hesabın var mı? giriş yap

  • sürekli filmin uzunluğuna vurgu yapıp, vay be, o kadar da sıkıcı değilmiş, diyen sinemaseverler sanırım hep kısa metraj izliyorlardı.

    birçok sinefilin yere göğe koyamadığı the godfather 175, devam filmi 200, once upon a time in america'nın director's cut versiyonu ise 229 dakikadır. daha tonla örnek verebilirim!

    demek ki neymiş, uzun filmler de çekiliyormuş! artık papağan gibi aynı şeyi tekrarlamayın da filmi okuyun, iki orijinal bir şey söyleyin!

    edit: imla

  • 29 yaşındaki oğlunu faciada kaybetmiş, kendisi de madenden emekli bir babanın konuşmasıyla başladı. kurtarma çalışmalarına deniz gezmiş tişörtüyle katılmasına izin verilmeyen bir başkasıyla devam etti.

    kınık'tan canlı yapılan ve izlenmesi gereken yayındır.

    önemli noktalar:

    -"o 283 kişi yalan, oradan ancak 100 kişi sağ çıkar. ben yalnızca bir saat durabildim ve 9 ceset çıkardık. 283 değil 683'tür o."

    -internette dolaşan haberlere bir doğrulama daha: "mesai saati bittikten sonra ölmüş gibi gösteriliyor herkes. tazminattan kaçınmak için işçilerin ölüm saati 16.30 gösterilmiş."

    -"sendika işçinin değil patronun sendikası."

    -"hepsi ölüydü, çıkarırken yüzlerine maske takıp battaniye örttüler ve sağ dediler."

    -"muhalefet istemiyoruz burada diyerek elimize zarf verip bunları atın dediler." (seçimlerden söz ediyor)

    -"çıkmak için 2-2.5 km yol yürümem gerektiğini bildiğim için hiç hareket etmeden beklemeye çalıştım, yanımdaki herkes bayıldı."

    -"ailemden 11 kişiyi kaybettim. 2'si kardeşim."

    kaçıranlar için:

    1.bölüm: http://www.youtube.com/watch?v=aoipzabywem
    2.bölüm: http://www.youtube.com/watch?v=n8icmmg_cje
    3.bölüm: http://www.youtube.com/watch?v=5mncj1gwl6u

  • memnun'un ermiş olduğu bölümden:

    kültigin ve adamları memnunu çevirirler kültigin dövelim falan der adamlarıda yok bu ermiş diye başlarlar anlatmaya.

    alper: abi dövmeyelim bunu ermiş falan.
    kültigin: saçmalamayın lan.
    kürşat: abi bu adam 90 lık asım dede yi bile iktidara kavuşturmuş. asım dede otobüslerde fordçuluk yapıyormuş.
    k:kim söylüyo lan böyle şeyleri.
    a: kahveci süleyman söyledi. ona bile ford yapmış. *

  • 732 yilinda bugunku fransa'da poitiers kenti yakinlarinda meydana gelmis avrupa kaynakli tarih yazımının şişirdiği bu muharebe ziya pasanin yazdigi endulus tarihi kitabına gore aslında müslümanların galya içlerine yaptığı düzenli akınlardan biraz büyükçe olan bir tanesinin dönüş yolunda yolunun kesilmesinden ibarettir. gaziler zengin bir ganimeti terketmek istemedikleri için önlerini kesen frank çetesinin etrafından dolaşmak yerine yarıp ortasından geçmeye karar verince bu arbede medana gelir. endulusler bir cok kayip verir. akabinde surekli isyanlar ve ic catismalarla ugrasan endulus devleti, bundan sonra daha ileri gidememis ve 11yy. a kadar toprak kaybetmeyi surdurmustur.

  • 35 yaşındayım ve şimdiye kadar güneş gözlüğü bile kullanmamış bir insan olarak ormanda 10 kaplan gücünde görüyorum. hiç kıskanmaya gerek yok, herkesin bir defosu vardır.

    geçen çarşamba uyandığımda sol kulağım tıkanmıştı, grip olduğumu sandım. perşembe günü tıkanıklığa çınlama ve uğultu eşlik ediyordu, su kaçtı zannedip çıkarmaya uğraştım. cuma günü sol kulağımdan kendi sesimi bile duyamadığımı fark edince hastaneye koştum. ani işitme kaybı adında bir hastalık geçiriyorum. kortizon, hiperbarik oksijen tedavisi, odyometri sonuçları, dengesizlik, halsizlik, baş dönmesi...

    bir günde sağır oldum. düzelir miyim? kimse bilmiyor.

    her gün 15-20 kişi ile beraber denizaltı görünümlü basınçlı bir odada, 2 saat boyunca oksijen maskesiyle oturup kulaklarımdaki basıncı eşitlemeye çalışıyorum. kemik hastaları da var, işitme yerine bir sabah kalkıp gözlerinin görmediğini fark edenler de, beyin tümörü nedeniyle tedaviye girenler de...

    bence gözlük havalı bir şey, işitme cihazı pek o kadar değil.

