• bir fotoğraf, çok sayıda ders: https://pbs.twimg.com/…ia/bzmz4mjcuaennrt.jpg:large

    (1) fotoğraftaki hayvan, (ilk dönem primatlardan olan) bir bush baby

    (2) fotoğraftaki kişi ise, tanzanya'daki avcı-toplayıcı hadza kabilesinden bir adam (bkz: hadza /@derinsular)

    (3) dolayısıyla, fotoğraf aslında bir primatın diğerini katlini resmediyor

    (4) öldüren primat, alet kullanmış - ki, 3.400.000 yıllık bir geleneğe işaret eder (#45839194)

    (5) daha geniş manada ise, bir hayvanın diğerini yemesine şahit oluyoruz - ki nereden baksak 500.000.000 senelik etçil gelenektir. yani, (primat olan olmayan) bütün hayvanların önemli bir kısmı, ~500.000.000 senedir birbirlerini "yiyerek" hayatta kalabilmiş ve bugünlere gelebilmiş (bkz: akıllı tasarım)

    bu hayvanlar, yaralanınca ya da öldürülürken, insanlardan daha az acı duyuyor değiller. hatta, başka bir hayvana yem olmamak için var güçleriyle kaçmaktayken, çoğu insanın hayatı boyunca hiç hissetmediği ve hissetmeyeceği bir dehşet yaşıyorlar. her an, sayısını bilemediğimiz kadar fazla hayvan bu dehşeti yaşamakta.

    bu dehşet ~500.000.000 senedir fasılasız devam ediyor. ve bütün bu düzenek, ~499.800.000 sene sonra ortaya çıkacak olan nisbeten zeki bir tür için kurulmuş.

    tema:
    (bkz: evrim teorisi /@derinsular)

    tekmili birden: pdf
  • aşağıdaki linkteki simülasyondan adaptasyonla ilgili kısmı 2 dakika içerisinde zorlanmadan oyun oynayarak anlayabilirsiniz.

    http://www.nhm.ac.uk/…the-evolution-experience.html
    http://i.imgur.com/0mnxclx.gif
    http://i.imgur.com/sh9iuof.gif
  • konu hakkında az zamanda çok şey öğreten videolar ve diğer kaynaklar:

    section 1: stated clearly playlist
    (1) can science explain the origin of life?
    (2) what is evolution?
    (3) what is natural selection?
    (4) what is the evidence for evolution?
    (5) does the theory of evolution really matter?
    (6) what is a gene?
    (7) what is dna and how does it work?

    section 2: crash course biology playlist
    (1) natural selection (crash course biology no.14)
    (2) of ligers and men (crash course biology no.15)
    (3) animal development: we're just tubes (crash course biology no.16)
    (4) evolutionary development: chicken teeth (crash course biology no.17)
    (5) population genetics: when darwin met mendel (crash course biology no.18)
    (6) taxonomy: life's filing system (crash course biology no.19)
    (7) evolution: it's a thing (crash course biology no.20)

    section 3: various
    (1) myths and misconceptions about evolution (alex gendler)

    section 4: experts
    (1) daniel dennett: cute, sexy, sweet, funny (ted talk, february 2009)
    (2) richard dawkins (as guest in "allan gregg in conversation", 2009)

    section 5: documentaries
    (1) ape to man (2005, history channel, 90 min) [imdb]
    (2) what darwin never knew (2009, nova s37e8, 113 min) [imdb]
    (3) your inner fish (2014, pbs, 55x3 min) [imdb]
    --episodes: your inner fish, your inner reptile, your inner monkey
    (4) becoming human (2009, nova s37e4-e5-e6, 52x3 min) [imdb: 1,2,3]
    --episodes: first steps, birth of humanity, last human standing
    (5) evolve (2008-2009, history channel, 45x11 min) [imdb]
    --episodes: eyes, guts, jaws, sex, skin, flight, communications, size, venom, shape, speed

    section 6: online courses
    (1) evolution 101 (uc berkeley)
    (2) introduction to genetics and evolution (duke university)
    (3) ibio seminars: evolution and ecology (ibiology.org)
    (4) ibio seminars: genetics and gene regulation (ibiology.org)

    section 7: web pages
    (1) human evolution (the university of waikato)
    (2) human evolution evidence (smithsonian museum)

    tema:
    (bkz: evrim teorisi /@derinsular)

    tekmili birden: pdf
  • evrim teorileri yinede başlangıcı açıklıyamıyorlar .bukadar düzeni oluşturacak dna zinciri nasıl tesadüfen oluşturulabiliyorlar.
  • insanın evrimi (ya da ortaya çıkışı), büyük ölçüde (çene kaslarının zayıflaması neticesinde) beyninin hacminin hacminin giderek büyüme imkanı bulması ile ilgili. [bu konunun detayları için, "what darwin never knew" adlı belgesele bakılabilir. (#46306165)]

    ilgili büyümenin çeşitli adımları:

