hesabın var mı? giriş yap

  • parayı betona ve şatafata değil bilime ve üretime yatıran, gelecek nesilleri ve ülkenin geleceğini düşünen devletin işidir.

  • odyofilliğe giden yolun ilk adımı zannediyorum, ilk kalbi hızlı hızlı attıran şarkıyı duyduğunuzda, onu daha iyi duymanın nasıl da bir zevk olacağını düşünmekle başlıyor olabilir.
    bu çok eskiden kasetlerden dinlenilen zamanlara dayanır benim için.

    odyofiller daha iyi duyar diye bir şey olduğunu sanmıyorum ama kaliteli kaynak ve çıkış sağlayan aletin müzik üzerindeki etkisi konusunda daha eğitimli kulakları olduğu aşikar bence. yani daha eğitimlidir kulakları, diğer müzik dinleyen insanlara göre. kaliteli müzik üretiminin hangi noktalar üzerinden anlaşıldığını ve bu noktaların karşılaştırmasını daha kolay yapabilir diye düşünüyorum.

    500 liralık bir sitem ile 5000 liralık bir sistem arasında gece gündüz kadar fark vardır bunu anlamak için odyofil olmaya da gerek yoktur elbet, 10 bin tl lik ses sistemin, 5 bin tl lik olanına atacağı farkı da eminim çok insan farkedebilir. tabii ki meblağlar yükseldikçe aradaki farkları anlayabilecek kulakların eğitilmiş olması gerekmektedir.

    ben her zaman müzik seven insanların, harcayabilecekleri maksimum parayı harcamaları gerektiğini düşünüyorum. kendilerini zorlamayan, sıkmayan, borca batırmayan... çünkü bu yatırımın tatmin dönüşü muazzam bence. sistemle harcadığınız süre, aldığınız zevk, bence bu harcanan paraları daha makul kılıyor .

    canlı yayınlanan bir kayıtta vokalin nefes alışlarının düzensizliği, stüdyo kaydında grubun elemanlarından birinin sakalını kaşıma sesi gibi sesleri duyabilmek gibi detay ve ayrıntılara kadar inebilirsiniz.

    kısacası pahalı bir zevktir ama tatmin edişi ve dönüşü konusunda, harcadığınız paranın çok güzel hakkını verir diye düşünüyorum.

  • yıl 2001 hacıhüsrev'e tayini çıkmış bir öğretmenim. maslak'ta yaşıyorum. o zamanlar metro sadece 4 levent'e kadar. sabah otobüsle trafikte metroya git. oradan mecidiyeköy'de in yine otobüs bekle. bindiğim otobüs hacıhüsrev'e girmiyor yokuşun altında kasımpaşa yolunda bırakıyor. sabahın köründe o yokuşu tırman, çekilecek dert değil. bisiklet aldım.

    maslak'tan bisikletle 4 levent'e geldim, oradan metroya attım bisikleti (bisikletten de ekstra geçiş ücreti istediler ve sabah bu saatlerde bisikleti sokma uyarısı da aldım aslında haklılar yer yok bisiklete) osmanbey durağında inip, feriköy üzerinden gittim okula. bu iş böyle olmayacak diye feriköy'de oturan arkadaşların apartmanına koymaya başladım bisikleti oradan okula gidiyorum ama 2 gün geçmedi bisikleti çalmaya çalışmışlar, kilidi kıramayınca da lastikleri parçalamışlar.

    bu alternatif de olmadı dilekçe yazdım metro amirliğine. otobüs bile geçmeyen yere tayin oldum çevreci bir araçla okula gidiyorum ama siz bisikletimden ücret alıyorsunuz diye yazdım. hemen cevap geldi, görüşmeye çağırdılar. bisikletinizden ücret almasak da o saat uygun değil gelin en iyisi osmanbey'e bizim metrodaki odalardan birine park edin bisikleti buradan alırsınız işe gidip gelmek için dediler. böyle gidip gelmeye başlamıştım.

  • ben allah'ın 'a' sını küçük
    yazmaktan korkuyorum, adam kalkmış allah yok diyor. lükse bak amk

  • benim gibi vadelide türk parası tutan başka süzme salak var mı diye bi bakmaya geldim ama yok sanırsam

  • gelişleri de kurşun atmadan olmuştu zaten.
    gören de padişah ve şehzadeler elde mitralyöz istanbul'u işgal etmeye gelmiş ingilizlere ta-ta-ta sıkarken silah başında şehit oldular zanneder.

    istanbulu kendilerine ikram eden padişahın kendisinin himmete muhtaç bir dede olduğu görülünce ingilizler "bunun bize de faydası olmayacak anlaşılan, biz bedava işgal için gelmiştik o zaman biz kaçar" dediler, giderken de himmete muhtaç padişaha son bir yardım edip geçerken avrupaya bıraktılar.

    var mı lan öyle üç kuruşa beş köfte, padişah kalsaydı vardı.

  • uzun hali minibüste herkes indikten sonra tek kalan yolcunun huzursuzluğu olacak olan başlıktır.

    küçüklüğümde anneannem sürekli uyarırdı dershaneye giderken falan tek kalma in herkes inince diye.oradan aklımda kalmış olacak ki lise yıllarında saat akşam 7 civarında üsküdardan kadıköye dönerken bir dolmuşçunun manyak manyak sürekli dikiz aynasından kesmesi sonucu resmen yolun ortasında inip son inenle, deli gibi yürümüştüm.

    bir kere de sabah çok erken saatlerde ilk minibüse binecektim kadıköyden iğrenç herif(minibüs şöförü) nereye gidiyorsun güzelim diyip iğrenç bir sırıtışla süzünce yine binmeyip yürümüştüm.

    yalnız olduğumu zannetmiyorum.minibüste hep en sona kalınca huzursuz olurum.

  • bazı forvet oyuncularının kariyeri boyunca atamadığı golü bir yıl içinde atmayı başarmış oyuncu.

    2011-2012 sezonunda messi 73 gol atarken, ümit karan 2001-2009 yılları arasında galatasaray forması altında 72 gol atabilmiş.

    2004 ve 2012 yılları arasında oynadığı tüm takımlarda toplamda 85 gol atan moussa sow messi'nin bir yıl içinde attığı golü geçemiyor.

    real madrid'in bir numaralı santraforu karim benzema 4 yıllık real madrid kariyeri boyunca toplamda 75 gol atmış.

    en şaşalı dönemini liverpool'da yaşayan fernando torres 4 sezonda 81 gol atmayı başarmış.

    messi için sadece vay arkadaş demekten başka bir şey elimizden gelmiyor.