hesabın var mı? giriş yap

  • "norveç'e kaçtım fakat ortalarda kimse yok şimdi ne yapacağım" sorusuyla güldüren arkadaş.

    ne bekliyordun amk gemiden indiğinde norveç kralı seni mi karşılayacaktı?*bu kafayla orada tutunması pek mümkün görünmüyor zaten.

  • 4 ayın sonunda 39 kilo vermemi, dolabımda bir bahar temizliği ile kutladım bugün.

    dolabımın yaklaşık %70i çöpe gitti bugün. kalanların yarısı da atmaya kıyamadıklarım, birine veririm dediklerim ve bol da olsa daha giyiliri olan şeyler. üstüme normal olan kıyafetim çok az. iç çamaşırından ayakkabıya kadar her şey çöpe gitti. (ayaklarım da ufaldı biraz, şişi indi zaar) şu an sadece iki çift ayakkabım var. biri spor ayakkabım, diğeri de kışlık botlarım. ayağıma giymeye çorap yok. hepsini attım. kıçıma giymeye don kalmadı sadfghfdfs hepsi çöpte. kabanlar, kazaklar, ceketler, elbiseler, pantolonlar, pijamalar... hepsi gitti.

    kelimenin tam anlamıyla, üstüme giyecek hiçbir şeyim yok. iyice kıvama gelene kadar alışveriş yapmamaya karar vermiştim üstelik. ama artık dondur çoraptır alıcaz mecbur. buna rağmen, aşırı mutluyum. işte kilo vermek böyle bişey.

    niye kıyafetlerini çöpe attın diye darlayanlar için edit: size ne arkadaş, size ne? ister çöpe atarım ister saklarım istersem yakarım istersem makasla kırpık kırpık yaparım yaa, babamın oğlu musunuz arkadaş "niye çöpe attın birine versene" diye hesap soracak kadar? ki zaten kalan kıyafetlerin bir kısmını "birine vermelik" olarak ayırdığımı belirtmişim. ki o birine vermelikler, hiç giyilmemiş olanlar. millet sırf fakir diye benim giye giye sündürdüğüm kıyafetleri kabul etmek zorunda mı? donumdan çorabıma her haltımı attığımdan bahsediyorum, eleman mesaj yazıyor niye birine vermedin diye. eski donumu mu vereyim lan bu kadar mı sapıksınız? manyak mısınız arkadaş? çok meraklıysan git sen dolabındaki eskilerini ver bi fakire. emin ol yer bezi yapıyorlar.

    birine hayır yapılacaksa, gidilip yeni alınır verilir. "al ben bunları giydim giydim paraladım, şimdi de sen giy" diye giyilmiş kıyafet verilmez insanlara. ayıp denen bişey var yaa...

  • ukrayna*'da yaşarken kız kaldırmaya türkiye'ye gelmiş bir gerizekalının feryadı. evladım mal mısın sen?

  • arefe günü mezarlık ziyareti yaptık. aynı soyadını da taşıdığım akrabamın başında türk bayrağı vardı, mezar taşında da şehit yazıyordu. orada yalnız başına yatıyor. yaş 21. sizin kobaninize de, özgür kürdistanınıza da, barışçıl siyasetinize de üç nokta koyarım...

  • bir fenerbahçe taraftarı olarak benim bile tüylerimi diken diken etmeye yettiyse, beşiktaşlı arkadaşları tahmin edemiyorum. bir futbol kulübü için fazlasıyla kaliteli, vizyon kokan bir tanıtım olmuş.

    not: bu arada bir tane galatasaraylı arkadaş mesaj kutumu yeşillendirmiş, iki tane artı veya favori için devam et yazmış, bu adamların yıllardır nasıl bir eziklik psikolojisi içinde olduğunu unutmuşum teşekkürler gs'li arkadaş.

