hesabın var mı? giriş yap

  • rize'de gençlik ve spor bakanlığı tarafından yaptırılmış yüzme havuzudur.

    ihale bedeli 1.853.000 tl olan yüzme havuzu, çöp dolgusu ile kazanılan alana inşa edilmiş ancak yakınındaki yoldan ağır tonajlı araçlar geçtiği için havuz bir türlü dolmuyor sürekli su kaçırıyormuş.

    link:

    ülkenin neresinden tutarsanız tutun elinizde kaldığını gösteren olaylardan biri. marmaray'ı açarlar bozulur, hızlı tren yaparlar hayvanların göç yolları hesaplanmadığı için her gün yüzlerce kuş ölür kuşların göç yolunu değiştirmesini beklerler, tramvay yapılır eğim hesabı yanlış olduğu için yokuşu çekici ile çıkmak zorunda kalır, metroya dozer çarpar, köprünün yeri yanlış hesaplanır olan milyonlarca ağaca olur.

    ve hala bu adamların hizmet ürettiğini düşünen birileri çıkar ve savunur.

    alın lan 1.853.000 tl kime nasıl neden verildi, yazıktır günahtır....

  • hülya avşar’ın 10 yaşındaki kızı zehra çilingiroğlu’nun hülya dergisinin son sayısından itibaren köşe yazarı olması ve engin hayat deneyimlerini okurlarıyla paylaşması durumu. kendi adıma, zehra çilingiroğlu’nun bir “küçük virginia woolf ” olduğundan ya da onun yazarlık yeteneklerinden şüphem yok. ama türk medyasındaki sarsısıcı entelektüel rekabet nedeniyle zehra çilingiroğlu’nun yazarlığının daha çok hülya avşar’ın kızı olmasından kaynaklandığını düşündüğüm için – tamamen saçmalıyor da olabilirim- başlığı da bu şekilde açtım.

    şimdi konumuza dönelim ve hemen zehra çilingiroğlu’nun ilk yazısından bazı alıntılar verelim:

    -her çocuk gibi ben de hafta içleri alışveriş yapmaktan ve arkadaşlarımla buluşmaktan keyif alıyorum. tabii derslerimden arta kalan zamanlarda... hafta sonları da ormana gitmeyi, balık tutmayı ve sahilde koşmayı seviyorum.(...) annem gibi ben de ayvalık'a bayılıyorum. hafta sonları annemle fırsat buldukça antalya'ya kaçıyoruz. kışları kayağa gitmeyi ve londra seyahatlerini çok seviyorum.

    - sizin hiç tahta oyuncağınız var mı? taa ki nişantaşı'nda açılan tayga toys'a uğrayana kadar benim de yoktu. 'sihirli annem' dizisinde severek izlediğim inci türkay'ın açtığı mağazada, sadece kesilmesi uygun olan ağaçlardan yapılmış oyuncaklar satılıyor.

    -bay majör'le klasik müzik masalları dizisi bence harika. bay majör isminde bir müzik araştırmacısı, kimi zaman anlatıcı, kimi zaman maceranın içindeki biri olarak karşımıza çıkıyor. dizi çobanın mevsim yolculuğu (vivaldi), şatoda üç saat (bach), büyük sır (mozart), duygu makinesi (beethoven) isimli dört kitaptan oluşuyor. üstelik her birinde bulunan müzik cd'lerini, hem yalın olarak, hem de seslendirilmiş versiyonlarıyla dinlemek mümkün.

    ...........................

    10 yaşındaki kızını kendi ismini taşıyan, her ay kendi resmini kapak yapan dergide köşe yazarı yapmak nedir allahaşkına? hayır zehra çilingiroğlu’nun yeteneğinden tabii ki kuşkum yok. “üstelik her birinde bulunan müzik cd'lerini, hem yalın olarak, hem de seslendirilmiş versiyonlarıyla dinlemek mümkün”..müş. bu cümleyi kurmakta hala zorlanırım mesela ben. 17 yaşımda bu cümlenin dörtte birini kursaydım belki de babam bizi terk etmezdi. neyse kişisel acılarımla sizi üzmek istemem.

