ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaş pasta fiyatlarının çıldırmış olması
-
geçenlerde bizim muktedir, bizden önce muz lükstü, muzu lüks olmaktan çıkardık, diye bir şeyler söylemişti. kendilerinden önce muzlu yaş pasta, hemen herkesin kolayca ulaşabileceği, satın alabileceği bir şey idi mesela. o zamanlar bir pastanın içine en az bir muz koyulur, bazen de üstüne süs olarak yarım muz eklenirdi. pastalar meyveli olur, hatta meyveler içinden taşardı. hemen herkes de rahat rahat alıp yiyebilirdi. biliyorum çünkü pastanemiz vardı. günde otuzdan fazla turta, bir o kadar buton pasta ve bilmem kaç kilo petifuru rahatça satardık.
bu durum zamanla değişti. bizim pastaneyi kapatmamız ardından bir on yıl kadar daha, 2015'e falan kadar, aynı pastalar yapılıyor fakat daha az satılabiliyordu piyasada. çünkü malzemeler pahalanınca, pastaların fiyatı da artıyordu. bu zamanlar pastaların içine bir kaç dilim muz konularak, meyveden, şantiden ve muzlar hava almasın, ekşimesin, pastayı bozmasın diye jöleden vaz geçildi. pastalar artık tamamen kremadan, yağdan yani, jölesiz kullanılan bir kaç dilim muzdan yapılmaya başlandı ki fiyatları biraz aşağı çekilerek satılabilsin. insanlar alabilsin. bu böyle 3-4 yıl sürdükten sonra hoop, bu pastaların fiyatları da artık insanların satın alabilmesi için fazla olmaya başladı. sonrasında ise pasta içinden muz komple çıktı. şantiye elveda. hatta pandispanya yapımındaki kalite bile düştü. şimdilerin pastası sadece kek, evet pandispanya değil bildiğin kek arasına koyulan kremalardan ibaret. dışları da bu kremalarla sıvanıyor. hatta bakın bu yılbaşında aldığım pastanın üstünde madlen çikolata var sanmıştım. madlen görünümlü bim bisküvisi çıktı. işte üstüne de süs olsun diye bisküvi falan koyuluyor. içine de bir kaç adet damla çikolata falan koyularak 500-600 gramı 100tl gibi fiyatlanabiliyor ancak. ki insanlar alabilsin. yenen şey pasta değil, uzaktan yakından alakası yok ama işte.. yeter ki gözler, gönüller doysun. o bahsettiğim efsane pastalardan yapılsa yine 500-600gr kadar, rahat 300'ü bulur fiyatı. şimdi insanlar 100tl'yi bile bu pastalara zor verirken, 300 çok çok uzak bir ihtimal. isterseniz bir gün bir pastaneye gidip, yukarda bahsettiğim gibi bir pasta siparişi verin. aşağı yukarı böyle bir fiyat verirler.
bu nedenle pastamsıların fiyatı bile çılgın atarken, lan en kötü kuru pastanın kilosu bile 100tl iken, içinde yumurta akı olmayan tulumba-lokma gibi tatlıların kilosu bile bu fiyatken, cevizsiz fıstıksız, paso nebati yağ ile yapılan tatlılar ancak zar zor satılırken, tüm bunların gerçeklerinin fiyatı, çığırından çıkmış diye tanımlanır ancak. bizlerden çok çok uzaktalar artık. a long time ago yani..
edit: bakın bunu daha da çeşitlendirebilirim. mesela o dönemler kivi her manavda, markette ki marketlerin yeni yeni açılmaya başladığı dönemler, kolay bulunmazdı. ithal olduğu için pahalıydı. özel siparişle getirtirdik. ananas ve vişneyi konserve olarak alırdık. çilekler falan deli gibi meyveli pastalar, dondurmalar yapardık ki pastaların içine lezzet çeşitliliği katması için antep fıstık bile koyardık ve deliler gibi satılırdı. hatta sırf meyveden oluşan adise baba pastası yapılırdı. içi dışı komple şanti ve meyve. kestaneli pastalar, ezmeler yapardık ki en pahalısı onlar olurdu. deli fanatikleri vardı. tepsi tepsi satardık. ve tüm bunlar, ankara-abidinpaşa'da olurdu. mamak ilçesinin bir semti yani. orta ve orta alt sınıfın yaşadığı sıradan bir semt. şimdi bunları ancak çılgın zenginliğe sahip muhitlerde, bir avuç zümreye satabilirsin.. geride kalan 20 yılda bir sınıf nasıl yok oldu, yoksullaştı vesaireyi, sırf yaş pasta üzerinden bile şahane okuyabilirsiniz. kaldı ki tatlılara, çikolatalara girmedik bile..