  • okzokrom - kromofor

    yıllardır vücutlarımızda hapis kalan susuzluktu bu. rüyalarımızın dudaklarından ayrı söyleyemediğimiz zincirli sözcükler. her şey vücudunun yeşil mucizeleri etrafında dizilmişti. bedeninin üzerindeki dokunuşumu, derelerin fısıltılarını çiçeklerin kirpikleri karşıladı. dudaklarının suyunda her çeşit meyve vardı, narın kanı, saf ananas ve mammee elmasının ufukları.

    (...)

    varlığın bir anda havada uçuşuyor, sanki bütün varlığımı sabırsız bir sabahı bekleyişe mahkum eder gibi, o an fark ediyorum ki seninleyim. o anda, bütün duyumların içinde, ellerim portakalların içine dalıyor ve vücudum sanki senin kollarına sarılıymış gibi hissediyorum.

  • başlık: o değil de halil altıntopa helal olsun amk

    1. adamı bugünkü trabzonspor elazığspor maçında gördüm hemen ardından da beşiktaş galatasaray maçında gördüm amk hala deli gibi koşuyodu sporcu dediğin böyle olur işte

  • repo, varlık değişimi yoluyla yapılan bir borçlanma/yatırım aracıdır. açıklamasından da anlayabileceğiniz üzere, iktisadi olarak "varlık" kabul edilen her enstrüman reponun konusu olabilir. ekonomide en kolay el değiştirebilen şeylerden biri "kağıt" olduğu için de repo borçlanma senetleri özelinde gelişmiş bir araç olarak tanımlanır. ama dediğim gibi, repo her türlü varlık için uygulanabilir bir araçtır. şimdi size repoyu bir örnek ile açıklayayım;

    2 tane eviniz var. birinde yaşıyorsunuz diğerinde ise kiracı var. iki evin değeri de 500.000 tl olsun. birgün hakkınızda icra takibi başlatıldığını öğreniyorsunuz. x kişisi sizi 500.00 tl'lik borcunuzdan dolayı icraya vermiş. eğer bu parayı ödemezseniz buzdolabından tut, çanağa çömleğe kadar haczedilecek.

    veli adlı bir arkadaşınız var. veli abi, ne olur bana 500.000 tl borç ver, valla seneye öderim dediniz. veli parayı vermeye razı ama şöyle bir sıkıntı var; veli parayı %7 faizden mevduata yatırmış ve vadesini bozmak istemiyor. tam s*ki tuttuk derken... (evet, repo yapacaksınız, buraya dikkat !)

    veli'ye diyorsunuz ki.. veli abi,benim 500.000 tl değerinde evim var. bu ev temelli elimden çıksın istemiyorum ama şöyle yapalım mı; ben evi noterde sana 500.000 tl'ye satayım, tam 365 gün sonra da senden 525 tl'ye geri alayım. senin getirin yıllık 500/525=%9,5 + 1 yıllık kira geliri olacak.

    veli eğer rasyonel bir bireyse mevduatın vadesini bozar, daha yüksek getirisi olan repo işine girer. siz x'e olan borcunuzu ödersiniz. eğer g*tü toplayabilirseniz seneye evi geri alırsınız. olmazsa evi o zaman satarsınız. gördüğünüz gibi repo, sorunun çözümüne katkı sağlayan -en olmadı sizin likidite probleminizi 1 yıllığına erteleyen- bir araç olarak kullanıldı.

    buradaki mantık şu; ev bir varlık. alıcı bulması tahvil, bono kadar kolay olmasa da el değiştirebilen bir varlık. ikincisi, her iktisadi borçlanma aracında olduğu gibi tasarruf sahibi ile tasarruf açığı olanı buluşturan güzel bir varlık. ben şahsen kullanın derim.

  • sıla'dan almış olduğum yetkiye ve yukarıdaki şiir entrysine dayanarak şiir kitabı çıkarmaya karar verdim. özgüvenim yerine geldi.

    yoldan geldim su vercen mi?
    hayrola, ağzını açtın bişey dicen mi?
    böyle şiir olmaz bu karnabahar
    akşama halamgillere gelcen mi?

    oluyo lan yaşasın.