hesabın var mı? giriş yap

  • kuzey ırak'taki kürdistan yönetiminin hazırladığı amerika'ya teşekkür klibidir kendileri. bütün dünyada dönmekte olup, amerikan yönetimi "bakın ırak'ta insanlar ne kadar bize müteşekkir, ne kadar iyi işler yaptık aslında" diye propaganda yapmaktadır.

    önce izleyelim (gerçi ben sadece dinleyebildim)

    http://www.youtube.com/watch?v=mtllejglc4u

    diğerleri için (bu web sayfası kurdistan regional government 'ın sayfasıdır)
    http://www.theotheriraq.com/

    not: sayfanın altında 3 tane klip var. her klibin 2 versiyonu var birinde amerika'ya, birinde ingiltere'ye teşekkür ediyorlar.

    metin

    “thank you”
    vo narrator:
    saddam’s goal was to bury every living kurd…
    he failed.

    (saddam'ım amacı yaşayan her kürdü öldürmekti...ama başaramadı)

    yahu, halepçe katliamında daha sonra da birinci körfez savaşında sizi önce saddam'a karşı gaza getirip sonra saddam'ın kucağına atan kimdi ? amerika değil miydi ? saddam'dan kaçarken, amerika'ya mı sığındınız, türkiye'ye mi ? amerika bu kadar saddam düşmanıydı da, neden o zaman, birinci körfez harekatından bağdat'a 60 km kala durdu ve saddam'ı ırak'ın başında bırakarak geri çekildi.

    kurd citizens: (kürt topluluğu)
    “thank you.”
    “thank you, america.”
    “thank you.”

    vo narrator:
    the kurds of iraqi kurdistan just want to say ‘thank you’…
    for helping us win our freedom.

    (irak'ın kürtleri, özgürlüğü kazanmamızda bize yardım ettiği için amerika'ya teşekkür etmek istiyor)

    kurd citizens:
    “thank you for demoggrasiieeaa.”
    “thank you, america.”

    kurdish hero girl:
    “thank you.”

    bir de ne için teşekkür ediyorlar ona bakalım
    http://www.marchforjustice.com/fallujah22.swf

    tarihte böyle bir omurgasızlık çok nadir görülmüştür. çok ülke amerika tarafından işgal edildi ama hiçbirisi "teşekkürler amerika" diye reklam yayınlamadı. amerika senin bin yıldır beraber yaşadığın insanları, basra'da, bağdat'ta ve felluce'de katliama uğratsın, tavuk keser gibi kessin, amerikan askerleri ırak kadınlarına tecavüz etsin sen hiçbir şey yapma hatta yataklık et, yetmiyor gibi bir de bütün dünyaya "thank you amerikaaaa" diye reklam yayınla.

    türkmenler de saddam'dan çekti ama herkes gördü telafer'de nasıl şerefli insanlar gibi amerikan işgaline direndiler. bu reklamları yayınlayanlar ve onaylayanlara da, umarım birgün başkaları demokrasi getirir !

    http://www.zaman.com.tr/…lt=&trh=20051111&hn=227940

  • intihal olayının nasıl yapıldığı ve kriterleri bellidir. 40tan fazla kritere göre incelenip elif şafak'ın yaptığı işin başka bir romandan esinlenme değil, çalma çırpma işi olduğu hukuk önünde tescillenmiştir.

    yok ticari itibar, yok edebiyat öyle bir şey değil, yok elif şafak'ı dışarıda görseniz çok seversiniz vs vs. bir de utanmadan oraya davanın içeriğinden bağımsız yazmışsınız. yemin ediyorum alayınızın yerine ben utandım. siz bir daha açıklama falan yapmayın, hatta bir şeyler yazmayın. intihal yapmış bir kadını desteklerken saçma sapan ifadelerle kendinizi küçük düşüyorsunuz.

