hesabın var mı? giriş yap

  • hakkında çok pratik ve bir o kadar da gizli pişirme tarifine sahip olduğum et türü. gizli bir tarikat gibi sakladım bu sırrı şimdiye kadar ancak artık sizlere de aktarmaya hazırım, malum bu sır benimle yok olup gitmemeli.*

    eminim bu yöntemi yani sırrımı pek çok ünlü ünsüz şef bile bilmiyordur, bu tarihten sonra sağda solda çeşitli lokantalarda bu tarifle pişirilmiş bonfile yerseniz işte o an beni hatırlayın sevgili müritlerim.

    öncelikle uyarmalıyım bu tarifle pişirilen bonfilenin iki tehlikesi var birisi ortalık yağ olacak ve evin hanımları sizi ilk etapta çok pis azarlayacaklar ama o eti yedikten sonra hepsi unutulacak, söz. ikinci olarak eti yerken parmakları da yeme tehlikesi var bu da ekstra kalori demek aman dikkat.*

    tamam çok uzatmıyorum tarife geçiyorum:

    öncelikle ve kesinlikle bonfile alın. bonfile diye size başka et kakalamasınlar. bonfilenin nasıl bir et olduğuna internetten bakın iyice ezberleyin, öyle markete vs. gidip güvenmeyin. adam gibi kasaptan alın hatta samimiyetiniz varsa danadan bizzat o anda çıkarttırın eti. sonuçta ciddi para vereceksiniz adam seve seve çıkartır eti size. tabi iki dilim alayım derseniz dövüp sövebilir o eti çıkarttırdığınıza göre maalesef hepsini alacaksınız iki üç kilo gelebilir uyarmadı demeyin. bu da 200 tl den az olmaz günümüz şartlarına göre düşünürsek.

    etin rengi çok önemli canlı parlak kırmızımsı pembemsi tertemiz löp bir et olacak ve kalından inceye doğru kuyruk gibi bütün bir parça olacak. gereksiz yerleri itina ile temizlenecek ve 1,5 ila 2 cm kalınlığında dilimlenecek. dilimlendiğinde o pembemsi etin içerisinde beyaz yağ izleri olacak bunlar ete lezzet veren kısımlar ne çok ne az olmalı. eti çok fazla ve şiddetle dövemyip hatta mümkünse sadece elle biraz ezerek düzeltebilir kasap, aman canını çıkarır gibi girişmesin canım ete.

    zaten bu aşamada daha o lokum kıvamındaki eti çiğ çiğ yemek isteyeceksiniz. evet etimizi aldık bir servet ödedik ve şimdi bu altın değerinde eti güzelce pişirip yaptığımız tüm bu masrafın zevkini çıkarma kısmına yaklaştık. en riskli bölüm burası. eti güzel pişiremezsek para, dolayısıyla o caanım et çöp demektir. önceki entry'lere baktım başka tarifler de var ve hepsi de gerçekten güzel tarifler ama pratik değil zahmetli ve uzun süren işler. bizim o kadar bekleyecek sabrımız yok unutmayın az önce o eti çiğ çiğ bile yemeyi düşündük.

    işte şimdi sırrımı paylaşacağım esas ana geldik, yani olay pişirme kısmında gizli. (tabi etin iyi olduğunu varsayarak)

    sevgili bonfile tarikatı müritlerim yanmaz yapışmaz tava, çelik tava vs fark etmez iyi kalite bir pişirici buluyoruz, geniş olsun yapacağınız et dilimi sayısının rahatça sığacağı kadar geniş olsun tıkış tıkış olmasın etler içerisinde.

    tavayı ocağa koyduk ve içerisine et dilimlerinin yüksekliğinin (dilimleri 1,5-2 cm kalınlığında kestirmiştik yani yağ da tavanın içinde max 1 cm derinliğinde olabilir) yarısına yakınına kadar yağ koyacağız, etler yağın içinde kaybolmamalı az yağda pişecekler. ek olarak kullanacağımız yağ ayçiçeği ya da mısır özü yağı gibi yüksek ateşe dayanan bir yağ olmalı.

    ateşi en üst seviyeye getirip yağı iyice kızdırıyoruz etleri atmadan önce. bu önemli yağ çok kızgın olmalı. yağın yeterince kızdığını anlamak için ufak parça (serçe parmağın tırnağı kadar ufak bir parça) eti tavaya attığınızda etin etrafında baloncuklar çıkarak fokurduyor ve yüzüyorsa yağ yeterince kızmıştır demek.

