155 entry daha
  • toplumda, siyasal alanda varolan tüm güç ilişkilerini arkadaşı bir diğer önemli düşünür derrida'dan aldığı ikili karşıtlıklar yöntemiyle açıklayan belki de son büyük filozof. post-modern akıma dahil edilmesine rağmen, gençliğinde ve ölmeden önce yazdıklarıyla bir anlamda kendi kendini çürütmüştür. gençliğinde fransız komünist partisi üyesidir ve 1968 mayıs olaylarında kızıl danny ile beraber ön sıralarda yer almıştır. aids yüzünden 1984 yılında ölmüştür. düşüncelerine gelince gençlik ve son dönemlerine bakmadan esas eserlerini kaleme aldığı orta yaş dönemlerine bakarsak kendisi kesinlikle bilimsel bilgiyi, objektif doğruyu reddeder. bu yönüyle post-modernizmin babası sayabiliriz kendisi. aydınlanma'yı insanın dinden kurtuluşu ve otorite sınırları dahilinde özgürce düşünebilmesi olarak açıklar. kliniğin doğuşu ve deliliğin tarihi isimli eserlerinde thomas kuhn'un düşüncelerinden etkilenerek insanlık tarihinde değişik zamanlarda fikirleri nedeniyle hangi insanların (mesela socrates ve galileo) deli olarak adlandırıldığını, değişik zamanlarda hangilerinin normal, hangilerinin anormal olarak değerlendirildiğini inceler. ona göre egemen söylem yani discourse'la mücadele etmek imkansızdır çünkü bizim karşıtlığımız dahi yine söyleme göre belirlenir. söylem karşıt görüşleri de içine katarak, sisteme entegre ederek büyür. bu büyük ve her alanda var olan söylemin arkasında hangi güç olduğu ise belirsizdir foucault düşüncesinde. yani marks gibi bir sınıf hakimiyetinden bahsetmez ve bizzat marksizm'i bir güç odağı ve söylem olarak ele alır. bu anlamda sosyalist soldan ziyade anarşizme daha yakın bir duruşu olduğu söylenebilir. foucault'ya göre söylemi bir devrim yaparak yıkmak da çözüm değildir zira yeni oluşan sistemde de güç ilişkileri devam edecek ve insanlar hiçbir zaman özgür olamayacaklardır. ona göre sistemi yıkmak yerine, kökünden sarsacak aktiviteler yapmak ve sınırlarını belirlemeye çalışmak daha akılcı bir çözümdür.
351 entry daha
hesabın var mı? giriş yap