hesabın var mı? giriş yap

  • başlığın tam hali. `elini uzatan öğretmene haddini bil diyerek sınıftan kovan kaymakam` olacaktı ama malum karakter sınırı.

    --- spoiler ---

    artvin’in kemalpaşa ilçesinde okul ziyaretlerinde bulunan kaymakam m. faruk saygın, kemalpaşa çok programlı anadolu lisesi’nde (çpal) girdiği sınıfta kendisine "hoş geldiniz" diyen ve elini uzatan öğretmeni "haddini bil, sınıftan çık dışarıya bekle" diyerek sınıftan kovdu.

    --- spoiler ---
    kaynak

    bu nasıl bir terbiyesizliktir? bu kaymakam hakkında acilen soruşturma açılmalı ve görevinden azledilmelidir. makam mevki sahibi olan kendini allah sanıyor memlekette.

    (bkz: mehmet faruk saygın)

    edit: buraya da, kendisine yer vermek isteyen öğretmene "öğretmenlik en üst makamdır." diyip dersi ayakta dinleyen mustafa kemal atatürk fotoğrafı gelsin. hepinizi üst üste toplasak atamın tırnağı etmezsiniz.

  • gece ingilizce sınavına çalışamadım ama sabah ozmo show vardı televizyonda onu izledim diyen arkadaşımı hatırıma düşürendir. herif hakikaten iyi puan almıştı o sınavdan. o gün bugündür inanırım televizyonun gücüne. ben lise çağında teletubbies izleyerek beyin hücrelerimi, nöronlarımı filan kaybettim.

  • alzheimer'dan sonra en yaygın ikinci demans türüdür. normal hücre iletişimini önleyen ve nöral rejenerasyonu bozan beyindeki anormal bir protein birikiminin sonucudur. adını da burdan alır. lewy cisimcikli demans (lewy vücut demansı, lbd), alzheimer ve parkinson hastalığı semptomlarının çoğunu paylaşır, bu nedenle kesin bir tanı koymak zordur. alzheimer'ın davranışsal ve bilişsel semptomları ve parkinson'un kas sertliği, hareket yavaşlığı ve titremesi vardır. bununla birlikte, lbd'li insanlar da çok canlı halüsinasyonlara sahip olma eğilimindedir.

    lewy vücut demansı belirtileri:

    lewy vücut demansı, beyni aşamalı olarak etkiler. başlangıçta, olağan semptomlar parkinson hastalığına benzer, ancak ilerledikçe diğer semptomlar ortaya çıkar. birkaç çalışma, en yaygın lbd semptomlarının:

    -canlı görsel halüsinasyonlar: genel olarak bu halüsinasyonlar tekrarlanır. hayvanlar veya orada olmayan insanlar da dahil olmak üzere herhangi bir şekle bürünebilir. hastaların diğer duyu organlarına hitap eden halüsinasyonlar gördüğü de bilinmektedir.

    -motor değişiklikleri:
    hareket yavaşlığı, kas sertliği, titreme ve düzgün yürüyememe gibi parkinson hastalığındaki motor değişikliklere çok benzer.

    -davranışsal ve bilişsel bozukluklar:
    karışıklık, zaman ve mekan algılama problemleri, mantık yürütme ve karar verme güçlüğü gibi. tüm bu semptomlar alzheimer hastalığına çok benzer, ancak genellikle daha az şiddetlidir.

    -davranışsal ve bilişsel bozukluk dalgalanmaları:
    demanstan ve lbd'den muzdarip insanlar ardışık günlerde bile bir iyi bir kötü olabilir. örneğin, hasta bir gün herhangi bir şey konuşup hatırlayabilir ve ertesi gün hiç konuşamayabilir.

