• ülkenin acınası halleri durumu part 1
  • yoklamasız eğitim alınca okula gitmiyorlar diye bir şey yok. iyi hocaların dersine her takdirde gidiliyor. yani eğer yoklama alınmayan bir yerdeyseniz kim iyi hoca kim değil bunu anlayabilirsiniz.ders anlatan adam demek ki iyi hoca değilmiş çocuklar boşa geldik demiş. ben de dinlemem oturup kitaptan okurum. aynısını sen de yaparsın. abartmanın alemi yok.
  • yahu adam otomotiv mühendisliğinde yüksek lisans yapmış yardımcı doçent olmuş, buraya kadar bir sıkıntı yok öğretmen yokluğundan hocaya, birinci sınıflara fizik1 dersini vermişler, hoca da zaten çok basit anlatmaya gerek yok deyip yıllardır sayısal olarak gösterilen fizik dersini slayttan açıp anlatmaya çalışması ve eline yüzüne bulaştirmasi ile sonuçlanıyor ise he işte o derse boşu boşuna girilmiş demektir
  • o öğrenci devam zorunluluğu olduğu için sabahın köründe uykusunu bölüp okula geldiğinde 2 saat boyunca kürsüdeki profesörün hayat enerjisi bitik ses tonuyla slayt okumasına katlanmış ve yoklama da alınmayınca hayal kırıklığına uğramış olabilir. gittiği ders gerçekten mesleği için önemsiz, sadece formaliteden bir ders olabilir veya önemli olsa bile hocaya bağlı olarak derse gidip gitmemesinin bir farkı olmayabilir. böyle bir durumda öğrenci uykusunu alamadığıyla kalmıştır ve bu beyanda bulunmakta gayet haklıdır.

    ya türkiye'de üniversite okumamış ya da sözlükte dikkat çekmek istiyor olması lazım birinin böyle bir başlık açması için. kaç tane üniversite hocası doğru düzgün anlatıyor, öğretiyor öğrenciye dersini? kim ne öğrendiyse sınavdan önce kendi başına ders çalışmalarından öğreniyor. kandırmayalım birbirimizi.
  • finalinde kendisine girecek olan derstir.
  • temelinde dersi veren kisiyle ilgili bir sorun oldugunu dusundugum durum. tabii bunu dusunmem yetmiyor, sebeplerini de saymam gerek. oncellikle edecegim laf, goren de sanir ki dersi veren carl sagan, ogrenciler hep mal..

    son 2 donemden 3 hocami anlatarak orneklendirecegim:

    1) kitaba sadece egzersiz sorularini okumak icin bakan soyut cebir hocam:
    contact filmindeki dr. ellie arroway'in gercek dunyadaki yansimalarindan biri olarak gordugum bu hoca, ders sirasinda anlattigi konunun tarihinden girip felsefi etkilerinden cikardi ki; kimse cit cikartmadan dinlerdi. derste yoklama almamasina ragmen sinif her zaman dolu olurdu. grup simetrisi anlattigi sirada "yatak ortusunu degistirirken aklima bunlar gelir hep hahahahaha" diyebilecek kadar da ogrenciye yakin davranan bir hocaydi. pek fazla ders kacirmadim. notunu bol bulamac vermezdi, celikten mantikla cozmemizi beklerdi. bugun hala departmanda dolanirken kendisiyle karsilastigimda kendimi mutlu hissediyorum; cunku dersi gecememis olmama ragmen insan gibi ispat yazmayi ogrenmeye zorladi beni bu yaptigiyla; ki bu da 50 universite bitirmeye esdeger benim icin. dersi tekrar etmek zorunda kaldim sonuc olarak. bu seferki hoca ise ders notu olarak kullandigi pdf'te olanlari hic kendisinden bir sey katmadan tahtaya yazarak ders anlatma kapasitesindeydi anca. (ana ilgi alani topoloji, onu o derse sokanin kabahati gerci bu) 2 saat ziyan olarak gordum o dersi cunku ben kendim evde de oturup calisiyorum onu oyle.