  • merhabalar.. yine unutulmaz bir anketle karşınızdayız. evet, 'x film olmadığına göre sik gibi olmuş' dediğinizi duyar gibiyim. liste tamamen kişisel zevkler göz önüne alınarak hazırlanmıştır. üzerinden yıllar geçse de hangi filmlerin replikleri arkadaşlar arasında ve sosyal medyada goygoy malzemesi olarak kullanılıyor, buna dikkat edilmiştir. yani genel bir kabul durumu da vardır. beynelmilel ve inşaat komedi filmi olarak görülmediğinden; düğün dernek ve recep ivedik 2 ise çok güldürmesine rağmen iyi bir film olarak görülmediğinden listeye alınmamıştır. işte listemiz:

    1. g.o.r.a. / senaryo: cem yılmaz yönetmen: ömer faruk sorak

    cem yılmaz'ın stand-up'larında bahsettiği '1 türk uzayda ne yapar?' muhabbetinden yola çıkarak hazırlanmış, defalarca izlenip yeni espriler keşfedilesi muazzam film. hatta 2007'ye kadar 'senaryosu replik replik ezberimdedir' iddiasında olduğum bir efsanedir kendileri. sanat yönetimi olarak aşmış, dönemin şartlarına göre "vay amk dekora bak" dedirtmiş, kült kere kült film. yer yer turist ömer'i hatırlatan üçkağıtçı türk arif ışık sinema tarihimizin en ünlü 10 karakteri arasına girmiştir. zaten çok fazla anlatmaya gerek yok bu filmi, tartışmasız kral!

    spoiler: - televizyonda ayan beyan gördük oğlum, kız seni acayip süzdü ha...
    + utanmıyor musunuz oğlum, baktın öpüşüyoruz kanalı değiştirin.

    2. neredesin firuze / senaryo: levent kazak anlatıcı: ezel akay

    bana göre en iyi türk filmi ama temamız komedi olduğundan 2. sırada. hem yaşanmış bir hikayeyi anlatıp hem masalsı olabilmek, hem bu kadar komik hem bu kadar hüzünlü olabilmek gibi mükemmel çatışmaları barındırır. hep bir türk filmi çekmek isteyen kardeşime diye başlayan ve 'türk filmi' olmanın hakkını veren, hatta ırzına geçen bir film. meşhur kaybeden adamlar sıcaklığıyla, rengarenk kostümleri ve haluk bilginer'in hayri karakteriyle unutulmaz bir müzikal..

    spoiler -hayri abi yapma ya, bu kıyafetler mi gidicez abi otele? gidip mesela vakko'dan falan bişeyler alsak üzerimize?
    +yoo öyle hemen atlamayalım, şanımıza yakışmaz. adımızı lekelemeyelim. türk milleti şan şeref için yaşar oğlum bakarız bişeyler (ve akabinde altın sarısı kıyafetleri bi' kostümcüden yürütürler)

    3. vizontele / senaryo: yılmaz erdoğan yönetmen: ömer faruk sorak & yılmaz erdoğan

    listenin meselesi olan filmlerinden, modern kibar feyzoama bana göre onun da üstünde. yılmaz erdoğan'ın şiir dizeleri gibi ilerleyen komik replikleriyle, hikayesiyle kökünü bu topraklardan almış başyapıt. "biz kürtlerin televizyonu yoktu, ki olduğunda bile ona televizyon demiyorduk" gibi bir ana fikir çıkarılabilecek bir filmdir. komedi olduğundan kimi çevrelerce görmezden gelinse de, çoğu baba filmden daha güçlü politik mesajları vardır. arzu film ekibiyle boy ölçüşecek derecede bir oyuncu kadrosuna sahiptir.

    spoiler: - yok benim dedem şöyle büyük ağaymış da, yok benim dedemin katırları kimse de yokmuş da.. beni methetme kardeşim, bana para ver

    4. organize işler / senaryo & yönetmen: yılmaz erdoğan
    yılmaz erdoğan'ın hakkari'den sonra istanbul'u anlattığı mükemmel bir film. yakın dönem türk sinemasında "başı mafyayla derde giren arkadaşların komik macerası" konseptinin ilklerindendir. yazar yine tarzını konuşturmuş; hüzün ve komediyi mükemmel bir şekilde harmanlamıştır.

