hesabın var mı? giriş yap

  • bundan sekiz on yıl kadar önce, yanlış hatırlamıyorsam beyaz şova konuk olmuştu. telefonla bağlananlar, stüdyodakiler inanılmaz bir sevgi ve saygı göstermişti ustaya. sanki onu ne kadar sevdiklerinin farkına varmışlardı bir anda. almanya'dan arayanlar, amerika'dan arayanlar, telefonda ağlayanlar. gecikmiş bir borç ödemesi gibiydi. gece boyunca türküler söyledi bir yandan. telefona her bağlanan, "usta, şöyle bir türkü vardı, o da senindi değil mi?" deyip türküyü istiyordu. her seferinde de daha bir mahçup oluyordu usta. sanki herkesin sevdiği o türküleri yazmış olmak ayıpmış gibi, eziliyor, kısık sesle yanıt veriyordu. arada stüdyodakiler de benzer cümleler kuruyordu. "şu da mı senindi? onu da bi söylesen?" falan. sonra telefona biri daha bağlandı. dedi ki "usta yaa, falanca diye bi türkü vardı, o da mı senindi?" usta'nın cevabı şöyle oldu: "başka sahap çıhan yohsa benim diyelim."

    hani "sahap çıkan" olsa ses etmeyecek. böyle de mülkiyetten, dünya malından, egodan, kibirden muaf bir adam. güzel adam.

  • öldürülen mühendis arsanın sahibini bile tanımıyordur. sen borçlan, borcunu ödeme, icralık ol, banka malına el koysun sonra da birisi bankadan o malı alınca çekip vur. mühendis parasıyla mal alıyor çalmıyor çırpmıyor adamın ne suçu var? alah bilir geride kimleri bıraktı. o zaman borç taktığın adam da gelip seni mi vurmalı? nerede kaldi hukuk? bir daha bırak hapisten çıkmayı güneşi bile göremezsin umarım.

  • başlık: oh be sonunda boş starbucks bardağı buldum

    1. biliyorsunuz beyler bunları bulmak çok zordur çünkü alan insan yıllarca bunları kullanabilir. gider evinde nescafe yapar sanki matara kullanırcasına yıllarca bunları kullanırlar.

    bugün işten gelirken yol kenarında bırakılmış grande boy bir bardak buldum. içerisinde 3-4 parmak kadar tahmin ettiğim kadarıyla mocha vardı. mochayı tek dikişte kafaya dikerek oracıkta bitirdim. az önce eve vardım direkt gidip mutfakta kenarında ki kahve lekelerini ve kapağı sildim.

    yarın ilk işim nescafe 3ü1 aradamı yaparak içine koyucam ve marlboro paketine koyduğum samsun 216'larım ile artık ben de havalı bir insan evladı olucam.

  • pistin yanlış şehre kurulmuş olmasındandır.. o zamanlar da gündemde olan antalya seçilseydi pist için yarış biraz daha devam ederdi türkiye'de.. antalya hem konaklama ve tesis açısından, hem türkiye'de yarışın yapıldığı mevsimin turizm yoğunluğu açısından, hem de çok adam bilmez bunu, antalyalı'nın motor sporlarına ilgisi yüzünden daha mantıklı bir tercih olurdu, olmadı, nedendir bilmem.. bu işin meraklısı da zaten istanbul, ankara, izmir'den koşa koşa giderdi yarışları izlemeye..

  • öncelikle kahramanı savunmuyorum, en son 3 sene önce bıraktım, artık katlanabilir sınırı o zamanlar geçmişti benim için.
    kalkan kaç kilo orası muamma malum bu tip balıklar kilo ile satılır restoranlarda, 4-5 kilonun altında bir kalkandan da istenen verim alınamaz, e bu balığın kilosu tezgahta 1000 lira. geçirmiş tabi yine ama orası ayrı.
    domates salatası çok lezzetlidir ancak 1 salata yok 3 salata yenmiş yani salata 500 lira
    50 lira dilim beyaz peynir bu müessese için ucuz kalmış, keza şarap da öyle.
    karides güveç 1000 liraysa çimçim karidesten değil kiloyla satılan nispeten iri karidesten yapılmış olabilir zira ithal tüp kalamar tava ve çimçim karides güveç genelde aynı fiyatlar oluyor.
    peynire bakarsan 5, lakerdaya bakarsan 4, su ekmek vs'ye(kuver diyebiliriz) bakarsak yine 4 kişi.
    bence alkole bakarak da 4 kişi olabir. 2 kişi 35'lik yeter deyip, 2 kişi de bir şişe şarabı boğmuş olabilirler.
    velhasıl hesap çok ama her yerin şiraze kaydı. mahalle meyhanesinde kişi başı 2000 ödeniyor. olmaz olsun böyle ekönömi.
    bu arada genel adisyon kültüründe olduğu gibi (/) bir, (x) 2 anlamına gelmediğini peynir'in yanındaki 5 ibaresinden anlıyoruz, dolayısıyla kalkan da 2 tane değil iri tek kalkan.