ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hamit altıntop
-
hamitcim eğer burayı okuyorsan lütfen dönen toplara hapishaneden yeni çıkmış adamın mala vurduğu gibi vurma !
illa da gerekiyorsa tanımı : kumaşı çok kaliteli ama son ütüsü olmayan futbolcu.
400 milletvekili alınsaydı bunlar olmazdı
-
400 vekili vermediniz bu şehit haberlerinin sebebi o demeye getiriyor. bu şehitlerin kanında kimin eli varsa allah belasını versin.
(bkz: 400 vekil verin ve bu iş huzur içinde çözülsün)
edit:insan düşündükçe sinir oluyor vatan evlatları ölmüş adam başsağlığı dileyeceğine (biz samimiyetine inanmayacağız orası ayrı) hala 400 vekil diyor.
bornova meydanı'nda umursamadan dans eden genç
-
avrupa'nın herhangi bir yerinde yapılmış olsa çağın ilerisinden tutun, özgür genç nesil gibi bir sürü imrenilen benzetmeler yapılırken; ülkem topraklarında yapıldığı zaman geri zekalı veya salak damgası yakıştırılan, kafası rahat gencimizdir.
kötülediğimiz çoğu şeyin aslında cesaret edemediğimizden yapamıyor olmamız büyük ve genel bir gerçektir.
hamburger
-
evde yapacaklar için birkaç püf nokta söylüyorum, bunlara uyduğunuz takdirde dışarıdaki burgercilerin %90'ından daha iyi burger yaparsınız evde.
- döküm tava olmalı. eğer pahalı falan diyorsanız metro markette 85 liraya satılanı var, ondan alın. döküm tava yoksa iyi bir burger köftesi yapamazsınız evde. temizliği biraz zahmetli ama aldığınız tada değiyor.
- et kesinlikle yağlı olmalı. ideal oran %20'dir. kasaptan alırken orta yağlı dana döş kıyma derseniz olur. kasapta o yağ oranını o kadar sikleyecek adamlar olmuyor çünkü genelde.
- kasapta kalın ayna varsa muhakkak kalın çektirin. eğer o da yoksa tek çektirin. kıymayı iki kez çektirmeyin kesinlikle.
- kıymayı yoğurmayın. iyi bir hamburger köftesi yoğurulmaz. kıymayı alıp elinizle şekil verin. burger ekmeğinin içinde küçük kalmasını istemiyorsanız şekil verdikten sonra ekmeği köftenin üzerine koyup bakın. köftenin ekmekten birazcık büyük olması gerekiyor (çünkü köfte pişince küçülecek biraz haliyle).
- kıymaya şekil verdikten sonra bolca tuz ve karabiber öğütün üzerine.
- tava ısınmışken önce ekmeklerin iç kısmına herhangi bir yağdan biraz sürüp tavaya koyun, kıtırlaşsın iç kısmı. bu işlem burger sosu sürünce veya etin suyu akınca ekmeğin yumuşayıp parçalanmasını önleyecek.
- köfteleri en az 150 gr olacak şekilde yaparsanız orta pişmiş için muhtemelen her yüzü 4-5 dk pişirmeniz yetecek. iyi pişmiş isterseniz 6 dakikaya kadar çıkılabilir.
- eğer burgeri yerken köfte pirinç pilavı gibi dağılıyorsa yağ oranı uygun olmamış demektir, kaburgadan kıyma çektirip deneyin bir dahaki sefere.
ben seni sadece arkadaş olarak seviyorum
-
en son bu cümleyi kurduğumda;
"madem öyle hanımefendi, cuma 10-11 arası halı saha maçı var. kaleye yazdım seni. gol yersen dağıtırım kafanı" cevabını almıştım. bir daha da sarfetmedim tabi. hey gidi hırçın tsubasa.
deb editi: yenercan sözlük seni çok sevdi. ota boka penaltı deyip maçı kaybetmek pahasına bana attırdığın 23 golü bilmiyorlar tabi.
derste bomboş sorular soran öğrenci
-
derste ibrahim tatlises'in eskiden hakki bulut mu oldugunu sorarak aklimi basimdan almis insandir.
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
biz 90'ların sonuna yetişmiş üniversiteliler, tek fitilli kadife pantolon, 2 şile bezi gömlek ve 2 el örgüsü hırka ile anadolu'nun her şehrinden akın akın gelmiştik siyasala.
işaret ve orta parmak arası, ucuz sigaradan sararmış olurdu, esmer erkeklerin bıyık uçları bile tütünden sararırdı.
para değil dürüme, memleketten gelen tarhanaya katık edecek ekmeğe bile yetmezdi ay sonları.
tüm şehrin, öğlen yemeği en ucuz üniversitesinde, öğlen yemeği başlar başlamaz bir jeton atar yemek yer, 2 saat sonra yemek bitmeden bir tur daha yer, aha o yemekle günü gün ederdik. yemek 2500 tl idi. 2500tl madeni bir paraydı.
ama kantinden hep masadaki insan sayısı kadar çay alırdık. para en çok kantin çayına giderdi. kendine kadar bir bardak çay almayı bilmezdik.