    --- insanların halen yaşayan uzak kuzenleri ---
    orangutanlar: 275–500 cm3
    goriller: 350–750 cm3
    bonobolar: 275-380 cm3
    şempanzeler: 280–550 cm3

    --- insanların soyu tükenmiş yakın kuzenleri ---
    denisovan: ?
    neandertal: 1200–1750 cm3 (~375.000 yıl önce)

    --- modern insan ve ataları/kuzenleri ---
    ardi: 300-350 cm3 (~4.3 milyon yıl önce)
    lucy: 375-500 cm3 (~3.2 milyon yıl önce)
    homo habilis: 500-700 cm3 (~2.3 milyon yıl önce)
    homo erectus: 750-1225 cm3 (~1.8 milyon yıl önce)
    turkana boy: 880 cm3 (~1.6 milyon yıl önce)
    tautavel man: 1150 cm3 (~450.000 yıl önce)
    modern insan: 1200-1800 cm3 (~200.000 yıl önce)

    not: verilen aralıklar, kimi zaman kesin bilgi eksikliğinden ileri gelen bir tahmini, kimi zaman ise zaman içindeki değişimi yansıtıyor. ardi ve lucy gibi spesifik bir fosil için verilen aralığı birinci, homo erectus gibi yüzbinlerce yıla yayılan bir tür için verilen aralığı ise ikinci çerçevede anlamak daha doğru olur.

    tema:
    (bkz: evrim teorisi /@derinsular)

    tekmili birden: pdf
  • harvard üniversitesi doktora öğrencileri ve evrim

    harvard üniversitesi tıp okulu'ndan bir grup doktora öğrencisi, 25 ekim 2014'te reddit'te bana herhangi bir şey sor (ask me anything, ama) etkinliği düzenlediler. bu etkinlik kapsamında, harvard üniversitesi'nden tam 10 doktora öğrencisi, dünya'nın dört bir yanından gelen sorulara yanıtlar verdi.

    biz de evrim ağacı olarak kendilerine basit bir soru yönelttik:

    "eğer ki evrim hakkında tüm dünya'ya, özellikle de bilimle ilgili arkaplanı olmayan halka tek 1 şey söyleme imkanınız olsaydı, bu ne olurdu? özellikle de evrimin modern bilimdeki yeri ve önemi ile ilgili olarak?"

    aldığımız cevap, beklediğimiz gibi, açık, net ve tartışmaya yer bırakmaz şekildeydi. büyük evrimsel biyolog theodosius dobzhansky'nin asırlara meydan okuyacağı belli olan 1973 tarihli makalesinin başlığına katılarak cevap verdiler:

    "evrimin ışığı olmaksızın, biyolojide hiçbir şeyin anlamı yoktur. ciddiyiz."

    cevaplayanları da kısaca tanıyalım:

    1) virüsler ve virüs-hücre etkileşimi üzerine çalışan joe,
    2) derin deniz mikrobiyal ekoloji çalışan heather,
    3) kanser epigenetiği üzerine çalışan radhika ve brittany,
    4) kanser, genetik ve dna tamiri üzerine çalışan jacob,
    5) mikrobiyoloji ve immünoloji çalışan troy,
    6) erken embriyoloji, hücre bölünmesi ve evrim çalışan marc,
    7) protein mühendisliği ve genomik çalışan johnny,
    8) kanser biyolojisi ve hücre sinyallemesi üzerine çalışan abbe ve steph,
    9) ilaç keşfi üzerine çalışan enrique...

    kendilerine harika ama seansı ve verdikleri bilgiler için teşekkür ediyor, çalışmalarının tüm insanlığı ileri taşımasını temenni ediyoruz.

