aynı isimde "kulüp" başlığı da var
332 entry daha
  • dizi övüleceği kadar övülmüş. ben kıymıklara değineceğim.

    -bizde hastalık haline gelen her bölümde müziği basıp klip çekme zorlaması. selim'in şarkıları var zaten. ne diye her bölüm 3-5 dakika ekstra klip çekiyorsun! bir de kalkıp alakasız yerde avaz avaz seranad bağca çakıyorsun. ben seranad'ı duyar duymaz 1950'den çıktım hop geldim fazıl say'ın albümü çıkardığı 2013'e. koptum gitti hikayeden! çok şartsa ver alttan ince bir keman. fonda tıngırdatsın ki o da lazım değil. çünkü neden, çünkü güzel kardeşim gerçek hayatta kimse bize fonda şarkı söylemiyor. çıkın artık şu yeşilçam garabetinden.

    -dekorun gerçekçi olmaması. illa o setin barım barım bağırması. bizde tabi londra gibi 500 yıl önceden kalma bozulmamış gerçek sokaklar mekanlar bulmak imkansız. tarihi doku hak getire. lakin o setin de doğal görünebilmesinin bir çaresi olmalı.

    -haddinden fazla karaktere bir anda maruz bırakma telaşı. hangi birine odaklanalım! sakince sıraya koymak dururken ne diye selim'in anasını, ismet'in babasını anasını, orhan'ın anasını koştur koştur veriyorsunuz abicim. bi durun. yavaş yavaş görelim anlayalım.
    ilk 4-5 bölümde elindeki tüm kartları milletin kafasına gözüne geçirdiğin zaman merak edecek bir şey bırakmıyorsun. esas karakterlerin etkisini törpülüyorsun.kafa karışıklığı yaratıyorsun. en kötüsü de diyelim ki netflix 12 bölüm daha çek, dese bu kez anlatacak bir şey kalmadığı için zırvalamaya tekrara klişeye başlıyorsun. ne gerek var bu risklere.
    illa kör göze parmak; ha o öyle çünkü onun anası öyle, babası da böyleymiş dedirtme çabası niye!
    bırak nefret mi edeceğiz karakterden, dibine kadar edelim. 2. bölümden empatiye başlamayalım, biraz sövelim dövelim merak edelim.

    -selim'in şarkılarda da bir eksiklik olmamışlık var. iyi mi kötü mü bilemedim. biraz daha özen istermiş gibi.

    neyse efendim ilk 6 bölüm güzeldi. her halükarda türk dönem/dram dizisi kategorisinde yapılmışların en iyisi. eleştiriler de, daha iyisi neden olmasın minvalinde.
    bu gözler neler gördü.

    fırat tanış'a kilo ve kısa saç yakışmış. üzerine yapışan at hırsızı koyu bilal tribinden çıkarmış. iyi olmuş.
    rachel karakteri; tam da yetimhanede büyümüş, başıboş yaşamış, aile sevgisinden yoksun, 17 yaşında ergen bir kız. rachel'i yapay bulanlar etrafında hiç bir derdi yokken gtü başı dağıtan akranlarına baksınlar. he oyunculuk vasat dersen, o olabilir bak.

    ps: salih bademci. bana göre dizideki canlandırması en zor karakteri yaşatıyorsun üzümlü kekim. yalancı'da da burada da parlıyorsun.

    ismet karakteri fazla. eleman zaten oyunculuk olarak da zayıf. bir de her bölüm yarım saat ekrana zımbalamaları elbette kel alaka olmuş. paf küf sigara içmeler, derin derin bakmalar. öfff tv dizisi mi çekiyorsun kardeş 120 dakika.
    neyse olacak işte yavaş yavaş. biraz sabır.

    son 4 bölüm edit:
    raşel'i oynayan kızın (oyuncu demeye dilim varmadı) eş dost kontenjanından kadroya girdiği tescillendi. yani tamam sektöre gir de zart diye böylesi müthiş oyuncular ve sağlam bir dramayla değil de mesela ask101'le, aleyna tilki'nin dizisiyle, ufak bir rolle filan bi bismillah deseydin yeğenim. sana değil seni onaylayan cast direktörüne selam yollamak lazım.

    ismet'e de haksızlık ettim sanırım. ona yazılan senaryonun kurbanı olmuş biraz da. adama her bölüm 30 dakika sigara içme ve bakışma sahnesi yazmışlar. o da gereğini yapmış.

    selim, orhan, matilda oyunculuk dersi vermiş adeta. lakin gel gelelim çelebi. o nasıl bakmak zalımın oğlu! beni görmeni istedim dedin yıktın ortalığı eyledin viran. sonraki matilda'yla sarılma sahnesindeki kucaklaşma. uzun zamandır böyle güzel bir aşk sahnesi görmemiştim. yazmak yönetmek başka, bunu oynayıp canlı kanlı izleyicinin yüreğine işlemek bambaşka. var olasın.
1835 entry daha
hesabın var mı? giriş yap