• bu deneyden önce kendi s.klerinin dalgalarına bakmakta olan bozonlar voltronı oluştururarak/yoğunlaşarak "adeta" madde haline dönüşmüşlerdir. isik dalga midir tanecik mi tartismasina yön vermesi beklenen söylentiler şu ki; "ışık bir devinim halinde bu yoğunlaşmaya mağruz kalmakta ve sonra bu prosedürü geri işletip tekrardan dalga haline geri dönmektedir"

    neden böyle bir açılıma gitme gereği duyuyorlar peki, belkide fotonların camdan geçerken -"abi madem bunlar madde özelliği gösteriyodu da neden kırılmadı şimdi bu cam"- karşılaştığı soruna çözüm bulmaktır. diyorlar ki, işte fotonlar tam cama çarptmadan önce "abi ben bu gidişle bu camı kırarım" deyip 5. vitese takıyolar ve aynen dalga oluveriyolar. açıklama bu, çözüm bu. ama hey bre zındıklar, fotonun camın atomları arasından süzülüp geçebileceğini düşünemiyo musunuz, ayrıca dalga kirinimi diye de bişi var yani...her foton deliksiz geçemiyor pek tabi camın atomları arasından, potalı atışlarda oluyo, kırınım oluyo...

    camı bırak, eline bir defter al. güneşe doğru tut. gölgesinin koyuluğuna bak. sonra aynı defterden bi yaprak kopar, güneşe doğru tut. gölge kuyulukları aynı mı? değil tabi...defter yaprağı geçiriyo değil mi ışığı...işte bugünlük muppet lapsdan da bu kadar iyi uykular...future has been made today
  • "bose-einstein yoğunlaştırması, bir elementi çok düşük bir sıcaklığa -genel olarak mutlak sıfırın (-273°c, hiçbir şeyin ha­reket etmediği teorik sıcaklık derecesi) çok az üzerinde bir sı­caklık- gelinceye kadar soğuttuğumuzda ortaya çıkar.

    bu koşul sağlandığında gerçekten çok özel şeyler meydana gelmeye başlar. normalde yalnızca atomik düzeyde görülen davranışlar, gözlemlemeye yetecek kadar geniş ölçeklerde meydana gelir. örneğin bir bose-einstein yoğunlaştırmasını yeterince soğutarak bir deney kabına koyarsanız, bu yoğun­laştırma kabın kenarlarından yükselerek dışına taşacaktır.bu muhtemelen, kendi enerjisini (zaten olabilecek en dü­şük düzeydedir) azaltmak için gerçekleştirdiği boşuna bir giri­şimdir.

    bose-einstein yoğunlaştırmasının varlığı, satyendra nath bose'nin çalışmasını inceledikten sonra einstein tarafından 1925'te öngörüldü; ama fiili olarak 1995'te amerika'da imal edildi (bu çalışma kaşiflerine 2001 nobel ödülü'nü kazandırdı). einstein'ın elyazması da ancak 2005'te ortaya çıkarıldı. "

    kaynak: cahillikler kitabı, ntv yayınları
  • bir einstein bose gazının çok düşük sıcaklıktaki garip davranışı.
    çok sayıda bosonun birbirlerini çekmeleri durumunda oluşur ve bunu yaparken her birinin serbest haldeki enerjilerinin toplamından daha az bir toplam enerjiye ulaşır. he-4 ve süperiletkenlerde gözlemlenebilir.
  • istatistik fizik'te ilginç bir takım eğilimleri açığa çıkaran ve klasik yaklaşımlarla sistemleri anlayamayacağınız bir eşiğe getiren hadisedir. genel olarak istatistik fizik'te sistemlere klasik bir biçimde yaklaşılır. elbette bunun anlamı yalnızca klasik fizik'te bulunan bir takım kuralların uygulandığı anlamına gelmemelidir. mesela bir parçacığın sonsuz bir potansiyel kuyusundaki enerji seviyelerine* ilişkin yapılacak yaklaşımlarda kuantum mekaniksel yaklaşımlar kullanılır. ancak sisteme nasıl yaklaşılacağı yöntemsel bir olaydır. eğer sistemlerin enerji değişimleri mutlak sıcaklıklarından çok daha büyükse, ki bunun anlamı sistemin mutlak sıcaklığının çok küçük bir dereceye getirilmesidir, o zaman sisteme klasik değil, kuantumsal yaklaşılır. işte, bose-einstein yoğunlaşması böyle bir yaklaşımı içerir. yanlış hatırlamıyorsam fermi-dirac istatistiği de aynı şekilde sistemlere klasik yaklaşımın dışında incelenmesini feyz verir. bose-einstein yoğunlaşması bu açıdan gözlemlenmesi ve anlaşılması zor; ancak fiziğin önünü açan bir yapısı vardır.

