yanaydı. bu nedenle anap yasaklar lehinde , muhalefet ve hüsamettin cindoruk aleyhte propaganda yapıyorlardı. hüsamettin cindoruk vanda miting yaparken özal için “kaldırım mühendisi”demişti.o dönemde de kraldan fazla kralcı savcılar vardı. hemen başbakana hakaret suçundan cindoruk hakkında dava açtılar.özal da müşteki müdahil oldu. bu davaya ben bakıyordum.

    van başsavcısına uğramıştım. odasında otururken telefon çaldı. adalet bakanlığı
    müsteşarı arıyormuş.bir süre konuştuktan sonra “davaya bakan hakim şimdi yanımda isterseniz ona sorun” dedi. telefonu aldım kendimi takdim ettim. “ bizim dava ne oldu” dedi. şaşırdım. “sizin davanızı anlayamadım”dedim. “canım sayın başbakanımızın davası “dedi. bu derece taraf tutan bir müsteşar olacağını tahmin etmezdim. ( sonradan neleri gördük). biraz atıştık. sonuçta dava sonuçlandı.savcı temyiz etti. yargıtay beraet kararını tasdik etti.

    yani bu söz, yargı kararına göre hakaret değildir.

  • bu mevzu icin soyleyeceklerimiz bitmez... en son devrim mi diyorduk?

    evet, psychedelic (d)evrimin en onemli kilometre ta$larindan birisinin, 1970’lerin ba$inda amerika ve avrupa topraklarinda kitleler halinde ya$ayan hippie topluluklarinin asya kitasini ke$fe cikma guduleri oldugunu soylemek mumkun. bu hem ruhani hem de ki$isel yolculuklarin ara duragi olan goa e$siz dogasi, ozellikle lsd gibi psikoaktiflere taninan ozgur ortami ve mistik atmosferiyle bu topluluklarin en gozde mekanlarindan birisi haline gelmekte gecikmedi. ve bu insanlarin ya$amlarinin en onemli dinamiklerinden birisi olan "muzik", burada oylesine gorkemli bir fuzyon gecirdi ki, bunu sanirim kendileri bile beklemiyordu. donemin ba$at muzigi olan psychedelic rock, 80’li yillara gelindikce elektronik elementlerin boy gostermeye ba$ladigi donemlerde kendine yepyeni anlamlar buldu. bu, ebm altyapisindan beslenen, hizli, bol tekrarli ve yogun katmanlara sahip synth soslu muzik, elbette ki ilk kez ortaya ciktigi yerin ismini alacakti: goa trance. burada esasli bir ahkam kesmeden duramam: $ahsi fikrimce goa trance, ortaya ciki$i ve geli$imine baktigimizda en dogal bicimde evrilmi$ muziklerden birisi. icerisinde ne ticari bir oyun, ne bir plak $irketi stratejisi ne de ba$ka bir materyal oge barindiriyor. tamamen hissiyat ve ya$amin aki$i neticesinde $ekillenmi$ olmasi onu ozel kiliyor. gelelim i$in piyasa uzamina... 90’lara gelindiginde, goa trance avrupa listelerinde, ozellikle ingiltere’de adeta bir saman alevi gibi bir anda parladi; gel gor ki fazla zaman gecmeden de du$u$e gecti. belki de insanlar henuz onu anlamami$lardi, ya da avrupa elektronik musiki sahnesi boyle bir stile hazir degildi. sonra ilginc bir $ey oldu, israil’li gezginler 90’li yillarin ortalarinda yaptiklari hindistan seyahatlerinden edindikleri tecrubeleri kendi ulkelerine ta$irken goa’nin muziklerini de yanlarinda getirdiler. boylece "psychedelic trance" dogdu. israil’li muzisyenler bu muzigin ozunu, etnik ve mistik tarafini korudular ama tamamen farkli bir $ekilde algilayip yorumladilar. goa trance’in o karma$ik ve cok katmanli melodik yapisindan ziyade daha sek, daha ritme dayali ve daha groovy tabir edilecek i$ler yaptilar. boylece, o me$hur dolunay partilerinde ortaya cikan nitzhonot'u ve onun halefi sayilabilecek "full-on" (full-moon) stilini yarattilar. ve psytrance israil’den avrupa’ya, oradan da tum kitalara yayildi, tum dunyada tecrube edilmeye ba$landi. ve kendi alt dallari da bulunan, diger elektronik muzik tarzlariyla pasla$an ve neredeyse –ve maalesef ki- bir sektore donu$mek uzere olan; devasa bir agaca evrildi.

