hesabın var mı? giriş yap

  • "vasattan farklı, çekici***, karizmatik bir tipe sahip olarak doğmak."

    evet bu rehberin ilk kuralı bu bence. zira;
    *berkcan selam vermez "cool çocuk" olur, babür selam vermez "odun" sayılır.
    *pelin kimseyle samimi olmaz "cool kız" olur, ayşe kimseyle samimi olmaz "asosyal" sayılır.
    *selin erkeklere yüz vermez ya da hiç vermez "cool hatun" olur, fatma erkeklere yüz vermez "sorunlu" olur.
    *bora etrafa küçümseyici bakışlar atar "cool adam" olur, mahmut öyle baksa "gıcık, uyuz" sayılır.
    *koray bir köşeye çekilip çevreyi süzer "cool çocuk" olur, necati böyle yapınca "depresyonda" sanılır.
    yalan mı?!

  • adam gibi cümle kuracak vaktim olmadığından rezaletli başlık açamadım. bana göre rezaletlerin en büyüğü. sabah facebookta gördüğüm komikli paylaşımı da yazayım burda dursun. ' öğretmen arkadaşım 4 aydır tatilde, öğretmen olduğunu unuttu şimdi iş arıyor'. ben de özel sektörde arefe günü işe gidiyorum füze fırlatmaya. hoş, telekom sektöründe insanların yıllık izninden düşüp gelmeyin deniyor. en azından bunu zorunlu yapsınlar. pendikten 1.5 saatte bağcılara gelip 3 saat mesai yapıp 1.5 saatte geri dönen adamları gördü bu gözler. kreşi, okulu tatil olduğu için 3 yaşındaki bebesini sırtına sarıp kod yazan kadın gördüm.

    dün servisçiye yarın sabah geliyoruz dedik, adam ama ben gelmiyorum dedi. ahahahha. o bile ben gelmiyorum diye atar yapabiliyor. şu dünyada memur olmak varmış yemin ediyorum ya.

    edit: sen de öğretmen olsaydın, sen de memur olsaydın diye mesajlar alıyorum. size dokunmayan yılan bin yaşasın arkadaşlar. sen de öğretmen olsaydın demek yerine burda ağlayacağına örgütlenin adam gibi hakkınızı arayın yazanları daha samimi buluyorum.

  • çok tuhaf bir arkadaşım vardı. adı kazım. durumları pek iyi değildi ama hayatı boyunca bunu bir gurur meselesi haline getirmemişti çocuk.

    ilkokuldayız işte. bir gün okula lüks bir araç girdi. top oynarken top gitti arabanın tamponuna mı ne bi yerine vurdu. bu gitti topu almaya. adam buna bi şeyler söyledi. bu başladı bağırmaya. arabanı buradan çıkartttt diye... adam bağırışlara dayanamayıp arabasını çıkarmıştı da müdür gelmişti o derece yırttı kendini.

    - oğlum niye bağırdın o kadar?
    - hem arabasını buraya getiriyor hem arkadaşım topu attığında çarpınca kızıyor.

    ben tabii yıllar sonra kendisini gördüğümde ve beni evine davet ettiğinde bu anımızı anlatıp o zaman anlamıştım google gözlük olan arkadaşımın hak arama inancını. şu an bir holding'in uluslararası davalarına bakıyor. babası vefat etmiş. o kötü durumdan tüm ailesini kurtarmış. kardeşlerine bile neler neler yapmış, almış.

    ve o kadar paranın içinde yüzmesine rağmen lüks evi, lüks eşyaları olmasına rağmen hiçbir zaman lüks araç almamış.

  • yav yürü git be dayı.. kız bir pantolon bir beyaz body giymiş ''anadan üryan dolaşıyorsun,beni tahrik ediyorsun'' diyorsun ya...
    kadının kıyafetinin depremle ne ilgisi var be.. kafayı yemişsin,sağa sola sataşmaya yer arıyorsun.
    senin kafa yapının içine edeyim küfrettiriyorlar ya...

