ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gökyüzündeki esrarengiz parmak izi
-
videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
bkz: esrarengiz parmak izi
21 eylül 2015 teksas'ta elektriğin bedava olması
-
elektrik ücretinin bedavadan da öte eksiye düşmesine neden olan faktörler haberde açıklanmış özetle şunu söylüyor;
teksas elektrik açısından diğer eyaletlerden bağımsız bir sisteme sahip ve elektriğin hangi üreticiden alınacağı maliyetine göre gerçek zamanlı olarak belirleniyor. bu durumda da üretici elindeki imkanlara göre verebileceği en düşük fiyattan veriyor elektriği.
peki nasıl oluyor da eksi oluyor. yani bir malın maliyeti eksi değerde olamayacağına göre e bir de bunu üreten adam üzerine kar koyacağına göre nasıl eksi fiyatla satış yapılacak.
bunun cevabı devletin rüzgardan üretilen elektriğe destek olması. haberde belirtilene göre federal hükümet temiz kaynaktan üretilen elektriğe kilovat başına 2.3cent destek oluyor. bu da megavat başına 23 dolar ediyor.
yani adamlar üretimin çok talebin az olduğu anlarda (çok rüzgarlı geceler) devletten aldıkları desteğin bir kısmını halka verebilecek kadar düşük üretim maliyetlerine erişebiliyorlar.
bir gün suyu keselim eski istanbul buydu diyelim
-
orman ve su işleri bakanı eroğlu'nun dahiyane oy toplama fikri.
"eroğlu’nun istanbul’un eski günlerini hatırlatmak için "bir gün suyu keselim, eski istanbul buydu diye hatırlatalım"
adamların her tarafından rezillik akıyor lan, bitmiyor da bitmiyor.
beyler aklınızı koruyun, az kaldı bu rezilliklerden kurtulacağız.
edit: kurtulamadık amk.
şebnem ferah
-
10 sene üniversite okudum, şebnem ferah kadar okula gitmişliğim yok. festival kaçırmıyor galiba.
%52 oy alan cb halkı kutuplaştırdı diyen ezik
-
sucukçuluk ve otobüs şoförlüğü dışında bir niteliği olmayan, ortalama kahvehane müdavimi çapında, cahil, hırsız, hilebaz, ahlaksız ve rüşvetçi bir bayır turbunu savunmak için nasıl saçma başlık açacağını şaşıran muhteremden evladır.
kullanan insandan soğumaya sebep olan kelime
-
dewamke adlı iğrenç kelime.
ilkesel olarak bu tür yayınları vermiyoruz
-
kılıçdaroğlu chp grup konuşmasında dünkü ses kayıtlarını dinletirken bir anda canlı yayını kesen habertürk' ün spikerinin söylediği söz.
afedersiniz ilkenizi silkeyim.
not: gg olarak ispiyonlamayın girerse bana girer
edit: gelen mesajlar üzerine küfrü düzelttim. klavye sürçmüş.. sinirden kendimi..
darbeye karşı milletin silahlanması sağlanacak
-
az evvel cumhurbaşkanı başdanışmanı şeref malkoç tarafından trt 1'de söylenen söz. kulaklarıma inanamadım, aynen bunu dedi:
"şu anda insanların ruhsatlı silah almasının önünde yasal engeller var. içişleri bakanımız gerekli düzenlemelerin yapılması için harekete geçecek ve milletin ruhsatlı silah almasının önü açılacak. milletin bir daha böyle olaylara karşı kendini savunabilmesi için bu şart."
iç savaş sesleri gümbür gümbür geliyor. link bulduğumda ekleyeceğim.
edit: kaynak diyenler eğer 15:55-16:02 arası trt 1 yayınını izlerlerse kendileri de duyar. birileri elbette o dakikalardaki yayına ulaşacak ve videosunu koyacaktır. tvarşivi'ne baktım trt yok. ama illa ki çıkacak. o zaman doğru mu değil mi görürsünüz. siz daha uyuyun.
edit-2: henüz video linki yok ama twitter'da başka insanlar da yazmış. şuradan bakabilirsiniz. https://twitter.com/search?q=şeref malkoç&src=typd
edit-3: linkler geldi. buyrun kaynak.
https://www.youtube.com/…qpio1gd6k&feature=youtu.be
https://twitter.com/…olei/status/754682981156093953 - bu daha kaliteli ama silinirse diye üstteki de dursun. ayrıca bu videoyu da yedekleyen olursa süper olur. herkese teşekkürler.
yedek de geldi: https://www.youtube.com/…vm2yikvoy&feature=youtu.be
edit-4: olay basına da taşınıyor yavaş yavaş.
http://www.birgun.net/…nin-onu-acilacak-120331.html
anadolu yakasına geçince gelen huzur
-
sadece bana mı geldiğini merak ettiğim huzur. özellikle metrobüste oluyor. köprüyü geçip de asya kıtasına hoş geldiniz yazısını görünce yahut ido ile geçişte haydarpaşa garını görünce evime geldim hissi oluyor bende. bugün yanımdaki arkadaşımla metrobüste birbirimize itiraf ettik. lan bana bi huzur geldi dedi. meğerse ona da aynısı oluyormuş. ikimiz de 20'li yaşların başında istanbul'a gelmiş insanlarız ve avrupa yakasında oturuyoruz. sosyologlar ve psikologlar açıklasın, ateistlere de mesaj kutum açık.
