• barton fink teki yapımcı ve bu filmdeki viser (özel ajan) karakterleri coenlerin absürd karakterlerdeki ustalığını da göstermekte.tek hatası filmin heralde kadının gördüğü rüyaydı. en azından böyle bir filmde "aman rüyaymış" şaşırtamacasına gerek yoktu diye düşünüyorum.yine de hoş ayrıntıları olan iyi bir gerilim..

    - şey, bayan, kendisini görürsem mesajınızı ileteceğim..
  • tepkisizliği bile komik olan karakterler, gayet kusurlu bir cinayet, yanlış anlamalardan beslenen bir entrika, korkak bir femme fatale, akıl almaz match-cut'lar ve inanılmaz bir final. coen kardeşler bu kusursuz yapı-bozumla beraber "işte film noir böyle yapılacak" demiştir. zira 1998 yılında the big lebowski adlı tanım kaldırmaz yapıtı kondurarak "işte film noir böyle yapılır" lafını da rahatlıkla kullanabilmiştir.
  • filmin adının ne manaya geldiği sorusuna coen biladerler, "dashiell hammett romanlarında geçen bir ifade, cinayet sonrası katilin state-ül mind'ı" diye cevap vermişlerdir.

    filmin kendi kadar güzel trailer'ı şu sözlerle süslüdür:

    "to kill someone is very difficult... very painful... and it takes very very very long time"
    alfred hitchkock

    günlük hayattaki yanlış anlamalar ve aptalca hatalar bir cinayet hikayesine içine yedirilirse ne olur? kara film olmaz bence. daha önce fargo'yu görmüş olmamdan dolayı mıdır nedir, bu filme ısınamadım. bu filmi daha önce görmüş olsaydım da, fargo'dan kıl kapacaktım. yani diyeceğim, iki film de aynı formülle kotarılmış. bu yüzden fargo'ya bol keseden verdiğim puanları, yıldızları geri istiyorum.

    dahası sormak isterim. dünyanın hiç bir yerinde perdesiz bir ev var mıdır? (bkz: rear window) hadi tamam tek tük vardır diyelim. peki bu evlerden zemin katta olanı var mıdır? hadi ona da tamam dedik. ama o evlerde pencerenin dibinde camış gibi umarsızca yatan çiftler olabilir mi? hem de peşlerinde manyak bir herif varken. mahalleye canlı yayın! hele o ray denen herifin filmin sonlarına doğru uyanıp "evde pencere yok, gözetleniyor olabiliriz" demesi tam oldu. o aptallıkla da fazla yaşamadı zaten.

    kült mült ama kusursuz olmayan bir film.
  • film noir taklidi yaparak film noir'i ti'ye alan bir filmdir kanımca.
    filmin başlangıcından bitişine kadar bütün göndermeler, semboller her şey yerli yerine oturmaktadır. zaten başlaması ile bitmesi arasında geçen sure anlaşılmıyor bile.

    çağrışım olarak;
    (bkz: natural wrong killers)
    veya
    (bkz: accidental killers)
  • hikayenin dandik, anlatımın dahiyane olduğu filmlerden.

    --- spoiler ---

    balıkların altında unutulmuştur o çakmak, o çakmak ki visser bi adamı vurmuş, eline bıçak saplamıştır uğuna hatta filmi bitirmiş abbyi karanlığa sokup bırakmıştır. bi de tabanca vardır tabi, dolaşır durur..
    (bkz: photoshop mucizesi)

    --- spoiler ---
  • wisser'ın çakmağını yakından çekip habire göze sokulup durmasını saymazsak güzel film..
  • şu soruyu sordurmuş filmdir;
    kadınlar mı şeytandır yoksa erkekler mi çok aptaldır?
  • coenlerin ileride de değişmezlerinden olacak sakar ve salak karakterlerinden ilkinin* başına açtığı dertleri izlediğimiz debut film. aslında ray yalnız değil, marty ve kiralık katil de beceriksiz tipler.

    --- spoiler ---

    frances mcdormand'ın hayat verdiği abby karakteri, kara filmlerde adet olduğu üzere erkekleri birbirine düşürüp, ortalığı kana buluyor. tabii coenler farkıyla. çünkü abby bunların hepsini haberi olmadan yapıyor. ray bir türlü yaptığını abby'e anlatmayarak hepimizi kansere çevirirken, akılsız katilimiz bir çakmak yüzünden canından oluyor. filmin en komik anı ise finalinde abby'nin gelen kişinin marty olduğunu zannedip hala "senden korkmuyorum marty" demesiydi bence. lost gibi film yani, kimse birşey anlatmıyor. coenlerin debut filmi olduğu için de oyuncu kadrosu ileride olduğunun tersine yıldızsız.

    --- spoiler ---
  • sinema tarihinin en uzun ve en gergin "ceset(??)ten kurtulma" sahnelerinden birini barındıran film. marty'nin kanı filmde (hem mecazi hem fiziksel anlamda) her yere bulaşır. ve frances mcdormand çoğu coen filminde olduğu gibi bundan da sağ çıkar.
  • filmin girisinde baslayan "the world is full o' complainers. an' the fact is, nothin' comes with a guarantee. now i don't care if you're the pope of rome, president of the united states or man of the year; somethin' can all go wrong." cumlelerinden sonra, dedektifin cakmaginda 'man of the year' yazmasi gibi insanin izlerken bir cok ayrintiya rastlayabilecegi film.
hesabın var mı? giriş yap