    evet yağ kızdı sırada başka bir çok önemli an var etlerin pişme süresi. dilimlerin kalınlığına göre biraz fark etse de bonfile bence yani benim damak zevkime göre dışı nar gibi kızarmış kahverengimsi içi ise az pişmiş pembemsi olmalıdır. bonfileyi benim sevdiğim gibi yemek isterseniz yani dışı pişmiş içi pembemsi olsanız derseniz, deneyerek ve zaman tutarak yaptığım çalışmalara göre ortalama olarak size bir zaman dilimi vereceğim pişme süresi ile ilgili olarak. zamanı telefon vs. gibi bir alet ile kronometre tutarak ölçebilirsiniz. her saniye çok önemli süre uzarsa içi de dışı gibi pişiyor zira.

    benim bulduğum zamanlar ortalama olarak şöyle : 1,5 cm kalınlığında dilimler için etin bir tarafını 75-80 saniye diğer tarafını da aynı şekilde 75-80 saniye pişirip alıyorum ve hazır oluyor. 2 cm kalınlığında dilimlerde ise 90-95 saniye pişiriyorum her iki tarafını da. ne kadar pratik ve kısa sürede olduğunu görüyorsunuz değil mi, eti kasaptan aldınız ve hop 2-3 dakika içerisinde yemek hazır.

    yağda pişmesine rağmen etlerin çok hafif olduğunu ve hiç yağlı olmadığını görüp şaşıracaksınız.

    süre tutarken etrafa yağ sıçrıyor telefonu ve ellerinizi uzak tutun, uzun bir maşa elinizde olsun bir taraf piştiğinde (güzel parlak kahverengimsi bir renk olacak pişince) hemen diğer taraflarını çevirip pişirin ve işlem bitince tavada bırakmayın. etleri aynı anda koyun aynı anda alın ki yağ soğumasın ya da biri az diğeri çok pişmesin bonfilelerin.

    bitirmeden önce pratik bir bilgi de etraf çok batmasın yağ sıçramasın diye sağa sola gazete kağıdı serebilirsiniz (tavanın etrafına koyup da yangın çıkartmayın sakın yerlere koyun sadece).

    son olarak afiyet olsun beğeneceğinizi umuyorum diyerek huzurunuzdan ayrılıyorum.

  • yıllardır yazılımlar ve veritabanları ile uğraşan biri olarak şunu söyleyebilirim ki,
    eğer yazılımlar ve sistemler üzerinde doğru düzgün bir şeffaf denetleme mekanizması yoksa toplam 1 saat içerisinde bile 8 farklı cevap anahtarında çalışacak 8 farklı şifreleme yöntemi ile şıklar belirlenebilir.

    zaten işin içinde olan biri için son kpss skandalındaki olaylar nedeniyle güvenlik artırıldıysa, soruları dışarı çıkartmak yerine belirlenmiş cevap yapısını içeri sokmak daha kolaydır.

    bu tip bir durumun gerçekliği durumunda iki ihtimal ortaya çıkıyor.

    a) ösym içerisinde bu algoritmayı uygulayan ve yazılımlara doğrudan müdahelesi olan kişiler tarafından daha sonra bu algoritmanın dışarı satılmasını sağlayan "çıkar amaçlı suç örgütü" söz konusudur.

    b) bu sınavdan yüksek puan alarak kazanılacak üniversite ve bölümlere bazı "özel" insanların yerleştirilmesini amaçlayan ve bunun sonucunda hakim/avukat/mühendis/doktor lardan oluşan ülkenin her noktasında söz sahibi olacak özel bir nesili amaçlayan bir "terör örgütü" söz konusudur.

    her ne kadar hakkında açılacak soruşturmanın bile, körler sağırlar birbirini ağırlar ekseninde olacağını bilsem de,
    soruşturmada yer alacak onurlu birileri okur umuduyla yazayım.

    bu işin olası sorumluları aşağıdakilerden biridir ama hangisidir?
    a) şıkları karıştırma algoritmasını yazan yazılımcılar.
    b) şıklar karıştırıldıktan sonra veritabanına erişebilecek veritabanı kullanıcıları.
    c) veritabanına ve programa erişim kontrollerini elinde bulunduran sistem yönetimi.
    d) hangi öğrenciye hangi kitapçığın geleceğinin bile belli olduğu bir sisteme onay veren idari kadro.
    e) hepsi.

    şimdi ihtimal dahilinde yukarıdaki şıkların gerçek olması durumunda.
    başka neler yapılabilir?