28 ağustos 2022 serkan taranoğlu'nun istifa etmesi
-
ne güzel dünya. soy, çal, çırp, hak ettiğinden güzel yaşa... sonra foyan ortaya çıkınca "sağlığım bozuldu" deyip istifa et.
önce bu arkadaş güzelce soruşturulmalı. eğer iddialar doğruysa, çalıp çırpma varsa, yok öyle "sağlığım bozuldu" filan. anında tüm mal varlığına el koyulup müebbet hapis verilmeli.
bu işin başka çözümü yok arkadaş.
gel artık 2023 seçimleri de tüm bu yaşananlar karşısında istifa bile eden şu adamları soruşturup yargılayıp ceza vermeyen herkese bedelini ödetelim
metin hara'nın tedx konuşması
-
tanım: işportada mutluluk satan “yazar” konuşmasıdır.
(bkz: başkası yerine utanmak)
biri taklit yapar da kimseyi güldüremez ya, sen de o an kendini onun yerine koyup düşünürsün ve utanırsın. aynısı. ayağa kalkan insanların gönülsüzlüğünü ben görsem o an, koşarak uzaklaşırdım sahneden.
hele ki sondaki o sözü ben söyleyecek olsam, yarısında dilim sürçerdi. o ne inançsız bir söz öyle ya.
ben de diyorum niye ilerlemiyoruz, bataklıkta gibi çırpındıkça batıyoruz, meğer ayağa kalkmıyormuşuz. kalkın lan! oturmaya mı geldik? sarılın bi de. o olmayınca az değişiyor dünya.
“anne, baba arkadaşlarla dünyayı değiştiriyoruz.”
zinedine zidane
-
modern caglarin baba hakki' sidir zidane. kendini yere atmaz, hakemi aldatmaz, gol atınca abartmaz, mutevazidir, yere duser dusmez hakeme bakmaz, kaybedince cirkeflesmez, efkarlanınca sigarasını yakar, tepesi atınca kafasını atar.
türk kadını
-
geçen hafta, 1556-1560 yılları arasında nemçe ilinin türkiye sefirliğini yapmış ogier ghiselin de busbeq'in turkish letters eserini okudum. kitapta o yıllarda osmanlı toplumunun günlük yaşamına ait müthiş bilgilere rastladım. özellikle türk kadınının günlük yaşamı hakkında çok ilginç gözlemleri vardı. sefire göre, türk erkekleri için türk kadınının sosyal yaşama katılması söz konusu bile değildi. bırak erkek arkadaşları veya esnafı, evlendikten sonra kardeşleri ve babası bile kadını neredeyse görememekteydi. zaten dışarı çıkarken sadece gözler ve burunun bir kısmını açıkta bırakan yekpare bir kıyafet giyiyorlardı (aka. çarşaf). bununla birlikte, osmanlı hanımları sokağa karşı ne kadar kapalıysa evlerinde (o döneme göre) anlaşılmaz derecede açık kıyafetler giymekteydi. bunun enteresanlığından bahseden gözlemlerle kitap devam ediyor.
türk mektupları'ndan sonra, hem türk kadını hem de sosyal yaşama ait diğer gözlemleri tekrar incelemek üzere neredeyse 13-15 sene önce okuduğum helmuth karl nernhard graf von moltke'nin "moltke'nin türkiye mektupları" adı altında kitaplaştırılan mektuplaşmalarını tekrar okudum (von molkte hazretleri 1835-1838 yılları arasında ülkemizde yaşamış askeri bir danışmandır). artık o yıllardaki cahilliğimden mi yoksa kayıtsızlığımdan mı bilmiyorum, osmanlı toplumunun günlük hayatına dair daha önce dikkate almadığım çarpıcı tesptilere şahit oldum. hatta, busbeq'in türk kadını hakkında gözlemlerini neredeyse "kopya çekmiş" diyebileceğim kadar aynı satırlarla okuyunca şaşırmadım değil. bu derece olmasa da başka bir sefirin hatıralarında da benzer gözlemleri okuduğuma eminim (han melik sasani olabilir ama emin değilim).
aralarında 300 yıl olmasına rağmen toplum yapımızın bu derece muhafaza edilmesi zaten başlı başına incelenmesi gereken sosyolojik bir olgu iken, her iki kişinin birebir aynı gözlemlerde bulunması, insan gibi sosyolojik değişimlere çok hızlı ayak uyduran bir canlı için ayrıca önem taşımaktadır. gerçi yazarların görevleri gereği toplumun alt sınıfları ile değil, paşa, vezir, kazasker gibi üst düzey bürokratlarla muhatap oldukları bir realite olarak karşımızda dursa da kadının topluma karşı davranışları ile özel hayatı arasında bu kadar uçurum olması pek normal değil. demek ki, osmanlı devlet düzeninde ne kadar baskıcı bir dini kurallar silsilesi hakim olsa da "türk" töresinin getirdiği kadına ait özgürlük alanı, çok kısıtlı bir alanda olsa bile devam ettirilebilmiş. çünkü her iki gözlemciye göre erkekler evin dışında ne kadar astığı astık kestiği kestik olsalar da evin içinin tek hakimi yine kadınlar olmaktaymış. zaten cariyelerle geçirilen zaman dışında, dini bir engel olmamasına rağmen tek eşlilik osmanlı elitinde oldukça yaygın bir ilişki şekliymiş. burada kadınların, en azından eğitimli ve elit ailelere mensup olanların "birey ve karakter" olarak bir şekilde hayatın içinde yer tutmaya çalıştığını anlamaktayız.
tarih, gerçekten çok zevkli ve olağanüstü bir laboratuvar.