hesabın var mı? giriş yap

  • namuslu, yönetmenliğini ertem eğilmez'in yaptığı ve başrolünde şener şen'in oynadığı 1984 yapımı türk komedi filmidir. filmde mutemet ali rıza bey türkiye cumhuriyet merkez bankası istanbul şubesinde çekleri bozdurur ve 227.960.500 tl tahsil eder. daireye dönerken iki kişi tarafından derdest edilir ve çantadaki paralar çalınır. (ilgili bölüm)

    paraların bir kısmı çantaya sığmadığı için cebine koyar. bu paradan taksi parasını öder ve cebindeki paranın kalanını genel müdür alır. (ilgili bölüm) cepte kalan paranın miktarını bilmediğimiz için (gazetede 200 milyon diye yuvarlanmış olsa da görsel) bankadan çektiği tutar olan 227.960.500 tl'nin bugünkü değerini hesaplayacağız.

    hesabı yaparken enflasyon ve dolar hesabı kullanacağız. 1984 yılına ait ortalama kur yerine bizzat gazetede yazan tarih olan 4 temmuz 1984 tarihinin dolar kuruna en yakın olan abd hazine bakanlığı kurunu kullanacağız.

    önce enflasyon hesabı: bunun için zahmete girmemize gerek yok. tcmb'nın enflasyon hesaplayıcısı bizim için bu hesabı kolayca yapıyor. paranın resmi enflasyon üzerinden mart 2022'deki değeri (6 sıfır atıldıktan sonra) 21.370.996 tl (yirmi bir milyon üç yüz yetmiş milyon dokuz yüz doksan altı türk lirası) yapıyor.

    dolar hesabı için abd hazine bakanlığının raporunda 30 haziran 1984 günü için verdiği kuru kullanacağız. bu raporda 1 amerikan dolarının 354.5 lira olduğunu görüyoruz. görsel

    227.960.500 tl bu tarihte 643.047 amerikan doları ediyor. ancak dolar enflasyonunu da göz önünde bulundurmamız lazım. enflasyon hesaplayıcı ile hesapladığımızda 1984 yılının 643.047 dolarının bugünün 1.752.571 dolarına denk geldiğini görüyoruz. türk lirası olarak karşılığı ise 14.74'lük dolar/tl kuru ile 25.832.896 tl'ye geliyor.

    not: @commander7'ın isteği üzerine hesaplanmıştır.

  • pardon filmindeki replik geldi aklıma.

    “beni adamdan sayıp alacak örgüte zaten ben girmem!” diyordu ibrahim.

    ben de bizim versiyonu yapayım:

    “beni adamdan sayıp evlenecek kadınla zaten ben evlenmem!”

  • sahte belge ise bu ağır bir suçtur. basın açıklaması değil yargılama gerekir.

    ayrıca sadece kılıçdaroğlu değil o belgenin kaynağı olan yabancı banka da dava edilmeli ve kendi yerel mahkemesi tarafından belgenin sahte olduğu ortaya çıkarılmalı ve tazminat istenmelidir.

    edit:
    mal aktrolün biri de dava açılıyor zaten diye link vermiş ashshahahaj. böyle bir durumda tazminat davası değil resmi belgede sahtecilik davası açılır yeğen. lan bir gram beyin yok yemin ederim ashshahahajajaja

  • "karadenizliyim" deyince akla temel geliyorken "kuzeyliyim" deyince akla jon snow geliyor. bu tür bir anıştırmadan ekmek yemek isteyen çakal karadenizlilerin yapacağı bir iştir.

  • şu ülkede şu davarlara rağmen hayatta kalmamı, sperm olarak yumurtayı döllememden sonraki en büyük başarım saymaktayım. yurtdışına cv yollayacak olsam "bu adama iyi bakın, bu adam türkiyede gezi parkı eylemlerine katıldı, trafikte araba kullandı, ankaragüclü serserilerin yanından geçti, sakarya düzce kocaeli şeytan üçgeninde sevgilisini elinden tutabildi, ve kadıköyde kartopu oynadı. bear grylls bu adamın yanında anca kurabiye satabilir" yazardım.

