hesabın var mı? giriş yap

  • tasarım için microsoft elini oynadı, sony de hamle sırası.

    konsola gelecek olursak öncelikle tasarım olarak farklı bir çizgi seçmişler. çizgileri ne kadar bu nesile benzesede dikey yapı bambaşka bir yaklaşım; seveni de olacaktır nefret edeni de... ama burada en kritik nokta soğutma olacaktır. bu nesilde xbox kesinlikle cihaz sesi konusunda sony'e fark attı. soğutma ve sessizlik için bu tasarıma kaymış olabilirler. nedeni bu ise ve başarılı oldular ise; kesinlikle doğru karar diyorum, ps4 pro süpürge gibi çalışıyor.

    series lafından birden fazla donanımda konsol geleceğini anladım. zaten bluray barındırmayan sadece dijital oyun yüklemesi yapılan sürümü gelecekti; bu planda değişiklik olmadığını anlıyoruz.

    geriye uyumluluk konusu biliniyordu, tekrar dillendirilmiş.

    donanım, özellikle gamepad konusunda geriye uyumluluk microsoft için başarılı bir yaklaşım. bu noktada sony nin önündeler.

    rekabette asıl fırtına fiyat ve özel oyun konusunda patlayacak. tahminler ve beklenti özel oyunda sony'nin önde olduğu yönünde bende öyle düşünüyorum.

    fiyat konusunda rekabet olacağını beklemiyorum. bluraysiz donanım xbox için avantaj olabilir; çünkü henüz ps5 için böyle bir donanım duyurulmadı.

    şimdi sıra sony de...

    ekleme
    yes, the box can sit both vertically and horizontally

    konsol yatayda kullanılabiliyor ;)

  • pos makinası çalışmıyorsa, pos ile ödeme seçeneğini kapatabilirsiniz. nakit para taşımak zorunda değilim.

    ızıcık ınsın ılın nıkıt ıdıyın.

    esnafın karını ve zararını düşünmekle mükellef değilim!! eğer nakit çalışacaksa da bunu ifade etmeli.

    ha nakitle çalışırken ne kadar vergi veriyor orası da ayrı muamma tabi.

  • hangi dünyada yaşadığını merak ettiğim kız. "sabah dokuzda kalkıp işine gelen, akşam en az beşe kadar ofiste çalışan bir insanım. " diye bir cümle kurabilecek kadar kopuk. busecim sabah 6:30da kalkıp akşam 9a kadar çalışıyorum, muhakkak görüşelim.

  • otobüse binerken mecidiyeköy'de bir numara yok. bir güzel uyudum. sonra gözümü bi açtım, karşıdan karlı dağlar geçiyor. bir daha açtım başımda bir çocuk: “kalk abi.” diyor “kars’a geldik(!)” *

  • - alo, rüya yorum hattı mı?..
    - evet buyrun?..
    - ben rüyamda maç yapıyodum...
    - evet?..
    - maçta tam gol atacakken beni düşürdüler ama hakem penaltı vermedi...
    - hatalı...
    - formamdan çektiler...
    - tamamen hakem hatası..
    - çok teşekkür ederim..
    - rica ederim..

  • bu olay kadınlara default olarak geliyor sanırım. nasıl bir erkek olursanız olun bir kadın, karşısındaki erkeği çıldırtmayı çok iyi biliyor. siz çileden çıkıp böyle aşkın ızdırabını demeye başladığınız anda da yapıştırıyor cevabı işte gerçek yüzün. tamamen ince düşünen ve detaycı oluşunuzdan mütevellit bir şey söylersiniz ama onlar bunu evirir çevirir öyle çok başka yerlere getirirki allahta benim belamı versin dersiniz (bkz: ben bir turizm katiliyim allah benim belamı versin). kısacası ne söylerseniz söyleyin yada ne yaparsanız yapın karşınızda resmen çileden çıkarmaya programlanmış biri olduğunu unutmayın.

    kadın : canım çok beklettim mi?
    erkek : önemli değil aşkım, ben de gazetemi okudum.
    kadın : merak etmedin mi?
    erkek : neyi?
    kadın : tam bir saat geç kaldım ve sen beni merak etmedin öyle mi?
    erkek : aslında merak ettim, hem de çok.
    kadın : o yüzden mi oturup gazeteni okudun? ölüm ilanımı falan mı görmeyi umuyordun?
    erkek : ne yapsaydım, seni beklerken tırnaklarımı mı yiyecektim?
    kadın : tabii. bir telefon etmek aklına gelmedi değil mi? öldüm mü, kaldım mi, tinerciler mi saldırdı?
    erkek : tinerciler falan saldırmamış işte.
    kadın : pek bir kinayeli söyledin. keşke saldırsalarmış der gibi.
    erkek : şimdi benim anlamadığım, geç kalan sensin ama suçlu nasıl ben olabildim?
    kadın : şöyle ki; sen beni merak etmedin, arayıp sormadın. aynen böyle oldu.
    erkek : benim bildiğim geç kalacak olan arar, haber verir.
    kadın : ıyi ki de aramamışım. beyefendinin gazete keyfini bölecekmişim baksana.
    erkek : gazete okumasaydım ne saçmalayacaktın merak ettim şimdi.
    kadın : o zaman kesin arardım.
    erkek : yuh! iyice saçma sapan konuşmaya başladın sen.
    kadın : işinne gelmedi galiba.
    erkek : bak garson geliyor, ne içersin?
    kadın : canım bir şey istemiyor.
    erkek : çay?
    kadın : istemiyorum.
    erkek : ıhlamur?
    kadın : istemiyorum dedim ya.
    erkek : kök?
    kadın : ne kökü?
    erkek : zıkkımın kökü.

