• bu sefer hakikaten şaşırttın beni sözlük. enteresan. şunu izler, bunu okur, şuraya gider, bunları dinler falan filan bin tane şey yazılmış ama final ''allah belasını versin''e bağlanmış. tüm gün çekirdek çitleyerek kral tv izleyen kızlarımız da var. onlardan verelim? ama onları da beğenmiyordunuz pardon. futbol, kadın, araba üçgeninde dönüp duran kitlenin kendini nimetten sayması çok hoş. neymiş entel olmaya çalışıyormuş, vay efendim okuyormuş, öğrenmeye çalışıyormuş. hakikaten çok fena şeyler bunlar. hele ki otobüste kitap okumak falan kabul edilebilir bir yanı yok yani. insanlıktan çıkmış bunlar. sonuç olarak ben hak verdim. kızlar çok salak, erkekler çok zeki. karnem inşallah hep beş olur. babam bisiklet alacak.
  • yaptığı entellikleri facebook'tan duyuramazsa kan şekeri düşer.

    - "mistik çay eşliğinde nietzsche okumak"

    (bkz: amirim izin ver yumruğumla öldüreyim)
  • az biraz okuyan eden her türk kızına yakıştırılan sıfat..

    demet akalın dinlesene, kezban..
    yüzyüzeyken konuşuruz dinlese, çakma entel..

    canan tan okusa, kezban..
    virginia woolf okusa, çakma entel..

    efes içse, kezban..
    bomonti içse, çakma entel..

    tiyatroya gitmese, kezban..
    tiyatroya gitse, çakma entel..

    kuru fasülye yese, kezban..
    kuru fasülye yemese, çakma entel..

    boyu uzunsa, kezban..
    kısaysa, çakma entel..

    verse, amında kıl vardır, kezbandır; vermese, amında yine kıl vardır, çakma enteldir.

    kalıplarını eşekler opsun emi kamil. çakma entel dediğin kız senin yanından geçse, geçtikten sonra döner götüne bakarsın sen.
  • bu sözlük içindeki kızları bir kategorilere sokup taşlama çabası artık midemi bulandırmaya başladı. başta güzeldi, iyiydi, hoştu, güldük ama artık tadı fazlasıyla kaçtı. yani eleştiride bu kadar ileri gitmemiz için hepimizin dört dörtlük olması gerekiyor. ama öyle değiliz. bu ortada.
    kimiz biz?
    buradakilerin bir çoğu, bir yandan kezbanların, çakma entel türk kızlarının facebook'ta ilgi çekmek için paylaştığı şeylerle dalga geçtikten sonra, ne kadarfarklı olduklarını gözümüze sokmak adına, sağdan soldan arakladıkları facebook kapak fotoğraflarını yayınlayan insanlar... çalışılan pozisyonlar ve maaşları başlığını ciddi ciddi doldurup taşıran, atilla taş' a önce iğrenç diyip sonra bağrına basarken en "sevdiği 10 dizi" arasına asla öyle bir geçer zaman ki ve muhteşem yüzyılı'ı koymayan insanlar.*
    en kült filmlere "adamlar çok iyi sistem eleştirisi yapıyor abi" yorumundan öteye taşıyamayan zekaya sahip olmaları ve daha niceleri...
    bence hepimiz entel olmaya çalışan türk kızıyız. ha bir de kezbanız.
  • kapısında kul olunacak kızdır. eleştirdiğiniz şeylere bir bakın: şiir okuyor, kitap okuyor, iyi müzikleri dinliyor, özgürleşmeye çalışıyor, baş kaldırmaya çalışıyor, anlamaya çalışıyor... keşke her genç kız bunları yapsa da 10 sene sonra ortaya çıkan kompleksli, aptal iş arakadaşlarından kurtarsa kuşağını. hepimiz ergenlik döneminde bazı hatalar yapıyoruz, gösteriş olsun diye bazı ilgi alanlarına hiç ilgimiz dahilinde olmadığı halde merak salıyoruz, bazı kitapları sadece "önemli" görüldükleri için okuyoruz. ama ne oluyor bu süreç sonunda, kendimizi buluyoruz. gerçekten hangi yöne gitmek istediğimizi anlıyoruz. zor gelen kitaplardan sevdiklerimize geçiyoruz, mor rengi bırakıp doğal saç rengine dönüyoruz, converseleri dolaba kaldırıp yerine babet giymeye başlıyoruz. türkiye'de bir genç kızın ruhen ve bedenen sağlıklı gelişmesi hiç de kolay değil. eğer o kız, elinde edgar allen poe kitabıyla geziyorsa, içindekileri anlamaya çalışıyorsa, akşam da eve gidince babasına kafa tutuyorsa, ben o kızı alnından öperim, saçını da kendim mora boyarım. o kadar!
  • (bkz: türk erkeğinin görmemişliği)