    aslında beni bir ertuğrul özkök okuru olarak asıl rahatsız eden; “kışları kayağa gitmeyi ve londra seyahatlerini çok seven” zehra çilingiroğlu’nun canımdan çok sevdiğim, kişisel yol göstericim, aykırı düşünür ertuğrul özkök’e rakip olma ihtimali. biliyorsunuz “haftasonu las vegas’da çok ünlü bir restorandaydım. yanımda çok ünlü bir türk iş adamı, onun güzel eşi ve al pacino vardı” yahut “dün akşam petrus bana yeni bir şarap göndermiş. tattım. ve o an dünyanın gerçekten yaşamaya değer olduğuna inandım” türünden yazıları biz ertuğrul özkök’ten öğrendik.

    peki ne olacak şimdi? aydın doğan bey, yarın bir gün, zehra çilingiroğlu'nu hürriyet genel yayın yönetmeni yaparsa? biz ertuğrul özkök'ü nereden ve nasıl takip edeceğiz? skyturk'ten mi? oh, ulu tengrim, öyle çok korkuyorum ki....buyrun bu da zehra çilingiroğlu'nun köşe yazarlığıyla ilgili bir haber linki:

    http://www.internethaber.com/…_detail.php?id=115435

    edit: kidmanist ve kibritsuyu'na düzelti için çok teşekkürler. ben korkudan, üzüntüden ne dediğimi biliyor muyum arkadaşlar?

  • sosyal mesafelenme (social distancing), insanların kamusal alanlardan izolasyonu ile birlikte, toplum içinde hareketlerini sınırlandırma olarak tanımlanabilir. sağlık yetkilileri insanları halka açık toplantılardan kaçınmaya, evde daha sık kalmaya ve birbirlerinden uzak durmaya teşvik eder. sonuçta sosyal mesafeleme ile insanlar daha az hareketlidir, mobilite azdır ve birbirleriyle daha az etkileşime girer.

    işte covid-19 ya da sars-cov-2 için the washington post'un yayınladığı oldukça güzel ve etkili bir simülasyon var ve sosyal mesefelemenin ne kadar faydalı olduğunu bize çok net anlatıyor. washington post'daki harry stevens'in bu makalesini, sözlüğe taşımak istedim. buyrunuz:
    (özet geç diyenler için: evde oturmanın, gerektirmedikçe dışarı çıkmamanın,kalabalıklardan olabildiğince kaçınmanın faydasi muazzam)

    her şeyden önce, coronavirus'ün exponansiyel artışı, yani oluşturduğu üstel eğri herkesi endişelendiriyor. üstel varsayıma göre, örneğin vaka sayısı her üç günde bir ikiye katlanmaya devam ederse, mayıs ayında abd'de yaklaşık yüz milyon vaka olur. aslında bu bir matematik, kehanet değil. ancak bu noktada hatırlamakta fayda var, gerçek dünyada hesap böyle olmuyor. çünkü belli bir noktadan sonra artis hizi onemli olcude düştüğü için, işte bakkal matematigi ile x gün sonra y milyon kisi ölür seklinde cikarim yapmamali.

    burada amaç zaten eğriyi mümkün olduğunca düzleştirmek.

    sars-cov-2 seyri (united states), üstel eğri : https://hizliresim.com/0zfuyu

    halk sağlığı uzmanları göre, insanların kamusal alanlardan izolasyonu ile birlikte, toplum içinde hareketlerini sınırlandırırılması yani social distancing “sosyal mesafe” uygularlnırsa, virüsün yayılması yavaşlar.

    öncelikle herhangi bir önlem alınmadan, covid-19 aylarca katlanarak yayılmaya devam edecektir. nedenini anlamak için fake bir hastalığın bir popülasyona yayılması simüle edilmiş:

    (simülasyonlarda, mavi noktalar sağlıklı insanı, turuncular hasta insanı temsil ederken mor noktalar ise iyileşen insanları temsil etmekte)

    https://gifyu.com/image/itzu

    sadece 5 kişilik bir popülasyonda bile virüsün yayılması görüldüğü gibi uzun sürmüyor.

    daha sonra, hastalığın 200 kişilik bir kasabada yayıldığında ne olacağını görelim. kasabadaki herkesi rastgele bir pozisyonda başlatacağız, rastgele bir noktadan hareket edeceğiz ve bir kişiyi hasta yapacağız.

    hasta insanların sayısını temsil eden eğrinin eğiminin, hastalık yayıldıkça nasıl hızlı bir şekilde arttığına ve daha sonra insanlar iyileştikçe nasıl daraldığına dikkat edelim.