    evrimin ışığı olmaksızın, biyolojide gerçekten de hiçbir şeyin anlamı yok.

    http://www.evrimagaci.org/fotograf/48/6617
  • evrim teorisini sade ve ikna edici bir dil kullanarak anlatan, kanitlari grafiklerle karsilastirmali olarak gösteren aktüel bir video icin söyle alalim. (bkz: next time your creationist friends reject evolution show them this video)
  • hala maymundan geldiğini düşünen insanların biraz daha araştırarak okuması gereken teori.
    lan oğlum önce bir içeriğine bakıp öyle eleştirseydiniz bari, klavyenizden cehalet akıyor.
    ayrıca bu akıl tutulması nedir, ne demek ölmek var dinden dönmek yok. hem insan aklına hakarettir evrim diyorsun hem de onunla elde ettiğin sonuçlara güvenmiyorsun.
    (bkz: bu kafa ne kafası?)
  • dünyadaki canlıların kökenine ve sonraki evrelerine ilişkin temellendirilmiş açıklamalar getiren ve bu sonraki evrelerde ortaya çıkmış homo sapiensin dünya görüşünü kökten şekillendiren 'kıstas' teori.

    edit: imla
  • monoteistler tarafından genellikle yanlış anlaşılan, türlerin nasıl evrim geçirdiğini açıklayan teoridir.

    herkes bir şekilde bir şeyler açıklamış. farklı bir görüşle açıklamaya çalışalım. psikanaliz.

    din kitaplarında anlatılanların "sembol" dili içerdiğini anlamayanlar genellikle bu teoriyi pek sevmezler.
    din kitaplarında anlatılanları psikanalistler 20yy başında zaten çözmüşlerdir. günümüz psikanalistleride üzerine ek teoriler üretmektedirler. bu akademik makalelerin hepsine "psikanaliz" başlığı altında üniversite kütüphanelerinde ulaşabilirsiniz. günümüzde dinlerde ve kitaplarında anlatılanları din adamları anlatmaya çalıştığı için anlam karmaşası yaşanıyor. psikanaliz okuduğumuz kadarıyla açıklamaya çalışalım.

    başlangıç olarak kaynaklar :

    (bkz: carl jung)
    (bkz: freud)
    carl jung - men and his symbols
    carl jung - the undiscovered self
    carl jung - the archetypes and the collective unconscious
    nusret kaya - sezgilerimiz ve takıntılarımız
    nusret kaya - iyileşme kitabı

    elbette insanlar dinini sevebilir. din kitaplarında anlatılanları okuyabilir ve bunlar için dua edebilir, dinlerinin gerektirdiği şeyleri yerine getirebilir. bu şekilde mutlu olabilir. bunun için evrim teorisini kullanarak hakaret etmeye gerek yoktur.

    din olarak gördükleri şey veya uyguladıkları şeyler, onlara sunulan kitabı kendileri analiz edemediği için sağdan soldan, hacıdan hocadan, televizyonda çıkan hocalardan (profesör olsun veya olmasın) dinledikleri için kitapta yazılanları da doğal olarak bu insanlardan öğrenirler. halbuki bu insanların psikanaliz gibi teorilerden haberi yoktur. dediğim gibi profesör olsun veya olmasın.

    din kitaplarını okumak kolaydır, birilerinden dinlemek daha kolaydır, eski yaşadığı düşünülen insanların dediklerini dinlemek ve dediklerini yerine getirmek daha da kolaydır. her şey akla mantığa uygun gelir.

    fakat "kendin" kendi dininde (kitabında) anlatılanları anlamaya çalışmak zordur. bir sürü kitap okuman , gerekliyse üniversiteye gitmen gerekir. üniversitedeki ilahiyat bölümünden bahsetmiyoruz. (ilahiyat bölümü pozitif bir bilim değildir.) zahmetlidir. zaman gerektirir. bundan dolayı kimse zor yolu seçmez. kolaya kaçar. yani birilerini dinlemek.

    bu konuda dinini seven insanlarla evrim teorisini benimseyen insanlar genellikle anlamsız yere çatışırlar. boşu boşuna enerji kaybıdır. ikisi de aslında aynı şeyden bahseder.

    dinlerde anlatılanlara kısaca psikanaliz teorisiyle bakalım :

    monoteist dinlerde ve diğer dinlerde genellikle bir yaratıcının iki insanı dünya'ya indirerek çiftleşmesi sonucu insanlığın ürediğinden bahseder. adem ve havva.

