hesabın var mı? giriş yap

  • kötü adamları öldürmeden önce yaptıkları kötülüklerle ilgili küçük bir sunum yapması, sonra öldürmesi.

    benim de bazı insanlarla ilgili bunu yapma hayallerim var.

  • milletin kafası güzelken oraya bir baskın olsa direnecek kimsenin kalmayacağını, cemaatçi tayfaya malzeme çıkacağını, direnişin isminin lekeleneceğini düşünemeyen insanların aksine bunun ihtimalini düşünerek böyle bir şey yapmıştır çarşı. adamlar her yerde tek başına mı savunma yapacak amk. az biraz mantık başka bir şey değil.

  • hangi başlığa yazayım diye ararken çıktı karşıma. eziklik değil de ukte benimki. ortalamanın çok üzerinde bir başarıya sahipken, çocuk yaşta öğrenim hakkı elinden alınan, otuz olayazmış ancak halen içinden bundan mahrum bırakılmanın öfkesini atamamış ben...

    dün gecenin ortasında göz yaşları içinde uyandım. yine.
    insan bu yaşa gelir de hala kendini okul koridorlarında, sıraların üzerinde, dersliklerde görür mü diyorum. yine annemle kavga ediyorum, 13 yaşında yalvar yakar okumak istiyorum diye mücadele ediyorum tek başıma.

    elimden alınan çocukluğuma, sahip olmadığım hiç var olmamış anılarıma, öğrenmeye olan aşkıma, dört duvar arasına kapanmış 10'lu yaşlarıma, gençliğime ağlıyorum o kabuslarda.

    arayı kapatmak için kalkıp ders çalıştığım, gizli gizli kitap okuduğum uykusuz kaldığım geceleri, üzerine yine her sene birinci olduğum medrese derslerini, sekiz senede öğrenilecek ilmi dört senede hıfzettiğim o günleri hatırlıyorum.

    maddi her imkana fazla fazla sahipken bana istemediğim bir yol çizen aileme bakıyorum. sonra kaybettiği zamanı telafi etmeye çalışan kendime. yetişemiyorum.

    ezik değil ama eksik hissediyorum, kaybolmuş hissediyorum. geç kalmış hissediyorum. şu an olabileceğim yeri hayal edip olduğum yere bakınca, yapılan haksızlığı hatırlıyorum tekrar tekrar. öfkeleniyorum.

    bana sorulmadan tayin edilmiş hayatıma, elimde olmayanlardan dolayı, elimde olanlarla yaptığım seçimlerin beni getirdiği yere bakıyorum...

    çevremdeki insanların, sırf o "diploma" denen kağıt parçasına sahip değilim diye kaale almayışlarını, potansiyelimi görmeyi iletimi, cahilliklerini hazmedemiyorum.

    başka kadınların ne güzelliğine, ne zenginliğine, okudukları "iyi" okullara bakıp kıskanıyorum, imreniyorum...

    her şeyi sineye çekiyorum ama bunu aşamıyorum!...

    edit: mesaj kutusundaki sayıya şaşkınlıkla uyandım. sonradan anladım ki dünkü iç döküşüm debe'ye girmiş.

    elbette okumayı bırakmadım; liseyi açıktan bitirip, yaşıtlarımla mezun oldum. şu an ise açık öğretimden sosyoloji okuyorum. yine de bu bazı şeylerin yerini doldurmuyor. şu an örgün eğitim almak istesem yine dış engellerle karşılaşacağım. yine de belki ileride olur...

    çok söylenmiş; herhangi bir üniversiteyi okumuş olmak için değil, ciddi anlamda kaliteli eğitim veren, bilgi üreten ve ürettiren bir okuldan derece ile mezun olmak isterdim.
    ne yazık ki, bu olsa bana açılacak kapıları, okuduğum kitaplar açmıyor.

