hesabın var mı? giriş yap

  • hepinizin ne boklar yediğini görüyoruz artık sosyal medya sağolsun. din üzerinden geçinmeyi bırakın örümcek kafalılar

  • kafamda dönüp duruyor birkaç haftadır, yazmasam olmazdı. bir yerlerde durmalı, yazıya aktarılmalı.

    iki üç hafta kadar önce. bornova metro'da indim, küçükpark'ın içinden yürüyorum.
    biraz karnım kazındı. küçükpark meydanda, seyyarda hotdog satan biri var. eve gidinceye kadar açlığımı yatıştırsın diye bir tane hotdog alayım dedim. yanaştım tezgaha verdim siparişi, bekliyorum.

    o esnada iki küçük çocuk yanaştı, abla-kardeş olabilirler bilmiyorum. kız olandı sanırım dedi ki: abi bu paraya iki tane gelir mi?

    ellerinde 5 lira kadar para var, iki tane almak istiyorlar. hotdog'un da tanesi 5 lira.
    ben, acaba tersleyecek mi, kovacak mı diye merakla satıcı arkadaşa bakarken, arkadaş hiç çocukları bozmadan "gelir" dedi.
    orada içime bir huzur, mutluluk doldu o çocuklar için.

    verdi benim siparişi, sonra o çocuklarınkini hazırlamaya başladı.
    siparişimi aldım, uzaklaşıyorum ama dayanamadım uzaktan izlemeye başladım.

    gerçekten de hiç malzemeden de kısmadan, o çocuklara iki tane hotdog hazırlayıp verdi. iki küçük çocuğu mutlu etti oracıkta.

    selam olsun buradan o güzel arkadaşa. kazancı bol olsun. eminim ona dönüşü fazla fazla olur bu iyiliğin.
    yolunuz düşerse, küçükpark'tan geçerken o arkadaştan hotdog alın lütfen. iyi insanlar kazansınlar.

  • o paraya araba alınmıyor o kadar karamsar olma asgari ücret alsan kendini sıkmadan 2 yılda kapatırsın.

  • üç kuruş maaş için üç kuruşluk insanların ağız kokusunu çeken genç bir kızın sonunda patlaması. insanları işlerinden nefret ettirerek çalıştırın, öfkelerine yenildikleri ilk anda da kaydedip işten attırın. yav ne kötü insanlarsınız.

  • birisi kalkıp para kazanmasın. hemen gömülmeye başlanır. üzerine ilk toprak atanlar onu, geçmişinde övmüş olanlar olur. istenir ki bu adam olduğu gibi devam etsin, hiç para kazanmasın, yaptığı her şeyi amme için yapsın. yahu bu adam zaten amme hizmeti yapıyor. tarih konusunda türkiye'de sayabileceğiniz kaç tane adam akıllı uzman var. bir elin parmaklarını geçmez. tarih konusuna uzmanlaşmak hatrı sayılır bir serveti harcamak demek. zira eğitim ve endüstri birleşik bir şekilde sadece fenni ilimleri, endüstriyi besleyecek eğitim alanlarını destekler. bu yüzden müzik, resim, tarih, coğrafya gibi dersler çerez, matematik, kimya, fizik gibi dersler çok önemlidir. bu adam onlarca yabancı dil bilen, kendini geliştirmiş ve muhtemelen aileden gelen parayı da çok ciddi bir şekilde bu uğurda yemiş bir adam. üstelik bu akademisyen kişiliğine rağmen halka mal olmuş, sevecen kimliğiyle kendini sevdirmiş bir adam. kazansın yahu. reklamda oynasın kazansın, televizyon programı sunsun kazansın, kazansın. bu adam bir değer. bırakın endüstrinin dışladığı bir alanda uzmanlaşmış olmasına karşın, endüstri onun bir değer olduğunu düşünüp onu değerlendirsin. insanların, başka insanların para kazanmasına neden bu kadar kötü gözle baktığını anlayamıyorum. helal, hoş olsun reklamdan kazandığı paralar, inşallah eğlence sektöründe kendine daha çok yer bulur. en azından değerli bir örnek oluşturuyor zatı. belki biri kalkıp "justin bieber olmak istiyorum" yerine "ilber ortaylı olmak istiyorum" der. bu sevap, bu amme yararı ona yeter de artar.

  • herkesin kendi sağlık koşulları, bünyesi ve fazla kilosu doğrultusunda belki bir hafta boyunca uygulayabileceği, ancak sürenin arttırılması istendiğinde mutlaka doktor kontrolünde uygulanması gerektiğini düşündüğüm, tabiri caizse radikal bir diyet yöntemini içeren belgesel. sadece taze sıkılmış sebze ve meyve suyu ile bir süre reboot diyeti yaparak, vücudu işlenmiş gıdalardan veya kötü kolestrolden arındırmayı amaçlar, kısa sürede kilo verdirerek de güçlü bir motivasyon sağlar. beni en çok düşündüren, vücudun lif ihtiyacının ne kadarını karşıladığı oldu. belgeselin güzel tarafı ise bu orucu uygulayanların uzun vadede beslenme ve yaşam alışkanlıklarını kalıcı bir şekilde değiştirmeyi başarıp, ulaştıkları kiloları koruyabilmeleri oldu.
    bunu seven, şunu da ilgiyle izler derim: (bkz: forks over knives)

  • orijinali kadar başarılı olmasa da başarılı bir remake.

    (bkz: 17 nisan 2005 fenerbahçe beşiktaş maçı)

    - 4-3'lük skor "check"
    - kadıköy "check"
    - beşiktaş'a verilen kırmızı kart "check"
    - fenerbahçe'ye verilen penaltı "check"
    - sergen yalçın "check"
    - fener zenci sever "check"
    - finalde beşiktaş galibiyeti "check"

    ama orijinalde kaleye forvetimizin geçmesi ve tribünlerdeki on binlerce fenerbahçe taraftarının bu acıya canlı şahit olması gibi hoşluklar vardı, bu versiyon biraz daha hafif olmuş.

  • bu vaka sayıları ile yüz yüze eğitime geçmek akademisyenleri ve öğrencileri riske atmaktır. sırf esnaflar istiyor diye böyle bir karar alınmamalı