• ''ve ben bir adım atarak korkuluğa yaklaşacağım, saçlarımı balkondan aşağı sarkıtacağım, kendimi boşluğa bırakacağım. yolda karşıma iyi niyetli biri çıkacak ve soracak olursa, aşağıdaki insanları gösterip, bir süre yere paralel gittikten sonra onlara anlamayacakları şeyler anlattım, diyeceğim. öyle olsun.''
  • '' ben hep bir şarkının ellerindeydim,'' diye fısıldadı başak, '' bu yüzden aranıza karışamadım.''

    fısıltı camda şekilsiz bir buğu olarak kaldı.
  • sevdiğim cümleleri yazdığım bir defterim vardı, uzun zaman önce. eğer öyle bir defter tutuyor olsaydım şimdi, bu kitabı alır içine koyardım. tek tek yazmak zor gelirdi. sakinliğini, herhangi bir şeyi tarif edişi, acındırmadan üzüşü... harika!
  • tecrube...nafile,,,

    --- spoiler ---
    "bir sey sunulmustu bana, bir hediye, bir meyve. ama ben o meyveden tadamadim, gok erik gibi kaldi avucumda dunya. simdi ben uykusuzum, yalinayagim, kendimle mesgulum. kapimin onunde bos peynir tenekeleri, yagmur suyu biriktiriyorum. kendi kendime, 'sanatci tecrube edinemeyen insandir', diyorum, bu dunyada hicbir tecrubesi olmayan insandir ama sen simdi karala bunun ustunu, yirt sen bunu, olmadi cunku, olmadi iste. nafile."
    --- spoiler ---

    kitaplar...ve yolun sonuna dogru hakli cikti dostoyevski,,,

    --- spoiler ---
    kitaplar "farkli kalinlikta, boyda ve renkteydiler ama gizli ortak bir niyetleri vardi ve bu niyetleri anlasilmasin diye sirtlarini donmus yan yana duruyorlardi."
    --- spoiler ---

    kopekler...ve terk edilis,,,

    --- spoiler ---
    "oysa cok gecti, bilmiyordu ki cok gecti! olan olmustu...boyle seyler cocukken olur ve bir daha silinmez, terk edilmekten korkmak...korktugun sey basina gelince de kendini cezalandirmak...boyle seyler cocukken olur bir daha da silinmez."
    --- spoiler ---

    kasap cani...ve unutulus,,,

    --- spoiler ---
    "ama" demisti umut biraz huzunlenerek, "olur da birimizden biri unutur gelmezse, digeri muhtemelen kendisini bu koca dunyada yapayalniz hissedecek, sevilmedigini dusunecek ve su kasap gani tabelasini kasap cani olarak okuyacak! yalnizca kederden aglayacagi, gozleri yasli olacagi, bu yuzden tabelayi iyi secemeyecegi icin degil, ayni zamanda unutmak bir cinayet olacagi icin."
    --- spoiler ---
  • baş bıçakçı romanı. başak'ın adı, barış bıçakçı'nın adında gizli...

    ve daha neler neler.
  • olmadık şeylere takılır olmadık şeylere üzülürüz bir çok zaman. sanki o acı hiç geçmeyecek sanki hiç daha büyük dertlerin olmayacak. yaşadıklarımızı sürekli anlamlandırma çabası. barış bıçakcı ne güzel anlatmış bir çok kitabında yaptığı gibi.

    --- alıntı ---
    "ortaokuldayken bir haber okumuştum gazetede," diye hızlı hızlı konuşmaya başladı. "mersin'de bir adam, lop yumurtayı çiğnemeden yutarım diye arkadaşıyla iddiaya giriyor. genç bir adam. yumurtayı yutuyor ama yumurta o kadar sıcak ki, adamın midesi yanıyor, adam anlamıyor bunu, sonra da ölüyor. böyle bir şey. çok saçma değil mi? kahvaltıda önümde duran yumurtaya bakarken bu geldi aklıma. sonra şunu düşündüm selma. ben sanki o yumurta haberini okuduğumdan beri, bir armağan, bir mucize olduğu söylenen şu hayatın saçma sapan bir şekilde bitebileceğinden korktum hep.içimde böyle bir korku varken de hayatın tam da bu şekilde, yani
    saçma sapan bir şekilde sürdüğünü anlamadım. asıl bundan korkmam gerektiğini anlamadım."