    -vücut fonksiyon düzenlemesinde bozukluklar:
    genel olarak lbd; otonom sinir sisteminin özellikle kan basıncını, terlemeyi ve sindirimi düzenlemekle görevli bir bölümünü etkiler. böylece hasta baş dönmesi hissedebilir veya sindirim sistemi sorunları yaşayabilir.

    yukarıda belirttiğimiz gibi, lewy vücut demansı zamanla ilerler, bu nedenle semptomlar hastanın yaşamının son yıllarında kötüleşir. hasta depresyona girebilir, agresif olabilir ve daha fazla motor değişikliğinden(kısıtlılık) muzdarip olabilir.

    lewy vücut demans teşhisi:

    lewy vücut demansının teşhis edilmesi zordur, çünkü esas olarak alzheimer ve parkinson hastalığı gibi diğer demans türlerine benzemektedir. ayrıca, teşhis etmek için özel bir test yoktur. aslında, hasta diğer olası hastalıkları ekarte etmek için çeşitli testlere tabi tutulur.

    semptomların ne kadar hızlı gelişmeye başladığı, lbd'nin en güvenilir göstergelerinden biridir. bir yıl içinde zihinsel belirtiler ortaya çıkarsa, hasta büyük olasılıkla lbd'den muzdariptir. daha sonra; ayırıcı tanıyı takiben, kan testleri semptomların bir b12 vitamin eksikliğinin, tiroid sorunlarının veya sifiliz ve aids gibi hastalıkların sonucu olup olmadığına bakılabilir.

    beyin mr'ı veya tomografisi ile araştırılarak; felç, hidrosefali veya tümör gibi diğer durumlar devre dışı bırakılabilir. bu görüntüler lbd tanısı koymak için de yararlı olabilir, çünkü hastaların beyinleri özellikle substantia nigra'da serebral atrofi ve orta beyin nöronları ölümü gibi çok belirgin değişikliklere maruz kalır.

    ayrıca, lbd hastalarının beyninde, nöronal işlevselliği etkileyen lewy nöritleri adı verilen lezyonlar olabilir. en çok etkilenen nöronlar, hipokampusun nöronlarıdır.

    nedenleri ve risk faktörleri:

    lewy vücut demansının, kesin olarak nedeni henüz bilinememektedir. ayrıca çalışmalar, lbd'ye yakalanma riskini artıran bazı faktörler ortaya koymuştur. örneğin, 60 yaşın üzerindeki erkeklerde daha yaygındır. bunun yanında bir akrabanın alzheimer, lbd veya parkinson hastalığından muzdarip olması durumunda kişinin de riski artar.

  • lüks kuruyemiş.

    param yok diye sürekli ertelediğim bir şey varsa o da kuruyemiştir. doyasıya badem, ölümüne antep fıstığı, fındık, ceviz yemek istiyorum. her sabah müslinin içine doldurmak istiyorum ama çok pahalı namıssızlar.

  • (bkz: yürek hoplatan başlıklar)

    11 yaşındaydım, televizyonu kapatıp ansiklopedileri açtım. bir daha televizyonla ilişkim olmadı. ansiklopedileri de her zaman delice sevdim. bir süre sonra hayatımıza bilgisayarlar girdi ve matbu ansiklopediler "yetersiz" kaldı elbette. ama ben hala google'a sorarken bir tuhaf olurum, uzun süre arayamam bulmaya çalıştığım şeyi, pes ederim kısa sürede. bilgi kirliliğinden bunalırım. bilmek istemediğim şeylere maruz bırakılmaktan rahatsız olurum. mesela bu yeni nesiller bilgi kirliliği deyince boş boş bakarlar. neden? çünkü ansiklopedi karıştırmamışlar! uzun uğraşlarla derlenip, süzüle süzüle kağıda dökülen bilgiyle tanışmamışlar.*

    velhasılıkelam, çok güzeldir. çocuk olmak ve torson kadar büyük ansiklopedileri karıştırmak. içlerinde kaybolmak... yürek hoplamasının sebebi de yalnız değilmişim hissidir.

  • adamın biri berberin kapısından seslenir.

    -işiniz çok mu?