parasını hala dolarda tutan ekşici
-
halasının parasının kaderini halasına bırakması gereken ekşicidir.
hayata dair iç burkan detaylar
-
çalıştığım şirkette mesai bittikten sonra
özellikle kadınlardan oluşan 20-25 kişilik bir part-time temizlik ekibi vardı.
personel gittikten sonra akşam 19.00 gibi gelir 21.30'a kadar temizlik yaparlardı.
bir iki gün yoğunluk dolayısıyla geç çıkmak zorunda kaldım.
ben bilgisayarda mail yazarken ellerinde bezlerle yanımdan geçip gittiklerini gördüm.
işe gömülmüştüm önemli bir iş vardı yetişmesi gereken.
büfeye gidip bir kahve alayım dedim.
o esnada o muhteşem kahkahayı duydum.
içten gülen, kahkaha atan insanları hep sevmişimdir.
bir anda mutluluk aşılarlar insana.
sahibini tanısanız da tanımasanız da...
baktım temizlikçi kadınlardan biri.
beni görünce sıvıştı.
çekindi herhalde.
ülkemizde, kahkaha atan kadın imajı sonuçta pek iyi gözle bakılan bir şey değil.
ertesi akşam bu durumun bir benzeri yaşandı.
yine aynı kahkahayı duydum ve yine gülümsedim.
başka bir departmandan benim gibi mesaiye kalmış bir arkadaşım vardı.
adı esin.
o onlarla haşır neşir oluyordu.
kız muhabbeti yapıyorlardı.
kahkahanın sahibini sordum ona.
esin anlattı;
kadın mide kanseriymiş.
kocası bir inşaatta çalışırken düşmüş felç olmuş.
evde yatalak durumdaymış.
o sene üniversiteye hazırlanan bir kızı varmış.
kadın gündüz evlere temizliğe gidiyor akşam da bizim şirkette çalışıyormuş.
bu kadar zor durumda olan, zor günler geçiren bir kadının bu şekilde kahkaha atması
bana çok ilginç geldi.
aradan günler geçti.
esin bir gün beni ve birkaç arkadaşımızı toplantıya çağırdı.
mevzu bizim kahkaha atan temizlikçi kadınımızdı.
kadının kızı dershaneye gidiyormuş.
dershane parasını da kadının evine temizliğe gittiği bir avukat kadın ödüyormuş.
ilk 2 taksiti vermiş ama sonra avukata icra gelmiş ve ortadan kaybolmuş.
dershane de, parayı ödemezsen gelemezsin diye kıza söylemiş.
2000 tl civarı bir şey.
esin ve ben şirkette çalışan herkese mail atıp durumu anlattık.
1 hafta içinde 3500 tl gibi bir para toplandı.
dershane parası ödendi üzeri de kadına verildi.
aradan 2-3 ay geçti.
kahkaha atan kadına bir yerden az buçuk maaş bağlanmış ama
sigortalı bir yerde çalışırsa alamayacak.
şirkete demiş ki ''ben yine çalışayım ama sigortasız olur mu?''
haliyle şirkette hayır demiş olamaz.
sigortasız çalıştıramayız.
o günden sonra kahkaha atan kadınla yollarımız ayrıldı.
aradan bir süre geçti.
şirketin balkonunda sigara molasındayım.
telefonum çaldı.
açtım.
- quente bey
- buyrun benim
- ben gülcan
- gülcan?
- kahkaha atan kadın ( ama bu sefer atmadı )
çok şaşırmıştım.