    spoiler- müslüm bey, benim o kelimeyi kullanmam güzel olmamış da, arkadaşların çok tekrar etmesi tabi, hiç hoş olmamış yani..
    - abi ben bey amca duymuyor diye öyle yüksek sesle bağırarak şeyettim..
    - yok canım yaptığın düpedüz kabalık

    5. pardon / senaryo: ferhan şensoy yönetmen: mert baykal

    pardon, politik türk tiyatrosu mizahının ne yazık ki başarılı son örneğidir. belki daha sonra sinemada veya tiyatroda benzerleri olacaktır ama o erbakan'la, özal'la, demirel'le cebelleşmiş ekolün havasını, ruhunu yaşatmaları mümkün değildir. kara mizahın acı acı ve acıtarak işlenildiği bu film, hikayesini yine gerçek bir olaydan almıştır. tiyatro nedir bilmeyen insanlara, ferhan şensoy'u sevdirmiştir. unutulmazdır.

    spoiler - kendisi subay. ben doğduğumda komşuymuşuz. o benden 3 ay önce doğmuş. sonra annelerimiz bizi beşik kertmişler.
    + salak karılar.. beşik kertme neymiş, sen beşikte mi büyüdün?

    6. kahpe bizans / senaryo: gani müjde & kemal kenan ergen & fatih solmaz yönetmen: gani müjde

    harika bir karikatürist komedisi. ecnebilerin sık sık işlediği dönem filmi komedisinin ülkemizdeki belki de en iyi örneğidir. filme battal gazi'nin oğlu'nun parodisi de diyebiliriz aslında. listenin en absürd filmidir. yazı ekibinde başlarda cem yılmaz yer alsa, hatta cem davran'ın rolünü o oynacak olsa da nedense daha sonra ekipten ayrılmıştır. gani müjde bu kadar kötü işler yapmasına rağmen, hala nasıl tv'de iş buluyor sorusunun cevabı bu filmde aranmalıdır. adam öyle yüksek kredi elde etti bu filmde.

    spoiler: - aslında onu başkumandan yapmayı planlıyordum...
    + yalvarırım majesteleri, onu başkumandan yapmayın beni yapın, o daha küçücük çocuk!

    7. itirazım var / senaryo: onur ünlü & sırrı süreyya önder yönetmen: onur ünlü

    listenin en komedi olmayan filmi. şimdi diyebilirsiniz, "ulan dürrük, inşaat komedi değil de, bu mu komedi?" belki de haklısınız ama yapacak bir şey yok. ülkemizin en özgün filmcilerinden, absürd komedi dram türünün kralı, afilli filintaların sinema neferi onur ünlü bu listede olmalıydı. itirazım var çok yeni, ama bu kısa sürede çok izler bırakmış bir film. sinemamızda imam karakterinin cahil ve kötü veya saf iyi olmadığı ender filmlerdendir. ihsan eliaçık soslu dini yorumlarıyla çok kişileri kızdırmış, çok ezber yıkmıştır. tüm bunların yanında çok da komik filmdir.

    spoiler -cihan demir, cinayet masasından
    +selman bulut, camiden

    8. yahşi batı / senaryo: cem yılmaz yönetmen: ömer faruk sorak

    cem yılmaz'ın "bir türk uzaya çıktı, geçmişe gitti. peki neden 1881 amerikasına gitmesin?" motivasyonuyla yaptığını ve çok da iyi yaptığını düşündüğüm harika komedi- western filmi. klasik cem yılmaz mizahının yanında, çok derli toplu bir sinema filmidir ve platosuyla, kıyafetleriyle dönemin özelliklerini çok güzel yansıtmıştır. bu gerçekliğin içinde kayseri şivesiyle konuşan şerif filmin adeta çileği olmuştur.

    spoiler- çatapat ahmet kim ulan?
    +efendim ben zaten bu adamın ismini ne zaman zikretsem başım derde giriyor.