    işte burada insanlar adem ve havva kavramının fiziki olduğunu anlarlar. halbuki anlatılan semboliktir. nasıl ? :

    din kitaplarında bir sürü insanların mucize olarak nitelendirdiği şeyden bahsedilir. örneğin, kadının erkeğin kaburgasından yaratıldığı, kitabın yazılması için bir peygamberin bir dağa çıktığı veya bir yere gittiği, peygamberin tekrar dünya'ya döneceği, mağaralar, deniz yarılmaları, denizin üzerinden yürümeler ...vb.
    ilk görünüşte bu tip şeyler akla mantığa uygun gelmez. neden birisi bir şey yazmak için dağa çıkar? ve neredeyse bütün dinlerde aydınlanma bir dağda olur? dikkat edelim dağa çıkıp aydınlanmak veya kitap yazmak sadece müslümanlığa ait bir şey değildir. diğer dinlerde de dağa çıkanlardan bahsederler. neden? dağ "sembolü" nereden gelir? bunun cevabı bir monoteist için kolaydır : "yaratana daha yakın olmak".

    fakat jung ve freud için bu kadar kolay değildi. bundan dolayı da bize "sembol dilini" bilinçaltına yaptıkları yolculukla gösterdiler ve teori ürettiler.

    dinini sevenler akla mantığa uygun gelmeyen mucizeleri yaratanın yaptığını benimserler. (burada hakarete gerek yoktur. her insan istediği gibi düşünebilir. istediği dine inanabilir veya hiç birine inanmayabilir.) psikanaliz teorisinde bu durum biraz farklıdır. buradaki olaylar , mucizeler, karakterler fiziki değildir. semboliktir.

    sembol dilindeki anlatımlar için freud ve jung 'un araştırma konusu olan "bilinçaltı"'nı açıklamamız gerekiyor. çünkü sembol dili bilinçaltımızın bizimle iletişime geçtiği dildir. bu durumda dine inanan insanlara da farklı bir bakış açısı getirebiliriz. çünkü bilinçaltının dili de bize uzun zaman önceki atalarımızın verisini dahi anlatır.

    insan beynini psikanalistler üçe ayırır.

    1- cerebral cortex (üstbeyin)
    2- bilinç altı (teorik kısım)
    3- alt beyin (freud'un ıd olarak tanımladığı bölge)

    cerebral cortex nedir? ne işe yarar?

    cerebral cortex kısaca beynimizin üst kısmını kapsar. beynin kıvrımlı olarak gördüğümüz kısmıdır ve beynin yaklaşık %28 lik kısmını kapsar. bir nöroloji kitabından da bakabilirsiniz. cerebral cortex sayesinde yazı yazarız, konuşuruz, para kazanırız, duyarız, koklarız, görürüz, düşünürüz, dine inanırız, lidere taparız, etrafımızdaki nesnelere veya düşüncelere somut ve soyut isimler takarız. kısaca uyanıkkenki dünyamızı şekillendiririz. yani bizim bilinçli olan beynimizdir. aynısı hayvanlarda da vardır.

    peki bunu nörologlar ve psikanalistler nasıl bu şekilde olduğunu anlamış? electroencephalography kısaca eeg ve manyetik rezonans ile. insanlar uyanıkken ve bu yukarıdaki şeyleri yaparken beynin aktif olan ve çalışan bölgelerine bakarak cerebral cortex'in temel olarak bu işlerden sorumlu olduğunu anlamışlar. elbette cerebral cortex beynin alt kısmıyla da iletişim halindedir. fakat işin bir de uyurkenki kısmı vardır...

    alt beyin nedir?

    alt beyin beynimizin yaklaşık %72'lik kısmını kapsar ve isminden de anlaşıldığı üzere cerebral cortex'in yani bilinçli olan beynin altındadır. nöronlarının rengi beyazdır. cerebral cortex'le yani bilinçli olan beyninizle yaptığınız hiç bir işle ilgilenmez ve onu sallamaz. temel olarak iki görevi vardır. hayatta kalmak ve üremek. (aynısı hayvanlarda da vardır)

    hayatta kalmayı şunları yerine getirerek yapar : organları çalıştırmak, hormonları salgılamak, yaraları iyileştirmek, bezleri yönetmek, sinir sisteminden gelen verileri işlemek, açlık, tokluk, idrar ihtiyaçlarının sinyalini vermek ve sağa sola hallenmenizi sağlayarak üreme ihtiyacınızı gidermek.

