ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
erdoğan'ın örtülü ödenekten 7 milyar tl harcaması
-
doğruysa bu parayla ülkeye 35 tane amerikan hastanesi yapılır.
şimdi gittiğin devlet hastanesini düşün, bir de kapısından içeri giremediğin amerikan hastanesini.
ha işte, bir düşün bunu. böcekliğini unutma.
başkasının evinde kalmak
-
''bir misafirliğe gitsem
bana temiz bir yatak yapsalar
herşeyi, adımı bile unutup
uyusam...
kalktığımda yatağım hala lavanta koksa
kekikli zeytinli bi kahvaltı hazırlasalar
nerde olduğumu hatırlamasam
hatta adımı bile unutsam''
(bkz: melih cevdet anday)
kadın erkek eşitliği
iyi bir avukatta olması gerekenler
-
bir ihale nedeniyle mahkemeye ifade verin diye kagit geldi. resmi evrakta sahtecilik ve haksiz kazanc saglama kilikli suclamalar vardi. tabi tirsa tirsa kime danisalim kime danisalim, aklimiza tanidik kidemli bir savci geldi. gittik dedik durum bu bu.
smdi o an sunu anladim iyi bir avukat veya hukukcu olarak kabul edilen kisilerin kafasi cok farkli calisiyor. biz "ama biz masumuz sahtecilik de yapmadik, kazanc da yok" modunda bidir bidir otuyoruz adama.
-eee, simdi siz burada ne olarak gorevliydiniz?
-muayene ve kabul komisyonu
-bakalim kanuna, himmm, komisyon-lari diyor. yani cogul. muayene ayri kabul ayri demis kanun. himm bunlarin gorev tanimi neymis hhmmm. siz bu gorevlendirmeye gore muayene komisyonundasiniz, kabul komisyonu baska... tamam ifadenizi buna gore verin. ben kabul komisyonu uyesi degilim, ne kadar teslimat yapilmis onun kontrolu kabul komisyonunun diye ifade verin. bir de beraat edince bu sorusturma izni veren bilirkisiyi mahkemeye verin, iste haksiz yere suclandim. ruh sagligim bozuldu diye temsili bir tazminat gibi...
yav arkadas, yeminle gotu nasil kaptirmayiz diye tirsa tirsa gittigimiz yerden, adamin tum hikayeyi uzerine kurdugu bir "lar" sayesinde, ulan bilirkisi simdi gotunden kan alacam kan nidalariyla ciktik.
iyi bir avukatta olmasi gereken bence "seytanin gor dedigini gormek". bir de bu mevzuata falan, yeni yonetmeliklere hakim olmak. arkadas bir cogul eki be, vay anasina...
moda'da 1500 liraya kiralık mağara
-
ulen bir de bekara diye not düşmüşler açıklamaya; bekar insanları ikinci sınıf insan, köle gibi gören ev sahiplerinin başı inşallah swinger partileri yapan evlilerle derde girer.
william shakespeare
-
"aslında hiç bir şey iyi veya kötü değildir. her şey bizim onlar hakkında ne düşündüğümüze bağlıdır." tespitine fena halde katıldığım yazar.
bir evin temiz olduğunu anlama yöntemleri
-
iç içe geçen dörtlü sehpa takımının ikincisi ile üçüncüsü arasında toz yoksa o ev temizdir.
mehmet barlas
-
bu aralar ahmet hakan'la tartışan her dönemin yazarı varlık.
•ahmet hakan (11 mayıs)
"dünya ne sana ne de bana kalmaz.
sultan süleyman'a kalmadı.
kenan evren'e kalmadı.
sana da kalmaz.
ona da kalmaz.
böyle hiçbir kitap yazmaz.
ne diyelim?
barlasların başı sağ olsun."
•mehmet barlas (12 mayıs)
"rahmetli erbakan'ın karşısında süt dökmüş kedi gibi beyaz çorapları ile otururken biraz sonra aydın doğan'ın sofrasında şarap servisi yapmayı sınıf atlamak zanneden dalaksız mürtediler, yine kaşınıyorlar. neticede bu gibilerin sonunun önce sözcü'ye gönderilmek ve sonra da aydın doğan'la davalaşmak olduğunu biliyoruz. bu sonu bekleyin, görürsünüz."