    -iki saç bir sakal
    der adam teşekkür eder ve gider. geri gelmez. berber merak eder ama pekde önemsemez.
    bir kaç gün sonra tekrar kapıdan bir ses duyulur.

    -işiniz çok mu?

    -bir saç bir sakal
    diye cevap verir . adam teşekkür eder ve gider. yine geri gelmez. berber duruma biraz uyuz olur ama olayın üzerinden biraz geçine unutur. 15 gün sonra tekrar kapıdan aynı sesi duyar.

    -işiniz çok mu?

    berber sesi tanımıştır.

    -bir saç kaldı der bu kez. adam teşekkür eder ve yine gider. bunun üzerine berber dayanamaz ve çırağına,

    -koş şu adamı çaktırmadan takip et bakalım nereye gidicek.

    diyerek gönderir adamın peşinden. çırak 10 dk olur gelmez, 20 dk olur gelmez, 30 dk olur gelmez, en sonunda soluk soluğa kapıdan içeri girer. usta sinirlidir, ulan eşek herif ben sana adamı takip et dedim sen bi gittin gelmedin. söyle bakayım nerdeydin der çırağına.

    çırak cevap verir.

    -usta adamı takip ediyordum, önce sola döndü, ordan kahvenin yanında sağa girdi, yukarı doğru çıktık. daha sonra bakkalı geçip çıkmaz sokağa girdi.

    eeeee der usta.

    çırak: valla sonra sizin eve girdi usta..

  • kiracı hatalı. konu belli ki kirayla ilgili değil, merdiven boşluğuna koyulan ayakkabılarla ilgili. neredeyse bir ayakkabı reyonunu dolduracak kadar ayakkabı var merdivende.. belli ki ev sahibi daha önce defalarca uyarmış ama merdivene ayakkabı koymaya devam etmişler. ki merdiven de daralıyor haliyle..

    kiracının üslubu da hiç doğru değil. evsahibine "deli karı" diye hakaret ederken, evsahibi ise evin içini gösterip ayakkabıları kastederek "buraya koy yavrum" diyor.

    köydeki gibi ayakkabı falan dışarda kalsın diyorsanız apartmanda oturmayacaksınız, köye döneceksiniz.

  • bordro inceliyorum, atıyorum 10 bin tl maaş alıyorsam bunun 4 bin tlsi vergiye gidiyor. vergi karşılığında ne alıyorum bir bakalım.

    sağlık ? - özel sağlık sigortam var onu kullanıyorum hastaneye gittiğimde. çapraz bağlarım koptuğu için devlette ameliyat olacaktım yıllar önce, bana dediler ki 6 ay sonraya randevu verebiliyoruz seni en erken 6 ay sonra arayıp randevu vereceğiz. tek ayakla 6 ay yürüyemeyeceğim için özelde olmak zorunda kaldım. geçenlerde programda bir kadın vardı, her gün devlet hastanesine bakınmaya gidiyormuş. hiç bir şeyi olmamasına rağmen sürekli doktor doktor geziyormuş sırf can sıkıntısına. bu insanlara gidiyor sanırım sağlık harcamaları.

    eğitim ? burs almadım, devlet okulunda ilköğretim ve liseyi bitirdim. okulda bir şey olacağı zaman bizden para istiyorlardı zaten. şuan verilen vergilerin de eğitim bütçesine ne kadar etkisi var bilemiyorum.

    yol ? e bu adam yolları kendi parasıyla yabmıyor mu :d madem öyle niye yol yabdık diye reklam basıyor? köprü yapıyor havalimanı yapıyor ama ben ne bayburttaki havalimanını kullanıyorum ne de kütahyadakini. zaten yaptığı köprülere de geçiş ücreti alıyor. hem geçerken hem yaptırırken parasını ben ödüyorum vergimle.

    emniyet güçleri ? geçen günlerde bir tanıdık dolandırıldı, polise işimiz düştü, şu an çok yoğunuz uyuşturucu operasyonu yaptık siz gidin 2-3 hafta sonra gelin dediler. araya tanıdık polisler sokup tutanak tutturup şikayetçi olabildik. yani o kadar vergi veriyoruz ama tanıdığımız olmadığı zaman işimizi dahi hallettiremiyoruz.

