hesabın var mı? giriş yap

  • kanser hastasıyım, yoğun kemoterapiye bağlı şeker çıktı, bel fıtığım uzun süredir oturtmuyor, yürütmüyor , uyutmuyor, sokağa çıkamıyorum. keşke sizin yerinize ben ölseydim. siz toprağa tek tek düştükçe ben de azala azala ölüyorum. ah be çocuklar nasıl kıydılar size .

  • sene 1996 dönemi. yaş 10. ana-oğul beraber yaşıyoruz annem de beşiktaş'ta beyaz gıda adında markette çalışıyor o zamanlar. sefilleri oynuyoruz desek yeridir sanırım.

    okullar kapandı yaz dönemi. herkese karne hediyeleri geliyor sanırsın noel akşamı birader. kimine bisiklet kimine krampon kimine marangozda özel yapım uçurtma.

    tabi annem beni hep yokluğu alıştırarak büyüttüğü için canım ne zaman bir şey istese param yok derdi bu duruma zamanla alışınca yanımda dondurmada yalasalar gıkımı çıkaramazdım.

    bir de o zamanlar mahalle kültürü var herkes herkesi tanır kim kimin çocuğu hangi dersleri zayıf bilirlerdi. bak bu hep ideal evlat ruşen amcanın oğlu sedat kavramı o zamanlar hortladı zaten.

    neyse efendim 8 kişilik arkadaş grubumuz var içlerinde bisikleti ve kramponu olmayan bir ben varım. zaten o dönemin zengin çocuğu kavramı da şu; bisikleti, saati, tv'ye takmalı atarisi ve kramponu olan çocuk. riçi riç gibi pezevenk.

    aradan iki gün geçti bizimkiler kireçburnuna bisiklet gezisine gittiler tabi ben piç gibi kalakaldım ortada. akşama döndü bunlar bu seferde maça gidiyorlar top sahasına adamlar 40 yıllık mahalle maçına kural koymuşlar kramponu olmayan gelmeyecekmiş. fifa hakemi kesildiler başımıza mına goduklarım.

    kemal diye çok samimi arkadaşım vardı babası buna krampon almış nike'ın. herif sattı beni giderken de sen gelmiyor musun diye dalga geçti resmen. ben de ezikliğe yatmamak için diyorum ki "yok oğlum evi temizlicem yemek yapıcam. annem yorgun aç açına geliyor işten." vah benim eziğim.

    he şunu da belirteyim daha okula bile başlamadan bizim ailede derli toplu olma eğitimi verilirdi. ondan bu düzen. bir de çalışan anne olunca kendi ihtiyacını gidermeye mecbur kalıyorsun şartlar zorluyor. kendi ayaklarımın üzerinde durma kabiliyetim o yoksulluktan miras şimdi.

    ben de isterdim top koşturup eve girince "annee yemek hazır mı annee su ver suu" demeyi, diyemedim ya la.

    her neyse bunlar maça gitti arkadaş döndüm evi cillop gibi sildim süpürdüm makarna ile hazır çorba da yaptım. sonra balkonda başladım ağlamaya. nasıl içerlendiysem artık. bizim komşumuz vardı hemen yan binada sürekli balkonda otururdu ayşe teyze. beni de torunundan ayırt etmezdi şimdi yukarıda allah var. arada cebime harçlık koyardı.

    benim ağlamaları mı duymuş sen git üstünü giyin zili çaldı fermuar aşağıya gel diye. elimden tuttuğu gibi ayakkabı dükkanına. dükkan sahibinede babası bunun hayırsızın teki oğlum anası çalışıyor gariban biraz indirim yaparsan ayakkabı alıcam dedi. adam da nur yüzlüydü nasıl olsun demez mi?

    lan öldüm öleceğim o an kalbim yuvadan çıkacak tabi krampon diye çoşkuyla bağırıverdim. dişlilerden lescon marka aldık. 3.5 milyon tl idi 3 taksit yaptırdı ayşe teyze parayı kendi ödedi.

    akşam oldu tabi bu ipneler maçtan topluca dönüyor. şortumun altına dizlerime kadar spor çorabını çekip pırıl pırıl göz kamaştıran kramponlarımı giymiş karşılarına dizilmiştim.

    herkesin gözü ayaklarımda kimisi altını kaldır oğlum uvv dişlere bak diye yalanıyor. o gün ellerinden topu alıp iki sektireyim dedim onda da kabileyetsizim ya yine rezil olduydum bayağa güldülerdi. ama içimin yağları erimiş varsın olsun o günden sonra mahalle maçlarının adamı olmuştum ya la.

    yalnız içimde ukte kalan bisiklet hikayesi vardır ki onu da başka zamana artık.

