ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
süper lig yayın hakkı için netflix'le görüşülmesi
-
seyir zevki en düşük futbol ligi yüzünden netflixin ücretinin yükselmesini kimse istemez ve netflix de zaten buna girmez.
selcuksportsla görüşürlerse birbirilerini tamamlamış olurlar kalite olarak ikisi birbirine denk
fight kulüp
-
nakaratı da bu:
"three, two, one, zero
başladı countdown sana kalan hero
köpürürsün blub, blub, blub
burası merkez fight gulub" evet klab yada kulüp değil, bildiğin gulub.
gerçekten bu mu? 4 kişi bir araya geldiniz o kadar reklamını yaptınız ve bu mu?? dinlerken başkası adına utandım, bunlar bi de gururla paylaştı helal olsun.
norm enderin taşak geçmek için yaptığı trap daha güzeldi lan.
yaran inci sözlük entry'leri
-
--- spoiler ---
başlık: beyler ülkeyi ecevitte kaydeden var mı
entry: beyler diyorum ki ülkenin boku çıktı. önceki bölümlerde kaydeden varsa oradan başlatalım. ben ecevit'te kaydetmiştim ama gül ün başbakan olduğu zaman yanlışlıkla üstüne yazmışım.
çok da parlak değil ama ecevit bölümüne ait kaydı olan oradan başlatabilir mi? oradan 3 kasım 2002 seçimlerinde cem uzana kastırıyoruz. yüzde yedi küsürdü, onu kastırıp yüzde yirmi yirmibeşe çekersek bu iş tamamdır.
--- spoiler ---
olm lksjdlkadaklsd
video oyun tarihinin en duygusal sahnesi
-
yüzlerce oyun oynayıp bitirmiş biri olarak beni (bkz: silent hill 2)'nin *finalinden daha çok çarpan bir sahne olmamıştır. bir örnek
belki bir diğer örnek (bkz: soma)'dan gelebilir
30 yaşına rağmen doların akıbetini takip eden tip
-
okullar açılsa da şu liseliler biraz azalsa
ismail kartal
-
valla bu adam kanaryaya benziyor, kesinlikle bu yüzden fenerbahçe'nin başında, yahu adamı sarıya boyasan ötmeye başlayacak gibi. http://i.hizliresim.com/aol1do.jpg
ailenin komik kısa mesajları
-
-oglum eve gelirken 2 ekmek al, ya da. dur dur... alma.
??
herkeste olan ben farklıyım hissi
-
"when people feel their insignificance as individual persons, they also suffer an undermining of their sense of human responsibility./
insanlar birey olarak önemsiz hissettiğinde, insani sorumluluk duygularını da baltalarlar." rollo may
kendini özel ve önemli görmek, toplum tarafından çoğu zaman olumsuz bir şeymiş gibi algılanır. herkes gibi olmak konforludur, hem kişinin kendisi için hem de toplum için.
böyle yaşayan kişi, düzene tehdit oluşturmaz. karşısındaki için haset edilecek bir farklılığı olmadığı için daha kolay kabullenilir. herkes gibidir, herkes gibi düşünür ve davranır. itiraz etmez. karşı çıkmaz.
kendini böyle algılayan kişi, kitlenin bir uzantısıdır. doğru ve yanlış üzerine düşünmesi gerekmez. her şey düşünülmüştür ve kararlaştırılmıştır. nasıl görünülmesi gerektiği, nasıl giyinilmesi gerektiği, beden biçimi, statüsüne göre hayatı nasıl yaşayacağı belirlenmiştir.
doğru ve yanlış üzerine düşünmemek, birey olarak sorumluluk almamak gibi bir tehlikeyi beraberinde getirir. acı çeken bir insana, haksızlığa uğrayan bir bireye el uzatmak için hem doğru/yanlış üzerine düşünmek hem de insani bir sorumluluk duygusu gerekir. kendinizi özel görmenizin insanlık için en büyük getirisi budur. hepiniz biriciksiniz. sakın bundan vazgeçmeyin.
kendi başbakanına hırsız diyen ahlaksızlar
beyin ölümü gerçekleşen almancının yurda dönüşü
-
"evi"ne dönüşü değildir. ev yaşadığın, emek verdiğin, sorunlarıyla ilgilendiğin yerdir. işine gelince yatmadan yatmaya gittiğin yere otel denir.
hayata dair gülümseten detaylar
-
hedef kitlem; cumartesi gecesi evde oturan ezik ve yalnız insanlar . evet, hep beraber gülümseyelim istemez misiniz? haydi toplanın öyleyse.
neredeyse her allahın günü üreticide yatıp kalktığımız günlerden bir gün, fabrikada bazı denemeler yapıyoruz yine. yorgunluk, sinir, stres had safhada. yüzler de, bunlarla doğru orantılı olarak, asık. ben de beş karışlık suratımla üretimde dolaşırken, pres makinasının arka tarafında duran atıl tezgahın üzerinde üç adet ansiklopedi gördüm. iki tane ana britannica bir tane de meydan larousse, gazetelerin verdiklerinden... önce yanlış görüyorum sandım, çünkü resimde öyle sakil duruyorlar ki. sonra tezgahın başına gittim, üstleri başları etrafa uyum sağlamış halde ve eser miktarda yağ içinde olan ansiklopediler orada duruyorlardı, evet. fırsatı kaçırmadım ve hemen pres ustasına seslendim;
- hayırdır veysi usta, bunlar nedir?
+ ha, onlar mı? onlar benim büyük sözlükler. geçen hafta bizim evin oradaki çöpün kenarında buldum. birileri atmış, ben de aldım buraya getirdim. her gün vardiya molalarında, öğle yemeklerinden sonra, açıp okuyorum biraz biraz. bir görsen dünya bilgi dolu içi, bir sürü de şey öğrendim. bu yaştan sonra, bunun bağımlısı olduk iyi mi?
(tarifsiz bir gülümseme ve ışıl ışıl gözler eşliğinde, devam ediyor)
+ bizim okuma şansımız olmadı ki. ortaokulu bitiremeden usta yanına verdiler bizi. şimdi benim çocuklar okusun istiyorum. ama her gün başka başka şeyler öğreniyorlar, görüyorlar, gelip evde soruyorlar, “bilmiyorum” demek çok ağrıma gidiyor. belki bunları okursam, onlara da bir faydam dokunur.
bazı insanlara babalık nasıl da yakışıyor değil mi? veysi usta, o gün bana da babalık etti bir anlamda. okul okumadan da öğrenebildiği, ve etrafına öğretebildiği, şeyler var çünkü. bazılarımızın parayla pulla, çok okumakla, çok bilmekle sahip olmaya çalıştıkları var, onun cümlelerinde...