hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: brawler)

    arasina bol maydanozu ve limonu da basmissam, lahmacunun hamuru da incecik ve citir citir kenarliysa deme keyfime.

    sanki yalida buyuduk mumuna koyim.

  • ithal telefonlara ilave vergi talebi yerine, yerli telefon üretiminde vergi indirimi, satışında vergi indirimi, vs gibi bir talep olsa daha az irite edici olurdu. rakip ürünlerin fiyatının arttırılmasını talep eden bir firma, rakip ürünü kullanmak isteyen kullanıcıları çekemez. geri teper..ama daha ucuza satmanın yolunu bulursa, sırf ucuzluğundan alacakları çekebilir..
    veya devlet kurumlarında falan yöneticilere telefon alınıyorsa, yerli mecburiyeti getirmek de bir çözüm. ya da bunun gibi şeyler..
    yerli üretim desteklensin..ama yöntem bu değil.

  • yakın bir dostuma güzel bir müşteri memnuniyeti deneyimi yaşatmış market.

    arkadaşım kanyon'daki mağazalarında gezinirken yere düşüp kırılmış bir ürünün ıslak zeminine basarak kayıp düşüyor ve şans eseri fiziksel olarak ciddi bir yaralanma yaşamıyor (ama 2 hafta topalladım dedi) bu esnada cep telefonu kırılıyor vs.

    mağaza yetkilileri kendisi ile hemen ilgileniyorlar, özürler vs. neyse uzatmayalım dostum doktor kontrolüne gideceğim diyor, "beyfendi elbette gidin, her türlü masrafı karşılayacağız" diyorlar. türkiye şartlarında olayın sıcaklığı ile verilen bu tür sözler genelde tutulmaz ama duyduğu ağrı sebebi ile doktora gidiliyor, neyse bir şey yok.

    kırılan telefonunu tamir ettiriyor + doktor faturası mağazaya bir dilekçe ile veriliyor ve 10 gün içinde tüm masrafları ödeniyor.

    diyeceksiniz ki "ee yapılması gereken yapılmış", ekşi sözlükte o kadar çok rezalet okuyoruz ki, müşterisine gerçekten doğru muamele ve yaklaşım yapan yerleri de arada bir övmek lazım. hep sopa olmaz biraz da havuç verelim.

  • "for whom the bell tolls"taki "whom" ne olduysa, the great vowel shift'te bir takım ünlülerin başına ne geldiyse o akıbete uğramış "k"dir.

    esasen knight, knife, know gibi sözcüklerin başındaki "k" telaffuz edilirdi. hatta diğer cermenik dillerde paylaşılan köklerde en önemli element, kelime başındaki "k"dir. örneğin, orta ingilizce ile akraba "scots" dilinde (keltik iskoçça değil, iskoç kökenlilerin konuştuğu bir tür eski ingilizce) "know" karşılığı "ken" kullanılır. knife, mesela, "kneef"tir, "knif" diye telaffuz edilir. scots dili, eski ingilizcenin cermenik mayasını koruduğu için iyi bir referans.

    fakat sonra k düşüyor. daha tuhaf değişimler de oluyor, hepsi fransızca etkisiyle. mesela, isle ve island. isle, fransızca yoluyla girmiş ingilizce'ye. (bkz: ingiliz edebiyatı/@nostalgiaman) "ile de france" terkibinden tanıdığımız ile ile akraba. latince kökü "insula", "insular" gibi ingilizce sözcüklerde yaşıyor. s telaffuzu çok önce düşmüş, "ayl" okunmaya başlamış, ingilizceye girdiğinde isle yazılıyor, ayl okunuyor.

    ingilizlerin kendi cermenik kelimeleri var, "island" yazımından çok önce, "iland" yazılması gereken, "iland" yahut "aylınd" okunan bir sözcük. bu iki sözcüğün akrabalığı yok, ama anlamları ve okunuşları aynı. o yüzden "iland"ı, "island" diye yazmaya başlamışlar. aylınd okumuşlar.

    "indictment" sözcüğünde "c" sesinin telaffuzunun olmaması da benzer bir sebepten. yazı dili latince olunca, latince köklere göre yazma makul ve muteber görülmüş, "indayt" okunan bir sözcük, "verdict" ile akraba olması için, "indict" diye yazılıp, "indayt" okunmaya devam etmiş.

    yazıldığı gibi okunmayan bela

    "kn" ile başlayan kelimelerin hemen hepsi böyledir. latin etkisi başlayınca, telaffuzu zor geldiğinden, norman fransızcası konuşan soyluların ve genel olarak yazı dili olan latincenin yazılı diller üzerindeki etkisi nedeniyle, düşmüş. bizim ingilizce bilmeyen internet kafe çocuklarımız, "knayt onlayn" derken, aslında, ingilizcenin özüne daha uygun bir telaffuzda bulunuyorlar mesela.

    "knayt onlayn" diyenle dalga geçmeyin o yüzden, onlar ki ingilizin harman olduğu yerin ingilizcesini konuşuyorlar.

    *not: ingilizcede whom, him gibi kullanımlar git gide yok oluyor. girişteki ifade ona göndermedir.

  • ya herkes bir üstü kapalı konuşmalar peşinde. yok şunu biliyorsun açıkla yok şunu sen anlat. ulan neyse derdiniz çıkın söyleyin öğrenelim biz de. biri çıkar insan içine çıkamazlar bildiklerimi anlatsam der öteki vallahi türkmenlere gitmiyordu o silah der diğeri bilmem ne yeter ulan illallah. simülasyonda mı yaşıyoruz nedir abicim