ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
karşı cinse dönüşülse yapılacak ilk şey
-
pipimi kaldırırdım. çok garip bişi yahu.
kadınların evlilik sonrası soyadını kullanabilmesi
-
empati yoksunu geri kalmış 3. dünya ülkesi vatanımda bunun bir aşama olduğunu dahi anlamayanları açıkça gösteren karardır.
kocasının soyadına kıl feministler o kullandığınız babanızın soyadı diyen zavallı cahiller;
ben 1980 yılında doğdum. benim adım okumak için geldim. bu benim adım. hadi kolaylaştırmak için çok rastlanan bir isim seçelim. benim adım ayşe yılmaz. bu benim adım! babamın soyadı, yok kocamın soyadı diye sıfat tamlaması kurmuyorum. bu b e n i m a d ı m (caps lock on)
diyorsunuz ki sen şimdiye kadar ayşe yılmaz'dın ama bundan sonra ya ayşe kocasıgil olacaksın ya da ayşe yılmaz kocasıgil. diyorum ki, arkadaşım ben bu ülkenin vatandaşı değil miyim? anayasada kadın erkek eşittir yazmıyor mu. benim adımı, kütüğümü, nufus cüzdanımı neden değiştiriyorsun? kusura bakma bu iş böyle, bundan böyle senin adın ayşe yılmaz kocasıgil.
ben bireyim, bu ülkenin vatandaşıyım, sadece kadın değilim. benim cinsiyetim üzerinden kimlik oluşturamazsınız! hayır, hayır, hayır. sen bundan sonra ayşe yılmaz kocasıgil sin.
sonra bir kadın avukat dava açıyor avrupa insan hakları mahkemesine, kazanıyor. aihm diyor ki medeni kanununuz anayasanıza aykırı. türkiyeyi hatırladığım kadarıla 3.000 euro tazminata mahkum ediyor. ama medeni kanun değiştirilmiyor. sonra bir başka kadın daha dava açıyor bu haberdeki gibi, kazanıyor ama kanun değişmiyor.
düşünün ki ben bu ülkede kendi ismimi korumak, kendime ait olan ismi kullanabilmek için dava açmalıyım. bu bana verilmiş bir hak değil.
altı yaşında çocuğa anlatır gibi anlattım ama anlayabiliyor musunuz emin değilim.
bir de zaten bu kafadaki femenist evde kalır diyenlere de iki çift lafım var.
evde kalmak ne demek? bu nasıl bir hitap!? siz bu ülkede yaşayan tüm kadınların koca delisi olduğunu mu düşüyorsunuz. bu ülke benim haklarımı, birey olarak varlığımı kabul etmiyor diye 13 sene direndim evliliğe. beraber yaşadık ve evlenmedik. nihayetinde eş olarak kanun önünde sahip olacağımız haklar yüzünden evlenmek durumunda kaldık. bunu da memurun odasında imza atarak gerçekleştirdik. o günden beri de takip ediyorum aihm kararının medeni kanuna yansıtılıp yansıtılmayacağını. ama benim ülkem hala bana diyor ki sahip olduğun ismi geri alman için dava açman gerekiyor.
bu ülkede kadınlar için hiçbir şey kolay değil. bunu anlamalısınız önce. birey olduğunu bilen kadınlar içinse bu ülke bir işkence. yönetici arıyor, görüşmemiz lazım diyor, gidiyorum, ben eşinizle görüşecektim diyor! evin reisi benim bana anlatın diyorum bakakalıyor. güvenlikle konuşuyorum, malik olarak bir talebim var, olmuyor, olmuyor, araya eşimi sokup oldurtmam gerekiyor. iş yerinde, yolda, dışarda, orada, burada daima ve daima önce kadın olarak kabul ediliyorum. hep kendimi anlatmam, kendimi ispatlamam gerekiyor.
ben bir insanım. önce bunu kabul edin. sonra konuşalım.
edit: (bkz: 28 şubat 2016 ekşisözlük direnişi)
9 eylül 2014 izlanda türkiye maçı
-
(bkz: terim sigthorsson gitson)
ilkokuldan akılda kalanlar
-
tahtada cümle yazarken, z harfim 2'ye benziyor diye türkçe öğretmenimin senden bir şey olmaz otur yerine diye azarlaması.
türkçe öğretmeni oldum.
z'lerim hala 2'ye benziyor.
mal.
edit: arkadaşlar seneler sonra bir yazar arkadaşın bana bu yazdıklarımla ilgili bir soru sormasıyla tekrar okudum bu entrymi, bu kadar fav almasına da çok şaşırdım. bunu yazdığımda yirmilerin başındaydım, belki de sırf yazmak için yazmışımdır hatırlayamıyorum.
on sene olmuş yazalı, düşününce aynı fikirde değilim. tabii üslup yanlış ama belki şakayla söyledi, belki ben ısrarla anlamayıp hocayı sinirlendirdim, bilemiyorum. söylemese iyiymiş ama mal hakaretini hak edecek bir durum değil bence.
sözlükteki öğretmen düşmanlığı bu on yılda inanılmaz arttı, belli ki bu entryle benim de bunda payım var. yine de bu entryi silmeyip editlemeyi tercih ediyorum, demek ki insanın düşünceleri epey değişebiliyormuş. ha derseniz ki bu hakareti hak edenler yok mu, var arkadaşlar. maalesef. ama herkes aynı değil. tüm öğretmenlere yargısız infaz yaparken iyi niyetli olanları da üzüyorsunuz. hepimiz bu ülkenin haline üzülüyoruz, her açıdan epey zor günler yaşıyoruz. linç kültürüyle gaza gelip hak etmeyen insanların üstüne gitmeyin. kimseyi durduk yere strese sokup üzmeyin arkadaşlar, üç günlük dünya, değmez.