    *yukarıda bahsedilen sonsuz kuyu fenomeni nükleer bozunma gibi fiziksel olayları açıklayan teorik bir modellemedir.
  • olayı kavramak için bir demo şuradan izlenebilir.
  • nöron bileşenleri arasındaki bose-einstein yoğunluğunun bilincin fiziksel temeli olabileceği öne sürülmüştür. beyin her uyarıldığı anda nöronların sınırlarında oluşan elektriksel ateşleme, moleküllerin titreyerek hücre duvarlarına gidip foton yaymalarını sağlayan enerjiyi sağlıyor
    olabilir. böylesine sinyaller yoluyla binlerce molekül, hücre duvarları içinde
    titremelerini eşzamanlı kılan bir dans formatında birbirleriyle iletişime geçerler. bose-einstein yoğunluğu dönemine girerken hepsi birden kritik bir sıklıkta tek bir molekülmüş gibi titrerler. o önemli anda nöron hücre duvarları içindeki hareketleri eşzamanlılaşmış moleküller, değişmezlik, sürtünmesizlik (bundan dolayı da zamanda kalıcılık), parçalanmaz bütünlük gibi kuantum mekaniğe özgü özellikler gösterirler. böyle davranarak gerekli olan bilinç tabanını üretecek birleşik alan oluştururlar. (danah zohar - kuantum benlik)
  • katı-sıvı-gaz-plazma şeklinde bildiğimiz maddenin hallerine ek olarak; maddenin en düşük enerjili 5. hali. biraz farklı bir yapıya sahip. bir madde mutlak soğukluk; 0 derecesine yakın soğutulduğunda normalde birbirinden bağımsız ve aralarında boşluklu yapısıyla hareket eden atomlar durum değiştirir. bireysel hareketleri kaybolur, birbirlerine son derece yakınlaşıp bir bütün, tek bir dalga, "tek bir atom" gibi hareket etmeye başlarlar. atomun kuantum yapısında incelenir.

    en heyecanlı kısmı ise maddenin bu haline gönderilen ışığın yavaşlaması. böylece ışığın parçacık/dalga ilişkisi daha ayrıntılı incelenebiliyor.
  • maddenin beşinci hali.
    bilim adamları süper iletkenliğin nasıl olduğunu bulmaya çalışırken bu yoğunlaşmayı farketmiştir.
    soğutulan helyum normal bir şekilde baloncuk çıkarıyor ama bir yerden sonra duruyor.daha da soğutulan helyum aynı kalmaya devam ediyor.

    helyum belirli bir sıcaklık eşiği altında süper akışkana dönüşüyor ve kaptan dışarıya taşmaya başlıyor.

    bunu açıklayan ise tabi ki einstein. bose'nin gönderdiği ilginç makaleyi inceleyip kafa yoruyor.bose'nin makalesi ise ışığın davranış matematiğini atomlara uygulamaya çalışmak üzerine.
    einstein bose' nin eksiklerini tamamlayıp bir sonuca varıyor: çok düşük sıcaklıklarda ( - 272, 999999 gibi) kuantum yasalarına uyan maddenin yeni bir hali ortaya çıkabilir.

    ki kuantum evreni makro değil mikro evren için.
    çok soğukta atomlar dalga gibi davranmaya başlıyor. daha da soğudukça belli bir eşikten sonra tek tek olan atomlar bir araya geliyor. tek bir grup olup üst üste biniyorlar ve tek bir sistem haline geliyor. duran bir dalga haline geliyor. bütünün parçası olan atomlar her yerde ama hiçbir yerde değilmiş gibi oluyor.

    einstein bu teoriyi ortaya koyduktan onlarca yıl sonra ancak 1995 yılında, ilk gaz yoğunlaşması eric cornell ve carl wieman tarafından university of colorado ar boulder nıst-jıla laboratuvarında rubidyum atomu gazlarının 170 nanokelvin (nk)`e (1.7×10-7 k) soğutulmasıyla üretilmiştir. bu başarılarıyla cornell, wieman ve wolfgang ketterle mıt'de 2001 nobel fizik ödülünü almıştır.
  • düşük sıcaklıklarda bozonların dalga fonksiyonlarının üstüste binmesi ile birbirinden ayırdedilemeyecek hale gelmesi kuramı.superiletkenler ve superakiskanlar (ara: sivi helyum) bose-einstein yoğunlasmasına sahiptir.
  • genelde maddenin bilinen 4 hali var; katı,sıvı,gaz ve plazma. işte bose-einstein yoğunlaşmaları (bose-einstein condensates-becs) maddenin 5. hali olarak biliniyor. bozonların gaz halini olabilecek en soğuk derecelere kadar soğuttuğunuzda, bose-einstein yoğunlaşmalarını elde ediyorsunuz. bu aşamada yapılan deneyler, makro ölçekte kuantum fenomeni gözlendiğini gösteriyor. bilim insanları becleri başlangıç noktası olarak alarak, süper katılar, excitonyum, kuantum top ışıması ve negatif kütleli sıvılar üretti.
hesabın var mı? giriş yap