    örneğin kimseye mutlu ol dediğinizde mutlu olamaz. karnını durdur yada şu yaranı şu şekilde iyileştir dediğinizde iyileştiremez. depresyona gir veya çık diyemezsiniz. aşık ol veya olma diyemezsiniz. durduk yere ağla dediğiniz de ağlayamaz. bunun için alt beynin hipofiz bezine emir vererek salgı salgılatması gerekir veya sinir sistemine talamusla beraber komut vermesi gerekir.

    ve bize rüya gösterir... birazdan geleceğiz.

    bilinç altı nedir?

    bilinç altı da cerebral cortex ile alt beyin arasındaki sembolik bir nöron ağıdır. 0-2 yaş arasında cerebral cortex devrede değildir. 2-7 yaş arasında da az devrededir. işte bu esnada bilinç altı kayıtları tutar. bu kayıtların hepsi omuriliğin içinden geçen sinir sisteminden önce alt beyne gelir sonra bilinç altındaki nöron ağına işlenir. kimi negatif kayıt olarak kimi pozitif kayıt olarak işlenir...

    örneğin küçük bir çocuğa para olgusunu öğretemezsiniz. bu senin pipin sen erkeksin diyemezsiniz. bu senin kukun sen kızsın diyemezsiniz. seksi anlatamazsınız anlamaz. çünkü alt beyin ve bilinç altında cinsel kimlik iki taraflıdır. yani jung'un anima ve animus dediği şekilde alt beynimiz çift cinsiyetlidir. cinsel kimlik sonradan oluşur. buna da geleceğiz.

    bilinçli düşüncelerimiz nasıl oluşur?

    bir çocuğua bu bardak, bu pipi , bu kuku , bu din, bu lider , şu para gibi bilinçli olan dünya'ya ait bilgileri aktarırken cerebral cortex'te bir kaç nöron birleşir ve onun adı bardak olur. bir kaç nöron birleşir ve onun adı sevgi olur. aynı şekilde nöronların ağ örmesiyle bir birlerine kenetlenmesiyle diller oluşur, etrafınızdaki nesnelere isim takarsınız, düşüncelere isim takarsınız ve düşünürsünüz. bunların hepsi bir cerebral cortex'deki bir kaç nörondan ibarettir.

    peki bu sırada alt beyin ne yapar alt beyin zaten ana rahminden itibaren oluşmuştur. ne yapacağını sizden çok daha iyi bilir. rna 'lar yardımıyla atalarımızdan gelen bilgi şifrelerini kayıt altına almıştır. dna 'lar sayesinde bize şekil vermiş ve hücrelerimizi çalıştırmaktadır. sizin para kazanmanızla, hangi okula gittiğinizle ilgilenmez, hangi dine veya lidere taptığınızla ilgilenmez. isterseniz 10 üniversite bitirin, ilgilenmez. sadece sistemi çalıştırır.

    hala gelemedik mi şu sembol diline hıyarto?

    geldik. bilinç altımızın 0-7 yaş arasında cerebral cortex'imiz devrede değilken yaptığı kayıtlar. yani omurilik vasıtası ile sinir sistemimizden gelen kayıtlar ve alt beynimizin rna 'lar yardımıyla atalarımızdan taşıdığı kayıtlar bize rüyalar aracılığı ile gösterilir.

    rüyalar nedir?

    rüyalar bizim günlük cerebral cortex şekillerini kullanarak bizimle sembol dilinde iletişime geçerler. şimdi diyeceksiniz bu din kitaplarında anlatılanlar bu muydu? yani hıyarto. tam olarak değil.

    cerebral cortex'imiz biz uyurken devre dışı kalır. yani kimse uyurken tez yazamaz. işte bu esnada alt beyin ve bilinç altı bize rüyaları gösterir.

    üç çeşit rüya vardır. 1- cerebral cortex rüyaları 2- bilinç altı rüyaları 3- altbeyin rüyaları.