özgüveni olmayan gelinin sunduğu sevr antlaşması
-
gizli maddeleri de sormak lazım
pamukkale turizm'de yaşanan lgbt rezaleti
-
aman allahım!'dan sonrasını okumadım. 0/10 rezillik
edit: siyasal islamcı olduğunu anlamak için metni okumaya gerek yok. gündemi sarsan videoda malum ceo'nun yanındaki iki kişiyi merak edenler için bildiriyorum, biri bu olaya dahil olan şahıs ( merak eden baksın ), diğeri de sözlükte yazarmış, en azından attığı mesajdan anladığım o.
ev ve araba almanın mucize olduğu garip dönem
-
-şöyle biraz geçmişe gidiyorum... 2014. oha lan düne geldim amk.
yapay zekanın ürettiği görseller sanat mıdır
-
son dönemde tüm dünyanın tartıştığı, insanların kanlı bıçaklı olma noktasına geldiği konu. hem etik problemler açısından hem de yıllarını sanata vermiş insanların gördüğü değersizliğin hızla artması yüzünden çok karmaşık bir konu.
yapay zeka ile yapay zeka üretimi farklı konular. kendi kodladığınız ve kendi çalışmalarınızla ortak kullandığınız yapay zeka ile promt yazarak yarattığınız görseller arasında fark var. önce bu ayrımı yapmak gerekiyor.
kendi fikrimi en başta söylim. benim ya da sizin sanat olup olmadığını düşünmenizin önemi yok. sanatın kapı bekçileri neyi kabul ederse o gerçek kabul edilecek. sizin düşüncenizin bir önemi yok. şu anda nft bitti diyenler tezos üzerinden ufak bir gezinti yapsın. inanılmaz paralar kazanan insanlar var. ve sadece ingilizce bilip cümle yazıyorlar. bunu kabul etmiyorlar tabi. promt yazmanın zor olduğunu ve doğru tanımlamayı bulmak için çok uğraştıklarını söylüyorlar. bu bana çok saçma geliyor ama dediğim gibi bizim fikrimizin önemi yok. adam para bastığı sürece bu sistem devam eder.
şu argümanları da çok saçma buluyorum. fotoğrafta binlerce kez çekip bir tane iyi sonuç elde edebilirsin. çektiğin şeyi sen yaratmıyorsun gibi argümanlar var. ya da daha kötüsü; yazmak bir sanat sayılmıyorsa edebiyat eserleri de sanat sayılmaz gibi argümanlar gördüm.
ai'nin beslendiği görsellerin gerçek sanatçılara dayanması çok daha farklı bir etik problem. bununla alakalı şu tweeti araştırabilirsiniz.
https://twitter.com/…?s=20&t=9rzckvrnzqlghdvq8fhp0q
bunun dışında şu makaleye göz gezdirebilirsiniz. şu an tüm dünyanın gündemi bu konu.
https://news.northeastern.edu/…22/09/09/art-and-ai/
bence bir diğer can sıkıcı konu. yapay zeka kullanmayan ve kendi emekleri ile yıllardır geliştirdikleri tekniklerle iş yapan insanların ''bunu yapay zeka ile mi yaptın'' sorularını duymaya başlamaları. tüm yılların emeği, onlarca eğitim bir anda insanlar tarafından ayırt edilemeyecek noktaya geldi.
ve son olarak şahsen eğer bir sanat dalında iyiyseniz ve bunu yardımcı bir araç olarak hayal gücünüzü kuvvetlendirmek için kullanıyorsanız yapay zeka konusuna pozitif bakıyorum. ayrıca hızla yayılması ve herkes tarafından kullanılması sonucunda yaşanacak yıkım sonrasında bence eski klasik el yapımı sanatların değerini arttıracak. yapılması zor ve azınlık olanlar değerli olacak. bu bir süreç ama en başta dediğim gibi sistemle mücadele edemezsiniz. kimse sizin kadar etik davranmayacak.
ekşi sözlük'ün şaka maka 30'luk teyze kaynaması
crash bandicoot
-
naughty dog 'un 1996 yılında tasarladığı muhteşem playstation platform oyunudur. daha sonra oyun playstation oyunları arasında en çok satılanlar arasına yerleşti. sırayla piyasaya sürülen crash bandicoot 1, crash bandicoot 2 : cortex strikes back , crash bandicoot 3 : warped, crash team racing'den sonra oyunun yaratıcısı şirket jak&dexter adlı projelerine odaklanmak için oyunun tüm haklarını farklı platformlarda da hizmet veren konami firmasına devretti.
19 aralık 2021 büyük kahve zamları
-
bütçen elvermiyorsa içmeyiverciler doluşmuş yine. ah sizin bu vizyonsuzluğunuz, bu azla yetinme çabanız, sorgulamayışlarınız bizi bitirdi be.
osmangazi köprüsünün zamdan önce kapatılması
-
sanki koskoca osmangazi köprüsü değil, zamdan önce sigara istifleyen bakkal. o beş dakikalık sürede kaç liralık kâr etmiş olabilirsin - ki aradaki zararını zaten devlet bizden alıp sana veriyor.
küçücük hesapların adamları kocaman yerlere gelmiş memlekette.
hastası olunan sözler
-
"beğendiğiniz bedenlere hayalinizdeki ruhları koyup aşk sanıyorsunuz.." william shakespeare