86 entry daha
  • alif lam lim in the name of the glorious god…

    sahiden de izlediğim en etkileyici, en ama en nefes kesici film!

    bir kere fikir inanılmaz.

    don boyd adlı bir ingiliz yapımcı ki tanımam etmem, nereden aklına geldiyse tutmuş, on ünlü yönetmenden, en beğendikleri opera aria’sı için kısa birer film çekmelerini istemiş… yönetmenler de onu kırmayınca on kısa filmden oluşan bir film olan aria çıkmış ortaya, iyi ki de çıkmış.

    tek tek, yönetmenlere ve kendilerine kısa film çektikleri operalara geçmek gerekirse... (neden gerekiyorsa böyle bir şey:)

    1) jean luc godard baba, kendisine jean-baptiste lully’nin 1686 tarihli operası armide’yi seçmiş… armide, şövalyeyi baştan çıkarmıyor muydu?

    godard buna modern zamanda bir kısa film çekmiş… filmin ne derece irite edici olduğunu anlatamam… başarısı da burada olmalı zaten… 10 dakika boyunca armide eşliğinde, iki genç kadın, paris’te bir spor salonunda ağırlık çalışan kaslı erkeklerin etrafında dolaşıp, gözleriyle seks dileniyorlar, desem ne derece irite edici olduğunu anlatmış olur muyum acaba?

    mola: armide dinleyelim… yanlış anlamayın, ben dinleyeceğim; ama isterseniz siz de dinleyin:
    plus j'observe ces lieux
    http://www.youtube.com/watch?v=xhzh2frvwqa

    2) nicolas roeg, kendisine verdi’nin un ballo in maschera’sını seçmiş… tak etmiş canına maskeli balo gibi iğrenç bir espiri de yapayım, tam olsun.

    1931 yılında opera salonundan çıkan arnavut kralına süikast girişimi anlatılmış kısa filmde… kesin politik bir mesaj ve bir ironi var ama ben çözemedim.

    3) gelelim robert altman’ın çektiği, les boréades’e…

    1763 tarihli jean-philippe rameau operası için altman’ın çektiği kısa filmin hikayesi de kendisi de son derece ilginç: bir efsaneye göre, sürgün edilen akıl hastaları yılda bir kez paris’te opera izlemeye götürülürlermiş. filmde opera sahnesi görülmüyor, sadece izleyicileri izliyoruz ve bence son derece keyifli.

    mola: les boréades’ten de bir şey dinleyelim de keyfimiz yerine gelsin ama değil mi?
    http://www.youtube.com/watch?v=uiz6epc9epw

    4) charles sturridge, kendisine verdi’nin forza del destino’sundan bir aria seçmiş…

    film de son derece ilginç… araba çalan küçük çocuklar, sokaklarda vahşet ve şiddet uyguluyor ve insan olmanın bu yönünü öğreniyorlar. ya da bana öyle geliyor.

    5) derek jarman’ın çektiği kısa film bence tamamının içinde en güzel olanlarından bir tanesi… aha-ha filmi anlatmama gerek kalmadı çünkü inanmayacaksınız ama buldum. isterseniz izleyebilirsiniz.
    ihtiyar kadının opera’da son kez sahneye çıkıp, gençlik aşkını hatırlaması çok dokunaklı değil mi? depuis le jour’u leontyne price söylüyor ve çok güzel söylüyor bence…

    buyrun jarman’ın çektiği kısa film:
    http://www.youtube.com/watch?v=xvb7ydw1jxow

    6) bill bryden’ınçektiği, vesti la giubba da alabildiğine etkileyici…

    opera sahnesine palyaço kılığında bir adam girer, bir zamanlar sevdiği kadını düşünmektedir. enrico caruso vesti la giubba’yı söylerken aktörün sergilediği pandomim insanın kalbini kırar…

    bryden, 1892 tarihli leoncavallo oprerası i pagliacci’yi seçmiş…

    biz caruso’yu bulamadık, pavarotti ve micheal bolton( iiiiiiiiiiiğğğğğğ, sahiden iğrenç söylemiş bolton, unutalim gitsin) ile yetinelim, ya da pavarotti’den sonra video’yu kapatmak da mümkün…
    http://www.youtube.com/watch?v=tfmlgwsdosk, ah ah lady di’de hayattaymış o zamanlar…

    ha-haha-ha tuuuuuuuuu sei pagliacio…

    7) bu yazıyı kim okuyacak diye merak ediyorum. ben bile yazarken yoruldum. opera’dan trt üslubu kullanmadan bahsemenin bir yolu yok mu? neden ne zaman bu konuda yazacak olsam bir trt ciddiyeti siniyor ki üzerime!

    ahaha-ha işte hepsinin içerisindeki en eğlenceli kısa filme geldi sıra:
    julien temple, rigoletto’dan, la donna é mobile’yi yani karı kısmı oynaktır, hepsi bi güler bi ağlar aria’sını seçmiş…

    birbirini aldatmak için başka kılıflarla seks tatiline giden evli bir çiftin o tatilde karşılaşmasından sonra olayların gelişmesi üzerine bir kısa film temple’ınkisi

    andrea bocelli: http://www.youtube.com/watch?v=dnu4o6bl2ao

    8) bruce beresford, 1920 tarihli korngold operası, di tote stadt’tan marietta’nın şarkısını seçmiş…

    çektiği kısa filmde çok güzel bir adamla çok güzel bir kadın sevişmekteler…

    sona yaklaştıkça baştan savıyorum ve kısa filmler hakkındaki yazılar da kısalıyor. mantıya minik minik başlayıp, sonra büyütmek gibi bir şey oldu bu yaptığım.

    9) izlediğim en güzel kısa film işte bu!!! ve, gelmiş geçmiş en güzel aşk hikayesinden yani tristan und isolde’den wagner’in yaptığı opera’nın çok çok etkileyici aria’sı liebestod fonuyla…

    filmde brigitte fonda ve james matters las vegas’ta muhteşem bir gece geçirdikten sonra, bir otel odasına gidiyor, küvete giriyor ve intahar ediyorlar.

    wagner’ın tristan und isolde’sinin 1953 yapımı wuthering heights’da da kullanıldığını eklemeden edemedim.

    10 ve son) ken russell, turandot’un nessun dorma’sı üzerinden sürrealizmin dibine vurmuş… hatunun biri ameliyat masasında yatarken, her yanının mücevherlerle süslendiği rüyasına görmekte…

    finito
62 entry daha
hesabın var mı? giriş yap