- buyrun gülcan hanım
kahkaha atan kadın ağlamaya başladı.
bir süre dinledim, anlaşılmıyor.
arada sesi gidip geliyor ağlamaktan, hıçkıra hıçkıra ağlıyor.
- hayrola dedim dur bir nefes al.
- quente bey, benim kızım hacettepe üniversitesini kazandı, allah sizden, esin hanımdan
diğer arkadaşlarınızdan razı olsun ...
boğazım düğümlendi.
ellerim titremeye başladı.
hayatımda hiç görmediğim bir kız üniversite kazandı diye bunlar olur mu?
ağlamıyorum, gözüme bir şey kaçtı...
kemal sunal filmlerinde natuk baytan ekolü
-
bu ekolün vazgeçilmez yan oyuncularından bazıları;
ali şen
arap celal
necdet yakın
hakkı kıvanç
yadigar ejder
dinçer çekmez
süheyl eğriboz
nizam ergüden
muzaffer cıvan
baki tamer
ünal gürel
atilla ergün
bu oyuncular genelde mafya adamı, komiser veya kahvedeki adam olarak görülürler.
ekol 1986'da tarzan rıfkı ile sona ermiştir. 1986'da vefat eden natuk baytan'ın son filmi de bu olmuştur.
adresi bulamayan kuryenin telefonla araması
-
buna canı sıkılanın başka derdi yoktur.
beni de arayan oldu birkaç kere. tarif ediyorum geliyor. konum atıyorum geliyor. canları sağ olsun.
zevk alınan ufak sapıklıklar
-
bol alkol tuketilen gecenin sonunda sizmi$ erkek kankanin kicinda yumurta kirip ertesi gun kanka kuruyan yumurtayi farkedip anlam vemeye cali$irken :abi ya kusura bakma dun gece seninle fazla ileri gitmi$iz, oldu bi kere, bi sigara ister misin?...demek.
beren saat
-
bir garip oyuncu.
eğer bir ülkede,
bir bilim insanı/ öğretmen/ mühendis/işçi
(gelen yoğun istek üzerine bu düzeltmeyi gerekli gördük, çünkü burada amaç emeğinin karşılığını alamayan insanlardan bahsetmek idi)
aylık maaşı ile kıt kanaat geçiniyorken,
her hangi bir dizi oyuncusu, 2 milyon dolar isteyebiliyorsa her hangi bir reklam başına,
o ülkede ciddi sorunlar var demektir...
sustum.
---- ekleme ---:
"dünya üzerinde hiç bir bilim insanı, popüler aktristten daha fazla para almıyor" , diyerek kendi üstün mü üstün zeka seviyelerini ortaya döken ve böylelikle de "evet ben biliyorum ama sen bilmiyorsun. çünkü sen gerizekalısın" diyen 5 yaşındakileri görmüş olduk yine yeniden..
adam dünden hakarete aç zaten. tey allam. iyi peki, yazalım biz de.
benim umurumda değil, dünya üzerindeki oyuncuların ne kadar maaş aldığı, benim kapitalist sever, patronların sömürüsünden zevk alan arkadaşım. çarklarda kaybolmuşsun, anladık. çıkmışsın bana hiç tanımadığın ve tanısan belki de nefret edeceğin bir kadını, ölümüne savunuyorsun. neden? çünkü ben, bilim insanının (yani emeğinin karşılığını hiç alamayan insanların) yerlerde süründüğünü söyledim, aldığı ülkemin maaşı ile. yalan değil iken üstelik. şu kadının, bir reklam başına 2 milyon dolar istemesi anormal ya da bizim açımızdan bir mallık sorunsalı değil. ama benim çıkıp, bir bilim insanını savunmam gerizekalılık, öyle mi? gördük senin de parlayan gözlerini...aferin sana...
ne çok seveni varmış bu pis düzenin. aynen devam edin o vakit bu yolda.
su katılmamış tikiler sizi...