    https://gifyu.com/image/itz8

    şimdi de, gerçek covid-19 söz konusu olduğunda,nüfusunun büyük bir bölümünü enfekte etmeden önce virüsün yayılmasını yavaşlatmayı deneyelim. bulaşıyı yavaşlatmak için, çin hükümetinin hubei eyaletine empoze ettiği gibi, zorunlu karantina uygulansın.

    https://gifyu.com/image/itzv

    ancak buradaki sorun da görüldüğü gibi şu: gerçekte umduğumuz gibi, hasta popülasyonu sağlıklı olandan tamamen ayırmak pratikte imkansız. sonuçta, ülke büyüklüğünde bir hapishane inşa edemeyiz.

    işte burada devreye giren nokta sosyal mesafeleme (social distancing) yöntemi.

    her şeyden önce, sağlık yetkilileri insanları halka açık toplanmalardan kaçınmaya, evde daha sık kalmaya ve diğerlerinden uzak durmaya teşvik eder. insanlar daha az hareketli ve birbirleriyle daha az etkileşime giriyorsa, virüsün daha az yayılma fırsatı vardır. bu uygulamada bile insanın doğası gereği bazı sorunlar mevcuttur. pek tabi bazı insanlar hala dışarı çıkacak. belki işleri ya da diğer yükümlülükleri nedeniyle evde kalamazlar ya da uzmanların uyarılarını dikkate almayı reddederler. bu insanlar sadece kendilerini hastalamakla kalmaz, aynı zamanda hastalığı da yayarlar.

    bakalım nüfusumuzun dörtte biri hareket etmeye devam ederken, diğer dörtte üçü sağlık uzmanlarının “sosyal mesafeleme” dediği bir strateji benimserse, simülasyonumuz nasıl olacak?

    https://gifyu.com/image/itzf

    daha fazla sosyal mesafeyi simüle etmek için, nüfusun dörtte birinin hareket etmesine izin vermek yerine, her sekiz kişiden sadece birinin hareket etmesine izin verdiğimizde neler oluyor?

    https://gifyu.com/image/itzb

    görüldüğü gibi, sosyal mesafeleme, karantina denemesinden daha iyi sonuçlar verir ve kapsamı genişletilirse yani, sıkılılığı artırılırsa, sonuçlar da daha iyiye gider.

    özetle;

    https://i.hizliresim.com/xhbfva.png

    ancak, bununla birlikte, yazının sonunda bir uyarı paragrafı da var:

    bu simülasyonlar, birebir olarak covid-19'u yansıtamaz. simülasyon dediğimiz şey, gerçek yaşamın karmaşıklığını büyük ölçüde basitleştirir. ancak üç aşağı beş yukarı bir fikir edinmemize de olanak sağlar.

    ayrıca yukarıdaki bulaşı simülasyonlarından farklı olarak, covid-19 ölüme de yol açmakta. ölüm oranı net olmasa bile, covid-19'dan ölme riskinin en yüksek yaşlı bireylerde olduğunu biliyoruz.

    vurucu bir de dipnot ekleyelim:

    bu simülasyonun daha gerçekçi olmasını istiyorsanız, simülasyonları izledikten sonra bazı noktaların tamamen ortadan yok olduğunu hayal ediniz.

    kaynak: https://www.washingtonpost.com/…d/corona-simulator/

  • babam bakan olsa sakız aldırmazdı be dünyayı burnumuzdan getirirdi. allah'tan böyle bir sıkıntı yaşamadık.

  • 30-40 sene kadar once, orhan boran stand-up show yapmaktadir. tam ortasinda bir seyirci protokolden kalkar saga sola carpa carpa gurultuyle kapiya yonelir.
    orhan abi sorar:
    - tuvaleti mi ariyordunuz beyefendi?
    - evet...
    - kapidan cikin, sagdaki ilk kapida "gentlemen" yaziyor. aldirmayin, girin.

  • calisilan sirkette verilen 2 gunluk egitimde, egitmenin katilimcilarla tanismasi sirasinda;

    egitmen : evet mahmut bey, sizden baslayalim, bu egitimden ne bekliyorsunuz?
    mahmut : bir an once bitmesini.