    afet durumları? e bu afet durumlarında da devlet bizden para istiyor? verdiğimiz vergiler nereye gidiyor ki bu devlet her depremde selde yangında bizden para istiyor ?

    vakıflar? bu güne kadar hiç bir vakıfa kaydım yok, hiç bir vakıftan destek almadım ve yakınımdaki fakir tanıdıklarım da hiç bir dernekten vakıftan yardım alamıyor.

    diyanet? sokak başı 3 tane cami olmasına gerek yok. daha fazla cami yapınca daha fazla müslüman olmuyoruz. varolan camilerin yarısı bile dolmuyorken her yere cami doldurmak saçmalık.

    eğlence-etkinlik? yani gördüğümüz kadarıyla vergilerimiz bazı kişiler tarafından yavuz bingöl gibi miadı dolmuş sanatçıların televizyona çıkıp konser vermesine harcanıyor.

    yapılar, parklar? buna da bakacak olursak ne zaman bir devlet dairesine işim düşse bir bakıyorum sandalyeler 10 yıllık, duvarlar dökülüyor her yerde eski stil numaratörler masalar var. anlaşılan vergimiz buraya da gitmiyor.

    vatandaşlık hakları ? bakınca kimlik çıkartmak için ayrı vergi veriyoruz pasaport için ayrı ehliyet için ayrı. devlet bunlardan para alabilir pek tabii ama kart - defter basım ücreti ödenen toplam tutarın %10u iken devletin aldığı harç %90'ı. bu paralar nereye gidiyor?

    üretim bakınca ülkede üretilen bir şey de yok, elektrik faturasından trt payı alınıyor mesela. trt bizim en az 30 milyon hanenin elektrik faturasıyla dönüyor. doğudaki insanların elektrik faturası da batıdaki beyaz yakalılara ödettiriliyor.

    tüketim devlet sıfır üretimle arabayı yapan bmw'den mercedes'ten çok daha fazla para kazanıyor. 500 birim ödediğiniz bir arabanın 350'si devlete gidiyor. türkiyede üretilen bira, çay, buğday gibi ürünler yine türk vatandaşına vergi yükü verilerek yansıtılıyor. sorarım size, devlet elini suya sabuna sokmadan tüm bu üreticilerden çok daha fazla kazanıyorsa, devlet neden bunlarla uğraşsın?

    benim 88 liralık vergi borcumu 7 yıldır unutmayan devlet, limak-kolin-cengiz'in trilyonlarca lira vergi borcunu tek kalemde siliyor. bankaların covid için verdiği krediyi ise 1 ay ödemezsen kapına kağıt geliyor.

    velhasıl kelam ben verdiğimiz verginin doğru harcandığını bilsem bi nebze kabul edebilirim ama mevcut haliyle devlet artık vatandaşına bakamaz hale geldi. artık vatandaş devletine bakıyor. ülkeye alınan milyonlarca göçmene, vergi borcu silinen futbol kulüpleri ve inşaat firmalarına ayda 5-6 bin tl ile geçinmeye çalışan beyaz yakalı bakıyor.

    bizlerin çıkıp tek tek bağırması gerekiyor bu şekilde

    üzüldüğüm tek bir nokta var, bugün seçim olsa başa gelip bu vergileri azaltacağım diyen bir tane aday yok. bu düzenin değişeceğini söylüyorlar ama bahsettikleri düzen tek adam yönetimi. isterse 500 kişi yönetin abi, ben aldığım maaş ile birden çok şeye taksitsiz şekilde sahip olmak istiyorum. ben bu dünyaya 1 kere geldim ve köpek gibi çalışıp kazandığım parayı kullanabilmek istiyorum.

    lütfen bana konuyla ilgili iyi-kötü mesaj atmayın. herkes fikrini entry altına belirtebilir.