    0-7 yaş arasında tutulan kayıtlarımız ve sinir sistemimizden gelen kayıtlar "sembol diliyle" bize aktarılır. sembol dilini de çevirebilmemiz için bir tercümana ihtiyaç duyarız. yani bir psikanaliste. kısaca bizim rüyalarımızda gördüğümüz gemi gemi değil, dağ dağ değil, fırtına fırtına değil, karga karga değildir...örnekler çoğaltılabilir. hepsini rüyanın gidişatına göre farklı bir anlamı vardır. cerebral cortex'imiz oluşmamışken bu kayıtların hepsi biz uyurken su yüzüne çıkar. çünkü dediğimiz gibi biz uyurken sadece altbeyin ve bilinçaltı devrededir.

    psikanaliz tarafından analizi yapılan bir danışanın rüyasına örnek :

    gemiyle bir kıyıdan bir kıyıya geçiyorum. gemi batmaya başlıyor. su alıyor. gemi batıp denizin dibine oturuyor. bende geminin dibinde bir delik görüyorum. deliğe yüzüyorum. bir şekilde delikten çıkmaya çalışıyorum. her rüyayı gördüğümde delikten ya çıkıyorum ve rahat bir nefes alarak uyanıyorum yada boğularak ölüyorum öksürerek uyanıyorum.

    psikanalist tarafından analizi :

    danışan bu rüyayı senelerce görmüş. rüyanın analizi yapıldıktan sonra bir daha görmüyor.
    bu rüya klasik bir "doğum travması" rüyasıdır. gemi ana rahmini sembolize eder. su ana rahmindeki sudur. bilinçaltı bilinçli olan beynin dilini kullanarak kendi sembol diliyle bu şekilde anlatmıştır. başka şekillerde de karşımıza çıkabilir. örneğin gemi bir ev olabilirdi. delik tahmin edilebileceği üzere rahim ağzıdır. bebek danışanımız dışarı çıkmaya çalışıyordur. sancılı ve uzun süren normal doğum olduğunu annesinden öğrendik. ya düzgün bir şekilde doğuyor ve nefes alıyor veya tekrar rahimde geri kaçıyor ve doğmak için annenin çabalamasını bekliyor. kayıt bu şekildedir ve danışanın bilinçaltı rüyası kendisine bu mesajı veriyor.

    (aynısını (bkz: rüya) başlığı altında işlediğim yerde de okuyabilirsiniz).

    şimdi gelelim din kitaplarında bahsedilen ve ilahiyat profesörlerinin dahi diline alamadığı (alamayacağı) sembollere.

    jung dinlerle ilgili kısaca şunu demiştir : dinlerde bahsedilen eski hikayeler, insanlar, peygamberler, kitaplarda bahsedilenler aslında insanın bilinç altı, alt beyininin ürettiği "collective unconscious" ürünüdür. http://en.wikipedia.org/…iki/collective_unconscious

    yani kitaplarda yazılanlar , eski hikayelerde, yazıtlarda yazılanlar hem rüyaların sembol dilini içermektedir. hem 7 yaş sonrasında bilinçaltının kayıt ettiği verileri içermektedir. hem de alt beynimizin atalarımızdan rna'lar yardımıyla taşıdığı sembol dillerini içermektedir der. (yani adem ve havva fiziki olarak var olmamışlardır. insanın bilinçaltı onları kendi sinir sistemiyle yaratmıştır)

    ek olarak "collective unconscious" 'tan dolayı birbirleriyle iletişimi olmayan uygarlıklar dinlerde sürekli aynı konuları işler der. örneğin birbirlerine benzeyen yaratılış hikayeleri, bir peygamberin veya ilahi birisinin tekrar dünya'ya geleceği, ilahi insanların özelliklerinin birbirlerine benzerliği ve benzer özellikleri, yaptıklarındaki benzerlikler, yazdıkları kitaplar, hikayelerdeki benzerlikler vb...

    bilinç altımızın sembol dili genellikle cinsel organlardan gelen verileri kayıt ederek bize kendini gösterir. ek olarak duyduğumuz, gördüğümüz, hissettiğimiz verileri bize rüyada gösterir. alt beynimizde rna'lar yardımıyla gelen verileri gösterir demiştik.

    hala adem ve havva'ya gelemedik mi?

    geldik. adem ve havva kavramı psikanaliz teorisine göre jung'un anima ve animus dediği alt beyinden gelen bir semboldür. yani biri eril gücü sembolize eder. birisi dişil gücü. bu bizim alt beynimizin çift cinsiyetli olduğunun bir göstergesidir.