    (bkz: true story)

  • keske beyaz show'a cikmasaymis dediğim adam. sen o kadar kültür gor, rüyamızda göremediğimiz okullarda öğretim gorevliligi yap, inanılmaz bir gecmisin olsun, sonra yanında şafak sezer diye bir adam civiklik yapsın. bu adam üzerinden komiklik yapmaya çalışmayın arkadas. soru sorun cevaplasın feyiz alın biraz.

  • sen babandan abinden sevgilin oldugunu saklamak zorunda kal,
    sevgilinden erkek arkadaslarin oldugunu saklamak zorunda kal,
    erkek arkadaslarin yanlis anlamasin diye surekli davranislarini kontrol et,
    annenden evlilik ustune surekli nasihatlar ve toplumun baskisini al,
    ablan varsa onun yaptigi hatalari surekli dinleyerek paranoyaklas,
    kizkardesin varsa surekli onu kendi kazik yedigin adamlar gibilerinden korumaya calis,
    evde komsunun kiziyla okul basarin karsilastirilsin,
    sitede baska kizlarla kiyafetlerin ustunden dalga gecilsin,
    okulda hocalarin tarafindan asagilan,
    yasitlarin tarafindan alay konusu olmayayim diye surekli dikkat et,
    otobuste fortculardan sakin,
    gece karanliga kalmamaya calis,
    etek giydiginde toplum herkese vermeye calistigini dusunsun,
    birine yakin davrandigin anda ona yavsadigini sansinlar,
    komsundan kork,
    ele ele tutusmaya cekin,
    kisacasi istedigin hic bir seyi gonlun kafan rahat yapama.
    sonra biz de senden ayrica ozguvenli ve komplekssiz olmani bekleyelim.
    (bkz: sevr anlasmasi)

  • bir çok açıdan yeni moda oyun akımı yaratma gücüne sahip, zekice düşünülüp basit kurgulanmış bir board game. catan, 1995'te almanya'da yılın oyunu, 1996'da abd'de yılın oyunu seçilmiştir. 10 seneyi aşkın yolculuğunda türlü dillere çevrilmiş, bir sürü expansion pack'leri, add-on'ları çıkmıştır. nedendir inceleyelim:

    1) oyunun ana kurgusu:

    oyunda önemli olan, yerleşim merkezleri kurmak, bu yerleşim merkezlerine yollar ile bağlantılar yapmak ve haritanın olabilecek en uzak yerlerine ulaşmaktır. her yerleşim merkezi ayrı bi puan ve her turn ayrı bir kart hakkı tanır diyebiliriz kabaca. oyunda şans faktörü zarlarla sağlansa da, bu bir baharat olarak konmuştur. kazananı belirleyen, daha ziyade yerleşim yerlerinin stratejik konumudur.

    2) oyunun zayıf yönleri:

    ilk oynadığımda haritanın küçüklüğü, kartların çeşitli olmayışı gibi detayların oyunu bir süre sonra sıkıcılaştıracağını farkettiysem de, ne mutlu benden önce farkedenler olmuş, hem deniz hem de kara temelli türlü türlü haritalar ve grafikleri birbirinden güzel kartlar piyasaya sürülmüştür. telafi edilmiştir yani.

    3) oyunun güçlü yönleri:

    hızlı öğrenebilmek, kolay oynayabilmek, kurallarının karmaşık olmaması, grafiklerinin ortalamanın çok üzerinde oluşu ve değişik oyun seçenekleri olarak sayabilirim. risk'teki bir süre sonra rutine binen saldırma meselesi ve monopoly'deki aldım verdim ben seni yendim yaklaşımı burada daha farklı işlenmiş, hoş da olmuş. bu oyuna dinamizm katmış.

    kısaca böyle.
    (bkz: ben kısa konuşmayı seve)

  • türkiye, rağbet görmeyen spor dallarında başarılı bir ülke. çünkü çok yetenekli ve azimli sporcularımız var.

    futbol gibi paranın çok olduğu, pastanın büyük olduğu dallarda ise yine kokuşmuşluk ve liyakatsizlik nedeniyle asla başarılı olamayacağız. paralimpik oyunlarda niye başarılıyız? çünkü milli takıma alınması istenilen birilerinin yakını, birilerinin adamı olan paralimpik sporcumuz yok muhtemelen. olsaydı bunda da başarısız olurduk.

    emeklerine sağlık. helal olsun.