------ ekleme yeniden ----:
eleştirmenin de bir adabı varmış... sen, çıkıp milyonlar adına, "eşitlik ve adalet" diyen birisine, "geri zekalı" diyeceksin, (çünkü beren saat' i eleştiriyor diye.. neden? çünkü bu oyuncu kızımız , 2 milyon dolar istiyor bir reklam başına, zerre utanmadan ! bak sen ! ) direkt yorumunda. sonra da adaptan bahsedeceksin, öyle mi canım kardeşim ? pardon ama, ülkenin çoğunluğu açlık sınırının altında geziniyor bu ülkede. aç gözünü biraz, bak etrafına.
kilo verdirme gücüne sahip laflar
-
bir dönem diyetisyene gidilmiş ve başarılı bir şekilde 10 kiloya yakın kilo verilmiştir. daha sonra çeşitli nedenlerle diyet bırakılmış ve o 10 kilo aynen geri alınmıştır. bu geri alma sürecine askerliği nedeniyle şahit olamayan arkadaşa asker ziyaretine gidilir. arkadaş nizamiyeden çıkar çıkmaz sorar: "olm sen diyetisyene gidiyodun, naaptın diyetisyeni mi yedin?"
eve dönülür, eşofmanlar giyilir, yürüyüşe çıkılır, spor salonuna yazılınır.
türk müzik tarihinin en iyi klibi
vladimir komarov
-
ilk uzay uçuşunu 1964'de voskhod 1 ile yapmış kozmonot. bu uçuş ile şuradan görülebilecek düzen içerisinde birden fazla insanın katıldığı ilk uzay uçuşunu gerçekleştiren 3 kişilik ekipten biri olmuştur. pek çokları gibi uzay yarışı* uğrunda hayatını kaybedenler arasındadır.
sadece askerde karşılaşılan olaylar
-
gittik, botları verdiler.
tabanı sert geldi.
ayağım acıdı.
sivilde giydiğim ayakkabının içindeki ortopedik tabanı bota koydum.
rahatladım.
ertesi gün botun içini gören arkadaş "seninki niye böyle?" diye sordu.
"dayım ankara'da general, sağolsun ayarlamış" dedim.
bunun üzerine arkadaş botumu alıp "şu adaletsizliğe bakın, rezillik, biz hayvan mıyız, dilekçe yazalım..." gibi sitem dolu sözlerle bütün koğuşlara göstermişti.
ilginç günlerdi tabi.
getir
-
65 yaş üzeri kullanıcılar için getirmesi bedava ve “getirevlat” kodlu %10 indirim
sağlık personeli için de aynı şekilde getirmesi bedava ve “minnettar” kodlu %10 indirim
yapan uygulama. böyle ufak jestlerle mutlu oluyor insan.
türkiyenin yüksek gelirli ülkeler sınıfına geçmesi
quora
-
guru'dan gordum, quora'cilar icin ben de oneri kisiler yazayim fakat yazmadan once bir sey demek istiyorum. yillardir bir cok arkadasimin zaman zaman quora'ya kaydoldugunu goruyorum, tanidigim hocalar bile uye oluyorlar. profillerine girip kimleri takip ediyorlar diye ufak bir stalking yapiyorum. diger topluluklar da boyle mi bilmiyorum ama bizim turkler sadece es dost takibi yapiyorlar gibime geliyor. ulen hiçbir şey bilmiyorsunuz bari top writer'ları takip edin.
yani site bence tamamiyle amaci disinda kullaniliyor. quora'da alani ile ilgili inanilmaz bilgili kisiler var. bir fizik sorusunu mit veya harvardli bir fizikci hic usenmeden uzun uzun yanitlayabiliyor, yazilimcilar var sikilmadan soru yanitlayan. lan biz bu sorulari okullarda hocalara sorsak size bunu anlatmak icin vaktimizi harcayamayiz diyen egolarina carpariz, quora'da profesor gelmis ileri duzey kavramlari acikliyor. usa ve rus helikopterlerinin farki nedir diye biri soru soruyor, hava kuvetlerinden o helikopterleri kullanan biri cikip yanit veriyor, sovyetlerle ilgili bir soru geliyor sscbden eski bir devlet gorevlisi cevabi yapistiriyor falan, manyak bir ortam. ilgi alaniniz neyse, neyi merak ediyorsaniz o konulari ve o konularda uzman kisileri takip etmeniz gerekiyor abicim.