  • dincinin şunlardan birini söylemesiyle noktalanacaktır:

    - neyse kardeş, sen komple kapatmışın zaten kalbini. sana anlatacak bir şey yok, allah ıslah etsin.
    - neyse kardeş, allah seni de böyle yaratmış demek ki. ölmeden önce imana gelmeyi nasip etsin inşallah.
    - senin ananı avradını s*kerim oros*u çocuğu! inanmıyorsan da saygı duyacaksın şerefsiz!

  • yavaş ol şampiyon onu yapan kendi çocuğun bile olabilir. bu kadar değer vermeyin eşyaya.

    şimdi şöyle bir anımı anlatayım.

    üç kuruş fazla olsun kırmızı olsun deyip x markanın en janjanlı paketini aldım.
    araba kırmızı ışıl mı ışıl yanıyor. ilk arabam olması nedeni ile ayrı bir sevgi besliyorum ona.
    park ettiğimde mahallenin çocukları etrafına toplanır arabayı incelerdi. hatta tanımadığım
    insanların gelip satıyor musun fiyatı nedir? gibi sorularıyla karşılaştım. hafiften gururum okşanmadı değil.
    hayır bana ne oluyosa beğenilen araba ama g.tü kalkan ben. gerçi arabam hatchback di haliyle oda g.tü kalkık sayılır.
    neyse konuya gelelim. günlerden bir gün çok sevgili arabamın yanına doğru yaklaşınca arabada bir gariplik olduğunu fark ettim. iyice yaklaştım. arabanın sol tarafı boydan boya tabloya dönüştürülmüş.
    evet bildiğiniz tablo. bildiğiniz ev resmedilmiş, el ele iki çocuk, dereye benzer bir kazıntı, sonra bob abinin dediği gibi şurada bir ağaç olsun diye düşünülüp derenin kenarına ağaç yerleştirilmiş.
    derenin evin kapısıyla birleşmesi bir sürrealist çalışma gibi geldi bana.
    kan beynime sıçradı resmen. nasıl ya kim neden yapmış derken. komşunun 4 yaşındaki oğlu mehdi'yi elinde demir çubukla arabanın bir kaç metre ilerisinde gördüm. her şey anlaşılmıştı. bizim komşu ressamlığa heves etmiş bunu da benim arabam üzerinde denemiş.
    itiraf etmeliyim ki o yaşa ve ilk denemeye göre oldukça başarılır bir eser çıkarmıştı ortaya. çocuğa baktım dövsen dövülmez, sövsen sövülmez.
    sen mi yaptın sorusuna hayır cevabı aldım. ama elindeki suç aleti onu yalanlıyordu.
    neyse boynumu büküp arabaya bindim.
    sonra o çok sevdiğim arabanın komşu çocuğunun sanat sevgisinden daha önemli olmadığına kanaat getirdim. ertesi gün bizim ufaklığı yakaladım. bir daha yapacak mısın dedim, hayır abi söz yapmıycam dedi.
    ve bir daha da yapmadı gerçekten.
    bende bizim minik mehdi'nin hatırına onun eserini boyatmadım.
    araba perte çıkana kadar 4 yaşındaki sürrealist ressamın tablosuyla dolaştım.
    kim bilir belki de o kazadan sağ çıkmam kırmadığım o küçük kalbin duası sayesinde oldu.

    şimdi bir araba için sövüp sayan bu zat-ı muhtereme söyleyeceğim şey; eşyaya bu kadar değer verme.
    bir kaza geçirirsin gelen keşke mala gelseydi dersin.

    ve ayrıca kim bilir belki de bizim küçük mehdi ile komşu olmuşsundur ve o çizikler asıl tablonun sadece başlangıcıdır.

    edit:imla

    tanım: mahallenin dahi çocuğu