    "maddi durumun yerindeyse önemi yok" diyen de var.
    benim için bu -elbette o da önemli ama- meslek sahibi olmaktan ibaret değil...

    evet, yine de okumanın yaşı yok ve bırakmış değilim ancak bazı şeyler zamanındaki gibi olmuyor ve yaşadığımız bazı şeyler unutulmuyor.
    ben de bunun vermiş olduğu anlık duygu yoğunluğu ile yazmıştım.

    son yazdıklarım bölük pörçük oldu biraz ama...

    attığınız her mesaj ve iyi dilekleriniz için tek tek teşekkür ediyorum.*

  • uzmanların yaptığı incelemeler, tutankamon'un mezarından çıkarılan eşyaların neredeyse %80'inin kendisine ait olmadığını, hatta lahtinin bile ikinci el olduğunu ortaya koyuyor. 19 yaşında bacağındaki bir enfeksiyon sonucu öldüğü kanısı ağır basan genç firavunun cesedi öylesine alelade mumyalanmış ki, vücuduna sürülen reçinenin yoğunluğundan ve kullanılması gereken bazı kimyasalların eksikliğinden bedeni gereğinden fazla kararmış. tahnit işleminde organların çıkarılması için açılan kesik bile doğru uygulanmamış. normalde bir firavunun sonsuzluğa uğurlanışındaki neredeyse hiçbir prensibe uyulmamış, mezarına konulan eşyaların çoğu ikinci el ve fazlasıyla aceleye getirilmiş.

    üstelik mumya üzerindeki incelemelerde tutankhamon'un kalbinin yerinde olmadığı tespit edilmiş. oysa bir firavun için ölümsüzlük alemindeki en önemli organ kalp ve bunun yokluğu yapacağı yolculuğa hiç çıkamaması anlamına geliyordu mısır inancında. belli ki tutankamon, onu apar topar gömenlerce sonsuza dek yok edilmek istenmiş. mezarına konulan yiyeceklerden, giyeceklere, ok ve yaylardan, savaş arabalarına kadar pek çok şey yerine getirilmiş görünürken, bunların aslında sadece şekilsel olarak yapıldığı anlaşılıyor. nitekim ona bunu reva görenlerden vezir ay sadece dört sene hüküm sürerken, ardından gelen generali de varisi olmaksızın oldukça kısa bir süre tahtta kalabiliyor. yani bu adamlar da iktidarın saadetini yaşayamıyorlar. ne gariptir ki mezarının sıradanlığı tutankhamon'u günümüze dek taşıyor ve hiçbir firavuna nasip olmayacak bir ün de kazandırıyor ona.

    vezir ay, 70 günde firavunu bir an evvel defnedip tahtına oturabilmek için başkasına ait lahit de dahil olmak üzere çoğu nesneyi değiştirtip firavununmuş gibi yeniden düzenletmiş ve bir firavunun defnedileceği büyüklükte bir mezara değil, gerçekte kendisi ya da üst düzey bir görevli için hazırlanmış bir mekana defnettirmiş tutankamon'u. firavunun ani ölümü belki bunu zorunlu kılmış olabilir. ancak binlerce yıl sonra mısır tarihinden silinmeye çalışılan bu talihsiz firavun, kendisini yok etmek isteyenlere inat gün yüzüne çıktı ve düşmanlarının uğursuzluğunu açığa vurdu.

    mezarı, ingilliz arkeolog howard carter'in inatçı arayışları sonucu neredeyse 3000 yıl sonra, 1922'de keşfedilen tutankamon, mezarının laneti, som altından maskesi ve yüz yıla yakındır kitaplara, filmlere ve dizilere konu olan gizemli hayatıyla en ünlü firavun olmaya devam ediyor.