    2) 2 saatlik dersi dumduz sunumdan anlatan numerik yontemler hocam:
    bunun detayini anlatmama gerek yok zaten universiteye giden herkes bu tipi biliyor. yoklama da aldigi icin zorunlu giderdim. baska derslerin notlariyla ugrasarak zamani gecirirdim.

    3) kitaba ve sunuma bakmadan yardiran ai hocam:
    hocalarin hasi bir hocaydi kendisi. her ders milletin o ayila bayila izledigi westworld tipi muhabbetlerle gecerdi. proje gec mi? olsun getir. sinavi mi kacirdin? olsun gel gir. ogrenciyi otekilestirmeyen, ogrenmesi icin tesvik eden bir yaklasimi vardi. tek istedigi ogrencilerin durust olmasi, internetten kopya islerle gelmemesiydi. guncel ai/ml muhabbetleri de cok iyiydi kendisinin ve yine yoklamasiz ders olmasina ragmen butun sinif dolardi. calisan uygulama gostermem gerekirken 13 sayfa soyut rapor vermeme bile gik dememis; ustune bir de tamamini okumus, yorumda bulunmustu. (bizim egoist akademisyenler yapsin da bunu gorelim. raporu okumayi birak ogrencinin agzina sicarlar oracikta)

    ozet:
    derse bosuna girdik diyen bir ogrenci duyan egitim gorevlisi, asistan, profesor, dekan, vb. once dersin, dersin iceriginin ve dersi verenin kalitesini irdelemelidir. universiteye okuma hevesiyle gelip de sigir gibi ders anlatan hocalar yuzunden okuldan soguyan cok insan var.
  • eğer ders hocanın sadece slaytları okumasından ibaret ise o zaman tabiki zaman kaybıdır. bunu öğrenci kendi başına da yapabilir çünkü.
    derste hoca kendi tecrubesinden birşey katabiliyorsa o zaman kayda değer olur ders.
    herkes okuyabilir ama herkes hoca olamaz diyerek entryi sonlandırıyorum.
    tüm gerçek hocalarıma saygılarımı sunarım efendim
  • üniversite öğrencilerini anlamak istiyorsanız, önce lise öğrencilerin üniversite algısına bakmalısınız. lise öğrencileri üniversite tercihlerini yaparken, forumlarda çoğunlukla, "ne kadar kazanç sağlar ve kolay iş bulunabilinir mi." sorularını soruyorlar. bunda ne var demeniz çok doğal. ama bu sorular, öğrencilerin üniversitede verilen bilgiyi değil, getirdiği avantajlarla ilgilendiklerini gösteriyor. derste not tutan öğrenciden çektiğiniz fotokopiler ile sınavlara çalışıyorsanız, derse niye giresiniz. sonuçta iyi bir kariyere sahip olmak için gereken şeyin diploma olduğu düşünülürse, geçer not alacak kadar çalışmak yeterli olacaktır.
  • çok doğru söyleyen öğrencidir. öğretim üyesi kalitesinin üst düzey(!) olduğu ülkemizde özellikle doğru. neler gördü bu gözler neler...

    her slayt üzerine düz yazı doldurup, 1 saat ders boyu okuyan mı, iki lafı bi araya getiremeyen mi, öğrencinin sorduğu sorunun cevabını bilmeyen mi?

    bu ülkede üniversiteden faydalanmanın bir yolu var kendin öğrenmek. niteliksiz bir derse 1 saat harcamak değil.

    ben diğer fakülteleri görmedim ancak bildiğim şey; fotokopicide satılan notları al ve oku, çıkmış soruları al ve oku. sonra, tus kitabını oku ezberle soru çöz çok çöz...

    en kralından bi doktor olmuşsun, hatta fazla ezberle tusu kazan kendini bi şey san..

    öncelikle, bu dediklerimi anlamak için dünyada tıp eğitimi nasıl bi araştırmalı..

    (bkz: tıp eğitimi/@dr krasny)
  • sabahın 5'inde sırf ödev vermek için gidiliyorsa haklı bir sözdür.
hesabın var mı? giriş yap