ama bir tur 8-10 bardak çay alıp, akşama kadar başkasının çay tepsisinden ikram edileni içer yine aynı hesaba çıkardık. çay ise 500tl
sigaraya winston ile başlar, 3 gün sonra 19 mayıs ballıca döner, 2 hafta maltepe içer, son hafta otlakçılıkla geçerdi.
ben memur çocuğuyum, harçlığım 15'inde yatardı. bir arkadaş vardı engin. onun burs 1'inden birine gelirdi.
ben ne zaman son maltepemi içsem, eve döndüğümde çantamda bir ballıca bulurdum, ayın 15'ine geldiğimizde de, muhakkak 2 paket alırdım sigarayı, gizliden ben de kaktırıverirdim birini çantasına.
biz iki gariban, hiç birbirimize yol paramızın kalmadığını söylemedik.
dipdibe 2 semtte, birbirinden gariban 2 ayrı öğrenci evimiz vardı. yakındık mesafe olarak.
her gün okuldan o evlere, 12 durağı yağmur çamur demeden yürümek için bahaneler bulurduk.
*dostum sana danışacağım bir durum var yürüyelim mi?
*kardeşim bir film izledim, vaktin varsa yürüyelim anlatayım ister misin?
*aksaray'daki ezgi müziğe bir baksak mı? almayız da bakarız, yürüyelim mi ki bugün?
biz yürüdük, hiç gariban hissetmeden, para yok diye değil, biz istediğimiz için yürüyorduk neticede.
midemizin gurultusu mühim değildi, sigaramız vardı hep, birimiz ballıca içeceğine ikimiz de maltepe içerdik.
sanıyorduk ki üstesinden gelinir hayatta garibanlığın, bilmiyorduk garibanlık sandığımız parasızlıkmış sadece, kardeşlik ve dostluk karın doyuruyormuş meğerse.
sonra bitti okul, ben fabrikalara o bankaya, olaylar olaylar, arada bir smsler, bazen facebook'tan kısa merhabalar.
2014 ocak ayının 8'ydi, engin son vermiş hayatına, haberi geldi.
demek -mış gibi yapamamış artık.
ben de fark edememişim, hiç birimiz fark edememişiz.
gariban kalmış cidden, paradan bağımsız, parayla alakasız.
hepimiz garibanmışız da aslında, birbirimizi görmez olmuş gözümüz.
insan sevdiklerini yitirmeye başlayınca ayakları yerden kesilmeye başlıyor.
para olmayıversin de, ruhu garibanlaşmasın yeter ki insanın, kalbi fukara hissetmesin.
fukaralığa dayanılıyor da garibanlık yükü çekilmiyor galiba.
ömrümün en güzel 4 yılını geçirdiğim okulun kantininde, heykelinde, meydanında, yanımızda engin olmadan çekilmiş fotoğrafım yok diye, bakamıyorum 1 yıldır hatıralarıma, telefonunu silemiyorum, mesajlar da duruyor.
kalbimde koca bir yük, içimde bir gariban kalmışlık, taşıyacağız artık bir ömür.
recep tayyip erdoğan'ın milli traktör müjdesi
evi kiralarken findeks raporu isteyen ev sahibi
-
dünyanın en doğal talebi. yıllardır kiraya vereceğim zaman adli sicil kaydı ile findeks notunu isterim. ekonomik gücü olmayan veya yüz kızartıcı bir suçtan hüküm giymiş bir kimse ile kim kiracı-kiralayan ilişkisine girmek ister ki?
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
*-sen beni temizlerken iğrenmiyor musun? (tuvalet temizliği sırasında)
anne - hayır
* - tabi iğrenmezsin, ben senin içinden çıktım ondan değil mi? sürpriz yumurta gibi. sen çikolatasın, ben oyuncağı.
gta 5 düğün konvoyu
-
youtube'da 1,2 milyon defa izlenmiş bir türk videosu.
gta 5'te adamlar aynı anda multiplayera akıyor. düğün organizasyonu yapıyor.
önce havuz başında toplanıyorlar.
üşenmeden şahinler, kartallar, honda civicler, passatlar yapmışlar turbolu, neonlu falan. hepsi bir bir nizami şekilde diziliyor. damadın evinden yola çıkılıyor. korna çala çala geline gidiliyor. gelin evinde havaya sıkılıyor.
sonra gelinle damada takı töreni yapıyorlar. bildiğin en az 15 kişi düğün kafasını yaşıyor online. yolu kesip para istemeler falan.
en son "allah mesut etsin" deyip kapattım, bu kafadan ben de istedim.
ahan da video;
https://www.youtube.com/watch?v=ood2ytwh1bm
debeci:
(bkz: minik eymen celep'e yardım ediyoruz kampanyası)
(bkz: öğretmen kumru konak'a yardım kampanyası)
ahmet türk yaşlı mazbatayı bize verin
-
bu nedir amk ya?
daha nasıl alternatif belediye gaspetme yöntemleri icat edebilirler acaba?
mahmut'un prostatı var, belediyeyi bize verin.
hasan'ın çükü bamyaymış onu da bize verin.
mustafa'nın şekeri var..
astımım var deyip duman konserine gelmeyen kız
-
renk körü olup mor ve ötesi konserine gelmeyen kızın ablasıdır.