    edit: taze naftalin geldi uyardı. bu dialog yılmaz erdoğanın "haybeden gerçeküstü konuşmalar" kitabından bir alıntıdır.

  • babası tarafından yüklenir yüklenmez açılmış başlık. youtube keşke 18 yaş altının video yüklemesini de yasaklasa. babaları para kazanıcam diye ne hale düşürüyor çocukları

  • beyşehir gölü üstünde yer alan, "anadolu'nun üstünde yaşam olan tek adası" "mada adası" sakinleri yıllardır 700 metrelik bir köprü için çaresizce hükûmetlere yalvarıp duruyorlar.

    1865 yılında beri yerleşimin olduğu, ulaşımlarını sadece kayıkla gerçekleştiren ada sakinleri kışın buz tutan göz üstünde yürüyerek karşıya geçmeye çalışıyor, ölümle burun buruna yaşıyorlar.

    50 hanenin bulunduğu ve yaklaşık 200 kişinin yaşadığı mada adasının sakinleri yakaladıkları balıkları satabilmek, çocuklarını okula gönderebilmek, hastalarını tedavi ettirebilmek için 700 metre uzaklıktaki karaya geçmek zorundalar. ancak bölgede ağır geçen kış koşulları, yaz aylarında eksik olmayan sert rüzgâr bu kısa yolculuğu oldukça tehlikeli hale getiriyor.

    bir çare olur umuduyla tayyip erdoğan'dan bile medet ummuş, ondan yardım istemişler. tabii ki o daha büyük köprülerle, bağlantılarla meşgul.

    şimdiye dek birçok anakaraya bağlama projesi gündeme gelmiş ama memleket simsar dolu olduğundan, yavşak dolu olduğundan hiçbiri gerçekleşmemiş.

    mahsur kalma anına ya da kışın şartlarına dair yürek dağlayan kısa bir görüntü ise şuradan izlenebilir: https://www.youtube.com/watch?v=s-wbdbgk6fo

    bu aslında mada adasına dair yönetmenliğini musa ak'ın, görüntü yönetmenliğini h.basri özdemir'in yaptığı bir belgeselden.

    insanların mahsur kalmasıyla ilgili 1 ocak 2017 tarihli karar gazetesi haberi buradan okunabilir: http://www.karar.com/…sayanlar-mahsur-kaldi-375382#

    şöyle bir kickstarter projesi açayım bir teleferik yapalım dedim ama antalya'daki 900 metrelik teleferiğin 9 milyon euro maliyeti olduğunu öğrenince cesaretim kalmadı. yani ya devlet eliyle olacak, ya inşaat şirketlerinden birini hayrına bu işe atacak ya da bir cin fikir ortaya çıkacak bu köprü için. umarım birileri görür, bir şey yapmak ister bu adanın sakinleri için.

    mada adası sakinlerinin mektubu şuradan okunabilir: http://www.madaadasi.com/#

    entriye video nasıl ekleniyor lan bu lanet yerde? böyle mi?: https://www.59saniye.com/…sayan-halkin-caresizligi/

  • lozan'ı kimse zafer olarak görmüyor zaten. mevcut şartlarda yapılabilecek en iyi antlaşma olarak görüyor. ama bazıları başarısız bir darbe girişimini, ülkenin kurtuluş savaşı gibi göstermeye çalışıyor o ayrı.

  • ülkemizde günümüz müziğini nasıl buluyorsunuz?

    "her şey bambaşka ve pırıl pırıl olabilirdi. hayatımız, sanatımız, ilişkilerimiz, sokaklarımız, doğamız, sahillerimiz, eğitim sistemimiz, siyasetimiz, maalesef giderek bir batağa saplandı. oysa yüz yıl önce geleceğin ufkuna bir gökkuşağı çizilmişti. gerilemeyi ilerleme diye topluma zerk eden zihniyet, türlü karalamalarla gerçekleri ekseninden kaydırarak, kendi ufukları kadar bir gelecek çizmeye başladılar. güzellikler karartıldığı için, insanlar yetinmeyi öğrendi. o yüzden bazı istisnalar dışında, artık bütün kavramlar sahtedir. bu kıyamet ortamında mucizevi bir şekilde yetişen aydınlık fikirli insanlar ve onların çağdaş eserleri, çölde açan çiçekler gibi."

    (2017 yılı son röportajından)