    9. entelköy efeköy'e karşı / senaryo & yönetmen: yüksel aksu

    ülkemizin sinemada politik mizah kıtlığı çektiği, sermiyan midyat'ın yılmaz erdoğan taklidi yapmaktan öteye geçemediği bir dönemde, özlenen lezzet güneydoğudan değil bu sefer egeden gelmiştir. yöre halkının filmde oyuncu olduğu entelköy efeköy'e karşı; köylü anarşistin, burjuva anarşistin ve oportunist köylünün karşı karşıya geldiği enfes bir filmdir. ve şöyle bir soru sordurtmuştur bana "tuzu kuru şehirliler doğanın, ekolojik dengenin korunmasını istiyorsa ve fakir köylü kurnazı santralde işe girip karnını doyurmak istiyorsa, burada haklı veya haksız var mıdır?" tüm bunların yanında şahin ırmak, başarılı performansıyla ve filmin atmosferinin de yardımıyla seyirci de bir kemal sunal tadı bırakmıştır.

    spoiler - ya rabbel alemin! milli sinai hamlemizi istemeyenlerin, din diyanet bilmeyen, ana baba ecdad sevgisi olmayan bu tamtamcı anarşistlerin şerrinden sen bizi koru yarabbim.

    10. kolpaçino / senaryo: şafak sezer & kaan ertem & suat özkan yönetmen: atıl inaç

    guy ritchie filmleri ve organize işler havasının püfür püfür estiği, senaryonun tamamının olaylar olaylar şeklinde ilerlerdiği unutulmaz bir filmdir. yine bir karikatürist komedisidir. evet ben de şafak sezer'in hem siyasi tutumlarından hem özel hayatındaki karakterinden nefret ediyorum, ama adam komik. ki zaten listede 3. filmi oldu kendisinin. sürekli herkese atarlanıp, sonra da dayak yediğiyle kalan özgür karakteri kolpa kelimesinin anlamını açıklama görevi edinmiştir adeta kendisi. öbür yandan filmin en önemli başarısı, repliklerinin bu denli meşhur olmasının nedeni; filmde anlatılan mafyatik insanların jargonunu mükemmel kullanmasıdır. diyaloglar komik olsun diye laf ebeliğine girilmemiş, her şey olduğunca gerçek bırakılmıştır. bu sayede mesleği oyuncu olmayan isimler bile bu filmde kendilerini oynayarak patlama fırsatı bulmuştur. unutulmazdır.

    spoiler - bizimkiler gidince evi filmcilere veriyorum, 10 lira geliyo, ay sonuna kadar idare ediyorum. sabri abin bizi yanlış tanımasın, bizim paraya falan ihtiyacımız yok

  • kuantum ilkeleri eğer küçük ölçeklerde önemliyse, büyük ölçekli dünyada genelde önemsizse, kuantum fiziği ile klasik fizik arasında ayrım nerededir? bu soruya niels bohr tarafından verilen cevap, uyumluluk ilkesidir.

    aslında yukarıdaki soruya ilişkin, kimi fizikçiler farklı öneriler sunmuşlardır. mesela bazı fizikçiler, kuantum fiziği her yerde geçerlidir, ancak büyük sistemler için kuantum etkileri gibi hususlar konu dışıdır derken, bazı fizikçiler "atom altı ölçekte ölçüm yapıyoruz; fakat yaptığımız ölçümleri klasik dünyadaki büyük aletlerde yaptığımız için bu ölçüm işlemi, 2 dünyayı kesintisiz bir şekilde bağlar" şeklinde düşünce belirtmişlerdir.

    burada hatırlatmakta fayda var; klasik fizik dediğimiz fizik, 17.yy, 18 yy ve 19.yy'da geliştirilen mekanik (kuvvet-hareket), termodinamik (ısı-entropi) ve elektromanyetizmanın (ışık ve manyetizma) fiziğidir. bunlarda einstein'ın 20.yy'daki özel ve genel görelilik teorilerini de katabiliriz. bunlar kuantum dışı fiziklerdir ve makro ölçeklerde son derecede başarılıdırlar.