bizim turkler ne yapiyor; uye olurken 10 tane konuyu takibe aliyor 10 tane arkadasi follow ediyor, 3 ay sonra site hosuna gitmiyor kacip gidiyor. meşhur oldu ben de instagram yükleyeyim demek gibi bir şey bu.
sozlukculere ozet gecmek gerekirse eksi sozlugun 2008'e kadar olan donemi gibi dusunun. hintli hucumu 2014'te olmustu sanirim. migferdibi olayi yasandi resmen. kalite dustu diye tartismalar yasandi quora'da da. bazi sacma seylerden dolayi da gecen senelerde iyi bazi yazarlar gitti fakat hala bilgiye ulasimi sagliyor. geçen sene trend topics'i kaldırdılar o olaya çok uyuz oldum. etrafınızda olaylar cereyan ediyor, millet tartışıyor fakat ara ki bulasın, odada ki dedikodu çemberinin dışında kalmak gibi.
profillere gelirsek, kısa kısa yazacağım, yarısı celebrity gibi, profile girince nasıl kişiler olduğu anlaşılır. gereksiz uzun entry oldu zaten. (bu yazarların bazıları artık yazmıyor ama eski cevapları yeter de artar)
yoğun madde fizikçisi
https://www.quora.com/profile/inna-vishik
avrupa uzay ajansından bir astronom
https://www.quora.com/profile/matthias-jaeger
kütle çekim dalgaları araştırmacısı fizikçi
https://www.quora.com/profile/mark-barton-1
biraz daha popüler konularda da yazan bir fizikçi
https://www.quora.com/profile/jack-fraser-11
genel görelilik ve kütle çekim dalgaları ile ilgilenen fizikçi
https://www.quora.com/profile/leo-c-stein
nasa'da uçuş direktörlüğü yapmış eğitmen, efsane adam.
https://www.quora.com/profile/robert-frost-1
parçacık fiziği ve karanlık madde üzerine uzman
https://www.quora.com/profile/jay-wacker
esasen it'ci ama güzel fizik yazıları var
https://www.quora.com/profile/viktor-t-toth-1
jeolog. volkanlarla, fosillerle ve çeşitli oluşumlarla ilgili yazıyor
https://www.quora.com/profile/craig-mcclarren
arkeolog biraz da tarih yazıyor
https://www.quora.com/profile/john-bartram
moleküler biyolog
https://www.quora.com/profile/adriana-heguy
software developer
https://www.quora.com/profile/joshua-engel
machine learning'ci
https://www.quora.com/profile/dmitriy-genzel
fizik kimya ve programlama üzerine efsane yazıyor, google'da çalışıyordu sanırım
https://www.quora.com/profile/brian-bi
ünlü commodore'un baş mühendisi. çok ayrıntılı efsane yazıları var. ses teknolojileri üzerine de yardırıyor
https://www.quora.com/profile/dave-haynie
tarih üzerine yazıyor, bizans ve roma ağırlıklı
https://www.quora.com/profile/eric-wang-434
muhteşem adam. sovyetlerde ki yaşam ile ilgili en güzel bilgileri bu adamdan öğreniyorum
https://www.quora.com/profile/dima-vorobiev
politika, tarih ve game of thrones ile ilgili yazıyor
https://www.quora.com/…file/eleftherios-v-tserkezis
sanat tarihi okumuş, çinliler ile ilgili güzel bilgiler de veriyor
https://www.quora.com/profile/feifei-wang-6
quora'nın tom bombadil'i
https://www.quora.com/profile/ernest-w-adams
tarih ve rusya ilgili yazıyor
https://www.quora.com/profile/alexey-tereshchenko
tarih ve politika.
https://www.quora.com/profile/sunwoo-park-5
tarih ile ilgili yine. 1. ve 2.dünya savaşı ağırlıklı
https://www.quora.com/profile/cem-arslan-2