  • "sabaha karşı dörtte acı acı çalan telefon geceyi böldü, karayiplerde nobel bariş ödülü için teşekkür konuşmasini hazirlarken uyumuş olan nanofizik uzmani jason flecthdong bir an için yerinde zıpladı... yine de, derin meditasyon günlerinden kalan bir alişkanlikla, tam anlamiyla uyanik olmasi ve içsel dengesini kurmasi için gereken süre .002 saniyeden fazla değildi... çevresinde mozart'la yarisabilen i.q.'sü sebebiyle 'düşüne taşina duvarin arkasini görebilecek bir adam' olarak anilan fletchdong o telefonu açmamasi gerektiğini, yoksa langdon'un başina gelenlerin ona da olacağini biliyordu... ama lanet romanin 500 sayfa olmasi gerekiyordu..."

  • aynı sınıftan 10 tane full çeken öğrencinin çıkmasını insanlara inandırabileceklerini zanneden idarecileri ortaya çıkarmış müthiş olay.

    bu insanların zekalarıyla alay etmek değil bildiğin ana bacı küfretmektir.lan bir bok yiyorsunuz bari bunu bu kadar göstere göstere yapmayın.milyonlarca çocuğun hakkını yiyorsunuz vicdanınız hiç mi sızlamıyor.

  • insanoğlunu tarihin başlangıcından beri hem felsefi hem de bilimsel açıdan uğraştırmış olan sorudur.

    bu entry'de konu biyolojik olarak ele alınacaktır. başlamadan önce evrim dediğimiz sürecin hiçbir şekilde gerçekleşmediğini ve tüm canlıların zamanın başlangıcından beri aynı olduğunu düşünüyorsanız okumaya devam etmeniz için bir sebep olmadığını belirtmek isterim. zira söz konusu görüşü benimseyerek tartışacak olursak bu bir felsefe mevzusuna dönüşür. bu türden bir fikir başka bir entry'nin konusu pekala olabilir.

    soru üzerinde düşünmek için iki tane tavuk öncesi canlı hayal edin. tahminen tavuğun dünya sahnesine çıkması için şu iki seçenekten biri gerçekleşti:

    a) 1 no'lu tavuk atası canlının yumurtalıklarında bir şekilde bir mutasyon meydana geldi ve bu tavuk atası canlı, kendi türüne ait olan yumurta yerine bir tavuk yumurtası yumurtladı.

    b) tavuk atası canlı kendi türüne ait bir yumurta üretti fakat yumurta canlının vücudundan çıktıktan sonra mutasyona uğrayan genler, civcivin gelişmesi sırasında onu değiştirerek yumurtadan bir tavuğun çıkmasına sebep oldu.

    buraya kadar yalnızca iki seçeneğimiz varmış gibi görünüyor değil mi? a şıkkı dogruysa yumurta tavuktan önce, b şıkkı dogruysa tavuk yumurtadan önce oluşmuş demektir. ama olay burada bitmiyor.

    bu noktada karşımıza daha karmaşık bir sorun çıkıyor. tavuk yumurtasının ne olduğuna karar vermeliyiz.* şöyle: bir gergedan hayal edin. bu gergeden yumurtlar ve yumurtanın içinden bir zürafa çıkarsa yumurtaya ne demeliyiz? gergedan yumurtası mı, zürafa yumurtası mı?

    bu yeni problem, şıklarımıza bakarak varabileceğimiz sonuçları iki katına çıkarır. yani a ya da b şıklarından birinin doğru olduğunu bilimsel olarak ispat etmeyi başarsak bile bu, tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan sorusunu cevaplamamız için yeterli olmayacaktır.

    öyleyse asıl sorulması gereken soru şudur: tavuk yumurtası nedir?

    (kaynak: fi tarihinde okudugum bir yazı ya da izlediğim bir program. maalesef hatırlamıyorum. aklımda kaldığınca, dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım)
    edit: bkz