    niels bohr'un 1913'te öne sürdüğü uyumluluk ilkesi yani ingilizce adıyla "correspondence principle", bir kuantum durumu ile sonraki durum arasındaki artışlar küçüldükçe, klasik fizik, daha büyük ölçüde kesin hale geldiğini yani kuantuma uyumluluğunun artacağını söylemektedir.

    niels bohr, bunun için hidrojen atomu örneği verir. hidrojen atomunun taban durumu (uyarılmamış hali) ile ilk birkaç uyarılmış durumu birbirlerinden önemli ölçüde faklılaşmaktaydılar. bu halde klasik davranışlar ile kuantumsal davranışlar arasında bir benzerlik yoktu. bu arada uyarılmış hidrojen atomunun taban durumuna göre çap olarak daha büyük olduğunu ek bilgi olarak geçeyim. fakat uyarılmış durumun yüzde birine ya da 200'de birine indiğimizde klasik tanımlar ile kuantum tanımları birbirine daha uyumlu gelmeye başlamaktaydı. yani elektron için gezegene benzer şekilde bir yörüngeden söz etmek olası hale gelmekteydi. elektronun 200 durumunda 199 durumuna, 198 durumuna ve 197 durumuna kuantum sıçramaları, radyasyonun klasik modelde olduğu gibi soğurularak, helezonik bir biçimde hareket etmesi anlamına gelmekteydi. yani bohr, kuantum ve klasik fiziğin yüksek uyarılmış durumlarında pürüzsüzce birleşmesi gerektiğini düşünmekteydi. yani baktığımızda taban durumundan bir uyarılmış durum ölçeğinin 200'de birini düşünürsek, bu mesafedeki bir sıçramada klasik fiziğin uyumluluğu artar.

    kaynak: kenneth w.ford, 101 quantum questions. harvard university press; first edition edition

  • kykc mecidiyeköy'de bir alışveriş merkezinin en üst katındaki kahvecinin terasında kız arkadaşıyla birlikte oturmaktadır.

    k: kykc
    g: garson
    a: kaba adam.

    k: afedersiniz beyfendi, biz iki türk kahvesi alabilir miyiz?
    g: (hiç bir ses çıkarmaz. bakışlarıyla duyduğunu ifade eder.)

    yaklaşık 20 dk. sonra...

    k: beyfendi bizim iki türk kahvesi vardı.
    g: (gene ses yok, haa tamam hatırladım tarzı bi bakış.)

    2 dk .sonra kahveler gelir.

    k: beyfendi kusura bakmayın ama bu kahveler soğuk lütfen değiştirir misiniz?
    g: (her zaman ki gibi sessiz modda. kahveleri alır. bsg bakışı atar.)

    5 dk. sonra kahveler gelir. tabi ki tam sıcak değildir. ama en azından soğuk da değildir.
    yaklaşık yarım saat sonra içeriye kykc'den yaşça daha genç olduğu her halinden anlaşılan biri gelir ve yakın bir masaya oturur.

    a: garson bana bir kahve getir. orta olsun.
    g: tabi efendim hemen getiriyorum. başka bir şey ister misiniz efendim. (o yarım saattir gıkı çıkayan adam bülbül amk.)
    a: yok sadece kahve.

    3 dk. geçmeden kahve gelir. adam yudumlar kahveyi ve ta bizim masadan, tüten dumanı gözüken kahve için;

    a: garson bu ne be böyle, buz gibi kahve getirmişsin bana.
    g: çok özür dilerim efendim. hemen değiştiriyorum.

    2 dk. sürmez kahve gelir.

    g: kusurumuza bakmayın efendim. bu kahve bizim ikramımızdır.
    a: tamam olmasın bir daha.

    konuşmayı işiten kykc ile sevgilisi bir süre bakışır.
    sahne biter.

    not: allah benim belamı versin.

  • zamanında sahiplerinin gezi'de eylem yapan muhalif gençlere "it, köpek" diyebildiği kızılkayalar, dünya'nın en iyi ıslak hamburgerini bedava bile dağıtsa almayacağım için beni ilgilendirmeyen fiyattır.

    bunların hepsi kardeş, amca çocuğu servet gider memiş gelir.