    görmemişsiniz olum. ben sizi suçlamıyorum bu hepimizin suçu. anneleriniz siz otururken kız kardeşinizden yardım istemiş. babanız kızının sevgilisi olması konusunu dahi açtırmamış.
    ah o zavallı kız kardeşiniz. işte türk kızı.
    göğsünü açıp gezebilmiş mi rahatça?
    bugün iç çamaşırı giymediğini söyleyebilmiş mi?
    sevişebilmiş mi?
    sevişmeyi öğrenebilmiş mi?
    davetkar olabilmiş mi?
    kaçınız kız kardeşinin tüm bunları yapmasına göz yumar? görmemişsiniz ki.
    siz önce bacınıza sevişme taktiği verin. bak o çocukla yatma seni üzer, bu çocuk seni seviyo bak deyin.
    siz önce bi o seviyeye gelin de sonra tekrar değerlendirin.
  • sevgilisi fotomaç'ın iddaa ekine kafa yorarken, radikal'in kitap ekinde kaybolandır..
  • şimdi türk kızı, afgan kızı diye ayırmıyoruz tabi de, 17-20 yaşlarında bir ergenin; kimliğini arama, kendini bulma, "bir şey" oma çabalarını dalgaya almak, "ekiki poe okur, kubrick izler, piaf dinler ekiki başka da bir şey bilmez ekiki mor giyer şal takar ekiki elinde fotoğraf makinesiyle dolaşır ekiki" demek ne kadar sağlıklı onu düşünmek lazım.

    şekilciliğe kaydığı fark edilen tavırları karşısında bir gence n'apılabilir? alıp karşına tatlı tatlı; "dönüştüğün şey olmaya çalışma, olduğun şeye dönüş." denebilir mesela. önemli olanın görüntü değil içerik olduğu anlatılabilir. "ben buyum" diyebileceğin şey, üzerine giyebileceğin bir giysi değildir, okuyarak, öğrenerek, görerek, seçerek demlene demlene "sen" olursun denilebilir. eğer kafası biraz çalışıyorsa zaten birkaç seneye kalmaz seni beni beşe katlar bilgi dağarcığı. sen hala ergenlerle dalga geçerken, o alır yürür.

    her gelişim evresinin, kendine özgü -beklendik ve yönlendirilebilir- özellikleri var. 18 yaşındaki bir genci 28 kafasıyla eleştirirken bunu dikkate alacaksın. ha yaşından beklenmeyen şekilci tavırları sergileyen bir yetişkinse, orada daha başka problemler yatıyor demektir ki, bunun teşhisi de uzmanlara kalsın.

    ayrıca kendini dışarıya fotoğraf çekerek, poe okuyarak ya da sergi gezerek ifade etmeye çalışan bir mutantı; tv karşısında tüm enerjisini harcayan ve facebook dışında bir sosyal hayatı olmayan, 100 kelimelik dağarcığa sahip bir mutanta neden tercih etmeliyiz, düşününüz.

    süreniz başladı.
  • alt çenesi öne doğru çıkıktır.
hesabın var mı? giriş yap