    1- hangi öğrencinin hangi okulda, hangi sınıfta sınava gireceği, hangi sırada oturup hangi tür kitapçığın geleceği belirlenebilir.
    2- istenilen öğretmen istenilen sınıfta görevlendirilebilir.
    3- istenilen öğrenciler bir sınıfa toplanıp, istenilen öğretmenlerle buluşturulabilir.

    sınav sonrasında yapılabilecek diğer müdahaleler farkedilebilir ve fiziksel evraklarla karşılaştırılabileceği için bu risk büyük ihtimalle alınmayacaktır.

    böyle bir durum söz konusu ise, sorumlu kişiler, onları bu konuma getiren amirler, amirleri atayan bürokratlar dahil olmak üzere dürüst bir soruşturma yapılmalıdır.

    ve hükümetimizin halkına birazcık bile saygısı varsa, şu dakikadan itibaren sınav ve seçim sistemlerini denetleyecek, tüm siyasi partiler ve ilgili bilişim dernekleri tarafından belirlenecek uzmanlardan oluşacak bağımsız bir bilişim denetim kurulunun oluşturulması için adım atmalıdır.

    yoksa öğrencilerin girecekleri okulu belirleyen bir sınavda bile bunlar olabiliyor ise, bir vatandaş olarak ülke kaderini belirleyen bir seçim sistemine güvenmemiz beklenemez.

  • günün en sevmediğim saati.. halbuki 3 sayısını çok severim.. ama iş sabahın 3'ü ise, işler değişir o zaman, devrelerim yanar.. yalnızsam şayet ve de farkına varmışsam ki saat 03 00, işte o anda sanki dünyanın en gergin insanı ben olurum.. sebeplerim var elbet..

    * 17 ağustos 1999 - 03.02
    bir deprem.. babamla el eleydik o anda.. "ölüyoruz herhalde" dedik, ölmedik..

    * 11 ağustos 2004 - 03.05
    bir kalp krizi.. yine el eleydik.. "ölmüyorsun baba" dedim, öldük..

    babamın köstekli saatleri vardı, kimisi 3 kuşak öteden kalma.. tik tak seslerini çok sevmişimdir hep.. bugün aklıma geldiler, "bir bakayım durumlarına" dedim, bir bir kapaklarını açtım.. "nasıl yani?" dedim.. 3 saatin 3'ü de mi 3'te durur kardeşim? durmuşlar işte.. biri tam 3'te, ikisi 5 geçmiş..

    "üç vakte kadar korkularının üzerine gideceksin" demek istediler bana, aldım mesajı..

  • olay çalıştığım kurumda vuku bulmuştur.

    çalıştığım yerde güler yüzlü efendi bir çocuk var, bir gün baya keyifli gördüm onu, baktım herkese baklava dağıtıyor. ulan dedim ben bu gülüşü nerede görsem tanırım kesin dedim bu pezevengin çocuğu oluyor, baba oluyor..

    baktım tıngır bıngır elinde baklavayla bana doğru geliyor. o sırıtıyor ben daha çok sırıtıyorum, geldi yanıma;

    - abi merhaba
    - merhaba güzel kardeşim ( omuzlarından vuruyorum )
    - buyur abi sevinç baklavası
    - kız mı oğlam mı lan ( baklava ağızımda, konuşmasına fırsat vermeden )
    - nasıl abi anlamadım ( şaşkın şaşkın bana bakıyor )

    * 5 saniye süren birbirimize karşı boş bakışlardan sonra

    - nerde görsem bu gülüşü tanırım, araba mı ev mi aldın lan fırlama ( bozuntuya vermeden, sırıta sırata )
    - yok abi ne arabası ne evi, nerede bu pahalılıkta
    - e niçin bu baklava
    - boşanıyorum abi onun mutluluğu

    * önce bir dumura uğradım, ne oluyoruz ya dedim

    - bir kaç saniye sessizlikten sonra ağzımda baklava, üzgün üzgün hayırlısı olsun kardeşim ve sessizlik..

    sonra anladım ki bu gülüşleri nerede görsem tanımıyormuşum.

  • "seni böyle görmekten utanıyorum."

    üniversite ikinci sınıfta iken kız arkadaşımın bana çok fazla giysim olmadığı için söylediği sözdür. ne kadar geri zekalıymışım ki kendisiyle ilişkimi 3 yıl daha sürdürmüşüm.

  • 6 bölümlük güzel bir sistem eleştirisi içeren dizi.
    teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin. aslolan insandır. teknolojinin insandan üstün duruma gelmesi insanlığı bitirir. insanı ve hayatı anlamlı kılan ölümün olmasıdır. ölüm , sonsuza dek bir bilgisayar ağında yaşamaktan güzeldir.