    ve bunun otesinde, gunumuzde bir elektronik muzik tarzi ve belki de bir kultur ikonu da olmasinin otesinde, psychedelic trance’in ba$ka olgulara yaptigi atiflar, onu seven ve dinleyen kitlenin en buyuk tutkularindan birisi. bir psytrance partisiyle $amanik bir rituelin arasinda, oz itibariyle hicbir fark bulunmadigini soylemek bir iddia degil, bir realite. bu muzikte, muzisyenin yonettigi kollektif bir ayin, butunle$me ve varolu$ katmanlari arasinda bir gezinti var. bu muzikte insana dogadan, hatta kendi bedeninden tanidik gelen sesler ve melodik yapilar var. ve bu muzikte insanoglunun kendini bildiginden beri, her deneyimlediginde e$lik etmekten geri durmadigi bir $ey var: "ritm". doganin ve ya$amin, canliligin ritmi. bedenleri esriten bir ritm, ruhu kabugundan ayiran, hic gidilmemi$ yerlere goturen ve tekrar yuvasina geri birakan. bu muzigin icinde tutku var, varolan ama bilinmeyen, gorulmeyen ve duyulmayani ke$fetmek, gormek ve dokunmak adina alevlenen o sonsuz tutku... bu muzigin icinde iki gozun goremedigi bir motif, ve hatta o algiya vakif ol(a)mayan kulaklarin bile duy(a)madigi bir melodi var: evrenin melodisi. ve bu muzikte titresim var, ilk varolu$ aninda ba$layan ve kuant kopuklerinin evrenin sonsuz $elalelerinden gurul gurul aktigi yerlere kadar devam edecek olan o titre$im... ve bu muzikte safkan bir aki$ var, sifirdan sonsuzluga, ezelden ebede, siyahtan beyaza ve hiclikten varolu$a dogru vah$ice, ozgurce ilerleyen...
    ______

    aslinda $u kaliyor kelimeleri suzgecten gecirince: bu muzikte sozcuklere dokmenin aslinda cok da mana ifade etmeyecegi bir doku var. belki de hicbir psikoaktif ilacin, rituelin, ibadetin, meditasyon tekniginin ve manevi inisiyasyonun yerini alamayacagi, ula$amayacagi bir doku. ve o dokunun tadini bir kez "gercekten" duyumsayanlar icin, ne gecmi$, ne de gelecek; ne de "an" ayni kalabiliyor.

  • hangi 5 kıtada at sürdüklerini merak ediyordur. asya, avrupa, afrika 3 etti.

    edit: evvel zaman içinde pireler berber develer tellal iken osmanlı'nın 5 kıtada at koşturduğunu iddia eden bir entry vardı. iş bu entry o entrye ithafen girilmiştir.

  • hemen yukarıda bir mal değneği var, ciddiye almayınız. gerçek istatistikler şöyle:

    1. her sene 20.000 kişi kanser olup 15.000'i ilk yılda ölmüyor sayın cahil ve bok atıcı. kanser olan kişi sayısı yılda 100.000. daha ilk cümlende yalan söylediğin ve araştırmadan salladığın belli

    2. sayın bok atıcı ve cahil, bak bakayım şu sunumun 36. sayfasına. ne diyor? her on senede bir kanserden sağkalım oranları düzenli olarak artıyor. yani, kanser tedavi edilebilir bir hastalık ve başarı oranımız hızla yükseliyor. tamam mı salak herif? : http://www.turkcancer.org/…ve-davranis-mart2014.pdf

    3. çocuk onkolojisinde kemoterapinin başarı oranı % 85'lerde. oku duyarsız ve cahil herif: http://www.medikalakademi.com.tr/…mi-mehmet-kantar/

    niye ben bu adama gerizekalı, duyarsız ve cahil diyorum? çünkü:

    1. duyarsız, çünkü bir sürü kanser hastasının okuduğu bir başlığa geip desteksiz ve dayanaksız şeyler yazabiliyor. ailesinde kanser hastası olup da bu gerizekalıya inanabilecek kadar zor durumda olan o kadar insan var ki. herkese acil şifalar dilerim, hasta yakınlarına da dayanma gücü. merak etmeyin, modern tıp bu gerizekalıların iddia ettiği kadar başarısız vs değil, inanın ve mücadele edin

    2. cahil, çünkü taaaaa binlerce yıldır insan evrimiyle beraber gelişen bir hastalıklar kümesi hakkında (kanser) şöyle bir cümle kurabiliyor: "siz ve sizin gibi sivrisinek kafalilar doktor olsaydi bu kanser illetine bu kadar yildir coktan cozum bulunmustu." allah bilir, okudğu iki facebook postuyla gelmiş buraya doktorlara bok atıyor. cahil çomar seni, yıkıl!

    3. gerizekalı, e çünkü gerizekalı.

    hiç bundan sonra güzellikle söz anlatmak yok, adam olan şu yukarıdaki bir sürü doğru bilgi dolu şeyi okuyunca zaten akıllanır. hala buraya gelip desteksiz bok atanlar gerizekalıdır

    bu tür yalanlara karşı tıklayınız : yalansavar http://yalansavar.org/

  • dünyanın en iyi kalecilerinden biri olduğunu idrak etmek için galatasaraylıların konuşmasına bile gerek olmayan tip.

    gerekli olan şey sadece bir adet beyindir. zira bildiğim kadarıyla opta sports ile çalışan maçkolik'te yer alan sezon istatistikleri şu şekildedir:

    ceza sahası içi kurtarma yüzdesi: 63%
    ceza sahası dışı kurtarma yüzdesi: 93%
    ortalama kurtarma yüzdesi: 76%

    ne kadar anlamlı olduğunu idrak etmek için bazı isimlerden örnek vereyim:

    manuel neuer
    ceza sahası içi: 74%
    ceza sahası dışı: 90%
    ortalama: 79%

    david de gea
    ceza sahası içi: 66%
    ceza sahası dışı: 86%
    ortalama: 72%

    salvatore sirigu
    ceza sahası içi: 62%
    ceza sahası dışı: 88%
    ortalama: 72%

    joe hart
    ceza sahası içi: 65%
    ceza sahası dışı: 86%
    ortalama: 72%

    thibaut courtois
    ceza sahası içi: 62%
    ceza sahası dışı: 87%
    ortalama: 71%

    bernd leno
    ceza sahası içi: 66%
    ceza sahası dışı: 80%
    ortalama: 71%

    hugo lloris
    ceza sahası içi: 64%
    ceza sahası dışı: 84%
    ortalama: 69%

    şimdi "tamam da o liglerin forvetleri bizim ligden daha kaliteli" denilecek olursa, beynin bu takdir ettiğim kullanımının aşağıdaki isimleri hatırlatmakla desteklenmesini tavsiye ederim:

    1. boateng, kompany, thiago silva, javi martinez, benatia, david alaba, azpilicueta, filipe luis, cahill, david luiz, mangala

    2. sabri sarıoğlu, semih kaya, aurelien chedjou, alex telles, hakan balta, tarık çamdal

    ek: kıyaslamada baz olarak dünyanın en pahalı ve bilindik kalecileri ele alınıp aralarındaki fark gösterilmiştir. edirne'nin batısında yıllardır bazı nedenlerle maç yapamamış kişileri de işin içine katacaksak elbette yine işbu kaynağa göre dünyanın en iyisi olarak gimnasia la plata'lı fernando monetti, river plate'li marcelo barovero, lillestrom'lü arnold origi otieno veya uluslararası bilinirliği bunlardan farklı olmayan fenerbahçe'li volkan demirel'i gösterebiliriz. ancak şu anda bunu yazdığımız site antu değil de ekşisözlük olduğu için böyle akıl dışı hareketler yapmıyor, kıyas kabul etmeyen insanları ve istisnai olarak bazı hayvan türlerini* işin içine katmıyoruz.