8 entry daha
  • yeni türk ceza kanunu'nda konut dokunulmazlığının ihlali başlığında 116. madde'de düzenlenmiş olan suç.

    madde 116. - (1) bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

    (2) evlilik birliğinde aile bireylerinden veya konutun birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz. ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir.

    (3) birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.

    (4) fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. *

    eski ceza kanunu'nda ise, mesken masuniyeti aleyhinde cürümler başlığı altında 193. ve 194. maddelerde düzenlenmiştir:

    madde193- (konut dokunulmazlığını bozma) bir kimse kendisini oradan çıkartmak hakkını haiz olan birinin rızası hilafına veya hile ile veya gizlice meskenine veya meskenin müştemilatına girer veya rızası ile girdikten sonra çıkmazsa sahibinin şikayeti üzerine bir aydan altı aya kadar hapis olunur.

    eğer cürüm geceleyin veya eşhas aleyhinde şiddet istimaliyle veya silah ile veya birçok kimseler tarafından toplu olarak işlenmiş ise ceza altı aydan en çok üç seneye kadar hapistir. müddeiumumilikçe res'en takibat yapılır.*

    ve eleştiri*:
    dikkat edilirse kanun koyucu yeni kanunda, suçun zorla tehditle ve geceleyin işlenmesi halinde resen takip edileceği hükmüne yer vermemiş. dördüncü fıkrayı ilk fıkrayla bağlantılandırdığımızda ancak şikayet halinde kovuşturma yapılabilecektir. eski kanunda ise gece veya zorla veya silahla veya toplu olarak işlenmesi halinde resen takibatı öngörüyor.

    bir an düşündüğümüzde yasanın yeni hali insanları suçlular karşısında tehlikeye açık bir durumda bırakıyor. önceki halinde suçun işlendiği sabitse ve de resen takibatı gerektiriyorsa suçun mağdurunun şikayetçi olup olmaması bir şeyi değiştirmiyor ve fail ceza alıyordu. yeni durumda ise şikayet olmazsa hiçbir koşulda takibat yapılamıyor. olası durumlar ve insan psikolojisi bağlamında düşünelim. zaten mağdur savunmasız durumda. suçu işleyen ise silahlı ve zor kullanabilen biri. gerek tehdit gerek yıldırma ile mağdurun hem şikayeti önlenebilir hem de varsa şikayeti geri çektirilebilir. adliyeler geri planda ne trajediler, ne tehditler ve zorlamalar yaşandığını bilemez. örneğin adam kafayı çekiyor ve boşandığı eşinin evini basıyor diyelim. bir sürü rezillikten sonra da suçüstü yapılıyor olsun. eski yasa yürürlükte olsa idi resen takibat koşulları varsa, şikayeti geri çekmek konusunda kadın için bir risk olmayacaktı. çünkü adam ne kadar da korkutucu ve psikopat olursa olsun, kadının şikayetini çekmesinin bir anlam ifade etmeyeceğini bildiği için bu yönde herhangi baskıda ve şiddette bulunmak gibi bir tavra girmeyecekti büyük olasılıkla. ancak yeni yasa tüm haller için şikayeti gerek kıldığından masum insanları sürekli suçlular önünde tehdide ve zorlamaya açık hale getiriyor deyu düşünmekteyim. bu da böyle bir eleştirimdir.

    calendil'in ek mahiyetinde notu: geceleyin evde kimse olmadan haneye tecavüz edildiğini düşünecek olursak, ortada şikayet edecek kimse bulunmadığı için, adama suçüstü yapılsa bile serbest bırakılmak durumunda kalacak fiilen. fiilen diyorum, çünkü bizde de herkesin ikametgahı belli olsa, polis adamı sonradan bulabilir bir şekilde. halbuki bizde gitti gider...
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap