166 entry daha
  • kendileri ile cok uzun zamanli olarak platonik iliski yasadigim sonrasinda da bu platonik iliskinin gercege donustugu karttir. soyle ki bu cekilisin varligini ilk olarak 1995 yilinda ogrendim ve o zamanlar universite birinci sinif ogrencisiydim. ıste sagdan soldan sorusturdum ama bu konuda hic bilgisi olan kimseler yok etrafimda, bugunku gibi her yerde danismanlik(!) sirketleri de yok iste efendim su kadar verin sizin yerinize basvuralim diyen...

    neyse dedigim gibi arastirdim falan sonunda ogrendik basvurularin nasil yapilacagini ama surec oldukca sakat yani efendim bir a4 kagida, resminizi boyle bant ile falan yapistirip, bilgileri yazip gonderiyorsunuz... kazanirsaniz evet mektup geliyor kazanamazsaniz hic bir bilgi falan yok yani basvurunuzu dogru yapip yapmadiginizi anlayabileceginiz bir mekanizma bile yok. bi de bu kagidi imzalayip gonderiyorsunuz sonra kazandiginizda ayni imzayi atmaniz gerekiyor yoksa karti alamiyorsunuz falan... ıki imzayi ayni atamayan biri olarak hep yillarca bunun korkusunu yasadim ulan ya cikarda ben imzayi duzgun atamayip elenirsem falan diye... ıste ilk boyle 1995 yilinda basladi bu maceram, fotograflar cektirilir, ozenle formlar hazirlanir sonrasinda da ozenle imzalanarak postaya teslim edilirdi. ama ne ozen sanirsiniz mektubu amerikan dis isleri bakani falan acacak, neyse efendim mektubu kasim gibi gonderirdiniz sonrasinda da cekilis sonuclari haziran gibi postalanmaya baslardi ve agustos sonuna kadar mektup gelebilecegi bilgisi vardi o zamanlar. ıste esas heyecan buradaydi her sabah evden cikarken ya da aksam eve gelirken heyecanla posta kutusuna bakardiniz ve ozellikle orada boyle buyuk beyaz bir zarf varsa kalp atislariniz hizlanir, zarfi elinize alirsiniz ve sonra tabi ki hevesiniz kursaginizda kalirdi. buyuk beyaz zarf iste o gelecek zarf boyle tarif edilirdi o yuzden hep boyle posta kutusunda buyuk beyaz zarf beklenirdi. bazilari bu bekleme isini abartir postaci ile muhabbete girer hatta yuklu bahsis verecegini soyleyerek kutuya degil eve getirmesini isterdi. ben oyle kendi halimde sakin sakin beklerdim o buyuk beyaz zarfi, akrabalara bile soyleyemezdim hani dalga gecerler diye bekledigimi...

    yillar boyle geldi gecti, basvurunun boyle kagit ile yapildigi gunlerden sonra basvurular artik web sitesi uzerinden alinmaya ve tabi bu da basvuru sayisini inanilmaz arttirmaya basladi. hep kendi kendime diyordum o gunlerde cikmadi bugunlerde nasil cikacak diye... bi taraftan komplo teorilerine cok merakli turk halki bos durmuyordu tabi cekilis degil bu adamlar iste kime cikacagini onceden belirliyorlar, universite mezunlari ya da ne bileyim amerikaya gitmis olanlara cikiyor derlerdi. salakca gelirdi bu teoriler bana cunku cekilise uzun zamandir basvurdugumdan biliyordum ne amatorce yapildigini, web sayfalarinin inanilmaz basit oldugunu ve en basit soruyu bile cevaplamaktan aciz olduklarini vs vs vs... bizim icin cok onemliydi bu cekilis ama amerika diyarlarinda kimselerin sallamadigi o kadar belliydi ki, yani zamaninda geleneksel olarak baslatmislar ve oylesine devam eden birsey oldugu ve muhtemelen gocmenlerle ilgili ilk yasal duzenleme de kaldirilacagi...

    neyse yillar geldi gecti, basvuru sekilleri degisti, ben okulu bitirip calismaya basladim ve gerek calistigim yerlerde gerekse arkadas cevrelerinde onlarca kisi ile karsilastim bir sekilce cekilisi kazanmis, kimi gitmek isteyen kimi ise hic gitmeye niyeti olmayan... ıcden ice hala umudumu koruyordum, tum kariyer planimi bir gun amerika da calisacagim uzerine yapiyor ve surekli amerikadaki is ilanlarina bakiyordum ama beklenen o buyuk zarf bir turlu gelmiyordu. son senelerde zaten kendi ev adresimi vermiyor, annemin adresini veriyordum ki surekli posta kutusuna bakmak zorunda kalmayayim ve boylece ufak ufak unutayim diye, ama basvuru yapmaktanda hic vazgecmiyordum. hep kafada soru isaretleri vardi acaba eskiden bir zaman kazandim da posta da kayboldu mu vs vs vs diye

    ve gunlerden 17 mayis 2010 pazartesi geldi catti... normalde isyerinde olmam gerekirken bir gun once sampiyonlugu sahamizda trabzonspor ile 1-1 berabare kalarak kaybetmemizden oturu olusan moral durumu ve isyerinde gecilecek dalgalardan uzak durmak amaciyla evde kalmayi tercih etmistim. evde uzuntulu bir sekilde otururken telefon caldi ve arayan 150 metre uzakta oturan annemdi, nasil oldugumu ve moralimin bozuk olup olmadigini soruyordu. ısteksiz konusuyordum tabi cunku uzuntumu ancak fanatik biri anlayabilirdi ve annem de bu tanimdan cok uzakti o yuzden bir an once telefonu kapatmak ve uzuntumu yasamaya devam etmek istiyordum. 2-3 dakikalik konusmadan sonra annem tamam sonra konusuruz diyerek telefonu kapatmaya yeltendi ben de gorusuruz dedim sonradan bana aaa sana birsey geldi dedi... ne geldi dedim, bilmiyorum yurtdisindan bir mektup dedi... her ne kadar son yillarda olay ile alakami kesmis olsam da donemin farkindayim yani mayis ayindayiz ve yeni online surec dolayisiyla mektuplar bu zamanlarda geliyor. sana, yurtdisindan mektup geldi deyince tabi kulaklarim boyle kurt kopeklerinin bir ses duymasiyla dikildigi gibi dikildi. ama cok cok heyecanlanmak da istemiyorum, nasil bir mektup dedim; boyle kucuk sari bir mektup dedi... tabi bunu duyunca bir anda kulaklarim asagi dustu ve alakasiz bir mektup oldugunu dusunmeye basladim halbu ki son 2 yildir mektuklar sari kucuk zarflarda yollanmaya baslamis ama benim bundan haberim yok. annemi sorgulamaya calistim dedim simdi alakasiz birsey icin evden cikmayayim ne yaziyor uzerinde dedim, okuyamiyorum yabanci dilde birseyler yaziyor dedi. hecele o zaman dedim su sekilde dedi: k, e, n, t, u ... anneeeeee diye bagirarak telefonu atarak evden firladigimi hatirliyorum uzerimde pijamalarim ve ayagimda da birsey olmadan :) cunku cekilis sonuclarini kentucky consular center gonderiyordu ve mektup onlardan geliyor olmaliydi... benim evden anneminkine sanirim 10 saniye de falan vardim ama o 10 saniyede aklimdan neler gecti anlatamam. zili 10 defa falan calip direk iceri girdim, nerde nerde diye sordum annem dur ne oluyor falan derken, aldim mektubu elime ve orada duruyordu. artik tek bir adim kalmisti acip gercekten o olup olmadigini gormek ama cok heyecanliydim nasil acacagimi bilmiyordum, annem birak ben acayim dedi hayir olmaz dedim 15 yil bekledim onu ben acicam :) mektubu yavasca actim ve ust tarafinda eu2010000xxxx ile baslayan numarayi gordum, iste o benim case numaramdi son 4 haneyi ciglik cigliga bagirmaya basladim, kardesim uyandi o da ne oldugunu anlayamadi ben boyle sevincden delirdim falan...

    ertesi gun ise gittim tum herkes beni macla ilgili kizdirmaya calisiyor ama benim dunya umrumda degil normalde ne kadar fanatik oldugumu bilenler bu duruma bir anlam veremiyorlar tabi, allahtan ki case numaram cok dusuk ve o yuzden ilk ayda yani ekim ayinda hemen mulakata giricem. yine de mayis-ekim arasi gecmek bilmiyor hep bir aksilik korkusu, belgeler muntazam hazirlaniyor vs vs vs... ankara'nin yolu tutuluyor, yillardir o kadar okunmus, hazirlanilmis ki olunacak her sey en son detayina kadar biliniyor, mulakat sirasinda gozler hep mulakati yapan gorevli de cunku eger eliyle kargo fisine uzanirsa bu demek oluyor ki artik bu is bitti. cekilis sonrasi son derece sorunsuz geciyor ve green card vizesi basiliyor. butun bu yillardir beklenen hersey sonunda gerceklesiyor.

    sonra ne mi oluyor, cok kisa bir gidip gitmeme kararsizligi yasaniyor ama isyerinde cok kotu gecen bir gun sonrasi kafa atiyor ve cekip gidiliyor. su an itibariyle de 2 senedir amerika da guzel bir sirkette calisarak, bilindik o amerikan yasami suruluyor. o gun sabah ne oluyor diye uyanip olanlara anlam veremeyen kardesim ? o da su an benimle ve burada universiteye gidiyor. green card bana sans ve mutluluk getirdi, en azindan simdilik... umarim ihtiyaci olan ve ozlemle bekleyen herkese cikar ya da bir sekilde ellerine gecer.

    mart 2016 itibariyle elimden alınmış olan karttır. yerine amerikan vatandaşlığı belgesi verdiler :-)
7553 entry daha
hesabın var mı? giriş yap