  • hem ekonomik, hem kulturel, hem cografi, hem siyasi olarak "chicago" ve "diger sehirler" olarak ikiye ayrilan eyalettir ve midwest bolgesinin tam ortasinda bulunur. yillar once amerikan agir sanayii zirvesindeyken bu eyalet buyuk rol oynamisti ve michigan, ohio ve indiana ile birlikte bir cok fabrikaya ev sahipligi yapmisti. daha sonra fabrikalarin cogu cin, hindistan gibi ulkelere tasininca bu eyalet de ayni cevre eyaletler gibi bir cok hayalet sehre sahip oldu. yine de bu eyalette bir cok fabrika bulunmaktadir ve illinois abd'de sendika kulturunun oturmus oldugu 3-5 eyaletten biridir.

    chicago sehrini icine alan cook county cogu zaman crook county diye anilir cunku 1930'lardaki mafya doneminden beri amerika'nin yolsuzluk baskenti olarak kabul edilir. ozellikle chicago belediyesinde her ay yeni bir yolsuzluk skandali su ustune cikmaktadir. neyse ki eyalette su ustune cikan yolsuzluklar hali altina supurulmemekte, yolsuzluga karisanlar cezalandirilmaktadir. bir teoriye gore chicago'da gazetecilik kulturu cok gelismis oldugu icin bu bolgedeki yolsuzluklarin yakalanma orani diger yerlere gore daha fazla. yani bu teoriye gore chicago'da yapilan yolsuzluklar diger buyuk sehirlerden daha fazla degil, sadece yakalanma orani daha fazla oldugu icin goze oyle gozukuyor. gercekten de bu eyalette basin oldukca merakli ve hicbir konuya burnunu sokmaktan cekinmiyor. abd'nin bir cok eyaletinde basin illinois (ve new york; biraz da california) ile karsilastirinca cok daha pisirik geliyor.

    eyaletin yukunu chicago cektigi gibi ekmegini de chicago yemektedir. toplanan vergilerin buyuk bir kismi chicago'ya yatirim olarak gitmektedir ve yine chicago'da harcanan paralar yuzunden eyalet finansal olarak batma noktasindadir. bu yuzden bu eyalette polisler haril haril ceza yazmak icin bahane aramaktadir. buradan gecerken dikkatli olmak gerekiyor. chicago harici diger onemli sehirler genelde illinois irmagi uzerinde kuruldugu icin irmagin etkisini bu sehirlerde gormek mumkun. ornegin sehirlesmeler genelde irmak etrafindan iclere dogru gelismektedir.

    illinois 4 mevsimi birden yasayan eyaletlerden biri. kis mevsimi gercekten sert ve soguk geciyor ve baharla beraber her yer yemyesil oluyor. eyaletin her yeri devasa parklarla dolu, ve bu eyaletin belki de en sevilesi yonu. sonbahar geldiginde agaclarin renk degistirmeye baslamasi oldukca guzel manzaralara sebep olur ama illinois'in hemen kuzeyindeki michigan ve wisconsin eyaletlerinde daha da guzel manzaralar gorulebilir.

    illinois'in en sevmedigim yonu trafik tabelalarinin got kadarcik olmasi. en kucuk kasabadan en buyuk sehre kadar sokaklarin isimlerinin yazili oldugu tabelalar ufacik ve ozellikle gece vakti asla okunmuyor. bu yuzden bu eyalette surekli gps'e bagimli kalabilirsiniz.

    michigan nasil araba endustrisi ile hatirlaniyorsa illinois de agir is makinesi endustrisi ile dikkat cekiyor. eyalet hem caterpillar hem john deere gibi sirketlere ev sahipligi yapmakla beraber japon devi komatsu'nun da eyalette bir cok fasilitesi bulunuyor. chicago civarinda finans ve bilisim sektorleri one cikiyor.

    bunun disinda bu eyalet al bundy reyisin ve buyuk ihtimalle homer simpsons'un memleketidir. simpsons dizisinin hangi eyalette gectigi hicbir zaman aciklanmadi ama dizideki bir cok ipucunu birlestirince ortaya illinois veya cevre eyaletlerden biri cikiyor. zaten illinois'in baskenti de springfield.

    bunun disinda yeni bilgiler edindikce bu entry'i editleyip yazarim.

    yillar sonra gelen edit: simpsons dizisi oregon'da geciyormus.