  • geçen evin ordaki bir işportacıda nike marka ayakkabı satıldığını görüp, meraktan ne kadar diye sordum: 35 tl dedi eleman. vietnam'da imal edilen imitasyon ürünlermiş... lan o kadar güzel duruyor ki, insanın aklını çeliyor ayakkabılar. birkaç tane denedim, baya da rahat. ayağımdaki skechers'larla kapışıyor nerdeyse.
    alsam mı almasam mı diye düşünürken, direkt bu başlık geldi aklıma amk. 5 bin tl kazanmıyorum ama fena değil maaşım. dedim ahmet boşver arkandan bik bik öteler, mühendis adam çakma nike giyiyor derler. arkamı döndüm tam gidiyorum, demesin mi eleman "gel abi sana 30 lira olur" dayanamadım aldım bir tane. ertesi gün de işe giderken giydim, tam 2 haftadır kullanıyorum herkes ayakkaplarımın ne kadar şık olduğunu söylüyor, soranlara da 220 liraya aldım diyorum.

    henüz anlayan-şüphelenen çıkmadı, işportacıyı görürsem bir tane daha alıcam.

  • geçmiş yıl 1000e yakın implant yapmış bir diş hekimi olarak konuya açıklık getirmek gerekirse yukarıda arkadaş durumu açıklamış. marmara üniversitesinde yapılan implant fiyatları. bu fiyatlar sene başı kur esas alınarak yapılan en basic fiyatlardır. devlet implantı karşılamıyor ancak cerrah ücreti olsun üst yapı olsun (kısmen) karşılıyor. özel sektörde her bir kalem için ayrı ayrı ücretlendirme yapılıyor. o yüzden yüksek fiyatlar çıkabiliyor. her şey kura endeksli olduğu için de fiyat katlanarak artıyor.

    gelelim implantı pahalı olma sebebi. öncelikle üst segment çoğu firma ömür boyu garanti sunmaktadır. 5 sene sorna bir implant fail olduğuna sebebine bakılmaksızın eskisine karşılık yenisini sorgusuz sualsiz göndermektedir. böyle bir garanti hiçbir sektörde yok. ancak bu garanti firmalar için ekstra bir maliyet demektir. bu ürünler ayrıca doğadan titanyumu çakıyla kesip işlenmesiyle üretilmiyor. milyon euroluk cihazlarla oluşturuluyor. o yüzden temel bir masraf söz konusu.

    gelelim pahalı implant ile ucuz implant arasındaki hekim açısından farka. biraz şahsi olacak ancak üst segment 1-2 farklı implant uyguladım. uygulama kolaylığı söz konusu. hele ki riskli vakalarda elini güçlendiriyor. tedavi esnasında oluşabilecek komplikasyon ile karşılaşma imkanın azalıyor. ancak hastamızın kemiği çok iyi ise nalburdan 15lik çivi çak yine tutar. bir diğer mesele de üst yapıda sunduğu imkanlar. implant demek sadece kaba tabirle vida demek değildir. üst yapısı yani sabit ya da hareketli protezlerle bağlantıyı kuran ara parçalar. kaliteli implantlarda çok fazla sayıda seçenek mevcut iken düşük kalite implantlar yeni teknoloji imkanları desteklemeyebiliyor. ben kliinğimde digital ölçü alıyorum. resim çeker gibi. her şey bilgisayar üzerinden ayarlanır kendi labaratuvarımızda ürünü üretiyoruz. böylece hata payı olmuyor. ancak uyguna yapılan pek çok implant bu sistemi desteklemiyor. desteklese de imkanları sınırlı oluyor.istediğimiz parça gelmiyor. tedavimiz sekteye uğruyor. hasta mağdur biz de mahçup oluyoruz.

    özetlemek gerekirse köklü bir firma ise ve ömür boyu garanti sunuyorsa üstelik implant yapılacak bölgede yeterli kemik var ise implant markasından ziyade hekim faktörü daha önemli oluyor.

    edit: imla