hesabın var mı? giriş yap

  • sende 30 satır yazı yazmışsın. 6 satır daha yazsaydın rahimden dışarı çıkardın. şimdi içerde kaldın. ama iyi oldu

    edit: 36 tane favori alırsam sözlerimi geri alacağım ve ergün abiye biat edeceğim.

  • "konu"
    konuya yaklaşık olarak karar verdiniz, danışman hocanızla mutabık oldunuz teze başladınız. ancak başaldığınız amaç ile bitirdiğiniz sonuç aynı şey olmayabilir. yyy diye başlayıp yyx'e dönebilir. bu nedenle kesin konuyu belirlemek konusunda aceleci olmayın. ama 1-2 ay araştırma yaptıktan sonra yyy diye konuyu belirleyebilmeniz gereklidir. daha uzun sürüyorsa bir sorun var demektir.

    "içerik"
    tez konusuna karar verdiğiniz, literatürün en az yarısını taradığınızı düşünüyorsanız, referanslarınızla beraber, içindekiler listesi hazırlayıp hocanıza gidin. tezin hangi bölümlerden oluşacağını hocayla kararlaştırın.
    1.giriş
    2.model
    3.yöntem
    4.uygulama
    5.sonuçlar
    gibi bir taslağı kendi konunuza göre açın.
    içindekiler konusunda hocanızla anlaştıysanız önemli bir mesafe kat etmişsiniz demektir.

    "başlamak"
    teze, sonuçlar elde edildikten sonra başlanmaz. içindekiler konusunda mutabıksanız, hemen o gün başlayın. giriş ve sonuçlar dışında bir bölümü yazmaya hemen başlayın. çalışmam daha bitmedi boşa zaman kaybı diye düşünmeyin. ne kadar önce başlarsanız o kadar çok iterasyonla metni düzeltir, o kadar içinize sinen bir şey çıkar.

    "şablon"
    başlarken enstitünüzün sayfasına girip tez şablonunu indirin. bu şablondaki yazım formatını kullanarak yazmaya başlayın. format içini asla sona bırakmayın. çünkü son hafta son gece bununla uğraşırken o stresle hayatınızdan bir kaç yıl gider. tezden önce word'de stil kullandınız mı ? paragraf komutunu kullandınız mı? grafiğin şekil yazısıyla aynı sayfada çıkmasını garantilemek için ne yapmak lazım biliyor musunuz? her bölümün ilk sayfası tek numaralı nasıl olur biliyor musunuz? eğer bu sorulara evet diyemiyorsanız, yazarken word öğreneceksiniz demek ki.

    "yazım"
    tez baştan sona yazılmaz. önce giriş, sonra model, sonra yöntem diye giderseniz, sonradan çok sıkışırsınız. mesela giriş'i yazdığınızı düşünün. daha çalışma bitmeden giriş yazarsanız muhtemelen yazdıklarınız boşa gidecektir. e şimdi ikinci bölüme hiçbir zaman başlayamayacaksınız o zaman? her bölüm için bir word dosyası açın mesela. aklınıza geldikçe, literatürden birşeyler buldukça bu bölümleri geliştirin. 5.1 maddesini bitirdikten sonra 3.4'ü yazın. gerilla taktiği uygulayın. eğer hemen başlamak istemiyorsanız bölümlerde nerden referans alacağınızı yazın. örneğin 3.4 maddesinin altına "bu kısmı öztürk 2007'den (sayfa 120-135 arası) yazacağım, ayrıca jones 2004'ten de kısmen alacağım (sayfa 37-45 arası)" yazarsanız, canını bu bölümü yazmayı çektiğinda acayip rahat edersiniz. deneyle sabittir.

    "yazabilmek"
    iyi ve uzun yazabilmenin koşulu çok okumaktır. tez, bildiri, makale, kitap bölümü, kitap fark etmez. okuyan insan akıcı konuşur, akıcı yazar, unutmamak lazım.

    "iterasyon"
    iterasyon kaliteli tezin en önemli unsurudur. her şeyi ilk yazdığınız seferde bulamayabilirsiniz. bölüm 3.4'ü yazdınız bitirdiniz. ama sonra 4. bölümle ilgili kitapları karıştırırken 3.4 için çok güzel bir şekil gördünüz. eğer son 1 ay içerisinde değilseniz, bölüme geri dönüp o kısmı düzeltin. artık eskisinden daha kaliteli oldu. iterasyonları arttırmak sizin takviminizi baltalamamalı ama önemli bir unsur.

    "özet" "giriş" "sonuç"
    en son yazacağınız bölümlerdir. tezin tüm bölümleri bitmeden bu bölümleri bitirmeyin. kendinizi sınamak için ortalarda bu kısımlara bir şeyler çiziktirebilirsiniz. ama okuyucuya gerçekten yararlı olmak istiyorsanız her şeyi kapsayan, tüm teze üstten bakan bu bölümleri daha özenli yazın.

    "grafikler"
    eğer kendi çizdiğiniz grafikleri kullanıyorsanız bunları sonradan kolayca değiştirebileceğiniz bir yapı oluşturun. jüri üyelerinden biri tüm y eksenlerindeki yazıların dilini değiştir diyebilir. siz de "ama çok zor" diyemeyebilirsiniz. bunun önlemini önceden almaya çalışın.

    "günlük"
    "bugün tezin için ne yaptın" sorusunun karşılığıdır. zamanında çok yararını gördüm bunun.
    "1 mart 1997: bugün modelle ilgili giriş kısmını yazdım. bundan sonra kullanılan modelleri yazacağım. daha sonra yöntemle ilgili literatürü tarayacağım." gibi. son birkaç haftalık kayıtlara baktığınızda çalışıp çalışmadığınızı görmek, hangi bölümün ne kadar uzun/kısa sürdüğünü görmek için yararlıdır. çok yorulduğunuz günlerde motivasyon olur kişiye. amma çok şey yapmışım dersiniz. günlüğün bir kısmına da "bunları yapmayı asla unutma" diye bir bölüm açabilirsiniz. son dakika başınızdan aşağı kaynar sular dökülmesin istiyorsanız tabi.

    "hoca"
    bir hoca nette yazmış. "bu master derecesi sizin, benim değil, ben zaten yıllar önce aldım". bu nedenl hocaya yönelik büyük beklentiler içerisine girmeyin. size büyük yardımları olacağını tezinizi yazmaya yardım edeceğini falan hayal etmeyin. yapacağı azami şey "model olarak şunu kullanmışsın ama zayıf olur, şunu dene sonuçlarını göster" gibi bir yönlendirme, tavsiye olacaktır.

    "kalite"
    tezin kalitesi danışman hocanızın beklentisi ve sizin motivasyonunuzla sınırlıdır. hocanız "olmuş bu" dediği gün tez bitmiş demektir. eğer doktora düşünüyorsanız kaliteli bir şey yapmaya çalışın. hocanın isteklerini savmaya uğraşmayın. masterda kastığınız şeyler doktorada size yol su olarak geri döner. ama askerden kaçmak için master yapıyorsanız çok da kasmayın. hocanızın kabul edeceği minimum çalışma ile bitirin.

    "bilinirlik"
    genelde bu başlıkta şöyle yazmışlar "master tezinizi siz ve jüri üyeleri okur başka kimse okumaz." eğer tezin pdfini nete koymadıysanız okuyucu kitleniz sizin üniversitenin kütüphanesine gelenlerdir. eğer pdfi koydunuz ama tezinizi türkçe yazdıysanız okuyucu kitleniz yök'ün sitesine giren türkler kadardır. eğer kendinize güveniyor ve bilinirliği arttırmak istiyorsanız tezinizden yayın yapmalısınız. eğer uluslararası bir konferansta yayın yaparsanız cite alma ihtimaliniz vardır, aksi taktirde kimse fark bile etmez çalışmanızı.

    "tez jürisi"
    tez jürisi kısmı en son kısım gibi düşünülebilir. tezi teslim ederken jüri atanır ve savunma yapılır. ancak bununla ilgili de biraz kafa yorabilirsiniz. 3 kişi mi 5 kişi mi olacak bellidir. ama kimlerin gelmesini istersiniz savunmaya? okulun en şeker prof hocası mı yoksa ceberrut prof teyze mi? tez yazarken şeker hocanın yanına bir uğrayın tanışın, onun konusuyla ve sizin tez konunuzla ortak birkaç şey danışın kendisine.

    *** "savunma"
    tez savunmasında eliniz daha rahat olsun istiyorsanız, teziniz bitmeden bir konferanstan kabul almaya çalışın. kabul ile savunmaya girdiğinizde hocalar size daha çok güvenir, zira onlardan önce birileri sizin çalışmanızı değerlendirmiştir.

    ayrıca "how to write a thesis, rowena murray, mcgraw hill"i okumanızı tavsiye ederim.

    ------------------

    bu metni yazdıktan sonra şu yazıya rastladım.

  • yurt ici ucus ise bu yolcular en saf duygularin insani da olabilir. eger oyleyse, bu durumdan yillarca millete ucak yuzu gostermemis olan thy'nin utanmasi gerekir. avrupa'da amerika'da insanlar inanilmaz kampanyalarla, komik fiyatlara o ucak senin bu ucak benim seyahat ederken bizim milletimizce daha 5-10 yil oncesine kadar ucaga binmek bi zenginlik gostergesiydi.

    * ilk kez ucaga binen, ucak ne zaman iner ne zaman kalkar bilmeyen amca inis esnasinda eger sizin kolunuza sarilip "indik mi evladim" diyorsa onun sirtini sivazlarken akliniza thy'nin gelmesi gerekir.
    * veya bi tarafi kalkik bi host/hostes "hanimefendi bir portakal suyu daha rica edebilir miyim?" diyene "tabi efendim" deyip, "kizim bi portakal suyu daha verecen mi hele?" diyene "amca portakal suyu yok" diye cevap verebiliyorsa o hosta/hostese ayari vermek de sizin insanlik vazifeniz haline gelebilir.
    * ya da yaninizdaki teyze ucaktan korkuyor olabilir. ucak kalkisa gecerken veya inerken tedirgin de olabilir. sizinle konusmak da isteyebilir. her halukarda 3-5 soruluk muhabbeti ondan esirgeyip, "olum kari geldi bana diyo ki evladim ben cok tirsiyorum gozumu kapayacam ucak inince soyle sen gozumu acayim diyo ben de 10 dakka gec soyledm ucagin kalktigini ahuhuhauhauaha" diyorsaniz bu ulkenin insaninin hakkini veremiyorsunuz demektir.

    ha ben bu ulkenin insaninin tamaminin asigi degilim. her turlu kazigi atanlar mi dersin, anana bacina tacize yeltenenler mi dersin, yok mu? var elbet. arkani doner donmez seni mihlamak icin firsat kollayan serefsizler de az degil bu ulkede. benim asik oldugum insan, su sikilmis dunyada bozulmadan kalmis, kalbi temiz guzel insandir arkadas. ucaga mi binmis, basimin tacidir o. kafami da sikse beynimi de sikse oyledir.

    not: yukaridaki 3 olay da gercek olaylardir.

  • anne ve babamın bana aslında evlatlık olduğumu, gerçek babamın bir kral benim de esasında bir prenses olduğumu söyleyerek beni kandırması sonucu kraliyet soyundan olduğumu düşünürdüm ve bu yalana, ailemin geçici olduğuna inanmıştım. uzun yıllar boyunca aklımda soru işareti kalmıştı. kral babam neden beni aramıyordu? annem ise hep sürdürmüştü bu oyunu. "kral baban soruyor seni ama biz seni çok seviyoruz biraz daha kal istiyoruz sonra gidersin." diyordu. ben de "iyi madem tamam." diyordum. acı gerçeği idrak edince uzun süre kabullenememiş, hep şüphe duymuştum. ufkum ise takla atmıştı. neyse ki artık eminim... yoksa...?