16 entry daha
  • köklerime indim bu tatilde. iki ayrı mübadele hadisesi dinledim. ilki akseki'den göçen annemin dedesi. askerlik vaktinde pek beğenmiş ayvalık çevresini, edremit'te kuyumcu dükkanı açmaya karar vermişler. koca aksekili!! neyse, açmış açmasına da rumlar yağmalamış. arta kalanla ayvalık'ta manifaturacı olmuş. hiç hayıflanmamış, hiç zırlamamış annemden duyduğum. hiç yokluk çekmemişler. fazla bir yağma olmamış anlaşılan. savaşın yanı sıra yaşadığı toprakları da kaybeden, tehcire uğrayacağını anlayan bir halk. şaşırtıcı durmuyor bu yağma hadisesi. neyse ki, kötü bi iz bırakmamış. rum nefretiyle büyütüle de bilirdim.

    ikincisi ise, ilk kez daha geçen gün duyduğum bi hikaye. baba tarafımdan dedemin mübadele anılarını kısaca anlattığı bi kitap var. orada bir teneke altından bahseder. o altınların ne olduğu, nasıl geldiği bir muammaydı. büyük amcalarım yemişler. gelişi ise epey dokunaklı. büyük dedem mübadeleden evvel ölmüş. karısı üç çocuğuyla baş başa kalmış. midilli'deki köyünde rumlarla arası çok iyiymiş. hiç gitmek istememiş. zaten, cunda'ya yerleştiğinde de bir gün döneriz düşüncesiyle küçücük bi eve yerleşmiş. büyük dedem küçük baş hayvan ticareti yapıyormuş. tüm parasını altın olarak saklamış. köyden bi rum kadıncayız, mübadele haberleri ayyuka çıkınca büyük büyük nineme, talan yağma olmasın sakın, ver altınlarımı saklayım demiş. vermiş ninem. adadan ayrılacakları zaman geldiğinde, geri döneceğini sandığından altınların derdine düşmemiş. fakat komşusu mintanının içinde saklaya saklaya gemiye getirip teslim etmiş emaneti.

    iki koca devlet, küçücük minnacık insanların arasını bozamamış. şu muhakkak; birçok hayatı karartmış.
22 entry daha
hesabın var mı? giriş yap