•ahmet hakan (14 mayıs)
"seni cenazede neden göremedik mehmet?
kenan evren ölünce, kenan evren'in en yakın arkadaşı mehmet barlas'a "başın sağ olsun" dedim. o da bana cevap verdi:
"beyaz çorap, erbakan, nişantaşı, sınıf atlama, kafe falan..."
zaten mehmet barlas'a ne zaman "sen kenan evren'in arkadaşı değil miydin, evinde ağırlamadın mı, millet zindanlarda çürürken sen kenan evren'le kah kah kih kih mavra çevirmiyor muydun" diye sorsam... aynı cevabı veriyor:
"beyaz çorap, erbakan, nişantaşı, sınıf atlama, kafe falan..."
sen bırak bunları da cevap ver:
neden arkadaşının cenazesine gitmedin?
muteber bir devlet başkanı iken evinde ağırlamakla hava attığın şahıs, itibarı kalmamış bir halde ölünce... neden sırtını çevirip kaçtın?
hiçbir soruma doğru dürüst cevap vermiyorsun.
bugünün muteberlerine de yarın öbür gün aynı muameleyi yapmayacağının bir garantisi var mı, bari bu soruma cevap ver."
türk dizilerinde görülen klişeler
-
iki kişi boğuşurken patlayan silah sonucunda iki tarafın da birden gözlerini faltaşı gibi açması ve kimin öldüğünün anlaşılması için bir sonraki bölümün bekletilmesi.
28 nisan 2020 imamoğlu ölüm oranları açıklaması
-
hala bazı sayılara doğru diyenlere golü atmıştır.
bütün ülkeler vatandaşlarına para yağdırırken seninki iban vermiş, salgının ilk günlerinde akp'liler tanıdıklarını karantinadan kaçırmış, ilk günlerde bile sayılar zorla verilmiş, aytaç yalman'ın ölümünü saygı öztürk açıkladı diye kabul etmek zorunda kalmışlar, ilk vakayı sağlık bakanı 11 mart diye açıklamış ancak gencecik bir hemşirenin 7 mart'ta yakalandığı anlaşılmış (maalesef keybettik kendisini :/ ) ve 15 bin umreciye ülkeye giriş izni verilmiş, umrecilere ateş düşürücü verilmiş, gelen tepkiler üzerine mansur yavaş'ın da girişimiyle ankara'da yer ayarlanmış ve o umrecilerden 5 bin tanesi karantinaya alınabilmiş. daha yine ilk günlerde malzememiz yok diyen doktorlar soruşturulmuş ve gözaltına alınmış. hatta bir doktorun meslektaşlarına karşı yaptığı açıklama yayınlanınca başına gelmeyen kalmamıştır.
bütün bunlar daha sadece başlangıç. 10 nisan'da yaşananlar, istenilen iban, belediyelerin yardımlarının engellenmesi ve banka hesaplarının bloklanması bunları saymıyorum.
şimdi ibb başkanı diyor ki son yılların ortalamasına bakınca istanbul'da büyük bir ölüm artışı var diyor. nasıl oluyor bu? corona salgını varken veremden mi olacaktı bu yani? işte hep dediğimiz bu zaten, benzer artış diğer şehirlerde de.
şimdi bunların verdiği sayılara doğru diyorsunuz bir de vah yazık!
mutfak sanatları akademisi
-
yıllar sonra beyaz yakalılığı bırakıp pastacılık ve ekmekcilik alanını bitirdiğim eğitim kurumu. su an stajım devam ediyor. tek bir pişmanlığım var, oda daha erken başlamamış olmak. bu sektörde gerçekten birşey yapmak istiyorsanız size mantığını ve tekniği öğreten bir kurum. ama mezun olduktan sonra “sefim ben salatalık soymam, soğan doğramam” zihniyetindeyseniz, liyakat mantigini oturtamadiysaniz çok uzağa gidemezsiniz sonra kurumu kötülersiniz en basından bilmekte fayda var.
sorusu olan varsa yesillendirebilir tabiki, mümkün mertebe yardımcı olmaya çalışırım