    4 yıl sonra gelen edit: ayşe teyze 2 yıl önce vefat etmiş. mekanı cennet olsun. annem dün tarabya'da kızını görmüş o söylemiş. içimde bir şeyler cız etti. hayat kısa kuşlar uçuyor.

  • adamın biri bara girmiş.

    üç duble viski içtikten sonra barmene dönmüş ve;

    -“ödeyecek param yok, ama cebimde 25 santimlik bir piyanist var. sana istediğin her şarkıyı çalabilir..” demiş.

    barmen sert bir ses tonuyla;

    -“hadi oradan sarhoş” demiş.

    adam o anda elini cebine atmış. 25 santim boyunda gerçek bir piyanist çıkarmış. üstelik piyanosu da önünde...

    barmen şaşkın bakışlarla;

    -“türk marşı” diyebilmiş kısık bir ses tonuyla.

    bir döktürmüş ki sormayın, 25 santimlik piyanist...

    -“bu nasıl iş” demiş barmen şaşkınlık içinde barda içen adama...

    adam cevap vermiş;

    -“hurdalıkta bir lamba buldum, bin yıllık. parlatmak için ovarken içinden bir cin çıktı. bin yaşında, çökmüş ve kulakları da zor duyuyor.”

    elini öbür cebine atmış, çok eski bir lamba çıkarmış. barmenin önüne koymuş.

    -“ovala ve dilek dile” demiş...

    barmen ovalamış lambayı hakikaten ihtiyar, ayakta zor duran bir cin...

    cinin bir eli kulağında; “haa... hii...” deyip duruyor barmene...

    barmen düşünmüş ve hemen bir dilek dilemiş;

    -“burada bu sigara dumanı ve içki kokuları arasında, iki ciğerim de perişan hale geldi. bana iki yeni ciğer” demiş.

    hooop!..

    barın başında, pos bıyıkları, kocaman şapkaları, yeşil kırmızı kılıkları ile iki yeniçeri belirmiş.

    barmen adama dönmüş ve;

    -“bu nasıl bir cin?!.. yeniçeri değil, yeni ciğer istemiştim” demiş.

    adam barmene cevap vermiş;

    -“ya ben 25 santimlik piyanist mi istedim sanıyorsun!.."

    debe için teşekkürler. fıkraların devamı gelecek... :)

    edit: bu fıkra mükerrerdir...

  • valla o kadar bisikletten düştüm bileği yardım gözü yardım ele bacağa cam parçası soktum yüksekten çene üstü düştüm ama yok arkadaş bi yerimi kıramadım. büyük eksiklik.

  • yıl olmuş 2015, hala insanların giyimlerini etiketlerine göre yargılayan insanlar var. herkes istediğini istediği gibi istediği yaşta giyer aşın artık bunları ya...

  • 7 saatlik yolu 3 saatte geldim aminiyüm arabayı yolda bir görücen öyle bir oturuyor ki aklın durur viraja 170le gir bana mısın demez. bastıkça daha da istiyor ben böyle mükemmel bir araba daha sürmedim. yetmezmiş gibi bir de km'de 15 kuruş yakıyor namıssız ehuehuehu* ışıkta ne zaman dursam arabaya piyasanın en az 30 bin üstü teklif veriyorlar ben satmıyorum.

    edit: malum zamlardan sonra artık entryi editlemek gerek diye düşünüyorum.
    artık araç 15 kuruş değil 30 kuruş yakmaktadır ve araca piyasanın en az 100 bin üstü teklif verilmektedir.

    edit2: malum zamlar ardından entry tekrardan hayliyle geçerliliğini yitirmiş bulunmakta.
    artık araç kilometrede 1.5tl yakmakta ve araca piyasanın en az 300 bin tl üstü teklif verilmektedir ama ben satmıyorum.