hesabın var mı? giriş yap

  • hiç de yukarıda söylendiği gibi bir mesaj vermeyen paylaşım.

    yusuf yerken kim diye soracak olanlara işte bu demek için eklenmiş bir resim bence. çünkü bu şahıs yüzyıllar da geçse bu resimle hatırlanacak!

  • muhendis yeni bisikletiyle fizikci arkadasinin yanina gider.
    fizikci: bu bisikleti nerden buldun?
    muhendis: dun bir parkta oturuyordum, bir kiz geldi yanima bu bisikletle. bisikletten inip ustunde ne varsa cikardi, karsimda cirilciplak durup, "istedigini al" dedi. ben de bisikleti alip ayrildim.
    fizikci: dogru secim yapmissin, elbiseleri sana uymayabilirdi.

  • kurtlar vadisi pusu'yu izleyenler bilirler ki
    tamamen güncel olaylara göre dizayn edilmiş bir düzlemde çekildi o dizi.polat alemdar'da fetönün tetikçisi olup ergenekoncuları teker teker temizliyordu.pala karakterinin pusu'daki dengi iskender büyük'tür.ikisi de devlet için özel operasyonlar icra etmiş ve derin devletle çok sıkı ilişkileri olan büyük savaşçılar.pala, fetöcü polat alemdar'ın asla sahip olamayacağı bir karizmaya ve savaş becerisine sahiptir.adam koskoca güneydoğu'yu , ırak'ı arşın arşın gezmiş, apo'ya suikast için suriye'ye yollanmış birisi.polat alemdar ise 3.katip olarak görev yaptığı kosova'dan özel kodla davet edilerek istanbul'a geliyor ve kendisine tevdi edilen kurtlar vadisi operasyonu görevine başlıyor.dizi gösterilen flashback sahnelerinde polat alemdar'ın 1-2 kere kosova'da tatbikatlarda yer aldığını ve iyi bir fiziksel/mental eğitimden geçtiğini anlıyoruz.ama pala gibi hayatın tedrisatından geçmiş birisi değil.hüsrev ağa kendisine diyor ya " ben de insan tanıyorsam almanya'dan hariciyeci olarak gelmişsin elin tutsa tutsa kalem tutar" işte polat alemdar özünde budur.aynı hüsrev ağa ise pala ile konuşurken başlarda çok rahat ve sakinken daha sonraları işler biraz karışınca pala'nın ağırlığı altında eziliyor.hatta pala'nın " bu listede senin bildiğin tanıdığın adamların ismi vardı, biz bu listeyi sana verecektik ki gölgen altındakiler ateşimizden yanmasın.madem gölge tepeden vurdu güneş ayağımızın altıdır." dediği kısımda pala ile göz( daha doğrusu gözlük ) teması bile kuramıyor.bana göre konseyin karahanlıdan sonra en bilge adamı bile ezim ezim eziliyor pala karşısında.belki bir nebze karahanlı hariç ( o da her şeyi iş olarak düşündüğü için kendisine ve konseyine rakip istemiyor) kimsenin şüphelenmediği polat alemdar'ın devlet ajanı olduğunu ufak bir ikili diyalogdan sonra anlıyor.eğer pala, polat alemdar'la istanbul'da değil de türkiye'nin başka bir kentinde carpışsaydı engin saha tecrübesi, her türlü çetin koşula ayak uydurabilme becerisiyle kazanan taraf olurdu.istanbul pala'yı değil ama paranın cazibesine kapılan ortakları kral faruk ve bedir'i bozdu.bu adamlar sonuçta yıllardır dağ bayır gezerek terörist avlayan bunun neticesinde cebine 3 kuruş para girmemiş adamlar.memati dediğiniz adam, kofti kabadayı çakır'ın sağ tahsil işleriyle ilgilenen bir külhanbeyi.muhtemelen pala, kral faruk ya da bedir'in görmediği kadar çok parayı çakır'ın sağ kolu olarak idare ediyordur.abdülhey ise farklı bir kişilik, bence kgt değil de sadece istihbaratla bağlantısı olsa pala'nın ekibine katılıcak sadece susup işini yapacak türden birisi.yine de pala'nın kulak kestiği sahnede nasıl irkildiğini hatırlarsak bu ekibin abdülhey üzerinde kalıcı hasar bıraktığını söylemek yanlış olmaz.özetle pala, ekibiyle birlikte kurtlar vadisine gelmiş en mert, vatansever tiplemedir.kendisine reva görülen bu sonu hiç hak etmemekle birlikte polat alemdar'dan çok daha kudretli bir karakterdir aynı zamanda çok daha sağlam temelleri olan bir ekibe sahiptir.

  • 2 taraftan birinde silah olsa bugun ortaklarin kavgasinda kan dokuldu 2 olu haberi izliyor olacaktik. seyir zevki yuksek bir mucadele olmus.

    bir de adamlar dayak gurmesi olmuslar adeta vedat milor gibi. sen bu dayagi bir de bizim eski ortagin dukkaninda yiyeceksin diyip arabaya atlayip gidip tertemiz dayaklarini yemisler.

    edit: ilk bayilan arabada silah ariyor sanmistim ilk izledigimde. sonra 80 kere daha izleyince silah degil islak mendil aramis oldugunu farkettim. yemegin ustune elini agzini siliyor resmen.

  • "kim ne derse desin, mutlu insanın en mutlu anı, uykuya daldığı andır ve mutsuz bir insanın en mutsuz anı, uykudan uyandığı andır. insan hayatı, bir tür hata olmalı."

    schopenhauer böyle der, o zaman mutlulukla aptallık arasında bir bağlantı mı vardır diye aklımızda soru işareti oluşturan bir önermedir bu.

    eğer mutluluk gelecekse uykuyla birlikte aptal olmayı kim takar ki?

  • o estetikten uzak mavi paket tasarlanırken sen babanın taşaklarında bir amino asit tanesiydin muhtemelen, yok değildim diyorsan da mağarada yaşıyordun heralde, çizi ile bunun ne alakası var. ne içeriği aynı ne tadı aynı ne dokusu aynı ne pişirme şekli aynı.

    not: haylayf kırmızı çizgimdir.

  • yüzölçümü 1.610.000 kilometre kare olan, güney kutbu’ndan başlayarak antarktik sahil şeridine kadar uzanan bir terra nullius.
    1928-1941 yılları arasında düzenlenen seferlerle amiral richard e. byrd tarafından keşfedilmiş ve adını amiralin karısı marie'den almıştır.

    uzaklığı ve yaşama elverişsizliğinden ötürü hiçbir ülke tarafından istenmemiş.* bölgede varlığını sürdüren tek şey bir abd üssü.

    kaynak

  • inancına göre muhtemelen kızına uyarısında bulunmuş fakat kızı kararlarını verebilecek yaştaysa daha fazla üzerine gitmemiş özgür bırakmış annedir. olması gerektiği gibi davranan başörtülü annedir.

  • zamanında, bokunda boncuk bulmuşcasına haber yakaladığını sanan bir muhabirle halk plajında denize giren teyzenin arasında geçen bir dialog vardı. hatırladığım kadarıyla da şöyle bir şeydi;

    - teyzecim görmüyor musunuz deniz ne kadar kirli. neden giriyorsunuz sağlıksız bik bik bik
    - yavrum biz bilinçsiz vatandaşık