    --- alıntı ---
  • ''ısıtan bir şeyden değil yakan bir şeyden söz ediyoruz.
    kusura bakma ama selma, umut gibi insanlar kimseyi mutlu edemez, kendileri de mutlu olamaz. bu tür insanların en çok duymak istedikleri şey, ''böyle bir dünyada yaşaman mümkün değil'' cümlesidir. bunu büyük bir övgü olarak görürler..

    selma dinlemiyordu. umut'un boş bir meze tabağının altına sıkıştırdığı paraya bakıyordu. böylesi daha mı iyi, diye düşünüyordu, o yakıcı sıcaklığın geride kalması. vücudunda bir yerlerde, kalbinde değil başka bir yerde, küçük, sıcak olamayacak kadar küçük bir noktaya dönüşmesi umut ile yaşadıkları her şeyin. daha mı iyi çıplak ayaklarını yakan geniş kumsalın bitmesi?
    çünkü sonrası büyük, soğuk deniz.''
  • bizim büyük çaresizliğimiz uzaktan uzaktan beni çağırıyordu ki, daha önce hiç yapmadığım şekilde bir yazarın tüm kitaplarını birden aldım. basım tarihlerine göre dizdim, okumaya başladım.
    en hafife aldığım, adı en anlamsız gelen kitap bir süre yere paralel gittikten sonra'ydı. zaten en büyük darbeleri hiç beklemediğim yerlerden aldım.
    başlıklar altında küçük hikayeler okumaya baharda yine geliriz'le alışmıştım.
    bu kitap da öyle sandım, ta ki ikinci başlık altında başak'ı görene kadar.
    ilkokuldan beri öykünün diğer adı hikaye olarak öğretilmişti, ama benim için uzun hayatların anlatıldığı hikayeler kısacık öykülerden daha güzeldi.
    ben öyküleri hiç sevmedim.

    bu kitabın içinde ömür boyu unutmak istemeyeceğiniz cümleler bulabilirsiniz.
    daha öne hiç yapmadığım ve hatta hiç sevmediğim şekilde o cümlerlerin olduğu sayfaların kulaklarını büktüm.
    başka başka kitaplarda kaçırdığım, şimdi o kitapları elime alsam, saatlerce arayıp bulamayacağım gerçeğini farkettiğim cümleler için üzüldüm.

    kitap içinse;

    --- spoiler ---
    - yaşamak için kendiliğinden bir eğilim vardır değil mi? böyle bir eğilim olmalı insanda, değil mi? işte dünden beri bende böyle bir şeyin zerresi yok.

    - bir şey arıyor. tanıdık bir koku aldığında başını yukarı kaldırıyor, mutlu mu mutsuz mu anlaşılmıyor, aradığını buldu mu anlaşılmıyor, çünkü başak bu bazen kardeşçe dokunabilir yaranıza bazen de çapkınca gülümseyebilir uzaktan ama çok uzaktan, seslenir gibi, uzağımda dur yakını göremiyorum, diye seslenir gibi. seviyor mu nefret mi ediyor belli değil.
    --- spoiler ---
  • hikayenin kahramanları arasındaki bağ franny and zooey in (ve aslında tüm salinger karakterlerinin ve hikayelerinin) ruh halini anımsatmıştır. kitabı ya da yazarı benzetme ya da öykünmeden kesin olarak ayırmak gerektiği ek olarak söyleyebileceğimizdir. ağır ama kaçışı olmayan hüznüyle son zamanların her sessizliğinde akla düşen kitap olmuştur. söylenecek çok şey yok, kitap zaten 136 sayfa, okuyunuz.
  • --- spoiler ---

    özlemek duvarları en yüksek, kaçılması en zor hapishaneydi. özlemekti onun hapishanesi.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap