• çocukların davranış ve düşüncelerinin hesapsız ve spontan olması halidir. hiçbir çocuk kötü olsun diye plan yapmaz , en fazla yaramazlık olsun, eğlence olsun diye düşünür. art niyetli davranmayı büyüdükçe görerek öğreniriz. ve maalesef sonuçta bazılarımız "ki onlara insan demek doğru mudur bilmiyorum" bir çocuğun şunu söyleyebilmesine neden olan eylemleri dahi planlayabiliriz. (bkz: cocuklari kucuk kursunla oldururler degil mi anne)
  • cocuklar ozellikle masum degildir henuz vicdan yetisini ve yerlesik ahlaki degerleri icsellestirmemis olduklarindan belki sucluluk duygusuna ya da yargilama yetisine bizim kadar sahip degillerdir sadece. vicdan ogrenilerek edinilen bir yetidir o yuzden belki kucuk bir cocugun bunu henuz ogrenmemis oldugundan bizim kendi yetiskin degerlerimizle onu yargilamamamiz gerektigine isaret eder. ancak sadece cocuk masumiyeti dedigimiz zaman eksik bir degerlendirme yapmis oluruz.
  • misafir gelmiştir, anne mutfakta meyve tabağı hazırlar. evde kelek denilen küçük kavunlardan da vardır. normal kavunlardan daha şirince gözüken bu keleklere bendeniz çocuk halimden dolayı özel bir ilgi gösterirken anneme de sorular sorarım.

    -bu ne anne
    +kelek
    -nasıl yenir
    +ince kabukludur o, öylece yenir işte.

    kısa bir süre düşünmece ve hızla elde kelek salona marş, akabinde misafir teyzenin avucuna minik bi gülle boyutundaki kabuklu keleği şap diye oturtumaca.

    m-bu ne yavrum
    +kelek
    m-afferim götür annen hazırlasın
    +böyle yenir bu (şap diye eline geri oturtmaca, sallana sallana yardım için mutfağa geri gitmece)
  • teypte müzik dinlenirken o zamanlar üç-dört yaşlarında olan afacan kuzenimin rewind, play, pause ve diğer tuşlara rastgele basmasıyla kafayı yiyen kasetin vuağuauuuğğ vari sesler çıkarması sonucu şahsımın "bak gördün mü adamı öldürdün!"demesi üzerine yavrucağın gözyaşını koyvermesi, hıçkıra hıçkıra ağlaması.
  • gülüşleriyle kendilerini ele vermelerinde gösterir kendisini. yaramaz, kırık, haylaz ama bir o kadar masum gülüşlerinde. gel de kız şimdi kendilerine.
    bazılarının büyüdüklerinde de o gülüşle kendisini ele vermişlikleri vardır. o zaman hoş olmuyor ama. çocukluk da kalsa iyi. gerçi kazık kadar olsan da kızamıyorlar, orası ayrı güzel.*
  • her şeye rağmen "iyi ki öğretmenim!" dedirtendir.
  • sokağın karşısında, müstakil, bahçesinde nar ağacı bile olan, yerine bina yapılacak yeşillikli bir evin ve ağaçların dozerle yıkımını pencereden izlerken, "ne yapıyorlar? diye başlayıp, "neden ağaçların canını yakıyorlar", "yaprakları üzülür, ağlar" diye devam eden, yıkım boyunca gözyaşı döken, döktüren bir masumiyettir kimi zaman.
  • adam gibi bir düzen kurulu olsaydı belki hiçbir zaman kaybetmeyeceğimiz masumiyetimiz olacaktı.en azından büyük bir kısmını koruyabilirdik.çocuklara baktıkça insan genelde kendi çocukluğunu hatırlıyor.sonra yaşadıklarını,tanık olduklarını kısaca bir gözden geçiriyor.o anda içi cız ediyor, kalbinde buruk bir acı hissediyor.o masum çocuğa belki de neler anlatmak istiyor ama sadece o masumiyete hayran hayran bakıp gülümsüyor,gülümsemek istiyor,çünkü o masumiyetin o anda mutlu etmek istiyor. bir taraftan da yürekten diliyor ömrünün sonuna kadar hep böyle gül çocuk diye..sonra çocuğa iğrenç bir dünya bırakmanın, elinden gelenlerin yeterli olmamasının ağır utancını hissediyor.başı önünde yürüyüp gidiyor.
  • eller yüzde hüngür hüngür ağlarken gelip ellerimi öpüp yüzümden çeken bir buçuk yaşındaki yeğenimin durumu, iyi ki var.
hesabın var mı? giriş yap