    şunlara benzer :

    cupid ve psyche (http://en.wikipedia.org/wiki/psyche_(mythology))
    ısis ve osiris (http://en.wikipedia.org/wiki/osiris_myth)
    isa ve meryem (evet isa ve meryem yaratılış hikayesidir. tıpkı ısis ve osiris 'te olduğu gibi mucizevi bir şekilde meryem hamile kalır. doğurduğu çocuk isa mıydı acaba? hikayede anlatılana göre evet, psikanalize göre hayır.)
    şuradaki yaratılış hikayeleri de benzerlik gösterir :
    http://en.wikipedia.org/…iki/list_of_creation_myths

    teoriye göre hepsi anima ve animus diyebiliriz.

    peki insanların alt beyni hem anima hem animus yani hem eril hem dişil nasıl oluyor?

    insanın ana rahmindeki gelişimine bakalım :

    ilk gelişen yer altbeyin ve omurilik. sinir sistemi. dikkat edelim ilk gelişen canlı sadece bir kafadan ve sinir sisteminden ibarettir. sonra kalp ve sonlara doğru cinsel organlar.

    erkek olacaksa hassas kısım dışarı doğru gelişerek penis oluşur. erkeklerin bildiği gibi penisin en uç noktası en hassas yeridir.
    aynı şekilde içeri doğru gelişirse klitoris ve dipteki hassas nokta oluşur. vajina.
    iki cinsel organdaki bu gelişen deri ya içeri doğru oluşur ya dışarı doğru oluşur ve hemen hemen aynı hassaslıktadır. seks esnasında en çok haz veren bölgelerdir. içe veya dışa doğru gelişmesi önemli değildir. doku aynıdır ve alt beyne giden sinir sistemi aynıdır. erkek veya kız olun bu doku seks yaparken size aynı hazzı verir. işte alt beyin sadece bu hazdan anlar. yani ürediğinizi anlar. erkek veya kız olduğunuzla ilgilenmez. onun için önemli olan nefsini devam ettirmektir.

    biri dışa doğru gelişirken biri de içe doğru gelişirken bu gelişim esnasında alt beyin ne yapıyor? işte bu esnada alt beyin çift cinsiyetlidir. penisi veya vajinası olduğunu bilmez. yani sadece üremesi gerektiğini bilir. bu üreme ister penisle olsun (yani phallus, fallus) yada vajinayla rahimle olsun. fark etmez. üreme içgüdüsü ne varsa onu kullandırır.

    bizlerin erkek ve dişi diye sert bir şekilde ayrımını yaptığı , toplumda cinsiyet ayrımcılığının çok yapılmasını nedeni bilinç altının 0-7 yaş arasında aldığı negatif kayıtlardır. (bu kayıtlarla ilgili olarak (bkz: rüya) başlığı altında bir örnek verdim). 7 yaş sonrasında tam olarak devreye giren cerebral cortex 7 yaşına kadar alınan negatif kayıtlarla çatışır. bu çatışmanın nedeni cerebral cortex'e anne , baba ve toplum tarafından verilen "sen erkeksin" veya "sen dişisin" dayatmasıdır. halbuki daha önceden de belirttiğimiz gibi "alt beyin" yani ıd sizin cerebral cortex'inizle düşündüğünüz veya yaptığınız hiç bir işle ilgilenmez. onun için önemli olan herhangi bir şeyle üremektir. daha detaylı bilgi için ve negatif kayıt nedir, toplumda neden bu kadar cinsiyet ayrımı var öğrenmek için "rüya" başlığında yazdığıma bakabilirsiniz. (bkz: #45318936)

    kısaca bir teoriye veya dine inanmadan önce onu kendimiz analiz edelim. profesörün, hacının hocanın bize anlattığı her şeye inanmaya gerek yok. dinlere veya teorilere hakaret etmeye gerek yok. eski yazıtlarda , hikayelerde, din kitaplarında anlatılanlar aslında ne kadar ilginç veriler saklıyormuş bunu da bize psikanaliz sembol diliyle gösteriyor. dikkat eder ve okursak evrim teorisi ve dinlerin aslında kavgalı olmadığını görürüz.
hesabın var mı? giriş yap